Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsviçre'nin Cenevre kentinde gündeme dair son dakika açıklamalar yaptı. Erdoğan Sevr'le ilgili sözlerine açıklık getirdi. Libya'ya mesaj verdi.
Abone olErdoğan, Birleşmiş Milletler Küresel Mülteci Forumu’na katılmak üzere gittiği İsviçre'nin Cenevre kentinde basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya'ya asker gönderme açıklamaları üzerinden Bahçeli'ye teşekkür etti, Kılıçdaroğlu'nu eleştirdi. Cenevre'de basın mensuplarına gündemi değerlendiren Erdoğan, Doğu Akdeniz'de mutabakata varılan Libya'ya 'her konuda yardıma hazır olduklarını' dile getirdi. Erdoğan, KKTC'ye gönderilen İHA sayısının artırılabileceğini söyledi. Kanal İstanbul eleştirilerine de yanıt veren Erdoğan, "Boğaz’daki çevre tehdidini ortadan kaldıracak" dedi. Cumhurbaşkanı'nın İncirlik ve Kürecik üsleri, yeni partiler ve Ziraat Bankası'nın Simit Sarayı için Rekabet Kurumu'na başvurmasına yönelik değerlendirmeleri de oldu...Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
Zengin ülkeler sınıfta kaldı
Biz, açık kapı politikasını insani ve ahlaki bir sorumluluk olarak uyguluyoruz. Dünyanın da bu sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Kalkınmış ve zengin batılı ülkeler mülteci krizinde sınıfta kaldı. Zengin bazı Arap ülkeleri de aynı durumda. Oysa küresel sorunlar ancak küresel iş birliği ve dayanışma ile aşılabilir. Dünyanın mülteci sorunundan kaçması sorunu ortadan kaldırmıyor. Bu noktada, geçen yıl kabul edilen Küresel Mülteci Mutabakatı’nın uygulanmasına büyük önem veriyoruz.
Mülteci krizi savaşın bitmesine bağlı
Suriye kaynaklı mülteci krizinin çözümü Suriye iç savaşının sona erdirilmesine bağlıdır. Bu yüzden biz, mültecilere ev sahipliği yaparken siyasi çözüm için de yoğun çaba içerisindeyiz. Astana ve Cenevre süreçlerini etkin kılmaya ve netice odaklı hareket etmeye çalışıyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyarak terörün sonlandırılması ve mültecilerin evlerine gönüllü, güvenli, onurlu şekilde dönmeleri öncelikli hedefimizdir. Bunun için güvenli bölgenin kurulması da büyük önem arz ediyor.
Güvenli Bölge’ planına destek nasıldı?
Güvenli Bölge konusundaki çağrımıza henüz dünyanın en güçlü, ekonomik olarak en saygın olduğunu zannettiğimiz ülkelerinden bile “Biz de varız” diyen çıkmadı. Biz hala ses bekliyoruz, ama bir şey yok. Bizim şu ana kadar 40 milyar doları aşkın bir yatırımımız var. Daha önce de söylediğim gibi, Tel Abyad-Resulayn arasındaki 120 kilometre uzunluk ve 32 kilometre derinlikteki alan üzerinde inşallah böyle bir adımı atabiliriz. Tabi ki bu bölgede güvenliği de biz sağlayacağız.
Putin ile telefonda görüşmesinde Türkiye’nin Libya’ya asker gönderme planı da gündeme geldi mi?
Biz bir görevlendirme yaptık. Bu görevlendirme kapsamında, dışişleri bakan yardımcısı, savunma bakan yardımcısı ile istihbarattan ve ulusal güvenlikten oluşan bir heyetle, kısa bir zaman içerisinde arkadaşlarımız Moskova ziyareti yapacaklar. Muhatapları ile bölgesel konuları etraflıca ele alacaklar. Bizler yapıcı ve kısa sürede netice alıcı bir görüşme olmasını sayın Putin’den istedik ve kendileri de aynı şekilde talimatları vereceklerini söylediler. Hem Libya hem de Suriye konularını görüşmeleri konusunda mutabık kaldık.
Doğu Akdeniz’de en kritik hamle Libya ile varılan mutabakat oldu
Doğu Akdeniz’de en kritik hamle Libya ile varılan mutabakat oldu. MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli, “Bu bir beka meselesidir, gündeme gelirse Libya’ya asker gönderilmesini destekleriz” dedi ama CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise “Neden asker gönderiyoruz, ne işimiz var Libya’da?” dedi. İki farklı bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bahçeli'ye Libya teşekkürü
Sayın Bahçeli’nin ifadesi bizim Cumhur İttifakımızın bir sesi. Onun için kendisine çok teşekkür ediyorum. Tabii ana muhalefetin zaten huyu, sınırlarımızın dışına çıkmaya bizi mecbur eden herhangi bir olay olduğu zaman, “Orada ne işimiz var” demek. Suriye meselesinde de oradan füzeler, havan topları atılsın, biz şehitler verelim, ne olursa olsun, “Bizim orada ne işimiz var?” diyorlardı. Bunlar zaten içeride teröristler cirit attığı zaman da aynı şeyi söylüyorlardı.
Biz şu anda öyle adımlar attık ki bu adımlar Sevr’in ters köşe edilmesidir
Sonra onların arkasında oldukları yapı ile beraber Ankara-İstanbul seyahati yaptılar, omuz omuza dirsek temasında yürüdüler. Zaten burada birbirinden hoşnut olan bir yapı, bir anlayış var. Ama bizim olayımız beka meselesi, ondan da öte bir tarih meselesi. Biz şu anda öyle adımlar attık ki bu adımlar Sevr’in ters köşe edilmesidir. Bu kadar önemli.
Türkiye-Libya arasındaki süreci daha da hızlandıracağız
Şimdi bu dönemde atılan adımlar uluslararası hukuka uygundur. Burada yapılmakta olan bazı çalışmalarımız var. Bu çalışmalarımızı da zaman içerisinde uluslararası camiayla da paylaşacağız. Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj yakın zamanda geldi ve tekrar bir görüşme yaptık.
Her an yardıma hazır olduğumuzu söyledik
Yeni ne gibi adım atılabilir, bunları konuştuk. Türkiye-Libya arasındaki süreci daha da hızlandıracağız. İhtiyaçları olursa, onlara her an yardıma hazır olduğumuzu söyledik. Askeri ve güvenlik iş birliğinden tutun da denizlerdeki hukukumuz noktasında atılan, atılacak adımlara varıncaya kadar hazırız.
Sevr’in ters köşe edilmesi derken neyi kastetti?
Anlaşmayı şöyle bir gözden geçirirseniz, onu bir ters köşe yapınca, ne demek istediğimizi görürsünüz. CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun “İktidar Doğu Akdeniz’de hiçbir şey yapmıyor” açıklaması da olmuştu...Bundan birkaç ay önceydi, kalktı, ne dedi; “Hükümet, Doğu Akdeniz’de hiçbir şey yapmıyor. Oralarda bulunmuyor, görülmüyor. Fransız orada, şu orada, bu orada.” Oysa sondaj gemilerimiz sismik araştırma gemilerimiz, firkateynlerimiz, helikopterlerimiz, hepsi oradaydı. Gözü var ama görmüyor. Ne yapalım? Bakar kör.
İHA’larımız da bölgede -KKTC’de- değil mi?
Bunların gerekirse, sayılarını daha da artırma durumumuz söz konusu. İhtiyaca göre her şey, her an değişebilir. Bunun yanında; zaten Libya kendisi de bu tür ihtiyaçlarını karşılıyor. Askeri Güvenlik ve İşbirliği Anlaşması, aramızdaki dayanışmayı daha da güçlü kılacak. Tabii şu anda Geçitkale’ye inen İHA’ların konumu, işlevi de önemli.
Doğu Akdeniz’de başka adımlar da söz konusu olur mu?
Bunlar, gelişmelere göre anbean olabilecek adımlardır. Özellikle Libya ile aramızdaki mutabakattan sonra çok daha hareketli ve seri şekilde gidecektir. Bu işin ağırdan alınma durumu söz konusu değildir. Bir tarafta -Libya’da- savaş var. Adam geliyor bir bölgeyi kuşatıyor, ateşe tutuyor. Şu anda Libya ordusu gereğini yapıyor. Mesela Ruslar Wagner’leri vermiş, bu adamlar orada. Şu anda Abu Dabi yönetiminin, Mısır yönetiminin oraya verdiği bir destek var. Kime? Hafter’e. Hafter’in uluslararası tanınırlığı var mı? Yok. Kimse kabul etmiyor, Berlin Süreci bile Hafter’i kabul etmiyor aslında.