Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Genç İş Adamları Konfederasyonu'na hitaben yaptığı konuşmada Merkez Bankası'na çok sert bir çıkış yaptı.
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Genç İş Adamları Konfederasyonu'na hitap ettiği konuşmasında Merkez Bankası'na yüklendi, ''Merkez bağımsız diyorlar, ben de bağımsızım. Bunları söylemek zorundayım. Bu iş böyle yürümez'' diye konuştu.
"BU İŞ BÖYLE YÜRÜMEZ!"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda TÜGİK Genel Başkanı Güral ve konfederasyon üyelerini kabulünde yaptığı konuşmada, faiz konusunda "Merkez Bankası da dünya inerken sağ olsun hala olduğu yerde duruyor, inmiyor, düşürmüyor, neyi bekliyorsun sen? Merkez bağımsız diyorlar, ben de bağımsızım. Bunları söylemek zorundayım. Bu iş böyle yürümez" dedi.
Düzenlenen toplantıda konuşan Erdoğan, “paralel yapı”ya yönelik eleştirilerde bulundu.
İşte o konuşmadan çarpıcı satırbaşları:
Geçmişte siyasi iktidarsızlığın, ekonomideki kırlganlığın milletimize ve ülkemize ödettiiği bedelleri hep birlikte yaşadık ve gördük. Demokrasi ile ekonomi arasında hassas bir ilişki var. Biz bu ilişkiyi kurduk. Daha önce böyle bir ilişki yoktu. Biri güçlendiğinde diğeri de güçleniyor. Hamdolsun şimdi her ikisi de 12 yıldır atbaşı gidiyor. Demokrasiyi birlikte ileri taşımanın hep çabası içinde olduk.
"17-25 ARALIK DARBE GİRİŞİMİ"
Bugün de aynı hassasiyete sahibiz. Ülkemize yönelik saldırılara baktığımızda bir yandan demokrasimizin, ekonomimizin hedef alındığını görüyoruz. Bu açık gerçeğe rağmen içerdeki bazı kesimlerin kendi çıkarları uğruna ülkemiz ve milletimiz aleyhindeki kampanyalara destek verdiklerini üzüntü ile müşahade ediyoruz. Bilhassa 17-25 Aralık darbe girişiminden beri paralel yapının ülke içinde ve dışında bu konuda başı çektiğini biliyoruz. Bu ülkenin vatandaşı olacaksın, bu ülkenin pasaportunu taşıyacaksın, bir STK oluşturacaksın ondan sonra da gideceksin dışarda Türkiye'nin aleyhinde kampanyalar sürdüreceksin.
"YALAN YANLIŞ KAMPANYALAR"
Bu kampanyalar yalan yanlış, bunlarda yalan meşrudur. Takiyye gizlenme çok başarılıdır. Kendilerini çok iyi gizlerler çok iyi saklarlar. Yeri geldiğinde de hangi grubun ve kurumun içerisine gireceklerse o kurumun d eğer verdiği neler varsa bu kendilerine ters de düşse onu yaparlar. Bunların ana ilkesi amaçları uğrunda herşey meşrudur. Böyle bir anlayışla herşeyi yaparlar.
"TAHŞİYE OPERASYONU"
Hani geçenlerde bir operasyon oldu ve bunu basın özgürlüğüne yönelik bir operasyon gibi göstermeye gayret ettiler. Halbuki tam aksi bunlar o günlerde adını sıkça duyduğunuz tahşiye adı verilen bir kitabevine ve bunun onların elindeki belli imkanları alacağını görerek onların aleyhine köşelerine yazdıkları yazılar sebebi ile onların ihbarı üzerine o kitabevi sahiplerinin, yazarlarının ki onlar da yazar bir çoğunun ayrıca yazılmış kitapları var. Bunlar 17 ay içerde yattılar ondan sonra da utanmadan sıkılmadan ne diyorlar bunlar fikir özgürlüğüne düşünce özgürlüğüne medyaya karşı yapılmış bir operasyondur. A'dan Z'ye yalan. Tam aksine medya özgürlüğü bunlarda yok. Bunlar bir çok yazarı çizeri onlarla örtüşmüyorsa defetmişlerdir. Nitekim, onların yanından ayrılıp da daha sonra yaptıkları açıklamalarla ortaya çıkanları gördünüz görüyorsunuz. Şu anda yanında olanlar da belli imkanlar tanındığı için veya piyasaları olmadığı için orda duruyorlar. Sizlerden bu çalışmalar karşısında bir güç oluşturmanızı özellikle bekliyorum.
"VARSIN ONLAR KAMPANYALAR YÜRÜTSÜNLER..."
Bunun en az toplantılarınız kadar önemli olduğunu bilmenizi istiyorum. Demokrasinin olmadığı yerde ne sivil toplumun ne de girişimciliğin gelişmesi mümkün değil. Sakın ha olumsuz haberlere itibar etmeyin kulak asmayın. Burada yürekli olun. Türkiye güçlüdür her geçen gün daha da güçlenecek. Onlar değirmene su taşıyorlar onların derdi başka bizim derdimiz başka. Varsın onlar kampanyalar yürütsünler ama bilesiniz ki bunların mumu yatsıya kadar yanacak ve ondan sonra sönecektir. Bunların tüm yaptıkları bir üst aklın yönlendirmesi ile yürütülen faaliyetlerdir. Ama unuttukları birşey var.. Türkiye eski Türkiye değil, artık yeni Türkiye var. Kendi istikametini çizen, kendi hedeflerini kendi belirleyen bir Türkiye var. Geçmişte bizim gündemimiz dışardan belirleniyordu. Şimdi öyle birşey yok. Aziz milletimizle birlikte sizlerle birlikte istiklalimi koruma ve istikbalimize sahip çıkma konusunda kararlıyız. Eski Türkiye'nin hayalini kuranlar boşuna bekliyorlar.
GEZİ OLAYLARI VE EKONOMİ
İSRAİL'E SERT TEPKİ Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Eğer İsrail yönetimi -İsrail haklı demiyorum dikkat edin- Gazze'de, Filistin'de 2 bin 600 - 2 bin 700 insanı çoluk çocuk demeden öldürüyorsa ben onu lanetlerim, telin ederim. Bazı ülkelerin kalkıp da İsrail yönetiminin avukatlığına soyunması manidardır. Ben şunu söyledim; 'Netanyahu buraya hangi yüzle geldi, bu ikiyüzlülüktür dedim'. Şurada 2 ay önce kalkacaksın Gazze'de bombalarla orada Gazze'yi yerle bir edeceksin, 2 bin 600 insanı öldüreceksin. Fransa'ya gelen bu insanlar, liderler neredesiniz, niye sesiniz çıkmıyor? 350 bin insanın öldüğü Suriye'de nerede insanlık, niye sesiniz çıkmıyor?" |
Uluslararası kuruluşlar vasıtası ile ekonomimizi zayıf göstermek ve bir algı oluşturmak için yürütülen gayretleri çok iyi biliyorsunuz. Gezi olayları sırasında tüketmeyin ekonomi dursun çağrıları yapılmıştı. Çok ilginç, faizleri yükseltmek için yatırımları girişimciliği baltalamak için 12 yıldır sayısız defa saldırılara manipülasyonlara maruz kaldık. O olayda faiz 4,6'ya kadar düşmüştü iyi hatırlayın. Bu olaylarla hemen faiz yükselmeye başladı. Ülkemizde faziin meddahlığını yapanlar çok. Hala bunun gayreti içinde olanlar malesef var. Ben Cumhurbaşkanı olarak her yerde söylüyorum ve söylemeye devam edeceğim. Biz devletin borçlanma faizini yüzde 63'lerden aldık. Tek hanelide kalmasını istemeyen birileri hala var bunu bilmenizi isterim. Sizlerden bu yöndeki çaba ve haberlere karşı dikkatli olmanızı, her yerde sağlam duruşunuzu muhafaza etmenizi istiyorum. Kim ne derse desin bir defa yüksek faiz bu ülkede yatırımın önündeki en büyük engeldir. Eğer yüksek faiz devam edecek olursa bu ülkedeki yatırımlar asla bizim istediğimiz seviyeye gelemeycek, girişimci doğrumayacaktır.
"YÜKSEK FAİZ BU ÜLKEDE YATIRIMIN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGELDİR"
Bu faiz lobisi son zamanlarda reel yatırımdan daha çok daha kolay nasıl para kazanılır veya paradan para nasıl kazanılır buna doğru gidiyor. En çok para kazandıran finans sektörüdür. Hani devasa yatırımlar böyle kazandırmıyor ama finans sektörü korkunç paralar kazanıyor. Kendi özsermayesi ile de diyemiyorum biliyor musunuz? Vatandaşın o mevduatları ile paradan para kazanıyor. Bunun vatandaşa tekrar dönüşümü noktasında da kendi hesaplarını yapıyor en az imkanı sağlamak suretiyle de burada yatırımcımızın önünü açacağı yerde tam aksine önünü tıkıyor. Şuanda geri dönüşüme baktığınızda bizim insanımız çok haysiyetli. Aldığı borcu ödemede de yüzde 2,9 gibi bir sıkıntı var.
"NEYİ BEKLİYORSUN EY MERKEZ BANKASI..."
Buralarda şimdi böyle bir toplumun içerisinde finans sektörünün aslında riski bile yok derecek noktadadır. Reel sektörde bile risk çok daha fazladır. Hal böyleylek bizim Merkez Banka'mız hala olduğu yerde. Düşürmüyor, yahu neyi bekliyorsun. Petrol fiyatları 45 dolara kadar geldi. Açıklamalar yapıyor 2015-2016'da bu civarlarda dolaşacak hesaplar buna göre. Azerbaycan Devlet Başkanı buradaydı açıkladı ve bütçeyi 60 dolara göre hesapladık dedi. Bizim petrolle ilgili sıkıntımız yok tam aksine lehimize çok çok iyi bir noktadayız. Öyleyse bunun yatırımcıya halkımıza dönüşünü süratle sağlamamız lazım. Ey Merkez Bankası daha neyi bekliyorsun? Şimdi diyebilirler Merkez Bankası bağımsızdır, bende bağımsızım. Cumhurun sesi olarak bunu söylemek durumundayım, gerekirse çağırıp bunu otrup konuşacağız. Bu iş böyle yürümez. Bizim yatırıma ihtiyacımız var, istihdama ihtiyacımız var, ihracat bizim ekonomimiz ihracata dayalı bir ekonomidir. Maliyet hesaplarının gayet ucuz olması lazım ki rekabetimizin de güçlü olmasını sağlayalım.
TURİZM YATIRIMLARI
Biz şimdi turizmde yatırım yapacak yer bulmakta zorlanıyoruz. Az önce televizyonu izliyorum odamda. Erciyes’teki oteller okullar tatile girmeden yüzde 85 doluluk var. Bu bir şeyi gösteriyor, neyi? Refah düzeyi aynı zamanda yükselmiş. Bu tür hem alanlar açılıyor. Palandöken, Erciyes’e bakıyorsunuz her tarafta. Eskiden deniz kum güneş diye bakarken, şimdi biz turizmin hepsinde varız. Buralara durup dururken gelmedik.
Bakıyorsunuz ihracatımız rekorlara doymuyor. Bir önceki yıla göre yüzde 4 artışla 158 milyar dolara ulaşarak cumhuriyet tarihimizin en yüksek seviyesine çıktı.
"SARAY KISA SÜRE SONRA CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLLİYESİ OLACAK"
Güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Sadece Cumhurbaşkanlığı Sarayı. Şu anda Saray, kısa süre sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olacak. Hemen yanımızda kongre merkezinin arka tarafında bölgede şöyle bir cuma camii yok, orada cami inşa ediyoruz. Kongre merkezinin bana göre sağ tarafında çok amaçlı 2 bin kişinin katılacağı aynı anda yapabileceğimiz yemekli toplantıyı kast ediyorum.
"TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK KÜTÜPHANESİ..."
Şu anda Türkiye’de bizim en büyük kütüphanemiz 2 milyon cilt kütüphaneye sahip olan bir kütüphane. Dünya çok farklı bir yerde. Orada asgari 4 milyon cilt kitap alabilecek şekilde hem dijital ortamda hemde yaprak kitapla orada bir Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi kuralım. Orada ayrı bir hedefimiz olacak, 24 saat öğrenciye halka açık bir kütüphane haline getirmek. Bunun hazırlıklarını yapıyoruz, projeler hazırlanıyor. İki yılda bunları bitireceğiz. Saray kavramından rahatsız olanlar temenni ederim ki külliyeden rahatsız olmazlar.
"YAHU PARAYI HARCAYAN BİZİZ..."
Böyle anlattıkları gibi falan de değil yani. Dün baktım bir tanesi ana muhalefetten diyor ki, 5-6 milyar dolara mal oldu diyor. Yahu parayı harcayan biziz. Nereden çıkarıyorlar böyle rakamlar anlamak mümkün değil. herhalde İngiltere’deki sarayın restorasyonu yapılacak, 5 milyar dolara mal olacakmış. Belki ortaya takıntı yapmış olabilir. Ama bunu bilmesi lazım. Her şeyi bunların kayıttadır. Biz burayı proje hariç 18 ayda bitirdik.
MECLİS VE ANITKABİR PROJELERİ
Anıtkabir için hazırlıklara 1941’de başladı, yapı ancak 1953’te tamamlanabildi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı ise projeyle birlikte iki yılı bile bulmadı. Meclis ve Anıtkabir projeleri inşa edildikleri dönemde ülkemizin bütçesini sarsmıştır. Oysa bugün Türkiye bunun gibi onlarca, yüzlerce projeyi aynı anda bitirip, inşa edip halkın hizmetine ulaşacak seviyededir.
"BÜYÜK DÜŞÜNMEK CÜCELERİN İŞİ DEĞİLDİR"
Bütün bunların maliyeti üzerinden polemik yapanlar eğer art niyet taşımıyorlarsa Türkiye’nin ulaştığı seviyenin farkında değiller. Bizler bu arada Samsun-Sinop arasını yaptık, oranın maliyetini çok enteresan yarısının bedelinden hamd olsun burası daha az, bu. Yani Sayın Putin bir şey söyledi. Bu eser dedi büyük devlet olmanın alametidir dedi. Çok ilginç vaka budur. Şimdi Kremlin'e gittiğiniz zaman oraya gelen turistleri görürsünüz. İstanbul’da nereyi geziyorlar, Dolmabahçe, Topkapı Sarayı'nı geziyorlar. Büyük düşünmek cücelerin işi değildir.
"CÜCELER CANIM CİĞERİMDİR"
Tabi bu cücelere hakaret olmasın, onlar benim canım ciğerimdir. Bunların hepsi de iyi güzel ama yetmez. Ekonomik yıkıma uğramamızı yere kapaklanmamızı bekleyenlere bunun için uğraşanlara inat başımız dik şekilde kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Türkiye’ye yönelik olumsuzluk beklentilerin yoğunlaştığı bir alanda sosyal barıştır. Doğu ve Güneydoğu'da yaşanan hadiselerdir. Biz tarihi bir adım atarak çözüm süreci başlattık. Tüm saldırılara sıkıntılara rağmen, çözüm sürecinin kararlılıkla yürüdüğünü belli bir noktaya geldiğini görüyoruz. Yakın bir zamanda çok daha somut umut verici gelişmeler bekliyoruz. Sizlerden çözüm sürecine daha fazla destek olmanızı bekliyorum. Türkiye’nin bu meseleyi tamamen geride bıraktığında müthiş bir sıçrama yapacağına inanıyorum. 77 milyon aynı hedeflere aynı inançla aynı azimle yöneldiğimizde önümüzde hiçbir güç duramaz.
Burada bir gerçek var. Teşvik politikalarımız, 6’ncı 5’nci bölge. Buralarda arazi, vergi olsun, bütün alanlarda hele hele üretim stratejikse birinci bölgede dahi ciddi teşvikler var. Bu konulara girmenizde büyük fayda var. Genç girişimcilerimizin bu alanlarda adım atması hem kendileri hem kendileri açısından büyük önem arz ediyor. Tüm Batı demokrasi insan hakları ve farklılıklara saygı konusunda önemli bir imtihanın eşiğinde bulunuyor.
FRANSA'DAKİ CHARLIE HEBDO SALDIRISI
Fransa’da bir mizah dergisine yapılan saldırının arkasına sığınarak, İslam'ın kendisine, sevgili peygamberimize yönlendirilen nefret dalgasını endişeyle takip ediyoruz. Bizim girişimlerimize rağmen, medeniyetler çatışması tezi ete kemiğe büründürülmeye çalışılıyor. Ben İspanya Başbakanı, şu anda değil. Zapatero ile birlikte Medeniyetler İttifakı'nın temelini attık. Şu anda 146 ülke ve kurum buranın üyesidir.
"İSRAİL YÖNETİMİ"NE LANET..
Tüm insanlığa halkıma sesleniyorum. Bütün bu olaylar karşısında, kalkıp da Türkiye üzerinden bazı operasyonlara girişmek hayaldir, bunu bilmenizi istiyorum. Ben gerçek tespiti yapıyorsam, bunu eleştirenler acaba Erdoğan niye yaptı diye sorması lazım. O ülkenin gücü beni ilgilendirmez. İsrail yönetimi, halkı demiyorum. Gazze’de Filistin’de 2600 insanı çoluk çocuk demeden öldürüyorsa ben onu lanetlerim.
"BAZI ÜLKELERİN İSRAİL'İN AVUKATLIĞINA SOYUNMASI MANİDAR"
Ve bazı ülkelerin kalkıp da İsrail yönetiminin avukatlığına soyunması manidardır. Ben şunu söyledim. Netenyahu buraya hangi yüzle geldi dedim, iki yüzlülüktür dedim. Birkaç ay önce bombalarla orada Gazze’yi yerle bir edeceksin, 2600 insanı öldüreceksin. Peki Fransa’ya gelen bu liderler neredesiniz, niye sesiniz çıkmıyor. Aynı şekilde 350 bin insanın öldüğü Suriye’de nerede insanlık? Niye sesiniz çıkmıyor. Şu anda benim ülkemde bir milyon 700 bin sığınmacı var, hani desteğiniz? Siz bombalardan kurtardınız, topraklarınızda barındırıyorsunuz, yediriyorsunuz, giydiriyorsunuz. Yanımıza geliyorlar, çok teşekkür ederiz, hakikaten her ülkenin kaldırabileceği bir iş değildi. Yahu bırakın böyle kuru lafları, ne destek veriyorsun onu söyle. Ve bize 5 milyar doları aştı şu ana kadar yaptığımız, verdiği destek 250 milyon dolar.
"PASAPORT KONTROLÜNÜ İYİ YAP DA KAÇMASIN"
Tüm Avrupa’da kalanların sayısı ne biliyor musunuz? 150 bin. Vaka ortada. Bunlar maalesef dürüst davranmıyorlar. Samimi davranmıyorlar. İşte Avrupa’nın bir çok ülkesinde teröristler şu anda oralarda kalıyor. Türkiye üzerinden gelip geçenlerden bahsediyorsun. Sen kendi ülkenden çıkarken, kendi pasaport kontrolünü iyi yap da kaçmasın. E kaçırdın, bize bildir. Aksi takdirde konuşamazsın. Herhangi bir sıkıntısı yok. Dünyanın her yerinde Müslümanlara yönelik saldırılar, işte filistin’de mısır’da myanmar’da aynı şekilde devam ediyor.
Bizim dinimiz teröre müsaade etmez, terörün yeri yok. Ve kimsenin de bizim dinimizi istismar etmek suretiyle yapmış oldukları terör eylemlerini kalkıp Müslümanlara fatura etme hakkı yok. Provokatif yayınlarıyla nam salmış bir dergiye, ki bu dergiyi papa’da lanetliyor. Bunun provokatif eylemlerini biliyor. Müslümanlar hakkında da Hristiyanlar hakkında da maalesef özgürlük denmez buna. Başkasının özgürlük alanının sınırlarının içerisine girerse orada terör estirmek denir. Düşünce özgürlüğünün de bir sınırı vardır, benim özgürlük alanıma kadar. Benim özgürlük alanıma geldiğinde orada duracaksın ki benden de saygı göresin. Biz nasıl ki tüm peygamberleri saygın görüyor, aynen peygamberimize gösterdiğimiz saygıyı sevgiyi tüm peygamberlere gösteriyorsak, onun için biz herkesten aynı şeyi bekliyoruz.
"ONLAR ATEİST, OLABİLİR!"
Efendim onlar ateist. Olabilir, eğer ateistste benim kutsalıma saygı duyacak. Duymuyorsa bunun toplumu tahrik anlamına gelir ki, tahrik de bir suçtur.
Ortaya konan tavır, binlerce masum çocuğun katli karşısında maalesef gösterilmedi, göstermiyorlar. Gazze’de İsrail yönetimini görmezden gelenler Fransa’daki 12 kayıp için tüm dünyayı ayağa kaldırıyorlar. Bunu niye konuşmuyoruz? Ellerinde shilde oynayan çocukların kanu olanların, binlerce masumun kanı olanların, her gün devlet terörü estirenlerin terörü kınaması sadece pişkinliktir. Suriye’de yüzbinler katlediliyor. Kılları kıpırdamayanlar 12 kişinin ölümü karşısında birden vicdan ağıtları yakması bize inandırıcı gelmiyor.