Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, medya temsilcileriyle iftarda buluştu. Erdoğan, kalemini terör örgütünün eline verenlerle dağa çıkanlar arasında bir fark olmadığını söyledi.
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, manşetini kalemini terör örgütünün eline verenlerle dağa çıkanlar arasında bir fark olmadığını söyledi. Erdoğan, FETÖ'cülerin servis ettiği çarpıtmalara yer verenlerin bu faaliyetlerinin gazetecilikle bağdaşmadığını ifade etti.
Erdoğan, dün Huber Köşkü'ndeki iftar yemeğinde medya temsilcileriyle bir araya geldi. İnternethaber Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Özışık'ın da katıldığı iftarda, Türkiye'nin uzun yıllar haber yerine dezenformasyonla
ağır bir propaganda programıyla karşı karşıya kaldığını söyleyen Erdoğan, medyanın kamuoyu oluşturan bir kuvvet olmak yerine kendisini siyasetin, yargının, yasamanın ve özellikle de yürütmenin yerine koyan bir konumda gördüğünü ifade etti. İşte Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları:
"Batı'daki bazı kuruluşlar sürekli bize gelirler hapisteki gazeteciler teranesi, tutturmuş gidiyorlar. Biz yurt dışına çıktığımızda aynı şeyi söylüyorlar; 'Sizin cezaevlerinde çok tutuklu gazeteci var.' Bugün ülkemizde, Bakanlığımızın rakamlarını veriyorum,mesleğini gazeteci olarak ifade ederek cezaevinde bulunan 177 kişiden sadece 2'si sarı basın kartı sahibidir. Bu 177 kişiden biri cinayet suçundan, diğerleri de terör örgütleriyle olan ilişkileri sebebiyle cezaevinde bulunuyor. Bunu öyle bir dezenformasyonla Batı dünyasına bildiriyorlar ki Batı dünyası da alıyor onunla bizim önümüze geliyor.
"MEDYA DÜNYASI HUKUKA BAĞLI OLMAK ZORUNDA"
İktidarlarımız döneminde diğer alanlarda olduğu gibi medya sektöründe de farklı seslerin, farklı görüşlerin dillendirilmesine özellikle imkan sağlamaya gayret ettik. Ayrıcalıklarını kaybedenler bundan rahatsız olsalar da bugün medyamızın daha renkli, daha demokratik daha çoğulcu olduğunu bir muhakkaktır, bir gerçektir. Demokraside ulaştığımız seviye itibarıyla ülkemizde artık hiç kimse milli iradeyi yok sayamaz. Kendini milletin ve seçtiklerinin üstünde göremez. Türkiye'de anayasa ve yasalar herkes için bağlayıcıdır. Nasıl siyasetçiler hukuk içinde hareket etmek zorundaysa şüphesiz ki gazetecilerin, medya dünyası mensuplarını aynı şekilde hukuka bağlı kalmak zorunda olduğu bir Türkiye'de yaşıyoruz.
"GAZETECİLİKLE BAĞDAŞMAZ"
Milletin bütün sırlarını, menfaatini, bu şekilde yer ile yeksan etmek kimsenin haddine değildir. Uluslararası karalama kampanyalarına kalemşörlük yapmak da gazetecilik değildir. Hele hele FETÖ'cülerin servis ettiği çarpıtmalar üzerinden devleti, devletin güvenliğini, ülkenin geleceğini hedef almak asla gazetecilikle bağdaşmaz. Bugün ortalığı ayağa kaldıranlar, nümayişle suç bastırmaya çalışmak yerine öncelikle kendilerini hesaba çekmeli, FETÖ ile iş birliklerini sorgulamalıdırlar. Hukuk önünde hiç kimse layüsel değildir, dokunulmaz asla değildir. Kendi istedikleri kararlar çıkmadığında yargı kurumuna saldıranlar en büyük zararı bu ülkeye veriyorlar. Unutmayın adalet yollarda değil, adliye binalarında aranır.
"GERÇEKÇİ OLALIM"
Terör örgütü mensuplarıyla iş birliği içinde hukuku çiğnemenin, milli güvenliği tehdit eden eylemlere girişmenin elbette bir müeyyidesi olacaktır. Dünyanın hiç bir ülkesinde devlet sırlarını yasa dışı yollarla, tahrif ederek, eğip bükerek sözüm ona haberleştirmek gazetecilik faaliyetiolarak görülemez, gerçekçi olalım.
Yerli ve Milli olarak milletimizn menfati olduğu yerde bana göre diğerleri teferruattır. Halkımızın moralinin yüksek tutulması sizlerle beraber olacaktır."