Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlenen 2015 Yılı Türkiye Bilimler Akademisi Ödülleri Töreni'nde konuştu.
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı (GEBİP), Bilimsel Telif ve Çeviri Eser (TEÇEP) ve Uluslararası Akademi Ödülleri için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen törende konuştu.
Erdoğan, yeni Türkiye'yi bilimin, araştırmanın, geliştirmenin, inovasyonun aydınlığında inşa edeceklerini belirterek, "İnşallah bilim insanlarımızın desteğiyle bu konuda kısa sürede önemli bir mesafe kat edeceğimizi ümit ediyorum. Ben tüm bilim insanlarımıza inanıyorum, güveniyorum" dedi.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül alan bilim insanlarını tebrik ederek, gayret, emek, birikim ve eserleriyle bilim dünyasına, Türkiye'ye ve tüm insanlığa katkılar sağlayan bilim adamlarına şükranlarını sunduğunu, TÜBA Başkanı ve üyelerini de bilimin gelişimine verdikleri destek ve teşvikten ötürü kutladığını söyledi.
"Marifet iltifata tabidir" sözünü hatırlatan Erdoğan, TÜBA Ödül Töreni'ni bilim insanlarının emeklerini takdir etmeye yönelik iltifat olarak gördüklerini ve bu anlayışla TÜBA Ödül Töreni'ni Cumhurbaşkanlığı olarak himaye ettiklerini vurguladı.
"HAMDOLSUN YÜZÜMÜZÜ KARA ÇIKARMADI"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakanlığı döneminden bu yana Türkiye'de bilim, teknoloji ve bunun yanında araştırma, geliştirme, yenilikçilik çerçevesinde yürütülen tüm çalışmaları yakından takip ettiğini ve desteklediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Yılda iki defa toplanan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun tüm toplantılarına başbakanlığım döneminde başkanlık ettim. Bu kurulda karara bağlanan pek çok projeyi himayem altına aldım, özellikle savunma sanayi projelerinin hızlı, etkin ve verimli şekilde hayata geçirilmesi için her türlü çabayı gösterdim. Hamdolsun bilim insanlarımız, ilgili kamu kurumlarımız, özel sektör firmalarımız yüzümüzü kara çıkarmadı. Fen ve mühendislik bilimlerinde, sağlık bilimlerinde, sosyal bilimlerde yürütülen çok sayıda projenin, çalışmanın, çok sayıda bilim insanının teşvikçisi, destekçisi oldum."
İki hafta öncede Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde TÜBİTAK ödülleri töreninde bilim insanlarıyla bir arada bulunduğunu anımsatan Erdoğan, bugün de sosyal ve beşeri bilimler alanında akademi ödülü alan Mehmet Genç ile geçen hafta Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü vesilesiyle buluştuğunu anımsattı.
VERİLEN ÖDÜLLER
Sosyal ve Beşeri Bilimleri kategorisinde İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Mehmet Genç, Fen ve Mühendislik Bilimleri kategorisinde Linz Johannes Kepler Üniversitesi (Avusturya) Öğretim Üyesi Niyazi Serdar Sarıçiftçi, Sağlık ve Yaşam Bilimleri kategorisinde Toronto Üniversitesi (Kanada) Öğretim Üyesi ve Ağa Han Üniversitesi (Pakistan) Kadın ve Çocuk Sağlığı Mükemmeliyet Merkezi Direktörü Zulfikar Ahmed Bhutta'ya ödüllerini takdim etti.
"EĞİTİM VE ÖĞRETİM MÜKTESEBATIMIZI YENİDEN CANLANDIRMALIYIZ"
Her vesileyle bilime ve bilim insanlarına yönelik desteği, teşviki artırarak devam ettireceklerini dile getiren Erdoğan, "Her fırsatta ifade ettiğim gibi artık günümüzdeki öğretmen-öğrenci ilişkisinin yüzeyselliğinden kurtulmak zorundayız. Muallim-talebe kavramlarının ifade ettiği kadim ve derin eğitim-öğretim müktesebatımızı yeniden canlandırmamız gerektiğine inanıyorum. Yeni Türkiye'yi bilimin, araştırmanın, geliştirmenin, inovasyonun aydınlığında inşa edeceğiz. İnşallah bilim insanlarımızın desteğiyle bu konuda kısa sürede önemli bir mesafe kat edeceğimizi ümit ediyorum. Ben tüm bilim insanlarımıza inanıyorum, güveniyorum" diye konuştu.
"ÇOĞU COĞRAFYAMIZIN MENSUPLARIDIR"
"Bizim tarihimizde ve medeniyetimizde ilmin, ilim erbabının çok müstesna bir yeri ve değeri var" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hele hele talebenin muallimine yazdığı mektupları okuduğunuz zaman bunun hassasiyetini orada görürsünüz. O ifadelerdeki edep, o ifadelerdeki hocasına, muallimine karşı seçtiği kelimeler çok çok anlamlıdır. Dünyanın bilinen en eski üniversitesi bu topraklardadır. Bugün mühendislikte, sağlıkta, sosyal bilimlerde batı biliminin temel referansları olan isimlerin çoğu bizim coğrafyamızın, bizim medeniyetimizin mensuplarıdır. Bu bakımdan TÜBA Türk-İslam Bilim Kültür Mirası Projesi'ni bilim, kültür ve sanat tarihimizin önemli eserlerini yeni nesillerle buluşturacak olması bakımından önemli gördüğümü belirtmek istiyorum. 'Yitik kaybedildiği yerde aranır' diye bizim güzel bir sözümüz vardır. Biz bilimdeki, kültürdeki, sanattaki liderliğimizi son olarak bu coğrafyada kaybetmiştik, inşallah yine burada ayağa kaldıracağız. 'İnanmak başarmanın yarısıdır' der büyüklerimiz biz önce kendimize güveneceğiz, inanacağız, bununla birlikte çok çalışacak, çok gayret göstereceğiz. Başarı bu sürecin tabii bir neticesi olarak zaten kendiliğinden gelecektir."
"AZİZ SANCAR, BU SÖZLERİME EN GÜZEL ÖRNEK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nobel Ödülü alan Prof. Dr. Aziz Sancar'ın, bu sözlerine en güzel örnek olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Düşünün Mardin Savur'da doğmuş. Savur'u bilenleriniz var, inanıyorum ki bu salonda bilmeyenleriniz var. Ben Savur'u yerinde görmüş, tanışmış bir Cumhurbaşkanınızım, iyi bilirim. Şu haliyle gelişmiş durumdadır, ama Aziz Hocamızın ilkokulu okuduğu dönemlere baktığımız zaman kim bilir oralar ne haldeydi? Tüm eğitimini ülkemizde almış, bu coğrafyayla ünsiyetini hiçbir zaman kesmemiş, kaybetmemiş bir kardeşimiz Nobel'e layık görülüyor. Şunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız; Türkiye'nin sorumluluğu sadece kendisine, kendi vatandaşlarına karşı değildir. Biz, bir yönüyle 300 milyonluk Türk dünyasına, bir yönüyle 1,7 milyarlık İslam alemine, bir yönüyle de 7 milyar insanın tamamına karşı sorumlulukları olan bir ülke ve milletiz. Bizim böyle bir ruh kökümüz var.
Bugünkü sınırlarımız dışında kalan 100 yıldır ayrı olduğumuz coğrafyalara giden kamu görevlilerimizin, sivil toplum örgütü temsilcilerimizin çoğu oradaki kardeşlerimizden şu sözü duymuşlardır; 'bir gün tekrar geleceğinizi biliyorduk'. Hatta Makedonya'nın dağ köylerinden birinde yaşlı bir amcamız bir asır sonra ilk defa gördüğü bayrağımızı taşıyan TİKA görevlisine 'niçin bu kadar geç kaldınız' diye sitem etmiştir. Bu ülkenin ve milletin yolunu gözleyen çok insan var. Hemen yanı başımızda Suriye'deki Türkmen kardeşlerimizin, Arap kardeşlerimizin, Kürt kardeşlerimizin feryatlarına her gün hep birlikte şahit oluyoruz. Buna sessiz kalabilir miyiz? Gidin Fergana Vadisi'ne, Afganistan'a, Pakistan'a belki bin yılı bulan araya rağmen oralardaki kardeşlerimizin hissiyatlarının hiç değişmediğini görürüz. Bu durum bize her alanda öncü olma, önder olma, mazlumlara ve mağdurlara el uzatacak güce, imkana, dirayete sahip olma sorumluluğunu yüklüyor."
"ADIM ATAMAZDIK, NEFES ALAMAZDIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçek anlamda bağımsız, özgür olmanın, istiklaline ve istikbaline sahip çıkmanın yolunun bilimde, ilimde en ileriye ulaşmaktan geçtiğine işaret ederek, "Aksi takdirde sizin için en fazla ihtiyacınız olduğu anda, sizin için en hayati noktada kapıların yüzünüze kapanması tehlikesiyle karşı karşıyasınız demektir. Şayet biz bugün kendi uydularımıza, kendi yazılımlarımıza, kendi teknolojimize sahip olmasaydık, inanın bana yaşadığımız şu hassas dönemde adım atamazdık, nefes alamazdık" dedi.
"GELDİĞİMİZ YER ÖNEMLİ AMA YETERLİ DEĞİL"
Bu nedenle bilime, teknolojiye, araştırma, geliştirmeye dayalı tüm alanları çok önemli gördüğünü vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Geldiğimiz yer önemli olabilir. Ama asla yeterli değildir. Daha fazlasına ihtiyacımız var. Kamu kurumlarıyla üniversitesiyle el birliği, iş birliği, dayanışma içinde tempomuzu sürekli artırarak, hedeflerimize doğru ilerlemeliyiz. 2023 hedefleri bizim için nihai nokta değil, sadece bir ara duraktır, ara istasyondur. Şimdiden, 2023 sonrasını da düşünmeye, tartışmaya planlamaya başlamalıyız.
Türkiye niçin, fen ve mühendislik bilimlerinde dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri olmasın? Türkiye niçin sağlık ve yaşam bilimlerinde tüm insanlığa en ileri hizmetleri sunan ülkelerin başında gelmesin? Türkiye niçin sosyal ve beşeri bilimlerde dünyanın en başarılı bilim insanlarına ev sahipliği yapmasın? 2053 ve 2071 vizyonumuzu bu çerçevede şimdiden konuşmaya, tasarlamaya başlamalıyız. Belki biz onu görmeyeceğiz, o günleri yaşamayacağız ama evlatlarımız, torunlarımız o günü inşallah yaşayacaklardır, o günlerin temelini atacaklardır. Onun için evlatlarımızın üzerinde, onların bizim üzerimizde hakları var diye düşünüyorum. Böyle inanıyorum. İnşallah bir gün bunların hepsini de başaracağımıza inanıyorum. Benim buna imanım, inancım var. Yeter ki birliğimizi, beraberliğimizi kardeşliğimizi koruyup güçlendirelim. Diğer engelleri aşmak inanın bana bizim için çok daha kolay. İşte 13 yıl önce neredeydik, bugün neredeyiz."
"BİLİM İNSANLARIMIZDAN DAHA İDDİALI ÇALIŞMALAR İSTİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılın büyüme rakamlarının açıklandığını hatırlatarak, Türkiye'nin, bu yılın üçüncü çeyreğindeki yüzde 4'lük büyüme oranıyla ilk 9 ayda yüzde 3,4'lük bir ortalama büyüme düzeyine ulaştığını kaydetti. Erdoğan, "Dikkat ediniz, 2015'teki bu büyüme hızına, gerçekleştirdiğimiz iki seçime, içeride de dışarıda da yaşadığımız bunca badireye rağmen ulaştık. İçerideki ve dışarıda kriz çığırtkanlarına inat, istikrarlı şekilde büyümemizi sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. İnşallah önümüzdeki yıllarda da hedeflerimizle uyumlu bir şekilde, beklentilerin ötesinde büyüme oranlarına ulaşacağız" diye konuştu.
Bilim insanlarını tebrik eden Erdoğan, "Bilim insanlarımızdan daha büyük, daha iddialı çalışmalar gerçekleştirmelerini beklediğimi özellikle belirtmek istiyorum. Biz sizin hizmetkarınız olmaya hazırız. Bunu da bilmenizi istiyorum" dedi.
Erdoğan, daha sonra önce ödül takdim ettiği üç bilim insanıyla daha sonra da diğer ödül alan bilim insanlarıyla hatıra fotoğraf çektirerek, ödül alanlara resepsiyon verdi.