BIST 9.539
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 2.992,52

Erdoğan’a karşı ABD'ci Gladyo artıkları!..

Erdoğan, bu devletin ve bu milletin alıştırıldığı bütün bağımlılık tabularını yıkarken, gelecek nesillere başları dik alınları açık bir Türkiye bırakmak için verilen mücadeleyi anlamak istemiyorlar. Kim onlar?..

Üzülerek görüyoruz ki…

Bu ülkede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği mücadelenin değeri yeterince bilinmiyor…
 
Hani deriz ya...

Herkes kendine Müslüman!.. 

Aynen öyle...

Tayyip Erdoğan sırtlamış ülkenin sorunları  uzun ince yolda yürüyor...

Birileri hala  bu devletin ve bu milletin alıştırıldığı bütün bağımlılık tabularını yıkarken, gelecek nesillere başları dik alınları açık bir Türkiye bırakmak için verilen  verdiği mücadeleyi anlamak istemiyor...

Veya kafaları karıştırılıyor ülkem insanının...
 
Öyle bir  akıl tutulması yaşanıyor ki;

Tayyip Erdoğan’ın verdiği bu büyük mücadeleyi  birbirlerine asla benzemeyenler siyasi emelleri ile kirletmek  için ne yazık ki  omuz omuza vermiş!..

Tek hedefleri Tayyip Erdoğan!..

Sözde ülkücü Meral hanım siyasi yaşamları boyunca ülkücüler için hayırlı bir rüya görmeyen, düşman gibi bakan   CHP  ile birlikte  PKK'nin siyasi kanadı HDP ile aynı safta buluşmuş!..

FETÖ'ya  ise tek kelimeleri  yok...

Ya sözde Milli Görüşçü Temel Bey!..

O da ne hikmetse  CHP'nin kayığına binmiş maşallah!..

Yetmedi...

Hayallerinde dahi  göremeyecekleri şekilde Erdoğan'ın bu ülkede Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan yaptığı eski yol arkadaşları da   Tayyip Erdoğan düşmanı ABD gladyosuna hizmet eder olmuş...

Hepsi birden Selahattin Demirtaş sevici olmuşlar!..

Daha dün dediklerini birer birer yalanlamaya başlamışlar maşallah!..

Ne ilkeleri kalmış ne duruşları...

Varsa yoksa Tayyip Erdoğan düşmanlığı!..

Ne yazık ki Tayyip Erdoğan her birini kalbindeki Karacaahmet mezarlığına gömer duruma gelmiş!..

Türkiye'nin aydınlık yarınları ve bekası için ABD, İsrail, Yunanistan, İngiltere ve AB ülkeleri ile mücadele ederken birde   bu zat-ı muhteremlerle mücadele etmek  gibi ihaneti yaşıyor Recep Tayyip Erdoğan...

Ahh be Reis!..

Bu ülkeyi yüzde yüz yerli ve milli bir anlayış ile yönetmek, dünyada  konuşulan ve saygınlığı olan bir ülke konumuna getirmek kolay mı?
 
ABD’ye, AB’ye, İsrail’e, İngiliz’e karşı dik durmak, kendi bildiğin yoldan yürümek kolay mı?
 
Küresel güçlerin sadece Türkiye üzerinde değil mazlum ülkeler üzerindeki  menfaat projelerine engel olmak kolay mı?

17 yılda bütün dünyanın hayranlık duyacağı muhteşem projelere imza atmak kolay mı?

Şöyle bakıyorum...

Daha ne yapsın Tayyip Erdoğan dememek mümkün mü?

Bu ülke nereden nereye geldi sorusunu kendi vicdanına sorup cevap alan insanların sesi yükselmeli artık!..
 
Tayyip Erdoğan  her insan gibi bu dünya da bir fani, bu devlet ilelebet  baki ise ise Tayyip Erdoğan kimin adına bu büyük mücadeleyi veriyor?

Bu devlet, bu millet ve gelecek nesiller için değil mi?

Yarın tarih, Allah uzun ömürler versin Tayyip Erdoğan’ın bugün verdiği bu büyük mücadeleyi altın harflerle yazarken  bunun değerini bilmeyenlerin yarın tıpkı  sağlığında değeri bilinmeyen Sultan Abdülhamit  ve  Erbakan hoca' dan bugün özür  diler duruma geleceklerinden hiç şüphem yok...
 
Kim ne derse desin;

Türkiye hiçbir dönem böylesine  güçlü bir şekilde bağımsız bir duruş sergileyemedi,  dünya siyaset sahnesinde  böyle güçlü bir şekilde söz sahibi olamadı, böylesine oyun  kuran devlet olamadı...

İşte görüyoruz Alman’ı , Fransız’ı İngiliz’i,  Rus’u gerek Akdeniz'de gerekse Ortadoğu'da Tayyip Erdoğan'sız hiç bir  toplantı yapamıyor.

Yani Türkiye küresel güç olma yolunda dev adımlar atarken Türkiye dışında herkes bu gerçeği görüyor ama bir benim ülkemin kalpleri mühürlenmiş muhalefeti  görmüyor...
 
Hem de;

Bu ülkenin içinde cirit atan, devletin içine sızmış ajanlarla mücadele ederek ve içeriden her türlü şer ekseninin itibar suikast girişimine rağmen bunu başarıyor Recep Tayyip Erdoğan...

Bir tarafta Tayyip Erdoğan ve ona kayıtsız şartsız destek veren Devlet Bahçeli yani Cumhur ittifakı ...

Diğer tarafta başta haydut devletler olmak üzere  içerideki izansız muhalefet  FETÖ'sü, PKK'sı kimi ararsan  yani topu birden karşıda.

Bakın sizlerle izni ile  üstat yazar Mustafa Güldağı’nın mükemmel şekilde kaynakları ile sunduğu herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm  “Coğrafi ve zihinsel işgalin arka planı; KUŞATMA” adlı kitabından bir bölümü paylaşmak istiyorum…

Çünkü Türkiye'de aslında neyin ne olduğunu  gösteriyor...

Halen de neler olduğunu anlatıyor...

Buyurun okuyalım;
 
                                                   ***
 
“Resimdeki adam kim biliyor musunuz?


 
Dikkat buyurun.
 
NATO karargahında görev yapmış olan Albay Turan Çağlar.

Kendisi aşırı bir NATO'cu ve ABD hayranıydı.

1950'de NATO'ya girdiğimizde ABD, askeriyemizde birçok adam devşirip eğitti, çıkarı için kullandı.
 
Askeriyemiz NATO'cularla dolmuştu. Turan Çağlar da bunlardan biri.

O kadar NATO'cuydu ki doğan kızının adını NATO koydu.

Lale NATO.

Lale NATO, babası NATO karargahında görevliyken karargahta doğmuştu.
 
Turan Çağlar ABD'nin yaptırdığı 1960 darbesinde aktif rol aldı. Emekli olduktan sonra ABD adına çalışan vakıf ve iş adamları ile ortak faaliyet yürüttü.
 
CIA ajanları ile görüşüp devlet ve ordu sırlarını ve faaliyetlerini CIA'ya verdi.
1983 yılında CIA ajanlarını takibe alan MİT, telefon dinlemeleri yaparken kendisini "John" diye tanıtan bir Türk'ü takibe aldı.
 
Bu "John" kod isimli kişi Emekli Albay Turan Çağlar çıktı.
 
Her ay iki kez CIA ajanları ile buluşup onlara bilgi veriyordu.
Turan Çağlar 15 yıl boyunca Türk ordusu ile ilgili bilgileri CIA'ya verdiğini itiraf etti.
 
Yargılanıp 15 yıl hapsi istendi.

Yargılama sırasında "Zaten bütün hükümetler, Genelkurmay Başkanları Amerikan hesabına çalışıyor, ben yapınca mı suç oldu!" dedi.
O ara aniden öldü. Kalp krizi dendi.
 
Kızı Lale NATO'ya ne oldu dersiniz?
 
Barış Manço ile evlendi ve çocukları oldu.
 
Barış Manço 1999'da ölmeden önce canlı yayında Türkiye'de gerçekleşen 4 darbeden sonra müzik piyasasına gizli bir el tarafından el atıldığını söyler.
 
Darbeyi yaptıran güçlerin sosyal hayat hakkındaki projelerini tespit eder.
 
Tüm bunlarla ilgili çok önemli bilgilerin olduğu bir belgesel çalışması yaptığını söyler.

Bu açıklamalardan 1 ay sonra Barış Manço ölür.
 
Kardeşi Savaş Manço kardeşinin öldürüldüğünü söyler.
 
Her neyse konu Barış Manço değil.
 
Orduda, emniyette, hukukta, istihbaratta, bürokraside, mecliste Albay Turan Çağlar gibi birçok ABD'ci Gladyo artığı var.
 
Türkiye Akdeniz'de, Libya'da, Ortadoğu'da NATO ve ABD çıkarına aykırı stratejik adımlar atarken bu elemanlara dikkat etmeli.
 
2 bin yıllık tarihimizin en büyük süreçleri yaşanıyor.
 
7 yıldır yaşananları parti kavgası sananlar yanılıyor.
 
Türkiye'nin içindeki Derin NATO temizliğini durdurmak, Türkiye'nin Akdeniz, Afrika ve Ortadoğu'dan elini çekmesini isteyen büyük odak psikolojik ve fiziki operasyonu çoktan başlattı bile.”
 
                                            ***
Her bir cümlesine katılmamak mümkün değil…
 
İşte manzara budur…
 
Tayyip Erdoğan’ın “Bağımsız güçlü bir Türkiye” için verdiği  mücadelenin kilometre taşlarını anlatmaya yeter de artar bile…
 
Dikkat edilmesi gereken budur!..
 
Oyun budur!..
 
Türkiye’nin önünü kesmeye çalışanların operasyonlarının bitmediği aşikardır…
 
Tayyip Erdoğan’ın verdiği bu büyük mücadeleyi kendi adına değil, bu ülkenin aydınlık yarınları adına verdiğini bilmemek, görmemek ve destek olmamak bu millete  ihanettir…
 
Türkiye Cumhuriyeti Devleti milletiyle birlikte Tayyip Erdoğan liderliğinde  yeni  bir tarih yazıyor...
 
Nasıl bir tarih yazıldığını  Yunan TV’leri dahi anlatır ama Kemal Beyler, Meral Hanımlar, Ali Babacanlar, Güller, Davutoğullları, Temel amcalar anlatmaz…

 
Anlatamaz!..

Çünkü ne yazık ki gladyo artığı olmak böyle bir şey olsa gerek...
 
Çünkü bütün varlıklarını  devletin ve milletin menfaati üzerine değil Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerine kurmuş ve postu oraya atmışlardır...
 
ABD’de, AB’de, İngiltere’de, İsrail’de, Yunanistan’da gazete yazarlarının  Türkiye’ye  yönelik korku dolu  sözlerinde  görürsünüz Tayyip Erdoğan’ın kim olduğunu…
 
Adamlar, Ortadoğu’da, Akdeniz’de, Kafkaslarda söz sahibi olan, askerini hiç kimseden icazet almadan güvenliği için sınır ötesine taşıyan, kendi silah sanayini inşa eden bir Türkiye gerçeği karşısında büyük bir şaşkınlık yaşıyor. 
 
Bu satırları yazarken Tayyip Erdoğan’ın duasını duyar gibi oluyorum…
“Ya rabbi beni (eski) dostlarımdan koru, ben düşmanlarımla baş ederim”
Vesselam…