BIST 8.885
DOLAR 34,31
EURO 37,19
ALTIN 3.018,55
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Erdoğan'dan Kürt vatandaşlara çağrı

Başbakan Erdoğan cezaevlerinde açlık grevine girenlere seslendi ve Kürt vatandaşlarına yaptığı çağrıyı yineledi.

Abone ol

Kızılcamam'da AK Parti 19. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın açılışında konuşan Erdoğan, Öcalan'ın avukatlarıyla görüştürülmeyeceğini böyle söyledi:

"Terörist başıyla açık net söylüyorum ailesi ve yakınları görüşmek istediği sürece görüşmeye devam edebilirler, herhangi bir engel yoktur ama avukatlar noktasında onu bir kenara koyun."

''Ben Kürt kardeşlerime sesleniyorum'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Biz sizi yaradandan ötürü seviyoruz. Ama lütfen siz insanlıktan nasibini almamış olan bu bölücü terör örgütü ile aranıza gelin bir duvar örün, bunlar sizin istismarınızı yapıyorlar. Buna fırsat vermeyin'' ifadelerini kullandı.

TERÖRİST BAŞINI EVİNE GÖNDERMEYİZ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açlık grevi yapanlara "Siz bunu bize şantaja dönüştürmeyin. Çünkü biz, sizin söylemenizle bu tür eylemi yapmanızla terörist başını oradan çıkartıp evine göndermeyiz. Yok böyle bir şey" diye seslendi.

KIZILCAHAMAM KAMPINDAN FOTOĞRAFLAR

Erdoğan'ın konuşması 2 saat 20 dakika sürdü. Toplantıya AK Parti kurucu üyeleri, kabine üyeleri, milletvekilleri ve aileleriyle AK Parti yetkili organlarının üyeleri katıldı

KUZU KEBAP POLEMİĞİ2.20121103164502.jpg

Demokrasiyi ve özgürlükleri herkes için tüm vatandaşlar için istediklerini yineleyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bütün bu adımları atarken terör örgütü dağa çıkardıklarını, ölüme gönderdikleri yetmiyormuş gibi şimdi de cezaevlerinde olanları ölüme zorluyorlar. Açlık greviyle ilgili Adalet Bakanlığımız bütün takibi yapıyor. Ben, burada bir şeyi açıkca söylemek zorundayım. Bir taraftan sizler açlık grevini göndereceksiniz, zorlayacaksınız öbür taraftan kuzu kebap maşallah onu da götürceksiniz. Ondan sonra diyeceksiniz 'bu 2 ay önceydi', şu anda da aynısınız, restoranlarda, şuralarda, buralarda aynı şekilde yola devam ediyorsunuz. Açlık grevinde olanlarla ilgili de biz hep raporlar alıyoruz, bunları istismara yönelmek tehlikeli olandır."

NE KOYUN NE KUZU DEĞİLİZ

Cezaevlerinde devam eden açlık grevleri Başbakan Erdoğan'ın gündemindeydi. Hedefinde ölüm orucu hakkında yalan yazmakla suçladığı köşe yazarları vardı:

"Gerçekleri benim milletimin bilmesi gerekmez mi? Şu anda ölüm orucu tutan yok ama bugün hala bazı köşe yazarları bakıyorsunuz, '2 tane ölüm orucu tutan var' diyor. Yok. Niye yalan söylüyorsun, köşelerinde bu yalanı yazıyorsun? Zaten sıkıntı medyadaki bu çift yüzlü davrananlarda. Bunlar dağla müşterek hareket ediyorlar. 'Başbakan da çok gerilimden yana, çok sert', evet biz yumuşak başlıyız ama ne koyun ne kuzu değiliz. Biz, hakkı söyleme noktasında gereği neyse onu da yaparız. Yeri geldiğinde bora oluruz, yeri geldiğinde eser fırtına oluruz. Niye? Çünkü, hakkı kimsenin gölgelemeye yetkisi yok. Burada böyle bir yetki kullanımı var.''

BİZE ŞANTAJA DÖNÜŞTÜRMEYİN

Başbakan Erdoğan, cezaevlerinde açlık grevinin 900 küsur kişiyle başladığını, şu an bu sayının 600'lere kadar düştüğünü anlatarak, eylemin kontrol altında olduğunu, bütün cezaevlerinde sağlık mensuplarının gerekli müdahaleyi yaptığını, yapmaya da hazır beklediğini söyledi.

Açlık grevini körükleyenlere ve yapanlara çağrıda bulunan AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Gerçekten samimi olarak böyle bir şeyin içerisinde bulunanlar varsa, siz açlık grevini bize şantaja dönüştürmeyin. Çünkü biz, sizin söylemenizle, bu tür eylemi yapmanızla terörist başını oradan çıkartıp evine göndermeyiz. Yok böyle birşey. Bu ülkede onbinlerce insanın ölümüne vesile olan bir terörist başına idam verilmiştir ama bu ülke, malesef birilerinin bazı malum yerlerin baskılarıyla idamı kaldırmıştır. İdamı kaldırılmak suretiyle şu anda İmralı da yatmaktadır.

BİRÇOK İNSANIMIZ "İDAM YENİDEN GELSİN" DİYOR1.20121103164648.jpg

İlginç olan şey şu; bakın şu anda birçok insanımız kamuoyu araştırmalarında 'idam yeniden gelsin' diyor. Bunu biliyor musunuz? Birçok insan şu anda bunu istiyor. Niye? Çünkü öldürülenin yakınlarıdır canı yanan, diğerinin canı yanmıyor. Diğeri gidip kebap partilerinde gününü gün ediyor. Devletin bu tür öldürülen insanları, onların yakınlarını, aslında tasarruf hakkını biz kullanamayız ama yıllardır bu konuda devlet af yetkisi kullanmıştı. Devletin böyle bir hakkı olamaz ki devlet kendine ait konularda böyle bir haksızlık varsa burada af yetkisini kullanabilir ama kalkıp da bir insan öldürülecek, onun ailesine ait olan yetkiyi devlet kullanacak böyle bir yanlış olabilir mi? Malesef bunları ülkede yıllarca yaşadık, temenni ederim ki bunlarda zaman içerisinde taşlar yerine oturuyor, bunlar da yerine oturacaktır.''

"ÖLÜME SEYİRCİ KALMADIK KALMAYIZ"

Erdoğan, Türkiye'nin her meselesinin çözümünün daha güçlü demokrasiden, daha fazla özgürlükten ve daha güçlü ekonomiden geçtiğine inancını dile getirerek, ''Teröre tevessül edenlerin, ölümler üzerinde hesap yapanların çözüm diye bir derdi yoktur'' dedi.

Terörist başının yasal hakları neyse o çerçevede işlemler yapılabileceğini söyleyen Erdoğan, ''Terörist başıyla açık net söylüyorum ailesi ve yakınları görüşmek istediği sürece görüşmeye devam edebilirler, herhangi bir engel yoktur ama avukatlar noktasında onu bir kenara koyun'' diye konuştu.

''Biz, terörist başının yakınlarını sürekli olarak gönderebiliriz, hiçbir mani yok'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Bunu da istismar ediyor, bizden kaynaklanan bir şey yok. Kendisi istemiyor veya yakınları gitmiyor. Ne zaman isterlerse biz göndeririz. Bizim açımızdan hiçbir mani yok'' ifadesini kullandı.

Cezaevindeki her mahkum gibi açlık grevine gidenlerin de canının devlete ait olduğunu söyleyen Erdoğan, ''Biz, bu konudaki hassasiyetimizi koruyoruz, korumaya da devam edeceğiz. Biz, hiç kimsenin durup dururken ölümüne seyirci kalmadık, kalmayız. TBMM İnsan Hakları Komisyonumuz gerekli adımları attı ama teröre tevessül edenler, ölümler üzerinden hesap yapanların çözüm diye bir derdi yoktur. Biz, herhangi bir tuzağa da bu konuda düşemeyiz'' değerlendirmelerinde bulundu.

KÜRT VATANDAŞLARA NASIL SESLENDİ? ANA DİL VE RESMİ DİL TARTIŞMALARINDA NELER SÖYLEDİ? AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA

[PAGE]

GELİN TERÖR ÖRGÜTÜ İLE ARANIZA DUVAR ÖRÜN

Terör olayları üzerinde durmak istediğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

''Terör olaylarının Türkiye'nin vesayet sisteminin uzun yıllar hakimiyetini sürdürmesinde sivil siyasetin zayıf kalmasında önemli bir rolü var. Bugün de ülkemizde ekonomik ve sosyal kalkınmayla birlikte demokratik gelişmenin daha da ileriye taşınmasının önündeki en büyük engel terördür. Buradan ben Kürt kardeşlerime özellikle şunu tekrar hatırlatmak istiyorum, bakın bugün gazetelerin birçoğunda bir haber var. Şu anda milletvekilimiz, yavrumuz o bombalama olayında ebediyete intikal etmişti. Şimdi o dershanenin bombalanmış halini gösteriyor. Bütün onlara rağmen, daha sonra o bombalamanın emrini veren terörist öldürülmüştü. Fakat ailesine bu devlet yine sahip çıktı, çocuklarından bir tanesi de hukuk fakültesini bitirirken ona da bursunu verdi. Bu devlet şefkat elini hiç bir zaman bu Kürt'tür, bu Laz'dır, bu Türk'tür, Boşnak'tır, Roman'dır... Asla. Biz böyle bir ayrıma gitmedik, bundan sonra da gitmeyiz.''

''Ben Kürt kardeşlerime sesleniyorum'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Biz sizi yaradandan ötürü seviyoruz. Ama lütfen siz insanlıktan nasibini almamış olan bu bölücü terör örgütü ile aranıza gelin bir duvar örün, bunlar sizin istismarınızı yapıyorlar. Buna fırsat vermeyin'' ifadelerini kullandı. 

AH BENİM DOĞULU KARDEŞİM

Erdoğan, şunları söyledi:

''Bakınız şurada 30 yıldır devam eden bu terör olaylarının bu ülkeye faturası 300-350 katrilyon gibi bir rakama ulaşmıştır. Bunlar olmamış olsaydı, bu rakamlar ülkeye hizmette kullanılmış olsaydı, yatırımda kullanılmış olsaydı, ah benim güneydoğulu, doğulu kardeşim o bölgeye yatırımcı gelir girer miydi? Girerdi. Orada işsizlik diye bir sorun kalır mıydı? Büyük ölçüde kalmazdı, her taraf abad olurdu. Bakın biz bu kadar mevcut imkanlar içerisinde güneydoğuyu ve doğuyu ayağa kaldırdık. Her zaman söylüyorum, Hakkari'de havaalanı yapacağız bunlar engelliyor. Ama buna rağmen biz yola devam ediyoruz. Şırnak'ta havaalanı yapıyoruz, bunlar engelliyor. Yakıyorlar, yıkıyorlar ama biz yola devam ediyoruz. Hakkari gibi yerde üniversiteye molotof kokteyli atıyorlar ve üniversiteyi yakıyorlar, ana okulunu yakıyorlar. Bunların insana değer vermek gibi, insanlıktan nasibini almak gibi bir şeyleri var mı? Yok. Sevgili Kürt kardeşim, gel bunlarla arana perdeyi koy. İşte bakın geçenlerde okula gitme noktasında yasak koydular. Çocukların okula gitmesini engellediler. Bunlar 6, 7, 8, 9, 10  yaşında çocuğun okula gitmesini engelleyecek kadar merhametsiz. Bunların nesillerimizin, geleceği açısından bir dertleri sıkıntıları yok, bunlar sadece vuracaklar, kıracaklar, yakacaklar ve saltanatlarını da buradan sürdürecekler. Esrar eroin tarlalarını yakıyoruz diye isyan ettiler. Niye? Bunlar esrar tüccarı. Bunlar bu işi yapıyor, oralar yakılınca 'eyvah gitti' dediler. Niye? Çünkü, oradan teröre kaynak aktarıyorlardı.''

Aynı şeyi yurt dışında da yaptıklarını ifade eden Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel'e bunları söylediğini anımsattı. 

ZERDÜŞT'ÜN HAC DİYE BİR ŞEYİ OLUR MU?

Erdoğan, şöyle devam etti:

''Sayın Merkel'e de bunu söyledim. Bakın dedim Berlin'in göbeğinde çadır kuruyorlar. Teröristbaşının resmini asıyorlar ve burada vatandaştan para topluyorlar. Bu paralar terör örgütüne gidiyor. Zekat topluyorlar, Hac organizasyonları yapıyorlar. Zerdüşt'ün Hac diye bir şeyi olur mu? Bunların İslam'la yakından uzaktan alakası olabilir mi? Ama benim saf, temiz Kürt kardeşim bu oyuna geliyor. O da zannediyor ki, bunlar ciddi bir Hac organizasyonu yapıyor. Niye? E orada da bazı mele müsvetteleri var. Çıkıp alternatif Cuma namazı kıldırma gibi adımlar atanlar var, alternatif cumhuriyetçiler gibi. Aynı şeyi yapıyorlar, bunu bizim Kürt kardeşlerimize hep beraber anlatmamız lazım. Tüm teşkilatımız hep birlikte bunu anlatacağız. Yılmayacağız. Çünkü bizim bu kardeşlerimizin üzerinden saltanatlarını sürdürmeye biz fırsat vermeyeceğiz.''

BAYRAK MÜREKKEP KIRMIZI DEĞİL KAN KIRMIZISI

''Anadolu coğrafyası, bizim bin yıllık vatanımız, bura üzerinde hiç kimseye operasyon fırsatı inşallah bırakmayacağız'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bu bedeli acı bir şekilde ödemiş bir ecdadın torunları olarak sizlere sesleniyorum, her mücadelenin bir bedeli vardır. Ama bu bedelin en acı tarafı karşılığı kan olan, can olan, hayat olan kısmıdır. Biz milletçe bu bedeli, Malazgirt'te Sultan Alparslan'ın beyaz kefeni ile en önde olduğu mücadelede ödedik. Bu bedeli biz Gazi Süleyman Paşa, Gelibolu üzerinden Anadolu'dan Trakya'ya geçerken ödedik. Bu bedeli biz İstanbul'un fethinde ödedik. Biz asıl bu bedeli geride yarım milyon kardeşimizin cenazesini bırakarak Balkanlar'ı terk ederken ödedik. Bu bedeli biz asıl Çanakkale'de, Sarıkamış'ta, Süveyş'te yüzbinlerce şehit verdiğimiz dönemde ödedik. Biz bu bedeli adeta küllerimiz üzerinden ayağa kalkarak, yeniden doğarak verdiğimiz Kurtuluş Savaşı'nda ödedik. Bu bedeli biz yıllarca diplomatlarımızı, Ermeni teröristlerin namlularının ucunda şehit vererek ödedik. Bu bedeli biz son 30 yıldır da bölücü terör örgütüyle mücadele sürecinde ödemeye devam ediyoruz. Böylesine büyük bedeller karşılığında vatan yaptığımız bu ülke, bu topraklar üzerinde kurduğumuz son devlet Türkiye Cumhuriyeti bizim namusumuzdur, onurumuzdur, haysiyetimizdir. Kimse bizim bu değerlerimize el uzatamaz, göz koyamaz. Bin yıllık mücadelemizin simgesi olan ay yıldızlı bayrağımızın rengi, mürekkep kırmızısı değil, kan kırmızısıdır.''

Arif Nihat Asya'nın ''Bayrak'' şiirinden alıntı yapan Başbakan Erdoğan, ''Biz bu ay yıldızlı bayrağın destanını okuyarak bugünlere geldik. Bundan sonra da onun destanını yazarak, yolumuza devam edeceğiz'' dedi.

Aynı şiirin ''Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...Gölgende bana da, bana da yer ver. Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar: Yurda ay yıldızının ışığı yeter'' dizelerini de okuyan Erdoğan, ''Evet, ay yıldızlı bayrağımızın ışığını ne terör örgütünün kahpe kurşunları, bombaları söndürebilir ne de onun uzantılarının boykotları, eylemleri, zehir saçan dilleri gölgeleyebilir. Biz ay yıldızlı bayrağımızı dünyanın dört bir yanında yürüttüğümüz, ekonomik sosyal, kültürel faaliyetlerimizle, yüz milyonların, milyarların gönlüne dikmenin mücadelesini veriyoruz. Bu millete, onun bütün değerleriyle birlikte sembolü olan bayrağına düşmanlık edenler, bin yıl boyuncu her zaman hakettikleri cevabı aldılar, bundan sonra da almaya devam edecekler'' diye konuştu.

DİYARBAKIR'DA SÖYLERİZ SİNOP'TA DA

''Biz ülkemizi 81 vilayetiyle, 75 milyon vatandaşıyla seviyoruz'' diyen Erdoğan, bunun için ülkenin her karış toprağına hizmetleri götürmenin gayretini verdiklerini söyledi.

Afyonkarahisar'dan yola çıkarken, ''Tek millet'' dediklerini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bu milletin içinde bütün etnik unsurlar var. Biz ne dedik, 'tek bayrak.' İkinci bir bayrak asla, böyle bir şeyi düşünemeyiz. Buna müsaade edemeyiz. Üçüncü, 'tek vatan' dedik. 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarının asla, bir operasyona kurban edilmesine müsaade etmeyiz, edemeyiz. Ve 'Tek devlet' dedik, bu yola böyle koyulduk. Bunu Ankara'da bugün nasıl böyle söylüyorsak, bunu Diyarbakır'da da böyle söyleriz, Van'da da Sinop'ta da, Edirne'de de, İzmir'de de aynı şekilde böyle söyleriz. Ama kalkıp ta ben 'tek din' diye bir ifade kullanmadım, hiç bir yerde, 'tek dil' diye bir ifade de kullanmadım. Ama herhalde bunları karıştırıyorlar, bunların hepsi zenginliktir. Din, farklı inançlar, tam aksine bizim partimizin programını açtığınız zaman laiklik tanımının içinde bunu en güzel şekliyle görürsünüz zaten. Tam aksine bütün inanç grupları, devletin güvencesi altındadır. Devlet hepsine eşit mesafededir. Bu da bizim aynı zamanda değerler silsilesi içerisindeki anlayışımızdan da geliyor. Bu son dönemlerin, bir tanımı bir yaklaşımı değildir. Aynı şekilde dil. Dilde de bizim bir sıkıntımız yok. Ancak bir şeyi karıştırmayalım. Biz bu ülkede resmi dilin Türkçe olduğunu savunuyoruz. Resmi dilimiz Türkçe'dir. Ama herkes anadilini konuşabilir. Anadiliyle alakalı ülkemizde ilk defa kursların açılmasına zemini biz hazırladık. Bununla kalmadık üniversitelere bu işi getirdik. Bununla kalmadık, şimdi de biliyorsunuz seçmeli ders olarak Kürtçe'yi de yine okullara koyduk. Kaç kişi müracaat etti, tablo ortada. Neymiş, 'cebren.'  Bakın biz ortaya bir zemin hazırlıyoruz ve bu zeminde müracaat edenlerin sayısı ortada, işte 20 bin kişi o civarda. Onlara da biz aynı şekilde bu dersin verilmesi imkanını hazırladık. Bizden önce hangi iktidar bu tür alternatifleri sundu.''

''Bunları kalkıp da bölücü terör örgütü istedi diye yapmadıklarını'' dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Bizim programımıza, Afyonkarahisar'dan yola çıkarken attığımız adımlara baktığınızda bunu görürsünüz. Orada bunlar var. Biz kimseyi kökeninden, dininden, inancından, kültüründen veya herhangi bir farklılığından dolayı ötekileştirmiyoruz, ayrıştırmıyoruz. Bu ülkenin her vatandaşı birinci sınıf demokrasiye layıktır anlayışı ile hareket ediyoruz'' diye konuştu.