BIST 9.550
DOLAR 34,53
EURO 36,13
ALTIN 2.970,58
HABER /  POLİTİKA

Erdoğan'a Slovenya'dan onur ödülü

Başbakan Erdoğan, Slovenya'da IFIMES tarafından verilen "Son On Yılın Dünya Şahsiyeti" ödülüne layık görüldü.

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Slovenya'dan büyük ödül! Erdoğan, Uluslararası Ortadoğu ve Balkanlar Araştırma Enstitüsü (IFIMES) tarafından verilen ''Son On Yılın Dünya Şahsiyeti'' ödülüne layık görüldü. Ödül töreninde okuduğu şiir nedeniyle cezaevinde yattığı günleri anlatan Erdoğan, AK Parti'nin başarı sırrını anlattı.

Başbakan Erdoğan ve beraberindeki heyet, Slovenya Cumhurbaşkanı Danilo Türk ile görüşmenin ardından Bled şehrine geldi. Başbakan Erdoğan, Hotel Toplice'de dünyaca ünlü Sloven Mucidi Peter Florjançiç ile görüştü. 


Erdoğan, daha sonra IFIMES direktörleriyle bir araya geldi ve bu görüşmenin ardından ödül törenine geçildi. Törende, Erdoğan'a, IFIMES tarafından ''Son On Yılın Dünya Şahsiyeti'' ödülü takdim edildi. Ödülün kendisi için büyük bir gurur vesitesi olduğunu söyleyen Erdoğan, Avrupa'daki güçlü birlikteliği Ortadoğu'da da başarmanın mümkün olduğunu söyledi. Kafkasya ve Afrika'da barışın sağlanabileceğini Balkanlar'da da güçlü bir birlikteliğin tahsis edilebileceğini anlatan Erdoğan, tüm bu bölgelerde farklılıkları değil ortaklıkların öne çıkarılması gerektiğini ifade etti. 

"ŞİİR OKUDUM HAPİS YATTIM"

1994 yılında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilmesinin ardından, okuduğu bir şiir nedeniyle mahkum edildiğini ve hapiste yattığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, ardından, 14 Ağustos 2001'de, yol arkadaşlarıyla AK Parti'yi kurarak, Türkiye'nin idaresine talip olduklarını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Çok kısa süre içinde örgütlendik, kısa süre içerisinde milletimize kendimizi anlattık ve partimizin kuruluşundan sadece 16 ay sonra tek başımıza iktidara geldik. Dış politikada, önümüze son derece sade, basit, anlaşılır ve gerçekleşmesi mümkün bir hedef koyduk, dedik ki; sıfır sorun...

Başta komşularımız olmak üzere tüm ülkelerle aramızdaki sorunları tek tek masaya yatırdık, işbirliğini geliştirmenin yollarını aradık. Gördük ki kimileri on yıllardır, hatta kimileri asırlardır devam eden sorunlar, aslında, bizim Türklerin deyimiyle, incir çekirdeğini doldurmayacak sorunlardı. Birçok sorunun, bir çözüm yöntemi olarak çözümsüzlüğe mahkum edildiğini gördük. Birçok sorunun, iletişimsizlikten, diyalogsuzluktan kaynaklandığını fark ettik. Aynı şekilde, birçok sorunun, kendi ülkemize bir maliyet yüklediği kadar, muhatabımıza da bir maliyet yüklediğini müşahede ettik. Ön yargıları, ön kabulleri, kalıplaşmış bahaneleri, statik gerekçeleri elimizin tersiyle ittik ve cesaretle, kararlılıkla bu sorunların üzerine gittik.

Kıbrıs meselesinde, çözümü zorlayan taraf biz olduk. Ermenistan'la çözümü zorlayan taraf biz olduk. Yunanistan'la sorunları masaya yatırıp, diyalogla sorunları çözüm yoluna koyduk. Romanya ile Bulgaristan ile Rusya, Gürcistan, İran, Irak, Suriye ile yani tüm komşularımızla aramızdaki küçük ya da büyük meseleleri birlikte masaya yatırdık, birlikte çözümler aradık. Hiçbir sorunun kördüğüm olmasına, çözümsüzlüğe mahkum edilmesine müsaade etmedik. Dış politikada çözümsüzlüğe, dış politikada umutsuzluğa asla inanmadık ve inanmıyoruz.''