BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,02
ALTIN 3.009,54
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan'dan Kut'ül Amare mesajları!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Sarayı'ndaki Kut'ül Amare programında konuştu. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni bir tartışmanın fitilini ateşleyen o sözleri;

Abone ol

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'yi üç büyük tehlike için uyardı. Tarihin yeni nesillere anlatılmasında yetersiz kalındığını söyleyen Erdoğan, medeniyetin binlerce yıllık tarihinin 1919 yılından başlatılan tarih anlayışını ise kabul etmediğini, reddettiğini söyledi.

Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Sarayı'ndaki Kut'ül Amare Zaferi'nin 100. yıldönümü töreninde konuştu. Türkiye için en büyük tehlikenin üç ayrı fitne şeklinde geliştiğini kaydeden Erdoğan, mezhepçilik, ırkçılık ve terör başlıklarına dikkat çekti. İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:

TARİH KİTAPLARINDA BİZİM İÇİN ORDU-MİLLET DENİR

Tüm cepheleriyle Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı milletimizin kıyamıdır. Yani ayağa kalkışı, şahlanışıdır. Tarih kitaplarında bizim milletimiz için ne denir? Asker millet veya ordu millet ifadesi kullanılır. Çünkü biz gerektiğinde tüm fertleriyle inancı, vatanı, bayrağı, devleti uğruna savaşabilen, bunu göze alabilen bir milletiz. Yani bizim ordumuz sadece muvazzaf değildir. Ayrıca bizim bir de mobil ordumuz vardır. O da milletin ta kendisidir.

TARİHİMİZİ İNGİLİZLERİN İSTEDİĞİ GİBİ DÜZENLEDİK

Maalesef biz resmi tarihimizi yıllarca tam da İngilizlerin istediği gibi düzenledik. Birinci Dünya Savaşı'nın her cephesinde, başta İngilizler olmak üzere düşmanlarımızın öfkeyle, dostlarımızın ümitle ama tüm dünyanın şaşkınlıkla takip ettiği bir mücadele ortaya koyduk. Ateşkes anlaşması imzalandığında Osmanlı ordusu tüm cephelerde savaşmaya devam ediyordu. Yani ortada çökmüş, bitmiş, teslim olmuş bir ordu, bir devlet yoktu. Bizim bu dönemde başımızı yakan, klasik sorunumuz olan cephede kazanıp masada kaybetme işidir, yani diplomasi eksikliğidir.

TARİHİMİZE KARA BİR ÖRTÜ ÖRTMEYE ÇALIŞMIŞIZ

Böyle bir milletin tarihindeki zenginlikleri anlatmaya değil kitaplar, kütüphaneler bile yetmez. Bunu böyle görüyoruz. Ama biz ne yapmışız? Kendi tarihimizin üzerine kara bir örtü örtmeye çalışmışız. Kendi tarihimizi gömmeye çalışmışız. Kendimize ait olan pek çok başarıyı sanki bizimle ilgisi yokmuş gibi kısaca anlatıp geçenler veya hiç değinmeyenler, hem ecdadımıza saygısızlık hem de gelecek nesillere çok büyük kötülük yapmışlardır.

TÜRK TÜM MÜSLÜMANLARI İFADE EDEN BİR İSİMDİR

Batı medeniyetinde Türk, belli bir kavmin adı değil tüm Müslümanları ifade eden bir isimdir. Dünyada 200 milyonun üzerinde bir varlığa sahip Türkçe konuşan toplumlar denince de akla önce bizim milletimiz gelir. Millet olarak temsil ettiğimiz bu geniş algının gerisindeki büyük mücadeleyi ve fedakarlıkları çok iyi görmek, çok iyi değerlendirmek ve idrak etmek mecburiyetindeyiz. Ülkemizde maalesef, nesillere bu büyük fotoğrafı gösterecek bir tarih anlayışı mevcut değil.

MİLLETİMİZİN TARİHİ 1919'DA BAŞLAMADI

Milletimizin, medeniyetimizin binlerce yıllık tarihini, neredeyse 1919 yılından başlatan bir tarih anlayışını reddediyorum. Her kim ki zaferleriyle ve yenilgileriyle son 200 yılımızı, hatta son 600 yılımızı soyutlayıp eski Türk tarihinden Cumhuriyete atlıyorsa biliniz ki o kişi milletimizin de devletimizin de hasmıdır.

BİR ÖZ ELEŞTİRİ OLARAK İFADE EDİYORUM

Bizim için savaşın başladığı dönemde taşınan niyetlerle, savaşın bitiminde ortaya çıkan manzara çok farklıdır. Tümüyle yakılıp külleri havaya savrulmak istendiğimiz bir durumdan yeni bir Kurtuluş Savaşını başlatıp başarıyla sonuçlandıracak morale, tecrübeye, azme kavuştuk. Geçtiğimiz 13 yılın siyasi sorumluluğunu üstlenen bir kişi olarak, tarihimizi yeni nesillere bu yönüyle anlatma konusunda yeterli mesafeyi katedemediğimizi bir öz eleştiri olarak burada ifade ediyorum. Demokrasiye ve kalkınmaya dair önceliklerimiz bizi öylesine kuşatmıştı ki özellikle eğitimde, kültürde, sanatta arzu ettiğimiz değişimi gerçekleştirecek adımları atmakta maalesef yavaş davrandık, eksiğimiz var ama aşacağız. İnşallah bizim bu çabalarımızı hükümetimiz bir adım öteye götürecek, eksiklikleri tamamlayacaktır. Yaşadığımız son gelişmeler, bu değişimin bizim için en az diğer alanlarda sağladığımız başarı kadar önemli olduğunu gösterdi.

3 FİTNE TEHLİKESİ

3 fitne bizim için önem arz ediyor. Bunlar bir tanesi mezhepçiliktir. Şiilik Sunnilik... Bizim Şiilik diye Sunnilik diye bir dinimiz yok. Bizim dinimiz İslam'dır. Şu anda DAEŞ, El Kaide... Bunlar Kilis'e roket atarken 'Allahu Ekber' diyor. Peki ölenler kim. Onlar da 'Allahu Ekber' diyen benim kardeşlerim.

Diğer bir fitne ise ırkçılıktır. Biz yaradılanı yaradandan ötürü seven bir milletiz.

Üçüncü fitne terördür. İşte şehitlerimiz var. Askerden, polisten, koruculardan şehitlerimiz var. Fakat ben şu anda karşımda askerleri ve geleceğin askerlerini görüyorum. Sizler kutsal Peygamber ocağının mensuplarısınız. Dünyanın başka ülkesinde Mehmetçik sözü yoktur. Benim inanıyorum ki benim asker kardeşim, polisim, korucular bu yola bu inançla çıkmıştır. Bizim analarımız kınalı kuzu kime derlerdi. Askerlere... Bir de kınayı nerde yakardık. Düğünden önce geline... Bizde anlayış bu.