Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Akil İnsanlar İstişare Toplantısı'nın açılış konuşmasını yaptı.
Abone olİNTERNETHABER- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çözüm sürecine destek vermek için oluşturulan Akil İnsanlar heyetiyle ilk kez bir araya geldi.
Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde gerçekleşen ''Çözüm Süreci Akil İnsanlar Heyeti İstişare Toplantısı''nın açılışında konuşan Erdoğan, akil insanlara "Sizler 76 milyonunun özetidir" dedi.
Yaklaşık 40 dakika süren konuşmasında Erdoğan, çözüm sürecine ilişkin ise "Zaman şimdi hesaplaşma değil, helalleşme vaktidir" dedi.
Yazar, gazeteci, akademisyen ve STK temsilcilerinden oluşan 63 kişilik Akil İnsanlar heyeti Dolmabahçe'de bir araya geldi. Başbakan Erdoğan, tüm davetlilerin ellerini tek tek sıktı.
İşte Başbakan Erdoğan'ın o açıklamaları:
Sizleri saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Bu istişare toplantısının ülkemiz ve milletimiz özellikle de çözüm sürecine hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Bu sürece yüreğinizi koyduğunuz için her birinize ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.
SALON DIŞINDAKİLERE SESLENDİ
2005 yılında başlattığımız açılım sürecinde çok değerli isimlerle bir araya geldik. Önemli toplantılar yaptık. O süreçte bu salonda gerçekleştirdiğimiz toplantılarda istişarelerden çok fazla istifade ettik. Bugün bu salonda olmuyor olmak sürecin dışında kalıyor anlamına gelmez. Buradaki Akil İnsanlar tabi ki ülkedeki Akillerin hepsi değildir. Özettir. Akil adamlar isminin kullanılması eleştirilere maruz kaldı. Akil İnsanlar da denebilir. Yüksek düzeyli temsilciler de.. İşin magazin boyuntundan önce üstlendiğimiz sorumluluğun daha büyük olduğunu hatırlatmak durumundayım.
MEDYAYA ÇAĞRI
Medyamıza şu çağrıyı da yapmak istiyorum. Hayırlı bir iş için bir araya geldik. İşin magazin boyutuna takılıp hedefin sulandırılmasına müsade etmeyin. Yapılanlar konuşulanlar hep sulandırma yapıldı.
HEYET 76 MİLYONUN ÖZETİ
Heyeti oluştururken zorlu bir seçim süreci yaşadık. Geniş bir havuz oluşturduk. Kanaat önderliği yapabilecek çok sayıda isim vardı. Ancak heyetin kolay çalışabilmesi için sayıyı sınırlı tutmak zorundaydık. 76 milyonun özeti sayılabilecek bir özeti oluşturmaya çalıştık.
Bu heyetin içinde ya da dışında söyleyecek sözü olan varsa dikkatle dinleriz ve dinliyoruz. Komplekse kapılmadan dinlemeye devam ederiz.
GENCEBAY, KOÇYİĞİT, İNANIR, MANSUR VE ERDOĞAN'A BÖYLE SESLENDİ (TIKLAYIN)
Başbakan Erdoğan, Akil İnsanlar heyetinde yer alan sanatçıların o sözlerini hatırlattı (HABERİ OKU)
BAHANELER TEFERRUATTIR
AK Parti olarak büyük değişim ve dönüşümlere imza attık. Medyanın, STK'ların katkı ve eleştirilerini rehber edinerek süreçleri ilerlettik. En geniş istişare ile hareket ettik. AK Partili olsun ya da olmasın hakkın ve hukukun üstünlüğüne inananların tümünü temsil etmeye çalıştık. Farklı etnik köken, inanç ve mezhepler her ne olursa olsun bir sorunun varlığını kabul ediyor. Bizim ortak paydamız da budur. Biz Türkiye sevdalıları olarak buradayız. Türkiye'nin can alıcı bir meselesinde her ne şekilde olursa olsun çözüm sürecinin dışında kalmak için her bahane teferruattır. Hepimizin ittifak edebileceği konu kanın durmasıdır. Silahı, terörü, şiddeti, çatışmayı, ölümü değil; demokrasiyi, hakkı, hukuku, siyaseti önemseyen, taşın altına elini koyarak yanlışa dur demektir. Bu salondakiler sadece akil değil, cesurdur, yüreklidir. Çok farklı kesimlerden insanların bir arada olması, sorunun çözümüne ilişkin umutları yükseltmiştir.
BU HEYETE NEDEN İHTİYAÇ VAR?
Bu heyeti nasıl samimi niyetlerle oluşturduysak aynı niyetle toplumdaki algıyı da değiştirmek durumundayız. Neler yapacağımız, nasıl bir yol izleyeceğimiz konusunda bizim bazı düşüncelerimiz var. Ancak bu yol ve yöntemde asıl belirleyici olan bu heyet ve heyetin istişareleri olacaktır. Bu yapı içinde yapılacaklar çok daha net bir zemine oturacaktır. Böyle bir heyete neden ihtiyaç duyuluyor. Çözüm sürecinde istikametimiz nedir? Bu sorulara da en kısa sürede cevap vermek arzusundayım. 40 bin insanımızı toprağa verdik. Bu sorun sadece iç barışımızı değil, bölgesel etkinliğimizi de tehdit ediyor. Gerçek, çözümsüzlüğü çözüm gören bu yaklaşımın miadını doldurduğudur. Çözüme karşı olanların istediği ölümlerin devam etmesidir. Biz milletimize bu faturayı ödetmek istemiyoruz. Her yıl belli bedelleri ödemek ne insani ne de vicdanidir.
14 Ağustos 2001'de AK Parti'yi kurarken terörle ilgili çözüm planımızı programımıza koyduk. Enerjimizi bu meseleye değil, büyümeye kalkınmaya aktarmak için yoğun bir çaba sarf ettik. Bu süreçte yanlız kaldık. Elbette bizimle aynı sızıyı yüreğinde hissedenlerden bahsetmiyorum. Ancak gücü olduğu halde, tecrübesi olduğu halde bu can alıcı meselede inisiyatif almayanları mazur görmemiz mümkün değil.
TERÖRE OY ÇERÇEVESİNDE BAKTILAR
ERDOĞAN'IN KONUŞMASININ DEVAMI İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ..
[PAGE]
Bu ülkede teröre kazanacağı ya da kaybedeceği oy çerçevesinde bakanlar oldu ve bunlar hala var. Bu ülkede ocaklara düşen ateşe kasasını doldurmak kapsamında bakanlar da oldu. Halen de var. İsterdim ki bir başbakan olarak ben sadece yol açsaydım, ben sadece yolu temizleseydim, ben isterdim ki açtığımız bu yolda mütefekkirler, gönül insanları, sanatçılar ilerleseydi. En önemlisi de siyasetçiler o yola düşseydi.
Niceleri yola hendekler kazdı, tuzaklar döşedi, bizi yoldan saptırmaya çalıştılar. Taşlandık, saldırıya uğradık. Partimizin saldırısından tutun da Danıştay saldırısına kadar nice badireler atlattık. Hiçbir zaman vazgeçmedik. Umutsuzluğa kapılmadık. Çünkü biz bu süreçte şunu çok net gördük, eğer demokrasi ve hukuk eksikliği varsa o ülkedeki sorunlar birbirini besleyerek artıyor demektir.
Eğer bir ülkede milletin iradesi gasp ediliyorsa, eğer bir ülkede vesayetçi odaklar kendilerini hakim olarak görüyorlarsa, orada ne refah ne de hak hukuk olur.
TERÖR SADECE TERÖR DEĞİLDİR
Terör sadece terör değil. Eğer sadece silahlı saldırı olarak görenler varsa bunlar ciddi şekilde yanılıyorlar. Ekonomik, diplomatik boyutu, sosyal siyasal boyutu olan bir meseledir. Bir ülkeye karanlık istikamet çizme yöntemidir. Toplum mühendislerine imkan sağlamak için bir araca dönüşmüştür. Terör 29 yıl boyunca bu noktalarda kısmen de olsa başarı elde etmiştir. Bu konuyu ele alırken bu boyutları mutlaka göz önünde bulundurmak zorundayız. Silaha, teröre sarılanlar ne kadar suçluysa, Diyarbakır Cezaevi başta olmak üzere o örgütün kurulmasına çanak tutanlar da o kadar suçludur. O örgüte hiçbir yerde bulunmayacak istismar bataklıkları sunmak da o kadar suçtur.
Siyasetçilerin yapacakları sınırlıdır dedim. İşe yaramazlara inat Doğu ve Güneydoğu'ya inanılmaz hizmetler götürdük. İstanbul'da ne varsa Diyarbakır'da da o olacak dedik. Biz hükümet olarak, devlet olarak o bölgeyi şefkatle kucakladık.
ZİHNİYET DEVRİMİ YAPTIK
Şimdi Iğdır'ı aştık, Hakkari ve Yüksekova'da yeni havalimanı yaptık. Bir taraftan yakılıyor biz diğer taraftan yapıyoruz. Bölgedeki 10 yıllık yatırım 40 milyara yaklaştı. Bize 'OHAL'i kaldırın biz başka bir şey istemiyoruz' dediler. DGM'leri kaldırdık. MGK Genel Sekreteri'ni sivilleştirdik. Maddi ve manevi olarak yaraları sarma mücadelesi ettik. Dil yasaklarını kaldırdık. En önemlisi inkar, ret ve asimilasyon politikalarına son vererek büyük bir zihniyet devrimi gerçekleştirdik. Kucaklayan, kabullenen, sahip çıkan, empati yapan bir anlayışı getirdik. Sadece hükümetin adım atması yetmiyor.
ZAMAM HELALLEŞME ZAMANI
Şimdi artık topyekün kucaklaşma zamanı. Şimdi ayrılıklara vurgu yapmanın değil, ortaklıklara vurgu yapmanın, acılara değil ortak zaferlere vurgu yapmanın zamanı. Şimdi hesaplaşma değil helalleşme zamanı. Sosyal restorasyon dönemi başlamalı. Türk'le Kürt'ün tarihi son 29 yıl içerisinde doğru bir tespit değildir. Yaklaşık 1000 yıllık kadim dostluğu anlamıyorlar. Ortak geleceğimizi de anlamayacaklar. Size Sarıkamış, Çanakkale, Malazgirt demeyeceğim. 7 Ağustos 1919. Erzurum Kongresi yapılıyor ve şu ifadeler kaydediliyor; Trabzon vilayeti ve Canik vilayeti ve Doğu vilayetleri Elaziz, Erzurum hiçbir şekilde birbirinden ayrılmayacak şekilde saadette bir birliği kabul eder. Bu çevrede yaşayan bütün İslam unsurları birbirlerinin iştimai ve ırki özelliklerine saygılı öz kardeştirler.
ATATÜRK'ÜN O SÖZLERİNİ HATIRLATTI
29 Ekim 1923'te Gazi, 'Ama bu millî sınırlar içinde, Türkler'in yanısıra, başka İslâm unsurlarının yaşadığı kaydedilmektedir. Bunlar ise ortak geçmişi olan kardeş milletler olarak telâkki edilmektedir. Buradaki Türk ve diğer unsurların yaşadığı yerlerin millî sınırlar içinde yer aldığı, millî birlik ve beraberlik ruhu içinde "vatan" oluşturduğu ve ülkemizin ayrılmaz bir parçasını teşkil ettiği belirtilmektedir.' diye konuştu. Bu öz ve ruh çiğneniyor. Kuruluştaki bu ruh ve öz ihlal edilince işte o zaman tek parti döneminde o yaşadığımız sıkıntılar var. Acımasız bir zulüm dönemi başlıyor. Bu yapıyı bozmak istediler. Sınıfsız, kaynaşmış bir kitle imal etmek istediler. Her türlü farklılığı inkar ettiler. Bu ülkede, aynı milletin fertleri olarak hepimiz aynı zulmü iliklerimize kadar hissettik. Bahaneler, kimliklerimiz farklı olabilir. Ama hepimiz aynı zalim zihniyet tarafından aynı zulme uğradık. Hepimizin varlığı inkar edildi. İnançlar, değerler asimilasyona tabi tutuldu. Tarihimiz, kavramlarımız sakıncalı ilan edildi.
YENİ BİR CUMHURİYET KURMA ÇABASINDA DEĞİLİZ
Biz bu örselenmiş duyguları tamir etme çabasındayız. Kurtuluş Savaşı'ndaki o özü tesis etme çabasındayız. Hatalarımız olabilir. Yeni bir Cumhuriyet kurma çabasında değiliz. Dışlananların olduğu değil, zulüm görenlerin değil, herkesin birinci sınıf olduğu bir Türkiye inşaa etme sevdası içindeyiz.
BU CUMHURİYETİN GÜÇLENMESİDİR
İnançlara, değerlere, dillere kimse karışmasın. Kimse tedirgin olmasın, bu Cumhuriyet'in güçlenmesidir. Birliğin ve beraberliğin pekişmesidir. Bu Türkiye'yi kalkındıracak yegane yöntemdir. İleri demokrasiye ulaşmak için hayati adımlar attık. Biz ileri demokrasi dediğimizde bizi engellemeye kalktılar. Biz de istemeseniz de ileri demokrasi dedik. Böyle bir Türkiye'de sadece imtiyazlılar kaybeder, sadece fitneciler, Türkiye düşmanları kaybeder. Böyle bir Türkiye'de hep birlikte Türkiye kazanır. Acılar ve korkular üzerinden gelecek kurulamaz. Sanal tehditler üzerine değil, karşılıklı güven üzerinden hareket edeceğiz. Kardeşlik hukukunu yüceltme sürecidir. Silahı aradan çıkarma sözü, siyaseti devreye alma sürecidir. Tavizlerin verildiği, geri adımların atıldığı bir süreç değil. Kan akıtmış, gözyaşı akıtmış terörü sonlandırma sürecidir. Kardeşliğimizin önündeki son engel terördür. Terörü sonlandırmak suretiyle kardeşliğimizi güçlendirmekten gayri hedefimiz yoktur.
Bugün Türkiye'nin milyonlarca çiçeğinden oluşan bir bahçe olan bu salondan buram buram Anadolu'ya bahar gelecektir.
İyi niyetle, güzel bir niyetle çıktığımız bu yolda yolumuz açık, kardeşliğimiz daim, iklimimiz her daim bahar olsun diyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.