Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında İmralı sürecini ve hükümete yönelik eleştirilere cevap verdi.
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Temkinliyiz, dikkatliyiz ama umutluyuz" dediği İmralı sürecini "Yasal dairede hangi yöntemle olursa olsun bu gözyaşını durdurmak istiyoruz" sözleriyle açıkladı.
Erdoğan'nın süreçle ilgili 75 milyon vatandaştan ricası vardı: "Lütfen hiç kimse kara propaganda bulutlarının etkisi altında kalmasın. İftira, itham ve yalanlara hiç kimse kulak asmasın."
Şehitlerin ruhunu zedelemeden bütün annelerin acısını dindirmek istediklerini söyleyen Erdoğan, Paris'te öldürülen 3 PKK'lının cenazeleri için provokasyon uyarısı yaptI: "Başlattığımız barış süreci dinamitlenmek isteniyor. Buna izin vermemek lazım. Kendi iç hesaplaşmalarının bedelini bu millet ödememeli."
Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan'ın gündeminde MİT'in başlattığı İmralı süreci vardı.
Konuşmasına 2012 yılına ait ekomonik göstergeleri anlatarak başlayan Erdoğan, daha sonra sözü teröre ve Öcalan ile başlatılan yeni sürece getirdi. Hükümetin PKK'ya teslim olduğu yönündeki eleştirilere Erdoğan böyle sert çıktı:
KİMSE DİZ ÇÖKTÜREMEZ
"Bize hiç kimse diz çöktüremez. Bizi kimse teslim alamaz. Hiçbir saldırı karşısında geri adım atmadık, geri adım atmayız. Biz millet olarak hem ecdadımızla hem ahvadımızla istiklale yeryüzündeki her milletten daha aşığız, daha tutkunuz. İstiklal ve hürriyetimize yönelik her saldırıya karşı kükremiş bir milletiz. Bu topraklar üzerinde millet 75 milyonun tamamıdır. Altını çizmek istediğim husus şudur. Bin yıl önce olduğu gibi bugün de yarın da istiklalimize ve hürriyetimize yönelik her saldırı karşısında ecdadımız gibi topraklarımızı kahramanca savunmak noktasında en küçük bir tereddüdümüz olmaz, olamaz. Bizi hiç kimse diz çöktüremez. Bizi hiç kimse teslim alamaz.
"ŞEHİTLERİMİZİN HATIRASINA LEKE SÜRMEDİK"
Bizi hiç kimse teslim alamaz. İstiklal Marşı’mız “Korkma” ifadesiyle başlar. Biz 75 milyon ve 75 milyonun ecdadı hiçbir zaman korkmadık, başımızı öne eğmedik. Bundan sonraki bin yıl boyunca da bizler de torunlarımız da hiç tereddüt etmeden bu toprakları savunmaktan asla ve asla savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Tek bir şehidimizin dahi aziz hatırasına leke sürmedik, sürdürmeyiz. Bu aziz milletin değerlerinin çiğnenmesine müsaade etmeyiz."
"Birileri sadece kendi ırkını seviyor olabilir. Sadece Kürtleri, Türkleri seviyor olabilir. Ama biz farklıyız. Biz etnik kökeni değil insanı seviyoruz, yaradılanı yaradandan ötürü seviyoruz" diyen Erdoğan, daha sonra dah önce yaşadığı sıkıntıları ve zulümleri gündeme getirdi:
"BİZ FARKLIYIZ"
"Ama biz farklıyız. Biz insanı ve insanları seviyoruz. Biz yaratılanı yaratandan ötürü seviyoruz. Bu terör sürecinde 30 yıldır süre gelen bu kayıplarda bir yanlış olduğunu defalarca ifade ettim.
Evet bir tarafta bizim kahraman Mehmetçiğimiz şehit oluyor, diğer tarafta dağdaki terörist etkisiz hale getiriliyor. Ama dikkatinizi çekiyorum, acı aynı ocağa düşüyor. Kurşun hangi adrese giderse gitsin analar oluyor. Eli değil, ayağı öpülesi analar oluyor. İşte biz 10 yıldır bu acıyı sonlandırmanın mücadelesi içindeyiz. Biz 10 yıldır anneler ağlamasın diye bedenini yüreğini ortaya koyan bir iktidarız. Biz 10 yıldır bir yandan topraklarımızı savunurken, annelerin gözyaşını dindirmenin telaşı içindeyiz. Meşru yasal değerlerimizle örtüşen her yolu devreye aldık.
ZULMÜ İLİKLERİNE KADAR YAŞADILAR
Biz 1980’lerde Diyarbakır zindanlarında nelerin yaşandığını çok iyi biliyoruz. İşkence yapanların şahsında insanlıkta vicdanda biliyoruz ki kurumuştur. İşkenceciler aynaya baktıklarında aynadaki görüntüleri bile kendilerinden utanmıştır. Ama ben burada bir şeyi söylemek zorundayım. Bu ülkede insanlar düşüncelerinden inançlarından dolayı sadece Diyarbakır zindanında zulüm görmediler. Mamak’ta, Metris’te yaşatılanlar dışarıda farklı gruplara aynı derecede vahşice yaşatıldı. Gerek bu salondaki, gerek bu salon dışındaki yüzbinlerce kardeşim bu zulmü iliklerine kadar yaşadılar.
SELAMÜN ALEYKÜM DİYENLERİ BİLE ÖTELEDİLER
Namaz kılıyoruz diye bizimle alay ettiler. İmam hatipliyiz diye bizi aşağıladılar. Sakalı olanı, selamün aleyküm diyenleri bile ötelediler. Kitaplarımız yasaklandı. Gazetelerimiz dergilerimiz partilerimiz kapatıldı. Siyaset yapmanın önünü türlü engellerle tıkadılar. Bizzat benim en yakın arkadaşlarım kalleşçe şehit edildiler. Eşi başörtülü olduğu için işinden atılanlar oldu. Kendi öz yurdunda kendi vergisiyle yapılmış okullarda okuyamayan çocuklarımız oldu. İnsanlarımızın iş kurma okuma hakkı kısıtlandı. Bir çoğunun hayat hakkı elinden alındı. Çirkin senaryolarla komplolarla inançlarımız ayaklar altına alınıp çiğnenmek istendi.
"BÜYÜK TÜRKİYE HAPİSHANESİ"
Birileri Diyarbakır zindanlarında feryat ederken bizler de büyük Türkiye hapishanesi içinde öz vatanında parya muamelesi gördük. Ama dikkatinizi çekiyorum. Hiçbir zaman elimize silah almayı aklımızın ucundan bile geçirmedik. Sokağa çıkıp anarşiyi üretmeyi aklımızdan geçirmedik. Çünkü biz düşüncelerimize inandık. İnançlarımıza güvendik. Biz aziz milletin her bir ferdiyle bizimle birlikte olduğuna yürekten iman etti. Onlar vurdu biz büyüdük. Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer olduğunu aklımızdan hiçbir zaman çıkartmadık."
YASAL DAİREDE ÇÖZÜLECEK
Gayelerinin annelerin gözyaşlarını dindirmek olduğunun altını çizen Erdoğan, açılımı ve ardından muhalafetin kendilerini nasıl yalnız bıraktığını anlattı:
"Yasal dairede kalarak, meşru çizgide kalarak hangi yöntemle olursa olsun biz bu gözyaşını mutlaka ama mutlaka dindirmek istiyorum. Onun için milli birlik ve kardeşlik projesi diyoruz. Milli birlik; bundan daha güzel ne olabilir? Bunun içinde her etnik kimlik var. Tek çatıda toplanacağız. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı. Kardeşlik diyoruz. Kardeşlik aynı anadan aynı babadan olmak değildir. O karındaştır. Kardeş ise aynı inancı paylaşanların bir araya gelmesidir.
TEMKİNLİYİZ AMA UMUTLUYUZ
Nasıl bir sürece adım attığımızı biliyorduk. Nasıl yalnız bırakılacağımızı biliyorduk. Biz yılmadık. Yapayalnız da kalsak geri adım atmadık, atmayacağız. Bugün de bu yeni süreçte de umutluyuz. Temkinliyiz, dikkatliyiz ama umutluyuz. Kan ile gözyaşı ile terörist cesedi ve şehit cenazeleri ile varlık gösterebilenlerin tahrikkar söylemlerine rağmen biz umutluyuz. Bütün siyasi beklentisini gençlerin ölümü üzerine bina edenlere rağmen umutluyuz."
BDP'YE EL UZATTI
Erdoğan önceki konuşmalarının aksine BDP'ye sıcak mesajlar verdi. Yeni süreç için bu partiye el uzatan Erdoğan'ın çağrısı şöyle oldu:
"Bu süreç BDP için son derece önemli ve değerlidir. Biz boşuna bölücü terör örgütünün uzantısı demiyoruz. Terör örgütünün silahları bırakması, en çok da BDP’nin bağımsız siyaset üretmesinin önünü açacaktır. Dolayısıyla BDP’nin hassasiyetleri gözeterek sorumluluk alarak ilerlemesi en büyük beklentimizdir.
SORUMSUZLUKTUR DENSİZLİKTİR
Paris’teki suikastın hemen ardından bu suikastı Türkiye Cumhuriyeti’ne yıkmak çok büyük sorumsuzluk, densizliktir. Faili meçhullere işkenceye derin yapılanmalara biz en büyük darbeyi vurduk. Bu devletin 80’lerde 90’lar adeta teröre bahane oluşturduğu uygulamalara biz son verdik. Biz yargısız infazların her zaman karşısında durduk. Paris’teki suikastın hemen ardından devleti ve hükümeti suçlamak, gerçek faillere altın tepside fırsat sunmaktan öte bir şey değildir."
Erdoğan, İmralı ile başlatılan süreç hakkında da konuştu ve hedefleri böyle anlattı:
NİYETİMİZ HAYIR AKİBETİMİZ DE HAYIRLI OLACAK
"Devletin kurumları, yetkilileri İmralı ile olumlu bir sürecin başlatılabilmesi için görüşmeleri kaç yıldır sürdürüyoruz. Sorumsuzca girişimler olabilir. Bir şeyi karıştırıyorlar. Hükümetin, devletin çeşitli birimlerini enstrüman olarak kullanması bile onları rahatsız ediyorlar. Bizim niyetimiz hayır, inşallah da akıbetimiz hayır olacaktır.
İFTİRALARA KULAK ASMASINLAR
Bu süreç şehitlerimizin ruhunu, şehit ailelerimizin hissiyatını, milletimizin değerlerini asla ve asla zedelemeyecek. 75 milyondan bir ricam var; lütfen hiç kimse kara propaganda bulutlarının etkisi altında kalmasın. İftira, itham ve yalanlara hiç kimse kulak asmasın. Herkes elini vicdanına koysun, etki altında kalmadan, kalbiyle yüreğiyle vicdanıyla bu sürece baksın. Biz aynı kıbleye dönen tek bir milletiz."
İFTİRA , İTHAM VE YALANLARA HİÇ KİMSE KULAK ASMASIN
Terörü bir meslek, bir kazanç kapısı haline getirmiş olan çevrelerin süreci baltalamak için rol üstelenebileceğine dikkati çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bizim niyetimiz hayırdır, inşallah akıbetimiz de hayır olacaktır. Hayır duaları, azim, sabır ve kararlılık inşallah tüm sabotajları etkisiz hale getirecek. Bu süreç şehitlerimizin ruhunu, şehit ailelerimizin hissiyatını, ülkemizin ve milletimizin değerlerini asla ve asla zedelemeyecektir. Benim burada aziz milletimden, 75 milyondan bir ricam var; lütfen hiç kimse kara propaganda bulutlarının etkisi altında kalmasın. İftira, itham ve yalanlara hiç kimse kulak asmasın. 75 milyonu bir ve beraber kucaklayarak biz bu sürece ilerliyoruz. Biz sadece ve sadece kardeşliğimizi pekiştirmenin mücadelesini veriyoruz. Herkes elini vicdanına koysun; etki altında kalmadan, propagandaya kulak asmadan, kalbiyle yüreğiyle, vicdanıyla bu sürece baksın. Biz aynı kıbleye dönen tek bir milletiz. Biz bin yıldır bu topraklarda biriz, beraberiz, kardeşiz. Biz hep birlikte bu topraklarda Mevlana'dan, Yunus'tan, Hacı Bektaş'tan, Ahmed-i Hani'den, Mele Ceziri'den, Faki Teyran'dan beslenmiş, o kaynaklardan ruhunu doyurmuş bir milletimiz. Bizim yolumuzu terör, şiddet aydınlatmaz, bizim yolumuzu Yunus aydınlatacak, Ahmed-i Hani aydınlatacak. Bin yıl boyunca bugünlere böyle geldik, geleceğe de inşallah böyle yürüyeceğiz.
HADİS OKUDU
Van, Diyarbakır, Ankara, İstanbul, Edirne'de kardeşlerim aynı ezan okunuyor ve hepimize aynı çağrıyı yapıyor. Hepimiz ezanı şerife kulak verecek, geleceği tahrip etmenin değil; hep birlikte geçmişi tamir etmenin mücadelesi içinde olacağız. İnşallah bu süreçte aradaki fitneleri çıkarıp, Ezan-ı Muhammedi'nin gölgesinde daha bir muhabbetle kucaklaşacağız. Geçmişte herkese yönelik zulümlerin, baskıların, eziyetlerin hesabını birlikte soracağız. Geçmişte yaşananların geleceğe intikal etmemesi için birlikte çalışacağız. Her ne sorun varsa konuşarak, sohbet ederek, muhabbet ederek birlikte gidereceğiz. Silahı aradan çekeceğiz, sıkılı yumrukları aradan çekeceğiz, kardeşçe kucaklaşacağız. Burada 75 milyona bütün samimiyetimle, bütün kalbimle şu hadisi şerifi hatırlatmayı borç biliyorum. Peygamberimiz mübarek parmaklarını birbirine kenetleyerek şunu söylüyor; 'Müminin mümine bağlılığı, taşları kenetlenmiş bir bina gibidir.' İşte biz milletçe böyleyiz, böyle olmalıyız. Çok daha sağlım bir şekilde birbirimize kenetleneceğiz''
BU OYUN BOZULACAKTIR
Erdoğan, 3 PKK'lı kadının cenazesinde provokasyon olabileceğini söyleyen Erdoğan, halka söyle seslendi:
"Buradan Diyarbakır’a sesleniyorum. Buradan gelecek cenazelerin gideceği illere sesleniyorum. Bir çok provokasyonlar hazırlanabilir. Bir çok malum dar terörist grupların tahriki ile bu cenazeler istismar vesilesi kılınabilir. İnanıyorum ki aklı selim sahibi Diyarbakırlı vatandaşlarımız bu oyuna gelmeyecektir. Tunceli’deki, Kahramanmaraş’taki kardeşlerimiz bu oyuna gelmeyecektir. Hep birlikte bu oyun bozulacaktır diye düşünüyorum. Çünkü başlattığımız bu barış süreci dinamitlenmek isteniyor. Kendi iç hesaplaşmalarının bedelini faturasını bu millet ödememeli. Onun için uyanık olalım diyorum. Allah yolumuzu açık etsin."