Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'da garnizon alanından bayrağın indirilmesini engellemeyen komutana sert çıktı.
Abone olDiyarbakır'da bayrak indirilmesi olayına değinen Başbakan Erdoğan, "Herhalde ben Ankara'dan gelip de oradaki bayrağı indireni oradan indirmeyeceğim, oradaki görevli bunu indirecek." diyerek askeri personele tepki gösterdi.
Erdoğan, bayrağı indiren gösterici için "Türkiye Cumhuriyeti bayrağına saldırıyı yapan o alçak, o hain, ölmeye gönderilen bir piyondan başkası değil." ifadelerini kullandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup toplantısında milletvekillerine hitap etti. Gündeminde 17 ve 25 Aralık operasyonları ile Diyarbakır'da indirilen bayrak vardı. İşte konuşmanın satır başları:
DARBE GİRİŞİMİ BAŞARIYA ULAŞSAYDI
Bugün açıklanan büyüme rakamları 2014'ün Ocak, Şubat, Mart aylarına ait. Ekonominin üzerinde 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinin olumsuz etkisi vardı. Aynı zamanda bir seçim sürecini yaşıyorduk. Bu olumsuz faktörlere rağmen sanayicimiz, işadamlarımız, girişimcilerimiz, ihracatçılarımız, esnaf, çiftçi, işçilerimiz morallerini bozmadı. İstikrara inandı, Hükümet'e güvendiler ve Türkiye'yi büyütmeye devam ettiler. Ekonominin tüm tarafları, 30 Mart seçimlerinin mali disiplini ve para politikalarını etkilemeyeceğini gördüler. Çünkü biz 3 Kasım'ın ardından altı seçimin tamamında mali disipline, para politikalarına azami hassasiyet gösterdik. Seçimlerin ekonomiyi yıpratmasının önüne geçtik. 3 Kasım'ın ardından yedinci seçimde, yani 30 Mart seçimlerinde de Hükümetimizin hiçbir şekilde taviz vermeyeceği anlaşıldı. Güven ve istikrar güçlü şekilde devam etti. Bu büyüme oranlarını böylece yakaladık. 17 ve 25 Aralık darbe girişimleri eğer başarıya ulaşsaydı, darbeciler eğer istediklerini elde etseydi inanın Türkiye bugün, bu rakamlara ulaşamayacaktı
Eğer 25 Aralık'ta kirli emellerini gerçekleştirip bu darbeyi yapabilselerdi, örgüt lideri dedikleri şahsımdan başlayıp, bakan arkadaşlarımı, çalışma arkadaşlarımı, çok sayıda işadamını tutuklayacak, Yassıada benzeri mahkemelerde, Dönemin Başbakanı diyerek yargılayacaklardı. Bunun hazırlıkları yapılmıştı
ZAMAN ABONELİĞİ KRİTERİ
Bir işadamına bakıyorlar, oğlu bu paralel yapının okullarından birinde okuyor. 'Fezlekeye almayalım' diyorlar. Sonra bir de 'gazete aboneliğine bakalım' diyorlar. O malum gazetelerden bir tanesinin abonesi değil, 'O zaman fezlekeye alalım' diyorlar. Hukuku işte bu kadar acınası duruma düşürüyorlar. Anayasa, yasalar değil şüphelinin çocuklarının okuduğu okul, abone olduğu ya da olmadığı gazete veya gazeteler, bir hukuk kriteri olarak kullanılıyor.
BELGELER KURTARILDI
17 ve 25 Aralık'ta başarısız olunca, karşılarında dimdik duran bir Hükümet bulunca, bu belgeleri imha etmek istediler. Tüm bu belgeler şimdi ortaya çıkarıldı. Emniyet'in bilgisayarlarından bu belgeler kurtarıldı. Ayrıca bu belgeleri hazırlayanların darbe girişimini teyit eden ifadeleri de alındı. Bu aşamadan itibaren hukuk yoluyla, tüm bu ve benzer girişimlerin hesabı sorulacak. Hiç kimsenin, Türkiye'nin istikbaline, istiklaline, özellikle Türkiye'nin kardeşliğine, Türkiye ekonomisine tuzak kurma hakkı da haddi de yoktur. Bu darbe girişimi gerçekleşmiş olsaydı biz bugün bu büyüme rakamlarını göremeyecek, bu oranda bir büyümenin sevincini yaşayamayacaktık. Hükümeti devrilmiş, yeniden koalisyonlara mahkum edilmiş, geleceği tamamıyla belirsiz bir ülkede belki de bugün çok derin bir kriz ve kaosu yaşıyor olacaktık. Allah'a hamd olsun, bu tuzağı gördük, bu tuzağı bozduk. Bugün 12 yıl boyunca olduğu gibi yine tarihi rekor konuşuyoruz.
TÜRKİYE UÇURUMUN KENARINDAN DÖNDÜ
Haftalarca Türkiye ve dünya kamuoyuna, gezi olaylarının sebebi ağaçtır diye propaganda yaptılar. Gezi olaylarının nedeni hiçbir zaman ağaç park ve çevre hassasiyeti olmadı. Orada başka hesaplar görülmek isteniyordu.
Aynısını 17 ve 25 Aralık’ta yaptılar. Türkiye içinde ve dışında bunun bir yolsuzluk operasyonu algısını yaymaya gayret ettiler. Bu operasyonların yolsuzlukla alakası yoktu. Amaç hükümeti yıpratmak devirmek, mahkemelerde yargılamak ve mahkum etmekti. Gerek gezi olaylarında gerek 17 – 25 aralık operasyonlarında Türkiye çok büyük bir tehlikeyi atlattı. Türkiye uçurumun kenarından döndü. Eğer asıl niyeti görmemiş olsaydı bugün eski Türkiye'de yaşıyor olacaktık.
VANDALLAR KARŞISINDA YUMUŞAK DAVRANIRSAK
Bu alçakça saldırılar karşısında öfkeli olmayacağız da ne yapacağız? Bu haince girişimler karşısında dimdik durmayacak, sert, onurlu, omurgalı duruş sergilemeyeceğiz de bunu ne zaman yapacağız? Sanmayın ki vandallar karşısında yumuşak davranırsanız geri adım atarlar. Öfkemizi de asla onlardan asla sakınmayız.
NE DİYORLAR? BAŞBAKAN ÇOK SERT
Sanmayın bu vandallar karşısında yumuşak olursanız geri adım atarlar, sanmayın bu Türkiye düşmanları karşısında müsamahakar olursanız bunlar amaçlarından vazgeçerler. Bizim hürriyetimizi, Türkiye'nin de istikbalini karartmak için yola çıkan hiç kimseye eyvallah etmeyiz, hoşgörü göstermeyiz, öfkemizi de onlardan asla sakınmayız.
Ne diyorlar, 'Başbakan çok sert. Başbakan çok öfkeli' Sen benim hürriyetime, benim ülkemin istiklaline kast edeceksin, bu milletin sofrasındaki ekmeğe gözünü dikeceksin, ben yumuşak başlı olacağım, öyle mi, bunu mu istiyorsun? Sen darbe senaryoları yazacaksın, hazırladığın iddianamelere, 'Dönemin Başbakanı' ifadesini koyacaksın, ben buna göz yuma, öyle mi?"
SERGİLENEN ŞIMARIKLIK
Gezi olaylarında başarısız oldular, 17, 25 Aralık darbe girişimlerinde başarısız oldular, şimdi terör meselesi üzerinden yeni bir senaryoyu devreye alma hazırlığı içindeler. Doğu ve Güneydoğu'da bazı il ve ilçelerde sergilenen şımarıklığın artık sınırları zorlar bir noktaya geldiğini görüyoruz.
HER HALÜKARDA İNDİRECEKSİN
Çıkacak birisi garnizonun duvarlarını aşacak, ondan sonra Türk bayrağını indirecek, o Türk bayrağını indirirken orada olan görevliler seyredecek. Neymiş 'çözüm sürecini sekteye uğratmayalım.' Ne demek ya. O garnizonun içinde girip de bayrağı indireni orada her halükarda ne ise alacaksın, indireceksin, gereğini yapacaksın, yapmıyorsan, sorumlusun. Herhalde ben Ankara'dan gelip de oradaki bayrağı indireni oradan indirmeyeceğim, oradaki görevli bunu indirecek. Çözüm süreci... Böyle bir şey olmaz. Bunun gereği neyse onu yapmaya mecbursun. Askerin, polisin burada bahanesi olamaz, gereği neyse bunu yapacaksın.
BÖYLE MANTIK OLMAZ
Güneydoğu'ya, orada yaşayan tüm kardeşlerime sesleniyorum: Yollar kesiliyor ne olacak, 'çözüm süreci sekteye uğramasın.' Böyle bir mantık olmaz. Gelip yolları kesen, bu eşkıyalara, bu teröristlere orada jandarması da polisi de haddini bildirecek. Durum ne olursa olsun. Bir devletin görevi, yol emniyetini, can emniyetini, mal emniyetini sağlamaktır. Eğer sen bunları görevli olarak yapamıyorsan, orada onlara da biz bütün gerek teftiş gerek onlarla ilgili yapılması gereken uygulamayı yaparız. Bunları tekrar gözden geçireceğiz.
ÖLMEYE GÖNDERİLMİŞ PİYON
Şunu en baştan söylemek durumundayım. Türkiye Cumhuriyeti bayrağına bu saldırıyı yapan hain, alçak, arkadan seyreden alçaklar, aslında onları oraya gönderen efendileri tarafından ölmeye gönderilmiş bir piyondan başka bir şey değildir. Bu terörist tel örgüyü aşarak garnizonun içine giriyor. Bu konuda gerekli araştırma yapılacak, hesap sorulacak dedim. Ve iki tanesi şu anda görev yerleri değiştirildi. Bazı zanlılar gözaltına alındı. İdari soruşturmalar başlatıldı.
YAZILAN SENARYO ÇOK AÇIK
Yazılan senaryo çok açık. Eğer o maşa, o sırada vurulursa terör örgütü ve HDP onun üzerinden kitleleri tahrik edecekti. Ama bu alçakça eylemi gerçekleştirdiğinde de MHP ve CHP tarafından, paralel basın, malum medya tarafından bayrağın indirilmesi fırsat olarak kullanılacaktı. O hain etkisiz hale getirilmedi, ama beklendiği gibi bayrağa saldırı bir nefret ve ırkçılık vasıtası olarak kullanılmaya başlandı. CHP ve MHP istismara başladılar. Çözüm sürecinden zaten rahatsız olan paralel medya ırkçılık akan manşetleri devreye soktular. O hain vurulsaydı, Doğu ve Güneydoğu karıştırılacaktı. Vurulmadı, şimdi kuzey, güney, batı karıştırılmaya, tahrik edilmeye başlandı.
BIÇAK SIRTINDA GİDİYORUZ
Arkadaşlar, deyim yerindeyse adeta bıçak sırtında gidiyoruz. Kan tacirlerinin, kaos ve kriz baronlarının pusuda beklediği, düşmemiz, tökezlememiz için ellerini ovuşturdukları son derece hassas bir zeminde yürüyoruz. MHP; yeniden şehit cenazeleri gelsin diye pusuda bekliyor. Çünkü yapacağı hiçbir şey yok, bir işe de yaradığı yok. Durumu bu... CHP; kendisine iktidar alanı açılsın diye her türlü kaos ve krizi besleyerek pusuda bekliyor. İşte görüyorsunuz CHP'nin Genel Müdürü televizyona çıkıyor, ne diyor '17 çözüm önerimiz var.' Birinciyi söylüyor, ikinciye gelince 'unuttum' diyor. Sonradan anlaşıldı ki madde sayısı da 17 değil, 19'muş. Bunu da hatırlamıyor. Meselenin bu kadar dışındalar.
HDP; silahların gölgesinde, şiddet ve kandan beslenen siyaset günlerine dönmek için o da pusuda bekliyor. Paralel medya, diğer medya, Çözüm Süreci'nin başarısız olması, çatışmaların yeniden başlaması, yeniden kan akması için her türlü çirkinliği yapıyor.
PARALEL MEDYANIN SAYFALARINA BAKIN
Şu anda o paralel medyanın, o malum medyanın gazete sayfalarına, televizyon ekranlarına, internet sitelerine bakın, bu son olayları bir çatışma vesilesine döndürmek için çırpındıklarını göreceksiniz. Yeter ki Hükümet zarar görsün. Bunlar için kan akmış, gözyaşı akmış, ayrımcılık ve nefret yayılmış inanın hiç umursamadılar, hiç de umursamıyorlar.
EN İYİ KÜRT ÖLÜ KÜRT
Bu ülke 30 yıldır terörün bataklığında üreyen işte bu kirli zihniyetle de mücadele ediyor. Terörü bir geçim kapısı haline getirmiş, yoksul çocukların ölümünü kendisine bir rant haline getirmiş kan baronlarıyla da bu ülke mücadele ediyor. İnanın bunlar için en iyi Kürt, ölü Kürt'tür. Bunlar için en iyi Alevi, ölü Alevi'dir. Vatanına ihanet eden ve mütedeyyin maskesi takan örgütlerin dizinin dibine çökerler ama gerçek mütedeyyinden korkar, onu yok etmek için her şeyi yaparlar.
İSTİSMAR TUZAĞINA DÜŞMEYECEĞİZ
Bakın hem sizlere, hem aziz milletime, 77 milyona yürekten sesleniyorum; bıçak sırtında ilerlediğimiz bir süreçte, akbabaların pusuda beklediği böyle bir süreçte, 77 milyon bu gerilim tuzağına, bu istismar tuzağına düşmeyeceğiz. Şunu özellikle vurguluyorum; terör örgütünün yaptığı alçakça eylemleri, benim Kürt kardeşime hiç kimse genellemesin. Her zaman ifade ettim; ne HDP ne terör örgütü benim Kürt kardeşlerimi temsil etmiyor.
KİMSENİN ŞÜPHESİ OLMASIN
Şundan hiç kimsenin şüphesi olmasın; bu millet de bu devlet de hiç olmadığı kadar güçlü, hiç olmadığı kadar dirayetle ve özgüven içindedir. Bayrağımıza el uzatan hain de onu oraya gönderen silahlı efendilerine de bu devlet gereken cevabı, en sert şekilde verir. Bunun böyle bilinmesi lazım
PROVOKATÖRE HADDİ BİLDİRİLECEK HEM DE ÇÖZÜM SÜRECİ DEVAM EDECEK
Ama biz büyük devlet refleksiyle, büyük devlet aklıyla hareket edeceğiz. Büyük devlet, üç-beş piyonun ya da piyonların arkasına saklanmış korkakların tahrikiyle yolundan sapmaz, planlarından, projelerinden, politikalarından vazgeçmez. Hem o provokatörlere haddini bildirecek hem de Çözüm Süreci'ni hassasiyetle muhafaza edecek, ilerleteceğiz.
GÖZLERİNİN YAŞINA BAKMAYIZ
Sabrımızın da bir sınırı vardır. Çözüme ve barışa yönelik sabotajlara karşı sabrımızın bir sınırı vardır. Çocukları öne sürüp, şımarıkça eylemler yapanlara karşı sabrımızın bir sınırı vardır. Bizim sabrımızı test etmeye hiçkimse yeltenmesin. Yeni Türkiye'nin kazanımlarını sabote etmek isteyenlerin gözlerinin yaşına bakmayız. Kusura bakmasınlar.
OKMEYDANI'NDAKİ YAŞLI TEYZE DERSİ VERİYOR
Aslında bu HDP'yi, bu terör örgütünü korkutan Doğu ve Güneydoğu'daki annelerin yürekli itirazı oldu. Bunları çok rahatsız etti. İşte Okmeydanı'nda yaşlı bir teyzenin, o yüzü maskeli... Madem korkmuyorsun, çekinmiyorsun; yüzünde o maske niye? O suratındaki maskeyi çıkarsana. Ama o yaşlı teyze, hepsinin üzerine üzerine gidiyor ve onlara orada gereken cevabı, gereken dersi veriyor. Bu anlamlıdır. Tabii bunlar annelerin itirazına alışık değiller. Bugüne kadar annelerin kucaklarından yavrularını aldılar, keyfice kendi kirli emelleri uğruna o çocukları son damla kanlarına kadar sömürdüler, o anneleri de zorbalıkla sindirdiler. Şimdi anneler itiraz edince, Diyarbakır Belediyesi önünde eylem yapınca neye uğradıklarını şaşırdılar.
HDP'YE 'MUHATAP OLMAKTAN ÇIKARSIN' UYARISI
Eğer HDP, bu faşist tavra, bu silahların gölgesinde siyasete devam edecekse, onu da muhatap olmaktan çıkartır, tümüyle oradaki kardeşlerimizle muhatap oluruz. Zaten Kürt kardeşlerimizin en fazla teveccüh ettiği parti AK Parti... Eğer HDP bir siyasi parti olmayı başaramazsa gider Kürt kardeşlerimizle el ele verir, onlarla bire bir, yüz yüze bu işin mücadelesini birlikte yürütürüz. Doğu'daki, Güneydoğu'daki Kürt kardeşim; bu HDP'nin, bu terör örgütünün faşizmine boyun eğmesine rıza göstermesin. Bunların ırkçı, ayrımcı politikalarına, bunların baskı ve zulüm eylemlerine boyun eğmesin. Yoksul Kürt çocuklarının kanıyla beslenen bu örgütlere benim Kürt kardeşim prim vermesin
77 milyonu tedirgin etmek isteyenlerin şımarıklığına boyun eğmeyiz. HDP, bölgenin CHP’si olmaya çalışıyor. Bölge halkını, CHP’nin geçmişte yaptığı gibi zulümle sindirmeye çalışıyor
ERDOĞAN'IN SÖYLEDİĞİ ZAFER ANITI NE? DİĞER PROJELERİ DE AÇIKLADI... SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Milletin ikbaline kasteden Gezi olayları milletin iradesi karşısında erimiştir, yolsuzluk maskesi altında darbe girişimi milletin iradesi karşısında erimiştir, bugün yapılan tahrikler de hiç kuşkunuz olmasın milletin iradesi karşısında eriyecek, tuz buz olacaktır. Yeni Türkiye'nin ilerlemesini Allah'ın izniyle hiç kimse durduramayacak" dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, 3. Havalimanı'nın temel atma törenine değinerek, aslında oraya sadece bir havalimanı değil, bir zafer anıtı inşa ettiklerini söyledi.
Bu zafer anıtının, 91 yıllık Cumhuriyetin eriştiği seviyeyi gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu zafer anıtı, Türkiye'nin istediğinde neleri başarabileceğini gösterecek. Bu zafer anıtı, bu havalimanını istemeyenlerin, onların saldırılarının nasıl püskürtüldüğünü tüm dünyaya anlatacak. Bu zafer anıtı artık Türkiye'nin geldiği, Türkiye'nin bölgesindeki, dünyadaki iddiasını gösteriyor. Bu büyük projeye boşuna karşı çıkmadılar. 'Yeşil' dediler, 'ağaç' dediler, 'yolsuzluk' dediler ve burayı inşa edecek olan müteahhit firmalara da aynı yakıştırmayı yaptılar. Onları da örgütün içerisine soktular. Düşünebiliyor musunuz? Ülkenizde böyle devasa bir yatırıma giriyorlar ve bunu kendi öz sermayeleriyle, kendi kredi kabiliyetleriyle gerçekleştiriyorlar. Bunları da o işin içine sokuyorlar. İnanın bütün bu yalanların ardında işte bu zafer anıtının engellenmesi yatıyordu. Türkiye'nin rakipleri, Türkiye'nin büyümesini hazmedemeyenler içeride ve dışarıda işte böyle bir zafer anıtının dikilmesini, böyle küresel bir projenin inşa edilmesini istemiyorlardı. Ne acıdır ki Türkiye içindeki maşalarını kullanarak hem bu projenin hem de Türkiye'nin büyümesinin önüne geçmek istediler."
İLK ETAP 2017'DE BİTECEK
Erdoğan, bütün saldırıları geride bıraktıklarını ve Cumartesi günü 80 bine yakın İstanbullu'nun katıldığı muhteşem bir törenle bu büyük projenin temelini attıklarını ifade ederek, "İnşallah 29 Ekim 2017'de bu projenin ilk etabı tamamlanacak, dünyanın en büyük havalimanına artık uçaklar inip, kalkmaya başlayacak" diye konuştu.
MİLLETİN İFTİHAR EDECEĞİ PROJELER
Başka bir büyük projenin teslim törenini de bugün gerçekleştireceklerine işaret eden Erdoğan, 2004 yılında İtalyan şirketle ve dönemin İtalya Başbakanı Berlusconi ile görüşmeler yaptığını ve bu görüşmeler neticesinde 7 Eylül 2007'de ülkede çok önemli bir projeyi başlattıklarını anımsattı.
Savunma Sanayi Müsteşarlığı ve TUSAŞ'ın aralarında bir sözleşme imzalayarak, "Atak" adı verilen taarruz ve taktik keşif helikopterinin imalatına başladığını belirten Erdoğan, TUSAŞ'ta bu amaçla bir üretim hattı kurulduğunu söyledi. Erdoğan, bir helikopterin gövdesinde bulunan yaklaşık 6 bin 400 adet parçadan 6 bin 200 tanesinin TUSAŞ tarafından üretildiğine dikkati çekerek, bu helikopterin merkezi kontrol bilgisayarı, kumanda sistemi, hedef tespit ve nişangah sistemi, yer belirleme sistemi, görev kumanda, görüntüleme, haberleşme ve silah kontrol sistemlerininde ASELSAN tarafından geliştirildiğini söyledi.
ATAK HELİKOPTERİ
Erdoğan, "Atak" helikopterin teknik özelliklerine ilişkin şunları söyledi:
"Sistemi öyle kurduk. Ortaya öyle bir tasarım çıkardık ki inşallah yakın bir zamanda Türkiye'nin en önemli ihraç mallarından biri işte bu 'Atak' helikopterleri olacak. Kendi ürettiğimiz her bir helikopterin 1360 beygir gücünde 2 motoru var ve saatte 288 kilometre hıza ulaşabiliyor. Her bir helikopterimizin burnunda 20 milimetrelik 500 mermi kapasiteli top bulunuyor. Kanat altına toplam 76 adet roket yerleştirilebiliyor. İleride yapılacak üretimlerde bunlara ek olarak 'Atak' helikopterlerine cirit ve mızrak füze sistemleri ASELSAN tarafından geliştirilen telsiz sistemleri, radar, lazer, stinger sistemleri entegre edilecek."
Erdoğan, "Atak" helikopterlerinden 3 tanesinin teslim töreninin bugün yapılacağını yineleyerek, "Ardından 6 tane daha gelecek. Onun da ardından daha donanımlı olan 50 helikopterimizin üretimi tamamlanacak" şeklinde konuştu.
Bu büyük projenin gerçekleşmesinde emeği olan Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile TUSAŞ ve ASELSAN'ı tebrik eden Erdoğan, bu konudaki destekleri dolayısıyla da İtalyan şirketi, bu projede görev alan mühendisleri, teknisyenleri kutladı.
Erdoğan, gerek Cumartesi günü temeli atılan projenin ve gerekse bugün yapılacak teslim töreninin herşeyden önce milletin iftihar edeceği projeler olduğunu ifade ederek, bunların Türkiye'deki büyük değişimi en net şekilde gösteren, yeni Türkiye'nin nasıl bir ülke olduğunu en somut şekilde anlatan projeler olduğunu söyledi. Erdoğan, "92 yıl önce dedelerimiz ayaklarında yırtık çarıkla, ellerinde silah yerine orakla, dirgenle, yabayla düşmanın üzerine gidiyorlardı. Ama bugün kendi helikopterimizi üretiyor, kendi insansız hava araçlarımızı, uçaklarımızı, piyade tüfeklerimizi, tanklarımızı üretiyor, bunları ihraç etmeye hazırlanıyoruz" dedi.
GECE GÜNDÜZ YOL ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Bugün dünyanın en büyük havalimanını, Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İzmit Körfez Asma Köprüsü gibi küresel projelerin inşa edildiğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunları çok ağır saldırılara rağmen, çok ağır engelleme çabalarına rağmen yapıyoruz. Bunları içeriden haince, dışarıdan alçakca taarruzlara rağmen yapıyoruz. Kim ne yaparsa yapsın, biz milletimize bir söz verdik. Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece. Gideceğiz. Gece gündüz yol almaya devam edeceğiz. Milletin ikbaline kasteden Gezi olayları milletin iradesi karşısında erimiştir, yolsuzluk maskesi altında darbe girişimi milletin iradesi karşısında erimiştir, bugün yapılan tahrikler de hiç kuşkunuz olmasın milletin iradesi karşısında eriyecek, tuz buz olacaktır. Yeni Türkiye'nin ilerlemesini Allah'ın izniyle hiç kimse durduramayacak. Dünyanın en büyük havalimanının temelini atan, Atak helikopterlerinin teslim törenine hazırlanan bir milletin mensubu olarak buradan tekrar ilan ediyorum: Bu bölgede artık biz de varız, bu dünyada artık biz de varız. Barış çağrılarımızla, demokrasi ve hukuk mücadelemizle, mazlumlara sahip çıkan güçlü irademizle istediğimiz her denklemde artık biz de varız. Bunu hazmedeyenler, hazmetsin. Bunu hazmetmeyip karanlık elleriyle Türkiye'yi karıştırmaya çalışanlar da o ellerini çeksinler. Bu ülkede artık hiç kimse ameliyat yapamaz. Bu ülkeyi kimse karıştıramaz. Milletimin de işte böyle bir özgüven içinde olmasını istiyorum. Bu millet tıpkı tarihte olduğu gibi, tıpkı ecdanın yaptığı gibi artık küresel ölçekte sesi çıkan bir millettir. Bu millet dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip olan güçlü, dirayetli, onurlu bir millettir. Bu milletin kazanımlarına da bu milletin dirliğine de birliğine de kardeşliğine de kim el uzatırsa bilsin ki o el boşta kalır. İşte onun için milletimden sağduyu istiyorum, sabır istiyorum. Büyük bir devletin, büyük bir milletin mensupları olarak aziz milletimin her bir ferdinin tahrikler karşısında sabırlı olmasını, vakar içinde davranmasını istiyorum. Ne maşa bir terör örgütü ne hain paralel örgütü ne de ülke içindeki ruhun zayıfladığını göreceksiniz, bunların hiçbiri bu ülkeye istikamet çizemezler. 3, 5 sokak olayının, 3, 5 şımarığın yaptığı eylemler bu aziz milleti vakardan uzaklaştıramaz. Bütün bu maşalarla sonuna kadar mücadele edecek Allah'ın izniyle 2023 Türkiyesi'ni, yeni Türkiye'yi birlikte inşa edeceğiz."