BIST 9.916
DOLAR 35,21
EURO 36,67
ALTIN 2.961,00
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan'dan Avrupa'ya terör sitemi

İspanya'daki "Medeniyetler İttifakı Projesi" açılışında bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan Avrupa'ya sitem etti: Benim terörüm iyi senin terörün kötü diye bir şey yok!

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiçbir dinin, hiçbir kültürün, insanın insana düşman olmasına, şiddete ve teröre gerekçe olarak takdim edilemeyeceğini, zira tohumu sevgi olanın, meyvesinin de nefret olamayacağını söyledi. Kökü barış olanın, dallarının teröre uzanamayacağına işaret eden Başbakan Erdoğan, ''Bizler, adına dünya denilen şu insanlık bahçesini, farklı lezzetler ve farklı renklerimizle zenginleştiren ağaçlar gibiyiz'' dedi. Başbakan Erdoğan, Medeniyetler İttifakı Girişimi çerçevesinde oluşturulan yüksek düzeyli grubun Palma de Mallorca'da yapılan ilk toplantısının açılışında bir konuşma yaptı. Erdoğan, bu çalışmaları desteklediklerini, 3 yıllık başbakanlığı döneminde katıldığı bütün toplantılarda da ısrarla ''medeniyetler ittifakının gerçekleştirilmesi gerektiğinin'' altını çizdiğini söyledi. Medeniyetler arası çatışmanın, karşısına tüm insanlık olarak çıkılması gerektiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, ''Hep bunu söyledik ve söylemeye devam edeceğiz'' dedi. ''HERKESİ VURUYOR'' Bunun, sadece sözde kalmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Veya oturup konuşup dağılmak suretiyle gerçekten güzel mekanlarda bu toplantıları yaparak, gayet güzel yemekleri yemek suretiyle ondan sonra dağılmak, bu arzuladığımız neticeyi getirmiyor. Netice almak için bir araya gelmek ve bunun gayet güzel sekreteryasını da oluşturmak suretiyle, BM'de birçok komisyonlar oluşturmak suretiyle, bu işi takibe almak, bu işi sürekli kılacak neticeye kilitlenmiş hale getirecek adımları atmamız gerekir. Samimi olmak gerekirse, ne yazık ki, bugüne kadar bu girişimlerin çoğu, mevcut durumu tanımlamak ve diyalog ihtiyacına dikkati çekmekle sınırlı kalmıştır. Bunun ötesine, bugüne kadar geçilememiştir. Somut olarak yapılabileceklere dair, gerçekçi bir yaklaşım ortaya konamamıştır. Olay şudur: ya savunmadır, ya saldırıdır. İşte biz bu savunma anlayışından da, bu saldırı anlayışından da bir an önce kurtulmak durumundayız. Objektif bir bakışla durumu tespit edip dayanışma içinde, ittifak içinde bunu çözmenin adımlarını atmamız gerekir. Sonuçta, kazanacak olan insanlık olacaktır. Dünyanın değişik yerlerinde terör hepimizi vuruyor. Terörün dini, dili, vatanı, ırkı, milleti yok. Ne zaman, nerede, kimi, nasıl, niçin, vuracağı belli olmayan bir fenomen. Bunu çözebilmek için bizim medeniyetler arası ittifakı gerçekleştirmemiz gerekiyor. Nereden gelirse gelsin, terörü sadece lanetlemek yetmiyor. Buna karşı adımlarımızı küresel ölçekte, dayanışma ile atmamız gerekir. 'Benim teröristim iyi, senin ki kötü' mantığı ile bir yere varamayız. Benimki iyi, seninki kötüden öte, hepsi kötü... Ne gibi tedbirler alıyoruz, bu çok önemlidir. Acaba ülkeler arası dayanışma devam ediyor mu? Buna baktığımız zaman sağlıklı bir dayanışmanın da olmadığını görüyoruz. Hep birlikte bunun adımlarını atmak mecburiyetindeyiz. Sizlerin yapacağı çalışmanın farkı da buradadır.'' FARKLI KÜLTÜR VE DİNLER Zapatero ile birlikte açılışını yaptıkları bu toplantının, düşüncenin uygulamaya dönüşmesi yolunda atılmış ilk büyük adım olacağını dile getiren Erdoğan, ''unutmayınız, dünyanın bugün burada atılacak adıma şiddetle ihtiyacı bulunmaktadır'' dedi. Katılımcılarla çok önemli bir sürecin ilk adımlarını atmaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek sözlerine devam eden Erdoğan, burada iki gün boyunca yapılacak çalışmaların, barış ve istikrar içinde daha iyi bir dünya hedefine doğru ortak yürüyüşün de ilk büyük adımlarını teşkil edeceğini söyledi. Grup üyelerine, ''böylesine önemli bir görevi üstlenmek ve engin birikimlerinizi bu ortak hedef doğrultusunda insanlığın hizmetine sunmak hususunda gösterdiğiniz çaba için hepinize şükranlarımı sunuyorum'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bu vesileyle, bu yüksek düzeyli grubun kurulmasına bizzat öncülük eden Sayın Kofi Annan'a da en içten teşekkürlerimi iletmek isterim. Son dönemde, farklı kültür ve dinleri de içine alan medeniyetler arası anlayış eksikliğinin, giderek derinleşen bir hal aldığını üzülerek müşahede etmekteyiz. Buna bağlı şiddet olaylarının küresel terör niteliğine bürünmesi de ayrı bir üzüntü kaynağıdır. Bu duruma son vermek, diyaloğun geliştirilmesiyle, yani medeniyetlerin ittifakıyla mümkün olacaktır. Bu konu üzerinde düşünen herkesin de katılacağı gibi önümüzdeki tek yol budur. İşte bu amaçla bugüne kadar bir çok girişim başlatılmıştır. Türkiye olarak, bu çalışmaların hepsini destekliyor ve elimizden geldiğince katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Ancak samimi olmak gerekirse; ne yazık ki, bu girişimlerin çoğu, mevcut durumu tarif etmek ve diyalog ihtiyacına dikkati çekmekle sınırlı kalmıştır. Bunun ötesine bugüne kadar geçilememiştir. Somut olarak yapılabileceklere dair stratejik ve gerçekçi bir yaklaşım ortaya konamamıştır. İşte Medeniyetler İttifakı projesi çerçevesinde oluşturulan bu yüksek düzeyli grubun, yani sizlerin yapacağı çalışmaların farkı da kanaatimce buradadır. Değerli dostum Zapatero'yla birlikte açılışını yapmaktan onur duyduğum bu toplantı, düşüncenin uygulamaya dönüşmesi yolunda atılmış ilk büyük adım olacaktır. Unutmayınız, dünyanın bugün burada atılacak adıma şiddetle ihtiyacı bulunmaktadır. Bizlerden beklenen, karşı karşıya bulunduğumuz problemin temel etkenlerini analitik bir şekilde inceleyerek, çözümü konusunda müşterek ve gerçekçi tedbirleri ortaya koymaktır.'' ''ÖTEKİ'' VEYA ''KARŞIT OLARAK GÖRMEK...'' Medeniyetler İttifakı projesinin uluslararası topluma sağlayacağı en önemli katma değerin, bu doğrultuda hazırlanacak eylem planıyla ortaya çıkacağına olan inancını dile getiren Erdoğan, bunu yaparken önce, sorunun nereden kaynaklandığını ve insanların birbirlerini ''öteki'' veya ''karşıt'' olarak görmesine yol açan etkenlerin neler olduğunu tespit etmek gerektiğini kaydetti. Çabaların sonuca ulaşmasının, karşı karşıya bulunulan durumun doğru tespitiyle mümkün olacağına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bunu özellikle vurgulamak isterim. Bana göre cevap aramamız gereken iki temel soru şudur: Din ve kültür farklılıkları; birbirinden kopuk, birbirleriyle çatışan, birbirini dışlayan medeniyetlerin varlığını mı gösterir? Yoksa bu farklılıklar; evrensel değerler tablosunu zenginleştiren ortak insanlık medeniyetinin tamamlayıcı unsurları mıdır? Bizim düşüncemiz şudur: Tarih boyunca bütün toplumlar kendi kültürleri ve inançlarıyla, ortak insanlık medeniyetine özgün katkılar yapmışlardır. Hangi dine, hangi kültürel anlayışa sahip olursa olsun, bütün insanlar, benzer dürtü ve ideallerle şekillenen bir medeniyet çizgisi izlemişlerdir. Bu inkar edilemez bir gerçekliktir. Genel olarak bütün dinler ve kültürler, insanlığın mutluluk, huzur, barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak amacına matuftur. Dolayısıyla hiçbir din, hiç bir kültür; insanın insana düşman olmasına, şiddete ve teröre gerekçe olarak takdim edilemez. Zira tohumu sevgi olanın meyvesi nefret olamaz. Kökü barış olanın dalları teröre uzanamaz. Bizler, adına dünya denilen şu insanlık bahçesini, farklı lezzetler ve farklı renklerimizle zenginleştiren ağaçlar gibiyiz. Sevgisiyle bütün insanlığı kucaklayan Mevlana, bu gerçeği, farklı renklerin armonisiyle bezenmiş bir tabloya benzeterek, şu sözlerle ifade etmektedir: 'Biz duvarda asılı duran resimleriz. Bizi yapan, ressamın varlık şavkıdır.' Bugün burada yapılması gereken, işte bu renk armonisini yansıtacak ahengi yakalamak, ortak noktalarımızı görünür kılmaktır. Böylece 'Medeniyetler Çatışmasının' kaçınılmazlığına dair felaket senaryolarına en etkin ve kuvvetli cevap verilmiş olacaktır. Burada, insanlığın çatışarak yok oluşunu öngören benzer teorilere karşı, ittifak içinde hareket edilmesini mümkün ve gerekli kılan ortak bir zemin oluşturulacaktır. Bu itibarla, Yüksek Düzeyli Grubun hazırlayacağı raporun sadece akademik düzeyde entelektüel bir çalışma olmaması büyük önem taşımaktadır.'' ''KESKİN BİR KAMPLAŞMA'' BM örgütüne 2006 yılı içinde sunulacak raporun pratik ve uygulamaya dönük bir boyut taşımasının son derece önemli olacağı kanaatini dile getiren Başbakan Erdoğan, bu doğrultuda, günümüz şartlarının ve dinamiklerinin de incelenmesi, neticede hem hükümetler hem de sivil toplumlar düzeyinde alınması gereken somut tedbirlerin ortaya konulabilmesinin önem arz ettiğini belirtti. Medeniyetler İttifakı projesinin gerçekleşmesinde sivil toplum örgütlerinin çok hayati bir rol oynayacağına inandığını ifade eden Erdoğan, bugün önyargılar ve kötü niyetli yönlendirmeler neticesinde keskin bir kamplaşma içine girme eğilimi gösteren toplumların, sadece yukarıdan aşağıya doğru bilgilendirme ve aydınlatma kampanyalarıyla harekete geçirilmesinin mümkün olmadığını söyledi. ''AYRIŞMA RİSKİ VE DIŞLAMA REFLEKSİ'' Sübjektif medeniyet yorumlarına dayanan bu ayrışma riski ve dışlama refleksine karşı ortak mücadele dinamiğinin, etkin bir sivil toplum hareketiyle desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu itibarla, çalışmalarınızda sivil toplum örgütlerinin katkılarına da özel bir önem göstereceğinizi ümit ediyorum. Dünyamız zor bir dönemden geçmektedir. Halklarımız, geleceğe güvenle bakabilmek için, sağlam vizyon ve stratejilere ihtiyaç duymaktadır. Medeniyetler İttifakı, işte bu amaçla gündeme getirilmiş son derece önemli bir girişimi temsil etmektedir. Türkiye; AB ve İslam Konferansı Örgütü Ortak Forumu dahil olmak üzere, bu yöndeki bir çok projeye öncülük etmiştir, Batı ve Doğu medeniyetlerinin buluşma noktasındaki özel konumunu bu amaç doğrultusunda kullanma kararlılığını her zaman ve zeminde göstermiştir. Ben ve arkadaşlarım, öyle bir medeniyetin içindeyiz ki, bunda insana bakış şöyledir: 'Yaradılanı hoş gör, Yaradan'dan ötürü' diyen bir medeniyetin insanlarıyız. Barış içinde bir arada yaşamanın en güzel örnekleriyle dolu bir ülkenin Başbakanı olarak, Medeniyetler İttifakı girişiminin başarısına gönülden inandığımı ve güvendiğimi belirtmek isterim.'' GÜÇLÜ BİR ORTAK ZEMİN ''Bu girişimin başarısı, öncelikle sizlere ve ortaya koyacağınız yol gösterici tutuma bağlıdır'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: ''Burada oluşturulacak sağlam bir alt yapı ve güçlü bir ortak zemin, üzerine inşa etmeyi hayal ettiğimiz ittifakın başarısı için hayati önem taşımaktadır. Bu görevi en iyi şekilde yerine getireceğinize inanıyor, Türkiye olarak ihtiyaç duyabileceğiniz her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu bir defa daha vurgulamak istiyorum. Çerçevesi burada çizilecek olan eylem planına nihai şeklinin verileceği son toplantıya Türkiye'de ev sahipliği yapacak olmaktan duyduğum büyük heyecan ve gururu da ifade ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.''