BIST 9.416
DOLAR 34,37
EURO 36,30
ALTIN 2.846,84
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan'dan Denktaş'a sert mesaj

Erdoğan, "hiçbir milletin, ülkesini, milletini ucuza kaptırmanın alçaklığını yaşamayacağını" belirtti.

Abone ol

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "hiçbir milletin, ülkesini, milletini ucuza kaptırmanın alçaklığını yaşamayacağını" belirterek, "Bu böyle biline' dedi. Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen il başkanları toplantısında konuştu. Konuşmasında Erdoğan, Kıbrıs'ta dün yapılan referandum ve Kıbrıs konusu üzerinde durdu. Kıbrıs'ta yaşayan iki halkın, dün sandık başına giderek Annan Planı hakkındaki hür iradelerini ortaya koyduklarını ifade eden Erdoğan, bugün itibariyle Ada'da Kıbrıslı Türkler'in iradelerini plana ''evet'' yönünde, Rumlar'ın ise ''hayır'' yönünde koyduklarının anlaşıldığını söyledi. Referandum sonuçlarını, demokratik bir olgunluk içerisinde karşıladıklarını hatta çok daha önceden çıkacak sonucu bu olgunluk içerisinde karşılayacaklarını söylediklerini kaydeden Erdoğan, her iki halkın sandığa yansıyan iradesine de saygı duyduklarını dile getirdi. Erdoğan, bu sonuçların Kıbrıs için olumlu neticeler doğurduğuna inandığını belirterek, şöyle konuştu: ''Burada bir gerçeğin de altını çizmek istiyorum. Yaklaşık 1-1.5 aydır bu konu çok konuşuldu, bizler bu konuda çok çalışmalar yaptık. Bu yola iyi niyetle çıktık. Samimiydik, bu samimiyetimizin neticesini de yine ben inanıyorum ki olumlu bir şekilde aldık. Referandum sonuçlarına saygı göstermekle birlikte, beklentinin dışında, bundan farklı bir sonucun ortaya çıkması yönünde bir netice beklediğimizi de açıkça ifade etmek istiyorum. Bunu gizlemenin bir anlamı yok. Ada'da yaşayan her iki halk da Ada'da kalıcı ve adil bir barışa zemin hazırlasın, Annan Planı'na da 'evet' desin, bunu isterdik. Ama bu olmadı. Bu noktada Kıbrıs Türk halkının iyi niyetli ve barıştan yana tavrının, bütün dünya tarafından hakkaniyet çerçevesinde değerlendirileceğinden hiç kuşku duymuyorum. Son Annan Planı ile ilgili müzakerelerin başından sonuna kadar Türk tarafının Kıbrıs'ta çözüm isteyen, yapıcı ve aktif taraf olduğu su götürmez bir gerçektir. Bu tavrımızın, meselenin yıllara dayalı, alışılmış dengelerini değiştirdiği ve yıllar yılı -buranın altını çiziyorum- çözümden kaçan taraf olmakla suçlanan Türk tarafının imajını tamamen değiştirdiği dünya kamuoyunun ortak fikridir. Şimdi yapılması gereken, gerek Türkiye'nin, gerek KKTC'nin barış yolunda attığı bu büyük adıma, uluslararası camianın, aynı sıcak yaklaşımla karşılık vermesidir. Rum tarafının, Annan Planı'na 'hayır' demesinin, Türk tarafının baştan beri ortaya koyduğu yapıcı gayreti görülmez hale getirmesi mümkün değildir. Artık Kıbrıs'ta taşlar yerinden oynamıştır. Ve bugünden sonra Kıbrıs hakkında söz söyleyecek herkesin, bu yeni tabloyu hesaba katarak konuşması gerekecektir. Lehimize şekillenen bu yeni tabloyu diplomasimiz açısından son derece önemli ve ileri bir adım olarak görüyoruz.'' Erdoğan, AB ile müzakerelerin doğrudan şartı olmayan bu önemli konuda Türk tarafı olarak atılan pozitif adımların Türkiye hanesine yeni artı puanlar yazdırmasını beklediklerini vurgulayarak, AB'nin sahip olduğu öz değerler açısından Türkiye'nin son dönemde ortaya koyduğu yaklaşımın, daha önceki dönemlerle farkını netleştirmenin bir şart ve yükümlülük haline geldiğini söyledi. Bu beklentilerin AB zemininde hak ettiği karşılığı bulacağına inançlarının tam olduğunu dile getiren Erdoğan, Kıbrıs müzakerelerinde emeği geçen Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Dışişleri bürokratları, KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş ve KKTC Dışişleri yetkililerine teşekkür etti. New York sürecinin başlamasında KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın da katkısı olduğuna işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Fakat bir gerçeği söylemeden de edemeyeceğim. Lütfen bu yanlış anlaşılmasın, hiçbir zaman kişisel bazı sıkıntıların kaynağı Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olmamıştır. Bunu böyle gösterme gayreti içinde olanlar olmuştur. Biz hiçbir zaman karalama kampanyası içine girmedik. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve temsil ettiği Türkiye, çok büyük bir devlettir de onun için. Böyle bir şeye de zaten giremezdik. Böyle bir şeye de gerek yoktu. Fakat zaman zaman görüyorum ki, bazı böyle haddi tecavüz eden ifadeler kullanılıyor. Bunlar çok çirkin, bunlar yakışıksız. Zaman, Türkiye Cumhuriyeti'nin 58. ve 59. hükümetlerinin bu konularda ne kadar isabetli, ne kadar olumlu adımlar attığını gösterecektir. Tarihe artık bir kayıt olarak da düşülmüştür. Öyle zannediyorum ki çok partili dönemi kapsayan son 50 yılda özellikle Türkiye'nin diplomaside yaşadığı en başarılı olay olarak bunu gösterecektir. Peki bu süreç bitti mi? Netice alındı mı? Hayır. Bu süreç devam ediyor. Biz şu ana kadar nasıl Kıbrıslı kardeşlerimizin yanında olduysak, bundan sonra da yanında olacağız. Yalnız bırakmadık, bırakmayacağız.'' Erdoğan, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda gösterdikleri yaklaşımı benimsemeyen, böyle demokratik bir süreçte centilmenlik dışı davranışlar sergileyen çevrelerin referandum sonucundan gerekli dersi almış olmalarını ümit ettiğini kaydetti. Toplumsal iradeye ipotek koymanın, ''ya sev, ya terket'' mantığı ile ülkesinde yaşayan insanları değerlendirmenin, hiçbir zaman insani bir yaklaşım olmadığını vurgulayan Erdoğan, ''Hiç kimseyi vatanından, sevmek veya terk etmek ikilemiyle karşı karşıya bırakamazsınız'' dedi. Demokrasiye tahammül edemeyen ve halk iradesini içine sindiremeyenlerin, maksatlarını, hamasi söylemlerin arkasına gizleme kurnazlığını bırakmaları gerektiğini ifade eden Erdoğan, Kıbrıs Türk halkının sandığa yansıttığı iradenin, özellikle yıllar yılı, çözümsüzlüğü çözüm bilen zihniyetler tarafından iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. ''Hiçbir millet, ülkesini de milletini de ucuza kaptırmanın alçaklığını yaşamaz. Bu böyle biline'' diyen Erdoğan, kimsenin bu noktada kendisini milletin üstünde kabul etmemesi gerektiğini belirtti. Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bir taraftan, 'egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyeceğiz, ondan sonra da 'hayır bu böyle değil, şöyledir' diyeceksiniz, olmaz. Biz o iradeyi dikkate alıyoruz, milletin iradesini demokrasinin tartışılması mümkün olmayan temel değeri olarak görüyoruz. İşte bu anlayışımızdır ki Türkiye'yi ve KKTC'yi, uluslararası camia nezdinde, pozitif taraf haline getirmiştir. Ben referandum ile birlikte açılan yeni sayfanın olumlu sonuçlar getireceğine inanıyorum. Bir şeyin altını da çizmem gerekiyor. Ada'da yeni ortaya çıkan bu durum sebebiyle inanıyorum ki Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, bir fırsatı kaçırmıştır. Ben yine inanıyorum ki, artık Ada'da yeni bir durum ortaya çıkmıştır. Uluslararası camia, artık bunu gerektiği şekliyle değerlendirecek ve bugüne kadar uluslararası bütün aktivitelerde, bütün insani, insan hakları açısından, hukukun üstünlüğü açısından tecrit ve dışlama politikasının uygulandığı KKTC'ye karşı bu politikalar son bulacaktır. Türkiye'nin başbakanı olarak her durumda ve her şart altında Kıbrıslı kardeşlerimizin yanında olacağımızı ve davalarını, davamız bileceğimizi bir kere daha ifade ediyorum. Buradan, seslenerek bir şeyi daha rica ediyorum: Birliğinizi, beraberliğinizi bozmayınız. O birlik, size güç katacaktır. Bu bir referandumdu, oldu ve bitti. Demokratik hakkınızı ve iradenizi en güzel şekliyle ortaya koydunuz ama bundan sonra birbirimizi KKTC'de bugüne kadar nasıl olduysa, aynı sevgi içerisinde, aynı saygı içerisinde karşılayacak, sevecek ve hep birlikte KKTC için diyeceğiz. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz anlayışıyla, yaklaşımımızı sürdüreceğiz.''