BIST 9.642
DOLAR 34,59
EURO 36,29
ALTIN 2.989,10
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan'dan DEHAP'a sert çıkış

AK Parti Grubu'na bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, DEHAP lideri Tuncay Bakırhan'ın "PKK yada hükümete eşit mesafedeyiz" sözlerine sert tepki gösterdi.

Abone ol

Başbakan Erdoğan, legalite ile illegaliteyi birbirine karıştırmanın, demokratik bir çıkış yolu olmadığını belirterek ''hiç kimse, hükümeti bir illegal örgütle aynı kantara çıkaramaz'' dedi. AK Parti Meclis grup toplantısında bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, DEHAP Başkanı Tuncay Bakırhan'ın "PKK yada hükümete eşit mesafedeyiz" sözlerinden duyduğu rahatsızlığı "hiç kimse devleti bir illigeal örgütle aynı kantara çıkaramaz" sözleriyle dile getirdi. Konuşmasında ABD'deki temaslarına değinen Erdoğan, Türkiye'nin G-8 Zirvesi'ne 'demokratik' ortak sıfatıyla katıldığını hatırlatarak "barışın hakim kalınması için üzerine düşeni yapmak konusunda ne kadar kararlı olduğunu orada da ifade ettik. Ülke olarak barışı tüm gücümüzle savunmaya devam edeceğiz" dedi. "Temennimiz, Afganistan demokrasiyle buluşabilsin" Afganistan ve Irak'ta yaşananlara da dikkat çeken Erdoğan "dışarıdan dayatmayla kültürel değerleri yok etmek organ nakli gibidir" dedi. "Yahudi lobilerine dost acı söyler dedik" İsrail politikasını da eleştiren Erdoğan "geçmişte kendilerine yapılanları şimdi Filistinlilere yapıyorlar, İsrailin yaptıkları dünya anti semitizmi güçlendirmektedir. Biz İsrail halkına karşı değiliz ancak İsrail yönetiminin politikalarını onaylamıyoruz" dedi. Konuşmasında bütün dünyaya barış çağrısı da yapan başbakan "Terörü, terörle mücadelenin bir parçası olarak görmek dramdır. Dünyada barışın gerçek taraftarının sayısı taraftar olmayanlardan az. Barış konusunda bütün dünyayı samimiyete çağırıyorum" dedi. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, içerde ve dışarda kendilerine gösterilen güveninin, maskesiz siyaset üretmelerinden kaynaklandığını söyledi. Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, kısa zaman diliminde uzun mesafe katettiklerini belirterek, kavga ve gerilimle değil, milletin ortak diliyle siyaset yaptıklarını anlattı. İçerde ve dışarda kendilerine gösterilen güveninin, maskesiz bir siyaset üretmelerinden kaynaklandığını ifade eden Erdoğan, ''bu siyaset, rakiplerimizin de kabul ettiği bir siyaset olmuştur. AK Parti ile siyaset yeni bir mecraya girmiştir'' diye konuştu. G-8 zirvesi hakkında bilgi veren Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin bu toplantıya ''hedef ülke'' değil, ''delokratik ortak'' olarak katıldığına dikkati çekti. Bu zirvede yapılanların bazı çevrelerce gölgelenmek istendiğini kaydeden Erdoğan, bu çevrelerin bazı şekli konuları öne çıkardıklarını söyledi. Erdoğan, ''uluslararası platformlarda Türkiye'nin görüşünü ortaya koyamayanlar, şimdi 59. Hükümetin başarılarını gölgelemenin gayreti içindeler'' dedi. Erdoğan, ''Türkiye'nin yıllardır özlemini çektiği barış ve huzur ortamının temel dinamiği bize göre, bir siyasi istikrardır. Halkımızın önceliği de budur'' dedi. Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, parti ve hükümet olarak şimdiye kadar aldıkları mesafenin onur verici olduğunu ifade ederek, ''geldiğimiz yerden şöyle bir geriye baktığımızda, aldığımız mesafeyi değerlendirdiğimizde hayli uzun bir zaman gibi görünüyor ama daha dün AK Parti meşalesini tutuşturduk, halkın emanetini omuzladık'' diye konuştu. Yolun başında, bu yolun çetin ve uzun bir yol olduğunu, bu yolda yürümenin fedakarlık isteğini de sürekli olarak ifade ettiklerini anlatan Erdoğan, şunları söyledi: ''Zorlukları aşabilmek için şüphesiz ki enerji gerekiyor, güç gerekiyor ve yürek gerekiyor. Biz bunları bilerek, bu çileli yola çıkmış bulunuyoruz. Halkımızın yüreğinden aldığımız ışık ve enerji ile kısa denilecek zaman diliminde hamd olsun uzun mesafeler katetmiş bulunuyoruz. Türkiye'nin yıllardır özlemini çektiği barış ve huzur ortamının temel dinamiği bize göre, bir siyasi istikrardır. Halkımızın önceliği de budur. Bizim siyaset felsefimiz, sonuna kadar halkımızın güveni esasına dayanmaktadır. Bizim halka duyduğumuz bu güvenin karşılığı olarak, halkımızın bize olan güveni, istikrarı doğurmaktadır. ''GERİLİM VE KAVGA ALANLARINDA DEĞİL...'' Biz çatışma, gerilim ve kavga alanlarında değil, milletin müşterek değerleri üzerinde, halkımızın ortak diliyle kolektif aklıyla ortak hissiyatıyla siyaset yapmayı temel hareket noktası olarak kabul etmiş bir partiyiz. Sonuna kadar, bu değerlere ve ilkelere bağlı kalacağız. Bu zeminde siyaset ürettiğimiz için izlediğimiz politikalara halkımızın desteği de katlanarak devam ediyor. Bizim siyasetimiz kapalı kapılar ardında şekillenen, edilgen değil, açık ve aktif bir siyaset tarzıdır. Halkımızla aynı lisanı kullanıyor, aynı yöne bakıyoruz. Toplumsal sorunları da uluslararası sorunları da Türkiye gibi büyük bir ülkenin adeta özgül ağırlığına yaraşır bir ağırbaşlılıkla ve sorumlulukla yaklaşıyoruz.'' ''MASKESİZ SİYASET'' Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin çıkarlarını, medeniyet birikimini sosyal ve ekonomik potansiyelini bütün zeminlerde hakkıyla temsil etmeye çalıştıklarını belirterek, ''içerde ve dışarıda bize gösterilen güven, maskesiz bir siyaset ürettiğimiz içindir. Bu siyaset; iftiharla söyleyebilirim ki artık rakiplerimizin de kabul ettiği bir siyaset biçimi olmuştur'' diye konuştu. AK Parti ile birlikte siyasetin, eski mecrasını bıraktığını, yeni bir mecraya girdiğini kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin, artık eski alışılmış, tartışma zeminlerinde konuşmadığını söyledi. Erdoğan, ''Türkiye'de herkes her şeyi ya siyah ya da beyaz olarak gösteren eski gözlükleri rafa kaldırmış bulunuyor'' dedi. ''ZEMİN SAĞLAMLAŞIYOR'' Erdoğan, fasit daireler, kısır döngüler ve önyargıların artık Türkiye'de sorgulandığını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Toplumsal talepler devam ediyor ama benim söylemeye çalıştığım şey; üzerinde durduğumuz zeminin her geçen gün daha çok sağlamlaştığıdır. İki yıl öncesinin şartlarına göre toplumun her alanında görülebilen büyük bir uzlaşma sağlanmıştır. Bu uzlaşmayı AK Parti siyasetine yön veren milletimiz sağlamıştır. Biz, kavga etmeden sorunları çözebiliyoruz. Kin gütmeden sevgiyle herkesi kucaklayabiliyoruz. Biz, ülkemizin itibarını yükseltmeye, halkımızın huzur ve barış içinde, demokrasi ve hukuk devletinin bütün imkanlarına sahip çıkmasına ahdettik. Bunda kararlıyız. (Enkaz devraldık) edebiyatıyla ülkemize zaman kaybettirmeden, elimizi taşın altına koyduk. Halkın yürüyüşünü durduran, devletle ve toplumu birlikte gerileten yol üstündeki taşları birlikte ayıklamak için var gücümüzle işe koyulduk. Tereddütler, kaygılar, artık geride kaldı. Umutlar filizlendi ve çorak araziler yeşermeye başladı. Siyaseti ülke zemininde yaparsanız, iyi niyetinizi gösterirseniz bütün kesimleriyle halk, elinizden tutuyor, destek oluyor.'' G-8 Konuşmasında ABD'de yapılan G-8 zirvesi hakkında da bilgi veren Erdoğan, zirveyle ilgili olarak çok şeylerin yazılıp söylendiğini ifade etti. Orada bulunduğu süre içinde zirveye katılan ülke temsilcileriyle çok yararlı temaslarda bulunduğunu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Biz bu toplantıya (demokratik ortak) sıfatıyla katıldık, (hedef ülke) sıfatıyla değil. Bu inceliği, altını çizerek söylemek durumundayım. Tabii, bir şeyler aramanın gayreti içinde olanlar, şekli bazı şeyleri gündemde tutmak suretiyle bu zirveye gölge düşürmenin gayreti içinde girdiler. Bunlar zaten on yıllardır bu ülkede varlar. Kim bu ülkede taş üstüne taş koymaya gayret ederse o tipler hep bunu, şekli bazı şeylerle küçültmenin gayreti içine girerler. Bu ülkede, uluslararası platformda Türkiye'nin görüşü nedir, bunu söyleme fırsatını, cesaretini ortaya koyamayanlar, bu imkanı yakalamayanlar, şimdi 59. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin bu başarılarını gölgelemenin gayreti içine giriyorlar. Onlar hangi gayreti gösterirlerse göstersinler bu kervan, inançla, kararlılıkla, Türkiye'mizi, Türk insanını o arzuladığı hedef noktaya çıkarmanın gayretiyle bu yolculuğa devam etmekteyiz.'' Erdoğan, dünyada barışın gerçek taraftarının, taraftar olmayanlardan çok daha az olduğunu belirterek, bugün teröre karşı çıkanların, terörü terörle mücadelenin bir parçası olarak kabul edebildiklerini söyledi. İsrail-Filistin konusunda da Erdoğan, İsrail yönetiminin yaptıklarıyla dünyada antisemitizmi yükselttiğini ifade etti. Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada G-8 Zirvesi'ne değindi. Türkiye'nin son dönemde uyguladığı aktif barış politikasıyla uluslararası camianın dikkat ettiği etkin ve saygın ülkelerinden biri haline geldiğini anlatan Erdoğan, ülkenin tarihten gelen büyük birikimi ve yaşadığı demokrasi tecrübesiyle gerek bölgesinde gerekse dünyada barış ve istikrarın sağlanması konusundaki çabalarını artırmaya devam ettiğini kaydetti. ''Bundan sonraki süreç, Türkiye'nin uluslararası diplomaside ağırlığını arttırma suretiyle söylediklerinin deklarasyonlara girmesi sürecidir, sonuç bildirgelerinde yer alma sürecidir. Türkiye, bunu yakalaşmıştır, bundan sonra bu süreç artarak devam edecektir'' diyen Erdoğan, birileri bunu kabul etse de etmese de dünyanın bunu kabul ettiğini, sonuç bildirgelerinde de bunu görmenin mümkün olduğuna işaret etti. Bu rolün, tarihin bu millete yüklediği bir borç olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasın şöyle sürdürdü: ''BARIŞI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ'' ''Dünyanın gelişmiş devletlerinin yakalarını savaş kültüründen kurtaramadığı bir zamanda ülke olarak biz, sahip olduğumuz medeni değerlerden güç alarak barışı tüm gücümüzle savunmaya devam ediyoruz, devam edeceğiz. İnsani değerlerin hızla örselenmekte olduğu bu dumanlı havalarda, bizler medeniyet ışığını parlatmak için her kesimde mücadelemizi onurla devam ettiriyoruz. Hiçkimse insanlık onurunu ayakta tutmak için verilen bu mücadelede, Türkiye'nin ön almasını, öncülük etmesini, misyon üstlenmesini yadırgamamalı, şaşırtıcı bulmamalı, ülkemizde de buna çanak tutanlar artık kendilerine bir ders biçmelidirler. Çünkü Türkiye, bu barış bayraktarlığı ile tarihte eşi olmayan bir işe soyunmamakta, aksine kendi medeniyet çizgisiyle yeniden buluşmanın gayretini göstermektedir. Bugün, hükümet olarak bulunduğumuz her dünya zemininde bize yakışanı yapmanın, Türkiye'ye yaraşanı ortaya koymanın, milletimizle bağdaşanı bulmanın mücadelesini veriyoruz. Ülke olarak barışla yaşamayı ve demokratik değerlerle zenginleşmeyi kayıtsız şartsız benimsemiş durumdayız. Barış ve demokrasiden payını alamamış coğrafyalarca örnek alınacak bir barış ve demokrasi ülkesi olmak konusunda sonuna kadar kararlı, istekli ve gayretliyiz.'' AFGANİSTAN, IRAK, FİLİSTİN-İSRAİL... Erdoğan, G-8 Zirvesi boyunca gerek ikili görüşmelerde gerekse toplantılarda görüşlerini, Türkiye'nin basit coğrafyada değil, dünya için söyleyeceği çok şeyler olduğundan hareketle dile getirdiğini söyledi. ''Eğer bugün bir Afganistan ve Irak olayı varsa bunun dayanağının 11 Eylül olduğunu'' ifade ettiğini anlatan Erdoğan, bu sorunların tespitinin önemli olduğunu vurguladı. Afganistan'ın seçimlere giderken tüm kesimleri kucaklamasının çok önemli olduğunu belirten Erdoğan, yeni yönetimin başarılı olması, ülkenin bir an önce demokrasiyle buluşmasını diledi. Aynı şeyi Irak için söylediğini, gün geçtikçe bombalamanın, kanın durmadığını, ölümlerin bitmediğini belirten Erdoğan, yeni bir yönetimin iş başında olduğunu ve ülkeyi seçimlere hazırlayacağını kaydetti. ''Acaba orada sağlıklı bir seçim olabilecek mi?'' diye soran Erdoğan, Türkiye'nin nasıl bir lojistik destek sağlayabileceği konusunda görüşlerini vurguladığını dile getirdi. Erdoğan, ''Dışarıdan dayatmalarla ülkenin iç dinamiklerini, kültürel, inanç değerlerini yok farzederek, dışarıdan herhangi bir ülkede uygulananı oraya adapte etmenin, vücudun kabul edemeyeceği bir organ naklinden farkı olamayacağının'' altını çizdiğini kaydederek, Filistin-İsrail konusundaki tespitleri de dile getirme fırsatı bulduğunu söyledi. ''DÜN SİZ MAZLUMDUNUZ BUGÜN FİLİSTİN HALKI'' BM Güvenlik Konseyi'nin olanları gördüğünü, sadece ABD'nin çekimser kaldığını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Kendileriyle görüşmemde çok açık şunu söyledim; Dost acı söyler ama gerçeği söyler. Biz gerçeği söylüyoruz. İspanya'dan kovulan 500 bin Yahudi'nin Osmanlı tarafından kabul edilişini, buradaki anlayışı aynı şekilde değerlendirmesi gerektiğini ifade ettim. (Pişman mısınız?) dediler. Dedim ki biz Müslüman olarak tarih boyunca hep mazlumların yanında olduk. Bugün olsa yine aynı şeyi yaparız, yarın yine aynı şeyi yaparız. Bununla şunu anlatmak istedik; Siz o gün mazlumdunuz ama bugün Filistin halkı mazlumdur. O gün size yapılanları... Filistin'i silahlanma yarışı suçlusu olarak gösteremezsiniz. Onların silah diye kullandığı taş, sizinse helikopterlerden yağdırılan bombalar... Aradaki fark neyse, silahlanmadaki yeriniz odur. Dedim ki siz tarihin en büyük silah üreticisisiniz. Filistin ile kendinizi mukayese edemezsiniz. Sonuç olarak şunu söyledim; birçok konuda hemfikiriz ama 1-2 konuda farklı düşünüyoruz. İnşallah daha uzun değerlendirme imkanımız olduğunda bunlarda da hemfikir olduğumuzu görürüz. Bizim İsrail halkı ile bir sorunumuz yok. Ama şu anda İsrail yönetiminin yaptıkları, maalesef dünyada antisemitizmi yükseltiyor. Biz antisemitizmi bugüne kadar insanlık suçu olarak nitelendirdik, bugün de aynı şekilde nitelendiriyoruz. Ama burada bu yönetim çanak tutamaz.'' ''DÜNYAYA VE İNSANLIĞA ÇAĞRI...'' Dünyada barışın gerçek taraftar sayısının, taraftar olmayanlardan çok az olduğuna işaret eden Erdoğan, yüklerinin çok fazla olduğunu, bu nedenle çok gayret gösterip çalışmaları gereğine dikkati çekti. Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: ''Önce samimi alacağız, barışa, insan haklarına, insanlık onuruna samimiyetle sahip çıkacağız ve bu değerleri en az kendi menfaatlerimiz kadar büyük bir kararlılıkla savunacağız. Ne yazık ki bugün teröre karşı çıkanlar, terörü terörle mücadelenin bir parçası olarak kabul edebiliyorlar. Adı ve gücü ne olursa olsun her ülke temel insani değerlere bağlılık konusunda samimiyetini gözden geçirmeli, bu konuda kendi muhasebesini yapmalıdır. Hiçkimse, insanlık onurunu canı gibi korumaktan muaf değildir, muaf tutulamaz. Eğer dünyanın sizin sözlerinize inanmasını istiyorsanız, önce siz onların yaşama haklarına, varolma haklarına, insanlık onurlarına sonuna kadar inanacak, sahip çıkacaksınız. Biz bütün dünyayı, bütün insanlığı samimiyete çağırıyoruz; gelin insanlık onurunu, evrensel değerleri ve barışı en üste koyalım. Göreceksiniz, böyle bir esenlik çatısı altında her çatışmayı kesmenin, her anlaşmazlığı vuzuha kavuşturmanın, her sıkıntıyı gidermenin bir yolu rahatlıkla bulunacaktır.''