Başbakan Erdoğan, muhalefetin diktatör eleştirileri üzerine, "Bu ülkenin Başbakanın diktatör yakıştırması yapan muhalefet var. Karşımda şu ...
Abone olBaşbakan Erdoğan, muhalefetin diktatör eleştirileri üzerine, "Bu ülkenin Başbakanın diktatör yakıştırması yapan muhalefet var. Karşımda şu an bulunuyorlar. Tayyip Erdoğan diktatör olacak sen meydanlarda dolaşacaksın değil mi?" dedi.
yeni Anayasa çalışmaları kapsamında CHP’ye çağrıda bulundu. Erdoğan, "Buyurun hadi gelin birlikte yapalım. Biz MHP’yi HDP’yi niye bekliyoruz? İkimiz beraber bunu yapalım. Sizlerin şahsında bütün Türkiye’ye sesleniyorum, Tayyip Erdoğan sözünün adamadır. Sözlerinin adamıysa gelsinler bunu yapalım. 60 maddede bunu çözelim, diğerlerinde oturup konuşalım. Milletin duygularını yalan yanlış ifadelerle kimse sömürmesin" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde (TOBB) düzenlenen ’TOBB 70. Mali Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, "Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin 70. Genel Kurulu’nun ülkemiz, milletimiz ve ekonomimiz için hayırlara vesile olmasını cenabı Allah’tan niyaz ediyorum. Bu genel kurul vesilesiyle Türkiye genelindeki birlik, oda, başkan ve yöneticilerine Türkiye ekonomisine verdiğiniz eşsiz katkılardan dolayı şahsım, ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum. Reel sektörün kalbinin attığı TOBB’un Genel Kurulu’ndan Soma’da hakka uğurladığımız 301 kardeşimiz, şehidimiz için Allah’tan rahmet diliyor birkez daha milletimizin başı sağolsun diliyorum. Başlattığınız yardım kampanyasından dolayı şükranlarımı ifade ediyorum. Türkiye genelindeki TOBB, oda ve birliklerimize, reel sektörün işverenlerine, esnafımıza Soma’ya olan maddi ve manevi desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Soma’daki kazanın ardından milletimiz örnek bir dayanışma sergiledi. Geçmişte yaşadığımız pek çok acı hadisede ki gibi Soma kazasında da milletimiz birlik oldu. Toplumun her kesimi, her kademede her sektörde nefes alıp verdiği her yerde milletimiz vakar içinde birbirine kenetlendi. Acıyı kendi acısı gibi sahiplendi acıyı azaltmanın gayreti içine girdi" ifadelerini kullandı.
"Cenazelerimizi çıkardık, şehitlerimizi defnettik şimdi önümüzde birkaç önemli husus var" diyen Erdoğan, "Birincisi bu hadisenin tüm boyutlarıyla aydınlatılması gerekiyor. Kazayla ilgili idari ve adli soruşturmalar başlatıldı. Bunlar neticesinde kazanın sebebi tam olarak aydınlatılacak, ihmali olanlar sorumluluğu olanlar bunun hesabını vereceklerdir. Hiçbir ayrıntı atlanmayacak, detay gözden kaçmayacak. Hiçbir noktanın üzerinin örtülmesine asla izin verilmeyecektir. Şehitlerimizin geride bıraktıkları aileleri, hiç kuşkuşusz ne yaparsak yapalım o yarım kalmış haytalra geriye gelmeyecek. Geride kalanları tüm şehitlerimizin yakınları gibi kutsal bir emanet olarak değerlendiriyor. Şehitlerimizin yakınlarını teselli etmek adına bu adımı atıyoruz. Dün Bakanlar Kurulumuzda meseleyi etraflıca ele aldık. Gereken yapılarak, yardımlar koordine edilecek. Bu kazanın ardından en fazla üzerinde durmamız gereken konu bir kez daha iş sağılığı ve güvenliği konusudur. TOBB’un Genel Kurulu’nda böyle elim bir kazanın hemen ardından bu konu en önemli gündem maddesi olacaktır. Dün de bu konu TBMM’de enine boyuna tartışıldı. Şimdi bir Araştırma Komisyonu kuruluyor. Ekonominin hacmi her yıl artıyor, üretim ihracat artıyor. İşgücüne atılırn nüfus sayısı da artıyor. Ekonomi büyürken üretim, yatırım istihdam artarken çalışma hayatın koşullarının buna paralel bir gelişme göstermediğini biliyoruz" şeklinde konuştu.
İş sağlığı ve güvenliği konusunda devletin, hükümetlerin yapacaklarının belli olduğunu anlatan Erdoğan, "Biz yasaları çıkarır denetimleri yaparız. Mevzuata aykırı birşey varsa tespit eder uygularız. Tedbir pahalıdır, maliyetlidir. Tedbirin eksikliği çok daha pahalı maliyetli oluyor. Çoğu savunma sanayi aracı bir kez daha kullanılmadan belki çürüyor atılıyor. Başınıza gelmesi muhtemel bir saldırıya karşı donanımlı olmanız gerekiyor. Şu anda herhangi bir savaş yok gibi temennilerle siz hazırlıksız olamazsınız. Kaza ve kadere iman herşeyi akışına bırakmak, tedbiri elden bırakmak anlamına gelmez. Tayyip Erdoğan kaza ve kadere iman eder. Toplumda birçok köşe yazarlarının bununla alay ettiklerini gördük. benim işveren, çalışan işçi kardeşim de en kötü ihtimale karşı tedbiri almak durumundadır. Bir seferde bu kadar büyük bir can kaybının yaşanması aziz milletimizin dikkatini çekti, hepimizin canını acıttı. Son 12 yılda ülkemizdeki işyeri sayısı yüzde 111 arttı, şu anda 1,5 milyonun üzerinde işyerimiz var. Çalışan sayısı yüzde 128 oranında arttı. Şu anda 12 milyon kişi istihdam ediliyor. İşyeri ve işçi sayısı bu kadar artarken iş kazası oranı yüzde 55 oranında azaldı. Bu yeterli mi elbette değil, hedef sıfıra doğru bunu yaklaştırmak. Dünyada hiçbir ülke bunu başaramıyor. Bunun için de gayret etmek zorundayız" dedi.
"CANIN TELAFİSİ YOK"
30 Haziran 2012’de bir kanun çıkardıklarını söyleyen Erdoğan, "İnsan hayatını, can güvenliğini ve tedbiri öne çıkaran gayet kapsamlı bir yasayı ülkemize kazandırmış olduk. Kanunla çıkarmakla kalmadık 81 ilde tanıtım ve bilgilendirme yaptık. Teftişler sadece madenlerde bin 47 teftiş yapıldı. Konunun asıl tarafı olan işverenlerimizin de bu mesele üzerinde durup düşünmesi gerekiyor. Konunu tarafı olan işçilerimizin kendi sağlıkları, onları bekleyen alileri için durup düşünmesi gerekiyor. Ekonomi büyürken, üretim, yatırım, istihdam büyürken iş sağlığı ve standartlarının büyüyeceği böyle bir vizyona hakim olması gerekiyor. Müfettiş gelince birtakım cihazlar sergileniyor, müfettiş gidince kayboluyorsa sendika buna itiraz edecek. İşçi baretsiz çalışıyorsa sendika buna itiraz edecek. Hiçbir şey candan önemli değil. Canın telafisi yok. Kalıcı hastalığın, sakatlığın telafisi yok. Bakın biz hükümet olarak, ’Kentsel dönüşüm yapacağız, depreme hazırlık çalışması yapacağız’ dedik. Biz ’popülist davranmayacağız doğru neyse onu yapacağız’ dedik. Muhalefet karşımızda durdu, STK’lar karşımızda durdu. ’Oy kaybedeceksek kaybetmeye razıyız’ dedik. Kentsel dönüşümü başlattık kararlılıkla sürdürüyoruz. Benim vatandaşım, çürük, depreme ve diğer afetlere karşı korunaksız evlerde yaşıyor, huzurla yaşayacağı evlerde yaşıyor" ifadelerine yer verdi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ben diyorum ki biz adım atmadan işverenimiz adım atsın. Bizim zorlamamıza gerek kalmadan işveren yasalardan kaynaklanan zorunluluğu yerine getirsin ve sendikalarımız bunun takipçisi olsun. TOBB’dan bugüne kadar gösterdiği duyarlılığı bekliyoruz. 77 milyon olarak hepimizin canını inciten bir sorun. Öyleyse hepimiz el ele verelim. Bu acı kazaları Türkiye’nin gündeminden azami şekilde çıkaralım. Medya sadece kazalar olduğunda değil bu konudaki duyarlılığını artırsın. En önemlisi de işçilerimiz haklarını bilsin, korkmadan çekinmeden hayat mücadelesine omuz versin. Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Bedeli çok ağır olan bir hadise yaşadık. Bunun minimize olması için hep birlikte çalışacağız. Bu işin haksız rekabet boyutu var. Bir işyeri sigortasız işçi çalıştırıyor, bir işyeri sigortalı çalıştırıyor. Aynı şeyi üretiyorlar aynı ürünü pazara veriyorlar biri birebir kar ederken, diğeri son derece haksız şekilde 10 kar ediyor. Bu da adil değil. Dürüst olmayan her ürüten bu salondaki kardeşlerimin emeğinden çalıyor. Bu haksız rekabetin, adaletsizliğin önüne birlikte geçeceğiz. Son 12 yılda birlikte büyük reformlar gerçekleştirdik. Bir kez daha Soma’daki şehitlerimiz, iş kazalarında hayatını kaybeden tüm emekçilerimiz rahmetle yad ediyorum. Bu konudaki dayanışmamızı ziyadeleşmesini temenni ediyorum."
AFAD’ın yoğun bir çalışmanın içinde olduğunu söyleyen Erdoğan, "AFAD’da toplanan desteklerle birlikte mağdur ve mazlum durumda olan bütün şehitlerin ailelerin konut yapımından, tüm yavruların okumasına kadar hep şeyi planlamış vaziyetteyiz. 12 yıl boyunca TOBB’la ve TOBB’un tüm mensuplarıyla çalıştık. Hedef birliği yaptık. Türkiye ekonomisini 3 kattan fazla büyüttük. Ekonomiye yaptığınız katkıdan dolayı her birinize teşekkür ediyorum. Binlerce insanın sofrasındaki ekmeği büyüttüğünüz için sizlere şükranlarımızı iletiyoruz. AB sürecinde TOBB’la birlikte yürüdük. Türkiye’nin daha fazla tanınması için birlikte yürüdük, ecdadımız tahin boyunca nerelere ulaştıysa biz de oraya ulaşmaya gayret ettik. 2002 yılında 42 ülkeye vizesiz gerebilen bir ülkeydik, şu anda 70 ülkeye vizesiz giren ülke konumuna geldik" dedi.
"MERKEZ BANKAMIZIN 130 MİLYAR DOLAR DÖVİZ REZERVİ VAR"
Başbakan Erdoğan, "Birlikte Filistin, Somali, Myanmar, Bosna hersek dedik. Demokrasinin standartlarını büyüttük. İnsan hak ve özgürlüklerin birlikte ilerlettik. Son 1 yıl içinde yaşadığımız tecrübeyi hatırlatmak istiyorum. TOBB’un delegeler arasında yaptığı anketi inceleme fırsatı buldum. Anket yapılan kişilerin yapılan ankette gelecek yıla umutların çok yüksek olduğunu görüyoruz. TOBB delegeleri çoğunlukla satışın artacağını, ihracatın yükseleceğini düşünüyorlar. Bu tablo çok şey anlatıyor. Sokak eylemlerinin, içeride ve dışarıda yürütülen karalama çalışmalarının, ekonomiye nasıl bir bedel ödettiğini bu anket açıkça ortaya koyuyor. Geçen yıl Mayıs ayında borsa tarihinin en yüksek seviyesine çıktı. Faiz tarihinin en düşük seviyesine geriledi. İhraatta enflasyonda rekorlar kaydettik. Şu anda bizim IMF’ye borcumuz yok. Merkez Bankamızın 130 milyar dolar döviz rezervi var" diye konuştu.
Kredi Derecelendirme Kuruluşlarının Türkiye’nin kredi notunu üst üste yükselttiğini belirten Erdoğan, "İçeride ekonomiyi sarsmak içni elinden geleni ardına koymayanlar oldu. Sistematik bir kampanya yürütüldü. Bu saldırının etkilerini telafi ettiğimiz noktada 17 ve 25 Aralık operasyonları gerçekleştirildi. 30 Mart’ta gereken ders en güzel şekilde verildi. Gerek Gezi olayları, 17-25 Aralık darbesi, ailem, hükümetiz kadar demokrasiyi milli iradeyi özellikle de büyüyen Türkiye ekonomisini hedef aldı. Sizler de hissettiniz. Benzeri tahriklerin Mısır’ı, Ukrayna’yı hangi noktaya taşıdığını görüyorsunuz. Bu saldırılar, sizin ekmeğinizi hedef almıştır. Bu saldırılara karşı durması gereken sadece şahsım değildir. Millet bu saldırıların iç yüzünü gördü 30 Mart’ta net tavrını ortaya koydu. Bu gösterilerin yapıldığı yerlerde camı çerçevesi kırılan kim? Benim esnaf kardeşim, bu çerçeveleri yerine koymak isteyen kim devlet. Bazı yerlerde bankalara, iş yerlerine varıncaya kadar buraları soydular. Kenarda bekleyip ellerini ovuşturup bu saldırıların kendisine rant sağlayacağını bekleyenler de oldu. Bunlar sessiz kalarak bu saldırıları onayladılar. Aynı manzarayı Soma kazasının ardından görüyoruz. Oradaki şehitlerimiz, onların aileleri umurlarında değil. Buradan nasıl siyasi sonuç çıkarırız diye iftira atanlar var. Aleni provokasyon yapanlar var" şeklinde konuştu.
İfade özgürlüğü konusunda endişelerinin olmadığına işaret eden Erdoğan, "Basın özgürlüğü yok denilen bir ülkede aylardır, son haftalarda hükümet için Başbakan için ağza alınmayacak manşetler çekiliyor. Madende şehit olan kardeşlerimiz için ’onlar AK Parti’nin mitingine geldiler müstehaktır’ diyenler oldu. Onlar CHP’in MHP’nin mitingine gitmiyorlar mıydı? Onların da mitinglerine bu baretli kardeşlerimiz gitti. Bu nasıl bir köşe yazarlığı? Aynı patronun köşe yazarları ’Ne şehit ne gazi..Niyazi oldu’ diyorlar. Böyle bir nefret suçu aleni olarak bu ülkede işlenebiliyor. Hala basın özgürlüğü yok deniliyor. Her gün sokaklarda terör estiriliyor, esnafımız mağdur ediliyor her nasılsa o ülkede özgürlük olmuyor. Bu bir algı operasyonudur. Bunun hedefi, aslında 77 milyondur. 1,5 milyon TOBB’un mensubu üyesi var. Biz kararlılıkla ekonomiyi, insan hak ve özgürlüklerini genişletmeye devem edeceğiz. Birlikte yaptık, yapmaya devam edeceğiz" dedi.
KILIÇDAROĞLU’NA YENİ ANAYASA ÇAĞRISI
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun da toplantı salonunda olduğunu belirten Erdoğan, "Muhalefet partilerininde temsilcileri var, düşünebiliyor musun? Bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu kuruluyor bu kurulduğu zaman bizim parlamentoda 326 üyemiz vra, biz buna 3 üye veriyoruz. Diğer partilerin 220 üyesi var, onların 9 üyesi var. iş kilitleniyor, 60 madde uzlaşma var. sayın Başkan diyor ki, biz bunu çözmeye hazırız. Kendilerine arkadaşlarımı gönderiyorum. O zaman 47’diydi dedi ki 4 partinin buna da katılması lazım. Şimdi 60 madde var. Buyurun hadi gelin birlikte yapalım. Biz MHP’yi HDP’yi niye bekliyoruz, ikimiz beraber bunu yapalım. Sizlerin şahsında bütün Türkiye’ye sesleniyorum. Tayyip Erdoğan sözünün adamadır. Sözlerinin adamıysa gelsinler bunu yapalım. 60 maddede bunu çözelim, diğerlerinde oturup konuşalım. Milletin duygularını yalan yanlış ifadelerle kimse sömürmesin. Gelin bu 60 maddeyi çıkartalım, masadan kaldıralım bunu. Bütün bunları yanında TOBB Başkanımız huzurdan bahsettiler. Bu ülkenin Başbakanın diktatör yakıştırması yapan muhalefet var. Karşımda şu an bulunuyorlar. Tayyip Erdoğan diktatör olacak sen meydanlarda dolaşacaksın değil mi? Diktatörün olduğu ülkede yapamazsın, bu tür yakıştırmalarla ülkenin huzurunu bozarsınız. Önce ağzınızdan çıkanı kulaklarınızın duyması lazım. Toplumsal huzur ve adalet duyduğu kadar bütün bunlar iş dünyamızı da rahatsız ediyor. Tabii bir olarak birlikte olarak bu sorunları çözmemiz lazım" diye konuştu.
"HALA APOLETLİ ARIYORSANIZ, O AYRI MESELE"
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimleri gündemde olduğunu belirterek, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na seslendi. Erdoğan, "Sen nesin? Sivil değil isin hadi aday ol. Ben de sivilim Sayın Demirel, Turgut Özal sivil değil miydi? Siz sivili neyi ifade ediyorsunuz? Hala apoletli arıyorsanız o ayrı mesele. Bundan da hiçbir zamanda gocunmayacağız. Bu dönemde de ilk defa millet kendi Cumhurbaşkanını seçecek, milletin seçtiği Cumhurbaşkanına hep birlikte saygı duyacağız. Milletin seçtiğini beğenmek zorundasın. İnşallah Ağustos ayında Cumhurbaşkanımız seçilecek" diye konuştu.
Genel Kurula, Başbakan Erdoğan’ın yanısıra Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu katıldı. Başbakan Erdoğan, konuşması sonrası CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını dinlemeden salondan ayrıldı.
(İHA)