Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da AK Parti mahalle başkanlarıyla iftar programında bir araya geldi. Erdoğan, AK Parti üyeliğinin sorumluluğu bulunduğunu söyleyerek her üyenin iki oy getirmesi halinde sorunun ortadan kalkacağını ifade etti.
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da AK Parti'nin 2 milyon 300 bin üyesi olduğunu söyleyerek her üyenin iki oy getirmesi halinde meselenin biteceğini söyledi. YSK'nın İstanbul kararını isabetli bulduklarını kaydeden Erdoğan, milletin hakkını hukukunu korumak için mücadele edeceklerini ifade etti.
Erdoğan, Mahalle Başkanları ile İftar Programı'nda açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Artık Yassı Ada idamla anılmayacak, özgürlük ve demokrasiyle anılacak, ama nasıl idam edildiklerini orada anlatacağız." dedi.
"Siyasetimizde millete rağmen yol yürümek yoktur"
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, "Siyasetimizde milletle inatlaşmak, millete rağmen iş görmek, millete rağmen yol yürümek diye bir anlayış kesinlikle yoktur." dedi.
AK Parti'nin İstanbul'da 2 milyon 300 bin üyesi bulunduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"İstanbul'da 2 milyon 300 bin üyeye sahibiz. İstanbul'da bu kadar üyeye sahipsek sadece İstanbul'daki üyelerimizi ciddi manada çalıştıralım. Üyelerimiz arazide bir çalışsın. Bir üye yanında iki oy daha getirsin mesele bitti ama üyelerimizi çalıştıralım önce. 'Üyeyim ama çalışmıyorum' olmaz, üyeliğin bir sorumluluğu var. Kadın kollarımızın 4,5 milyonu aşan, gençlik kollarımızın 1,5 milyonu bulan üye sayıları Türkiye'deki diğer tüm siyasi partilerin toplam üye sayısından bile fazladır. Genel Başkanı olarak teşkilatlarımızın, özellikle de mahalle temsilcilerimizin çalışmalarına hep özel önem verdim ve destekledim."
"İstanbul halkına çok iyi anlatmamız gerekiyor"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şimdi İstanbul'da bir yenileme seçimi olduğunu ifade ederek, YSK'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin 23 Haziran'da yenilenmesine karar verdiğini anımsattı.
Bu kararın verilmesinin gerisinde 31 Mart seçimlerinde yaşanan ve hepsi de belgeleriyle ispatlanan kanunsuzluklar, organize usulsüzlükler, özensizlikler, hırsızlıklar, yolsuzluklar olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Her hırsızlık kötüdür ama oy hırsızlığı, milli irade hırsızlığı tam bir felakettir. Çünkü bireysel hırsızlıkta bir kişinin malını çalarsınız, milli irade hırsızlığında tüm milletin hakkını çalmış olursunuz. Biz bu süreçte attığımız adımlarla milletimizin hakkını, hukukunu, iradesini korumak için mücadele ettik, bu sebeple YSK'nin seçimin yenilenmesi kararını isabetli buluyoruz. Seçim tarihine kadar geçecek yaklaşık artık 4 hafta var. Bu sürecin gerekçelerini İstanbul halkına çok iyi bir şekilde anlatmamız gerekiyor. YSK'nin gerekçeli kararında tüm bilgiler, belgeler, tartışmalar, değerlendirmeler yer alıyor. Ana hatlarıyla baktığımızda YSK'nin iptal kararını iki temel sebebe dayandırdığını görüyoruz. Birincisi memur olması gereken sandık kurulu başkanlarından bir kısmının kanunun açık emrime rağmen özel sektör çalışanlarından, emeklilerden veya ne iş yaptığı bilinmeyen kişilerden seçilmiş olmasıdır. Bilindiği gibi YSK, seçimin yenilenmesi kararını ancak sonuca müessir olacak neticeler doğuracak durumlar ortaya çıkması halinde alıyor. Yani haklı da olsanız her itiraz seçimin yenilenmesi kararının verilmesini gerektirmiyor. "
İlçelerde itirazlar neden reddedildi?
İstanbul'un bazı ilçelerinde ve ülkedeki birçok yerde yapılan itirazların önemli bölümünün haklı da olsa sonuca etki edecek rakamlar ortaya çıkmadığı için reddedildiğini belirten Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde ise her iki başlık altındaki oy rakamlarının sonunu değiştirecek büyüklükte olduğunu kaydetti.
"Bugün ülkemizin önünde gerçekten önemli sınamalar var"
"Vesayete karşı yürüttüğümüz mücadelelere, Gezi olaylarında, 17-25 emniyet, yargı darbe girişiminde, çukur eylemlerinde, terör örgütlerinin saldırılarında ve 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünde buna şahit olduk. Dik durduk ve bunları gönderdik. Bugün ülkemizin önünde gerçekten çok önemli sınamalar var: Ülkemize terör örgütleriyle, ihanet çeteleriyle, envai çeşit tuzakla, tehditle diz çöktüremeyenler şimdi aynı oyunu ekonomi üzerinde oynuyorlar. Milli güvenliğimizle ilgili attığımız adımları bahane ederek ülkemiz ekonomisini yaptırım tehditleriyle yıpratmaya çalışıyorlar. Doğu Akdeniz'de tamamen ekonomik çıkarlara dayalı bir mücadeleyi güvenlik sorununa ve diplomatik krize dönüştürmek için zemin hazırlıyorlar. Esasen önümüze çıkartılan siyasi ve ekonomik sıkıntıların katbekat fazlası bize bu tuzakları kuranların başında var. Kendi durumlarını gizlemek için dünyayı kaosa ve hatta gerekirse kana bulamaya hazır bu çevrelere aradıkları fırsatı inşallah vermeyeceğiz."