Başbakan Erdoğan, düzenlediği basın toplantısında AB Anayasası'nın Türkiye tam üye oluncaya kadar hukuki açıdan hiçbir anlamının bulunmadığını kaydetti.
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Talebimiz olmamasına rağmen, İnsan Hakları Danışma Kurulu'nun hazırladığı rapor bize gelmeden, bu tür şeylerin medyaya verilmesi veya topluma bunun dağıtılması, başına da 'Başbakanlık' koymak suretiyle bunun yapılmasına etik açıdan kimsenin hakkı yoktur'' dedi. Erdoğan, AB Anayasası'nın Türkiye tam üye oluncaya kadar hukuki açıdan hiçbir anlamının bulunmadığını kaydetti. Başbakan Erdoğan, Rize'de basın toplantı düzenleyerek, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, bir gazetecinin, ''Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın sağlık durumuyla ilgili çelişkili bilgiler geliyor, bu konuda sizin bilginiz var mı?'' sorusuna, ''Sizin aldığınız çelişkili bilgi bize de aynı şekilde ulaşıyor. Şu anda Dışişleri Bakanlığımızın aldığı bilgi de yine Fransız makamlarının vermiş olduğu bilgidir. Yoğun bakımda olduğu, hayatta olduğu söyleniyor'' karşılığını verdi. Erdoğan, aynı gazetecinin, ''Sayın Arafat'ın Türkiye'ye gelmek istediği ve Türkiye'ye kabul edilmediği yönünde haberler geliyor. Bu konuda neler diyeceksiniz?'' sorusunu yanıtlarken, ''Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül ile birlikte kendisini aradık, kendisine, 'Eğer Türkiye'de tedavi olmayı düşünüyorsanız sizleri ülkemizde misafir etmek ve tedavinizi de ülkemizde yaptırmayı arzu ederiz' dedik. Kendileri de bu talebimize teşekkür ettiler. Zaten aynı gün Fransa'ya gittiler'' dedi. Bir gazetecinin, 17 Aralık'taki AB Zirvesi öncesinde anamuhalefet ile ortak çalışma yapılıp yapılmayacağı sorusunu yanıtlarken, Erdoğan, son çalışmaların yapılmasının ardından CHP ile de bu görüşlerin paylaşılacağını söyledi. Erdoğan, CHP ile ortak neler yapılabileceğini değerlendireceklerini belirterek, ''Müşterek hareket etmek suretiyle 17 Aralık'ı arzu ettiğimiz şekilde neticelendirmek bizim görevimizdir. Bu görevin bilincinde hareket edeceğiz'' dedi. AB ANAYASASI Erdoğan, bir başka gazetecinin, ''Roma'da AB Anayasası'nı imzaladığınızda çok eleştirildiniz. Okumadan imzaladılar denildi. Bu yorumlar yapıldığında kendinizi nasıl hissettiniz?'' sorusuna ise şu karşılığı verdi: ''Bu tür haberleri verenlerin her şeyden önce bu anayasadan haberleri yok. Anayasanın içeriğini bir tarafa bırakın, nasıl hazırlandığından haberleri yok. Bu anayasayı hazırlayan Hükümetlerarası Konferans'tır. Bu çalışmalar yapıldı ve Türkiye de başından bu yana bu çalışmalara katıldı. Bu çalışmaların sonucunda bu noktalara gelindi. Biz zaten bugüne kadar ki bütün zirvelerde anayasayla ilgili tartışmaları yaptık. Uzlaşma sağlandıktan sonra iş bu noktaya geldi. AB Anayasası'nın Türkiye'yi bağlayıcı hukuki açıdan hiçbir anlamı yok, ta ki tam üye olacağımız ana kadar. Tam üye olduğumuz anda AB Anayasası bizi bağlar. Onun için telaşa da gerek yok. Biz gözlemci sıfatıyla bunu imzalamış olduk. Olay budur.'' Başbakan Erdoğan, Ekim ayı enflasyon oranlarının beklentilerin üzerinde çıkmasının hükümetin enflasyon hedefini etkileyip etkilemeyeceği şeklindeki başka bir soruya, ''Petrol fiyatlarındaki ve tarım ürünleri fiyatlarındaki artışlar etken oldu. Ama ben inanıyorum ki belirlediğimiz hedefi yıl sonu itibariyle gerçekleştireceğiz. Şu anda 2.2 puanlık bir averajımız var'' karşılığını verdi. İHDK'NIN RAPORU İnsan Hakları Danışma Kurulu'nun (İHDK) hazırladığı raporla ilgili de Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: ''Bir defa bir talep üzerine hazırlanmış bir rapor değildir. Bu bir. Böyle bir rapor hazırlandıysa, bu raporun ilk takdim edileceği makam Başbakanlık'tır. Ya da Başbakan Yardımcısı sıfatıyla Başbakan Vekili olan Abdullah Bey'dir. Bunların hiçbirisi yapılmamıştır, yapılmadığı gibi yaygaralar koptuktan sonra bir telaşla bu rapor tekrar ele alınmış, köşeleri falan yumuşatılmış, ondan sonra da Başbakanlık'a gönderilmiştir. Bir defa etik açıdan işin yanlış olan tarafı budur. Talebim olmadan ve talebimiz olmamasına rağmen bize hazırlanan rapor gelmeden, bu tür şeylerin medyaya verilmesi veya topluma bunun dağıtılması, başına da 'Başbakanlık' koymak suretiyle bunun yapılmasına etik açıdan kimsenin hakkı yoktur. Ciddi bir yanlıştır. Böyle bir şeyi zaten Başbakanlık Danışma Kurulu olarak benim kabul etmem mümkün değildir. Kendi kişisel görüşleridir. Paylaştığım görüşlerim olabilir, paylaşmadığım görüşlerim olabilir, o da ayrı. Ama ben yapılanı bir defa etik olarak doğru bulmadığım için değerlendirmesini de yapmıyorum.'' Erdoğan, Kurul'un 2001 yılında oluşturulduğunu, kendi hükümetleri zamanında oluşturulmadığını belirterek, İHDK'nın bir sivil toplum kuruluşu hareketi olmadığını ifade etti. Erdoğan, ''Bir sivil toplum hareketi resmi bir kurum çatısı altında oluşturulamaz. Sivil toplum hareketi bir defa resmi kurumun dışında olur. Sivil olması, bağımsız hareket edebilmesi için resmi çatının dışında olması lazım ki, bağımsız görüşlerini ortaya koyabilsin'' dedi. GÜNEY KIBRIS'IN TUTUMU Erdoğan, bir gazetecinin, ''Güney Kıbrıs, 17 Aralık'tan önce Türkiye'nin kendisini tanımasını istiyor. Ortaya şart koyuyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna, şu yanıtı verdi: ''Türkiye, Güney Kıbrıs konusundaki olumlu yaklaşımını Gümrük Birliği konusunda yapmıştır. Türkiye, Gümrük Birliği konusunda takındığı tavırla aslında verilmesi gereken mesajını da vermiştir. Güney Kıbrıs Rum yönetiminin bu mesajdan aslında nasibini alması lazım. Türkiye, AB'ye tam üye olmadan Gümrük Birliği'ne üye olmuştur. Güney Kıbrıs ise tam üye olduktan sonra Gümrük Birliği'ne kabul edilmiştir ve Türkiye, herhangi bir olumsuz tavrın içerisine girmeden Güney Kıbrıs'ın Gümrük Birliği'ne de 'evet' demiştir. Bu kadar olumlu yaklaşımlar karşısında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve özellikle Başkan Papadopulos, benimle yaptığı görüşmelerde, bana, çok açık ve net, koşulsuz, '17 Aralık'ta Türkiye'nin müzakere sürecine alınmasına olumlu oy vereceğiz' demiştir. Buna rağmen farklı bir tutum içerisine gireceklerine ben ihtimal vermiyorum.'' FUTBOLDA ŞİKE İDDİALARI Başbakan Erdoğan, Türk futbolunda şike iddialarının gündemi getirilmesi üzerine de, şöyle konuştu: ''Bu işlerle Başbakan uğraşmaz. Bu işlerle spordan sorumlu Devlet Bakanımız ve Başbakan Yardımcımız var. O uğraşır. Mehmet Ali Şahin Bey bu konuyla ilgileniyor. Biz bir defa spor anlayışı denen anlayışı benimsemişiz. Bunu sadece maçı yönetenler açısından değil, sadece kulüpler arasındaki bu çirkin ilişkileri değil, tribünlerde de fairplay anlayışıyla zenginleştirmek istiyoruz. Medya, hükümet, tüm spor kulüpleri el ele bunu yapmamız lazım ve yönetimler de bu tür çirkin yollara asla pirim vermemelidirler. Bundan önce yaşanan olaylar karşısında sayın bakanımız gerekli hukuki adımları atacaktır.''