BIST 9.424
DOLAR 34,42
EURO 36,44
ALTIN 2.840,10
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan'dan referandum resti

Erdoğan, veto durumunda referanduma gideceklerini tekrarlarken, askeri konulara hiç değinmedi..

Abone ol

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokrasinin ön şartının siyaset olduğunu belirterek, "Siyaset demokrasinin oksijenidir. Siyaset diri olmadan demokrasi diri olmaz. AK Parti iktidarı demokrasinin güçlenmesinin adresi haline gelmiştir" dedi. Erdoğan, Şubat ayında İzmir'de 4. İktisat Kongresi'ni toplayacaklarını açıkladı. AK Parti Grubu bugün TBMM'de toplandı. Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan, parti grubunda yaptığı konuşmada, TBMM'nin tatil gününde çalışmasından dolayı hem iktidar hem de muhalefet milletvekillerini tebrik etti. "Teamüle aykırı olarak Meclis'in çalışıyor olması, üstelik AK Parti il kongrelerinin devam ettiği yoğun bir süreçte burada olmanızın ne kadar yorucu ve fedakarlık gerektidiğini biliyorum. Gösterdiğiniz performanstan ve Meclis'e getirdiğiniz itibaren dolayı sizleri tebrik ediyorum" diye konuştu. Siyaset ve demokrasinin birbiriyle son derece bağlı olduğunu kaydeden Erdoğan, ülkede güçlü bir siyaset olmadan güçlü bir demokrasi olamayacağını ifade etti. "Demokrasinin ön şartı siyasettir. Siyaset demokrasinin adeta oksijenidir" diyen Erdoğan, siyaset diri olmadan demokrasinin diri olmasının beklenemeyeceğini ifade ederek AK Parti iktidarını demokrasinin güçlenmesi adresi olarak nitelendirdi. Kendilerinden önce 'daraltılmış bir siyaset alanı' olduğunu ve buralardan bazılarının rant sağlandığını ileri süren Erdoğan, "Biz dar siyasi alanın bize getirdiği ayrıcalıkları elimizin tersiyle bir kenara itiyoruz ve kimilerinin kısır siyasi bakışlarına göre aleyhimize de olsa siyasi alanı genişletmek için gerekeni yapıyoruz" diye konuştu. Erdoğan, "Güçlü siyaset ve güçlü demokrasi denklemi AK Parti iktidarının vazgeçilmez şiarı haline gelmiştir" şeklinde konuştu. Halkın beklentilerinin ertelenemez durumda olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, "Ülke ihtiyaçlarının beklemeye tahammülü yoktur, hem de çok çalışacağımıza dair halkımıza sözümüz vardır. Muhalefet partisi milletvekilleri de dahil olmak üzere hepinize teşekkür ediyorum. Bilesiniz ki çalışmalarınızın bereketi semeresini şimdiden vermeye başlamıştır. Bildiğiniz gibi Meclis olarak, hükümet olarak yoğun çalışmalar içinde olmamıza rağmen Ankara'ya kilitlenip kalmış değiliz" dedi. "Bizim Türkiye'yi özgürleştirme va kalkındırma heyecanımız bütün ülkeyi sarmış, bütün insanlarımıza ulaşmış durumdadır. İnsanlar artık Türkiye'nin geçmiş günlere dönmeyeceğini çok iyi biliyorlar. Halkımız düne göre daha emin ve geleceğinden daha umutlu. Bize düşen halkımızın bu güven ve umudunu zayıflatmadan devamlı yükselterek daimi kılmaktır" ifadelerini kullanan Erdoğan, ekonomik göstergelere değindi. "YENİ KAYNAKLAR HAZİNE'NİN BORÇLANMA YÜKÜNÜ AZALTACAKTIR" Türkiye'nin son üç ayda büyüdüğünü ve Çin'in 8.2'lik büyüme oranının ardından 7.4 ile dünyada büyüme gösteren ikinci büyük ülke olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Faiz dışı fazlanın belirlenen oranda gerçekleşmesinde bir sıkıntı yaşamayacağız" dedi. Faiz oranlarının hala istenilen seviyeye gelmediğini, bunları aşağıya çekmeye çalıştıklarını ve bunu piyasayı rahatsız etmeden gerçekleştirme düşüncesinde olduklarını kaydeden Erdoğan, "Biz bunun daha eksilere düşmesini bekliyoruz. Döviz kurlarının düşük seyrettiği ortamda faizler hala yüksek. Yüzde 72 olan bu oran yüzde 47'lere indi. Irak savaşını yaşadığımızı halde bu oldu. Bu gelinen noktadan hala biz memnun değiliz. Diğer birçok gösterge gibi faiz oranlarının normale inmesi için de normale dönmek gerekli" diye konuştu. İstikrarı pekiştirmek istediklerini kaydeden Erdoğan, "AK Parti iktidarı bundan sonra istikrarın umutlarını vermeye çalışıyor. İstikrarın zeminini hazırlama gayreti içinde. 7 aylık yaptığımız çalışmalarla istikrarı pekiştirmek noktasındayız. 2002 yılının sonuçlarında borç rasyonu bu yılın sonunda yüzde 70'in altına inecek. Buna rağmen faiz oranları yüksek seviyesini korumaya devam edecek. Türkiye, bu faizdeki kısır döngüyü açmak zorundadır. Yüzde 20-25 noktasında olan faiz ödemesinden bir an önce kurtulmalıdır. Bunu piyasanın normal koşullarına müdahale etmeden değiştirmek daha sağlıklı olacaktır. Bu süreci hızlandırmak hepimizin elindedir. Sisteme yeni kaynaklar dahil olursa Hazine'nin gelir borçlanmasını azaltacaktır. Bu ise faizlerin düşmesine önemli katkı sağlayacaktır. Yeni gelir kalemlerinin bütçeye girmesi gerekir" şeklinde konuştu. "REFERANDUMA GİTMEYİ GÖZE ALDIK" Erdoğan, konuşmasında yeniden TBMM gündemine gelecek olan Anayasa değişikliği paketine ilişkin görüşlerini de aktardı. Orman vasfını kaybetmiş arazilerin satışını öngören değişikliği gerekirse referanduma götürmeyi göze aldıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, 2B uygulamasının önemli bir kaynak olduğunu ifade etti. Bu tür kaynakların Hazine'nin borç ve faiz yükünü azalttığına işaret eden Erdoğan, "Sisteme yeni kaynaklar ve gelirle kazandırılabilir. Hazine'nin borçlanma ihtiyacını karşılayabilirsek bankalar kaynaklarının önemli bir bölümünü piyasaya aktaracaktır. Bu piyasayı hareketlendirecektir. Referanduma gitmeyi göze aldık ama sizler 3'te 2 çoğunlukla referanduma gitmeden yasalaşmasını sağlayacaksınız. Biz buna inanıyoruz. Burada farklı yaklaşımlar olabilir. Yasa da esneme payı bırakıyor. Tasarı sadece 2B'de değil. Bu süreç içerisinde sizler bundan önce olduğu gibi bundan sonra da Türkiye'nin problemlerini çözecek, ülkenin önünü açacak, tıkanmış yollarını birbirine bağlayacak yeni kararlar vereceksiniz" dedi. Türk sanayicisinin ekonominin canlandırılması için elinden gelen tüm gayreti sarf ettiğinin altını çizen Erdoğan, bu çerçevede Şubat ayında 4. İktisat Kongresi'ni İzmir'de toplayacaklarını açıkladı. Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "1 Ağustos'ta parlamento tatile girecek. Sizler tatili adeta illerinizde gideceğiniz yerlerde sadece bir mekan değişimi, hava değişimi olarak gerçekleştireceksiniz. Yükümüz ağır, mesuliyetimiz sınırsız. Sorunları olan bir Türkiye'yi aldık. Bu ülke bizim. Onun için de hep birlikte el ele omuz omuza bu sıkıntıları aşacağız. Gözler ışıldıyordu. Hepsinde bir umut vardı. Hepsinde Türkiye'nin aydınlık geleceğini hazırlamak için ne yapabiliriz sorusuna cevap arama vardı. Ve Meclis'imizin özellikle yasamadaki yoğun çalışması ve çıkarılan yasalar ve bunlarla birlikte elde edilen başarı her türlü takdirin üzerindeydi ve bunu da gittiğimiz her yerde gördük."