Başbakan Erdoğan yeni CHP liderine sert sözler yüklendi. Başbakanın hedefinde Doğan medyası da vardı.
Abone olİNTERNETHABER.COM- Başbakan Erdoğan Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'yi statükoculukla eleştirdi ve populizm yaptığını savundu. "Manşetle gelen manşetle gider. Sabah rüzgarıyla gelen, akşam rüzgarıyla gider" sözleriyle Kılıçdaroğlu'na yüklenen Erdoğan, Doğan medyasının CHP'ye verdiği desteğe dikkat çekti.
Erdoğan, "VTR'sinde, malum Ergenekon olayının olduğu bir kongreden bu ülkeye ne gelir, soruyorum size?" sorusuyla CHP'nin yeni vizyonunu eleştirdi.. Kılıçdaroğlu'nu neden aramadığına da açıklık getiren Erdoğan, "davet edilmeyen yerde olmayız. Nezaketsizlik sayarız. Bu nedenle ben onları aramadım" dedi.
Erdoğan, medya tartışmalarıyla ilgili yeni bir terim kullandı. Candaş ve yoldaş medyanın türediğini savundu. Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi.
SHP'NİN KOALİSYON ORTAĞI OLDUĞU DÖNEMDE MADEN KAZASI
1992'de Zonguldak TTK Kozlu işletmesinde tam 263 işçimizi kaybettik. Taşeron yapmıyordu o işleri TTK... Bakın bunu söylüyorum. Ama bu ülkede aşırı uçlar, taşeron deyip, aman yarabbim, onda olduğu zaman işte buyur, TTK... İktidarda hangi partiler vardı? DYP-SHP hükümeti. Yani bugünün CHP'si o gün iktidardaydı.
HERKES CİBİLLİYETİNİN GEREĞİNİ YAPIYOR
Zonguldak'taki kazanın nedeni tespit edilmeden birileri insafsız eleştiri oklarını bize yağdırıyor. Önce suçlu aramak değil insanları kurtarmaktır. Hukukun gereği neyse o yapılmaktardır. Bundan herkes emin olmalıdır. Herkes cibilliyetinin gereğini yapıyor bundan kimsenin şüphesi olmasın.
DAHA YOĞUN TEDBİRLER ALINACAK
Bu olayda Zolduldaklı kardeşim metanet içinde. Kendisini tahrik etmek isteyenlere tenezzül etmiyor. Edep adap bilmeden adeta intihar komandosu gibi küfrediyor. Bu türler var. Ama hamdolsun halkın bu oyunlara gelmiyor. Biz sorunları milletimle birlikte çözmeye devam edeceğiz. Daha yoğun tedbirlerle kazaları minimize edeceğiz. Zonguldak'taki kaza ile ilgili yapılması gereken sosyal güvenlik çalışmalarını süratle yürütüyoruz.
CANDAŞ VE YOLDAŞ MEDYA
CHP'de önemli olan koltuğun değişmesi değil zihniyetin değişmesidir. Zihniyetin bir katre dahi değişmediği alenen ortaya çıktı. Medya dünyasındaki çevreler AK Parti'ye destek veren grup varsa 'yandaş medya' damgası vuruyorlar. Bu vesileyle iki medya türedi şimdi. Candaş ve yoldaş medya...
MEDYA BARONLARI AVUCUNU YALAYACAKTIR
Medya egemenliği milli egemenliğin üstünde değil. Bazı köşe yazarlarının ayakkabılarını çıkarak masalarının üzerinde nasıl alkış tuttuklarını da gördük. Medya egemenliği milletin egemenliğinin karşısında her zaman avucunu yalayacaktır.
TENEKE TENEKEDİR
CHP'de olan statükoculuğun popülizme kaymasıdır. Tenekeyi istediğiniz kadar altın sarısına boyayın, altın olmayacaktır. Teneke tenekedir. Bu CHP zihniyeti kolay kolay değişmez. Eğer değişirse, zaten o zaman da geriye CHP kalmaz. Biz istiyoruz ki muhalefet partileri de zihniyet, üslup ve anlayış değiştirsin.
TİMSAH GÖZYAŞLARI
Bir önceki genel başkanlarının, nasıl manşetlerle al aşağı edildiğini görsünler ve ondan ibret alsınlar. Ağlayanlar var mıydı? Vardı. 'Aday olmayacağım, aday değilim' diyenler var mıydı? Vardı. Peki, 'aday olmayacağım' dediğin halde, niye oldun? Ağlayanlar, etrafını hemen sarıp sarmaladılar. Nasıl oluyor bu iş? Dedim ya timsahın gözyaşları bunlar. Şimdi yeni bir senaryo hazırlandı, bu senaryoyu oynuyorlar. Fakat bunların hiçbirisi tutmaz.
KURULTAY STATÜKOYU DAHA DA GÜÇLENDİRDİ
Anamuhalefet partisinin değişim sloganıyla girdiği kurultayın statükoyu daha güçlendiren, ülkenin temel meselelerini teğet geçen, çetelere daha güçlü sahip çıkan bir netice ile sona erdi. VTR'sinde malum Ergenekon olayının olduğu bir kongreden Türkiye'ye ne gelir?
KAYSERİ'YE DENİZ GETİRMEK
'Bu tür, bol cek, caklı söylemlerin, bir adam sonrası; Kayseri, Kırşehir, Çorum, Çankırı, Yozgat, Diyarbakır ve Mardin'e deniz getirme vaadidir. Geçmişte bu vaatleri yapanlar oldu. Biz Kayseri'ye deniz getiremedik ama Yamula Barajını getirdik.
MANŞETLE GELEN MANŞETLE GİDER
'Yaşanan her olayda, cilalarının döküldüğüne şahit olacaksınız. Kurulan her cümlede, ortaya konulan her ifadede makyajın döküldüğünü göreceksiniz. Manşetle gelen, manşetle gider. Sabah rüzgarıyla gelen, akşam rüzgarıyla gider. Eğer bu sözüme inanmıyorlarsa, çok uzağa gitmesinler.
MANŞETLERLE YELKENLERİ ŞİŞİRİLENLER
Bunlar da onları ikna etmeye yetmiyorsa, gitsinler yakın siyasi tarihimizde, 'yeni başbakanı tanıyalım' tarzı manşetlerle tezgaha sürülen, işi bittikten sonra ya da beklentileri karşılamadığı için yine manşetlerle pazardan geri çekilenleri hatırlasınlar. Yelkenleri manşetlerle şişirilenler, açık denize çıkınca alabora olurlar. Sanal can simidine sarılanlar, kendi kaderleri ile başbaşa kalırlar.
İŞSİZLİĞİ DİLİNE DOLAYANLAR
Halk kelimesini ağızlarından düşürmeyenler sırtlarını halka değil, goygoyculara dayamış durumdalar. Yoksulluk edebiyatı ile milletin hissiyatını istismar etmeye çalışanlar, sırtlarını millete değil, bir kez daha çetelere dayamış durumdalar. İşsizliği dillerine dolayanlar, o işsizliğin en büyük sebebi statükoya sırtlarını dayamış durumdalar. Üç kelimelerinden biri halk olanlar, referandumda halka gitmek yerine, Anayasa Mahkemesine gitmeyi tercih ettiler. Halka bu kadar inanıyorsanız, güveniyorsanız niçin halka gitmiyorsunuz? Siz nereye gittiniz? Anayasa Mahkemesine gittiniz.
NİYE ARAMADIM
Türkiye'nin kurucusu partisi diyen bu partinin yönetimi, kongrelerine Türkiye'nin iktidar partisini davet etmemiştir. Biz davet edilmeyen yerde olmayız. Onu da ayrı bir nezaketsizlik sayarız. Buna rağmen arkadaşlarıma şunu söyledim. Hem bir davetin gelmediğini özellikle duyurun, ayrıca da kendilerine demokrasinin hayırlı olsun deyin. Siz aramayacak mısınız? Hayır ben aramam. Benim hareketimin, benim davamın bir izzeti, bir onuru vardır. Bu izzete, bu onura asla leke düşürmem. Biz davet edilen eve gideriz. Davetsiz hiç bir eve gitmeyiz. Kapı çalmadan hiç bir evden içeri de girmeyiz. Bu bizim geleneklerimizin bize verdiği bir öğretti.
UFKU ANKARA ÖTESİNİ GEÇMEYENLER BİZİ ANLAYAMAZ
Ufku Ankara'nın ötesine geçemeyenler bizi anlayamaz. Türkiye ve bölgesinde barış istiyor. Anayasa değişikliği ile çetelere boyun eğmeyeceğimizi gösterdik. Anayasa değişikliğinde son sözü medya değeil millet söyleyecek. Referandumun 12 Eylül'e isabet etmesi en büyük hayır oldu.
DAĞ TAŞ DOLAŞACAĞIZ
İşte bu kadro, evel allah bu bayrak yarışında bunu gerçekleştirecek. Milletvekilleriyle, teşkilatıyla, tüm belediye başkanlarıyla, il genel ve belediye meclis üyeleriyle hep birlikte, dağ taş demeden, il il, ilçe ilçe, mahalle mahalle, sokak sokak, hane hane dolaşacağız. Tek tek her vatandaşımıza ulaşacağız. Anayasanın ekmeğimizle, emeğimizle, geleceğimizle yakından ilgili olduğunu anlatacağız. Temel hak ve özgürlüklerle dört dörtlük yakından ilgili olduğunu anlatacağız. Bu değişikliğin Türkiye'yi çok farklı bir kulvara taşıyacağını anlatacağız. CHP, MHP, BDP'nin Mecliste nasıl ittifak yaptıklarını, nasıl kader birliği yaptıklarını, nasıl omuz omuza vererek Türkiye'nin atılımı, şahlanışı, değişimi önünde set çekmeye çalıştıklarını anlatacağız.
İSTANBUL'UN FETHİ
Fatih'in ve onun kahraman askerlerinin ve şehitlerimizin bu en büyük emanetine hakkıyla sahip çıktık ve çıkmaya da devam ediyoruz. Fethin 557. yıldönümü dolayısıyla Sultan Fatih'e bu toprakları bize vatan kılan tüm şehitlerimize, gazilerimize de minnet borcumuzu bir kez daha ifade ediyor, hepsinden Allah razı olsun, Allah rahmetini esirgemesin diyoruz.
NECİP FAZIL'DAN ŞİİR OKUDU
Başbakan Erdoğan, bugünün ayrıca Necip Fazıl Kısakürek'in ''hakka yürüyüşünün'' yıldönümü olduğunu hatırlatarak, ''Zaman gerçekten su gibi akıp gidiyor'' dedi. Tam 27 yıl önce 25 Mayıs günü nakış nakış işlediği mücadele dolu hayatını ''üstadın sahibine iade ettiğini'' anlatan Erdoğan, Kısakürek'in şiirinden dizeler okudu. Erdoğan'ın okuduğu Kısakürek şiiri şöyle: ''Gideriz, nur dolu izde gideriz/Taş bağırda sular dizde gideriz/Bir gün akşam olur biz de gideriz/Kalır dudaklarda şarkımız bizim...''