NTV'de gazetecilerin sorularını cevaplayan Başbakan Erdoğan, Arınç'ın 'dağa çıkardım' sözlerine cevap verdi.
Abone ol"Diyarbakır Cezaevi'ndeki filancaya işkence edildi, bana da böyle işkence yapılsa ben de dağa çıkarım" diyen Bülent Arınç'a Başbakan Erdoğan, "Dağdaki, dağdan kaçanı öldürüyor, infaz ediyor. Şunu da açık söyleyeyim, bizim değerlerimizin içinde bu yok." sözleriyle cevap verdi.
Başbakan Erdoğan, canlı yayınlanan NTV-Star ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
ŞEHİT ANASINI AĞLATAMAM
Başbakan Erdoğan, terörle mücadele konusundaki çalışmalara ilişkin soruya karşılık, herkesin yerli yerinde bazı kanaatleri sergilerken, hükümetiyle, medyasıyla eğip bükmeden konuşması gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ülkemizde öyle hassas konular var ki, bu konular içerisinde bizim bir dayanışmamızın olması lazım. Terörle mücadelede bir ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için çok büyük bir açıktır. Onun için biz bir başlık attık, 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi' dedik. Başlık ortada. Bu başlığın eleştiri alacak yanı nedir, bunu merak ediyorum. İçeriği ile ilgili biz çok destek arayışına girdik. Medya, akademisyenler, siyasilerle görüştük, muhalif olan partilerle bu konuda görüşme yollarını aradık. Belli bir noktaya geldik. Bu konuyla ilgili çalışmamızda tabii şunu çok açık ve net söylüyorum, bir yanlış bir başka yanlışla düzeltilemez. Her zaman söylediğim bir şey var, burada bir kan varsa bunu kanla temizleyemezsiniz, pisliği pislikle temizleyemezsiniz, daha pis olur. Bu adımı iyi atmamız lazım.''
İŞKENCEYİ LANETLE KINAMIŞIMDIR
Diyarbakır Cezaevi ile ilgili kanaatlerini daha önceden açıkladığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bunları ben lanetle kınamışımdır. Çünkü o işin içinden geldik. O işkenceleri ben de gördüm. Hiçbir zaman çıkıp da meydanlarda bunları söylemedim. Partimiz kapatılmayla karşı karşıya kaldığı zaman biz tabanımızı meydanlara dökmedik. Dikkat edilirse bazı partilerin bu tür şeylerde ilk işleri hemen meydanlara dökmek, cam çerçeve indirmek, bazı yerlerde molotoflarla, bombalarla, şunu yapmak, bunu yapmak... Bunlar çıkış yolu değil. Demokrasiyi benimsemişseniz ve parlamentonun da içine girmişseniz bütün şeylerinizi burada aramanız lazım. Onun için dikkat edilirse ben bir yolculukta ifadeyi şöyle kullandım, 'Biz teröristlerle mücadeleye devam ederiz ama parlamentonun içindeki uzantılarıyla müzakere ederiz' dedim. Bunu da bir şeylere rağmen söyledim. Bu konuyla ilgili daha önce Oslo'ydu, İmralı'ydı, bu konuda da devletin eli ayağı var. Hükümet bu enstrümanları yerli yerinde kullanır. Bu sadece Türkiye Cumhuriyeti'ne ait bir şey değil. Dünya bu işi böyle uygulamış. Biz bunları çok kullandık ve ben bu ülkelere ilgili bakan arkadaşlarımı gönderdim, oralara gidip ilgili bakanlarla görüşmeler yaptılar. O ülkelerin başbakanlarıyla bu konuları uluslararası toplantılarda bir araya geldiğimizde konuştum ve bu uygulamaları yaptım. Derdimiz, terörle mücadelede ülkemizi refaha, huzura nasıl ulaştırırız. Parlamentonun içindeki uzantının elinde bir yetki yoksa, hakikaten burada temsil kabiliyeti yoksa, bir irade kullanamıyorsa, gidip de teröristle de kucaklaşıyorsa, sarmaş dolaş olup öpüşüyorsa, ben onunla görüşemem. Çünkü ben şehidimin anasını ağlatamam, onları sıkıntıya sokamam. Bir kişiye şirin görüneceğim diye kalkıp böyle bir tarihi yanlışın içine giremem.''
''(Diyarbakır Cezaevi'ndeki filancaya işkence edildi, bana da böyle işkence yapılsa ben de dağa çıkarım)... Hayır, bizim yolumuz bu değil'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Biz bir yol seçtik kendimize. Dağdaki, dağdan kaçanı öldürüyor, infaz ediyor. Şunu da açık söyleyeyim, bizim değerlerimizin içinde bu yok. Öyle bir anlayış yok. Bizim değerlerimizin içinde yol hiçbir zaman bu değildir. Bizim yolumuz nedir? Biz kalkıp anlatacağız, ikna yollarını seçeceğiz. Bunları merkeze, doğru yola çekebiliyorsak ne mutlu bize.''