BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan'a göre Denktaş geliyor

Denktaş'ın resmi olarak 'gitmiyorum' demediğini belirten Erdoğan, Denktaş'ın neden kırıldığını da anlattı.

Abone ol

Erdoğan, Başbakanlık Resmi Konutu'ndan katıldığı STV'deki ''Haluk Örgün ile Haber Kritik'' programında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Erdoğan, ''KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, gelişmelerden anladığımız kadarıyla Ankara'ya haber vermeden, Kıbrıs görüşmelerinden çekildiğini açıkladı. İsviçre'ye sanırım Denktaş'sız gidiyorsunuz. Bu çözümü nasıl etkiler?'' sorusunu yanıtlarken, Denktaş'ın bu müzakere süreçlerini başından beri götürdüğünü anımsattı. Son dönemdeki müzakereler başlarken bunu başından sonuna kadar Denktaş'la götürmekte kararlı olduklarını her yerde ifade ettiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu son noktada aslında Sayın Denktaş'ın ifadelerinden müzakereden çekilmek gibi bir şey anlamıyorum, böyle bir şeyi anlamak da istemiyorum. Bu arada şöyle bir şey oldu. Yunanistan seçimleri yeni yapılmıştı. Seçimlerin ardından da Sayın Kostas Karamanlis'in, (bu başbakanlar düzeyinde değil de dışişleri bakanları düzeyinde yapılsın) şeklinde açıklaması oldu. Denktaş belki bundan dolayı (bunu uzaktan izleyeceğim) gibi bir yaklaşım göstermiş olabilir. Kaldı ki bize bugüne kadar resmi olarak intikal etmiş bir şey yok. Karamanlis'in katılacağına yönelik bir haber geldi. Biz zaten Sayın Annan'a da (bunun başbakanlar düzeyinde yürümesini istiyoruz, ama en üst düzeyde dışişleri bakanımızın katılabileceğini) söylemiştik. Karamanlis böyle bir karar verirse biz ona katılırız. Bu müzakerelerde KKTC için ortak olmazsa olmazlarımızı göz ardı etmeden, ama her iki tarafın çıkarına olacak şekilde bu sorunu çözelim istiyoruz.'' ''AYNI FOTOĞRAF KARESİ'' Erdoğan, onlarca yıl süren bu sorunun sadece KKTC'deki vatandaşı rahatsız etmediğini, Türkiye'dekileri de rahatsız ettiğini ifade ederek, şunları kaydetti: ''Bunun çözülmesi lazım. Siyaset çözüm sanatıdır. Siyaset sorun üretme sanatı değildir. Ama ülkemizde ne yazık ki Kıbrıs sorununa yaklaşırken sorun üretmeyi hedef alanlar var. Hamasetle yaklaşanlar var. Bizim Kıbrıs ile ilgili hassasiyetlerimiz bellidir. Ama ne yazık ki Türkiye'nin 1974'teki barış harekatına o zamanlar karşı çıkanlar, o zamanlar TSK'yı işgalci görenler, şu anda arşivimde var, şu anda bakıyorum, Kıbrıs'a sahip çıkanlarla aynı fotoğraf karesinin içinde yer alıyor. Bunu anlamak mümkün değil. Neyi ne için yaptığımızı çok iyi bilmemiz lazım. Burada olmazsa olmazlarımız vardır ve attığımız her adımda en geniş manada müzakeresini yaparak, ondan sonra da hükümet olmanın getirdiği siyasi riski göze alarak, bu adımı atarız. Bunun Lozan'da da örneklerini yaşadık. Bugün bazı adımlar atılırken zaman zaman usul noktasında farklı yaklaşımlar ortaya çıkabilir, ama bu farklı yaklaşımlar hiçbir zaman KKTC'deki vatandaşlarımızın aleyhine olacak şekilde neticelendirmek mümkün değildir. Biz ne kadar iyi niyet gösteriyorsak, karşı taraftan da aynı iyi niyeti bekleriz. Karşı taraf da aynı iyi niyeti gösterirse, bu sorunu çözme imkanımız olur.'' ''ÇÖZÜMDEN YANAYIZ'' Başbakan Erdoğan, Kıbrıs görüşmeleri sürecinde hükümetin aldığı kararların ''devlet politikası değil de siyasi bir karar'' şeklinde gösterildiğinin ifade edilmesi üzerine, ''Bunların hiçbirini samimi olarak görmüyorum. Samimi görmemiz mümkün değildir'' dedi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığında konuyla ilgili bir zirve yapıldığını, MGK'da konunun enine boyuna görüşüldüğünü, Bakanlar Kurulu'nda tartışıldığını anlatan Erdoğan, konunun Davos'ta, ABD'de Bush'la, Prodi'yle, devlet başkanlarıyla aynı ayrı ele alındığını belirtti. ''Burada bir çözümsüzlük ortaya çıkarsa bu Güney'den olsun, bizden olmasın'' dediklerini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ama bizim olmazsa olmazlarımıza iş gelirse, orada biz de kalkar tavrımızı koyarız. Olay bu kadar basittir. Ama çözmek istiyoruz, iyi niyetimiz bu istikamette. 1 Mayıs'tan önce bu işin çözülmesinden yanayız. Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti doğacak. Aynı bayrak, aynı marş ortaya çıkacak. Sizi şu anda devlet olarak kimse tanımıyor, o andan itibaren devlet olarak tanıyacaklar. Bunda samimiler mi onu görürüz? Biz samimi olarak adımımızı atacağız. Şu anda ben devlet olmanın bedelini tayin edemiyorum. Bunu yakalamak, dünyada devlet olarak tanınmak, Türkçe'nin AB'de resmi dil olarak kullanılması çok önemli şeyler.'' ''ÇEKİLİYORUZ DİYEMEYİZ'' Buradaki üç önemli hassasiyetin, iki kesimliliğin kuvvetlendirilmesi, garantörlüğün kuvvetlendirilmesi ve haritanın daha dürüst hale getirilmesi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu: ''TSK'nın orada varlığının devamını belli bir miktarda da olsa istiyoruz. Mal mübadelesi konusundaki hassasiyetlerimiz karşılıklı olarak görüşülüyor. Bunlar görüşülür, mutabakat sağlanırsa bir çözüme varılır. Ama (biz buradan çekiliyoruz) dememeliyiz, diyemeyiz. Ben inanıyorum ki, Sayın Denktaş'ın da gazetelerde yer aldığı şekilde bir çekilmesi söz konusu değildir. Son ortaya çıkan tablo sebebiyle dışardan izleme, Sayın Başbakan Talat'ın ve Sayın Serdar Denktaş'ın gitmesi şeklinde değerlendirmiş olabilir.'' Erdoğan, ''Sayın Denktaş'ın katılacağını düşünüyor musunuz?'' sorusu üzerine, ''Henüz böyle bir görüşmemiz olmadı ama, görüşürüz'' dedi. REJİM TEHLİKESİ Başbakan Erdoğan, ''Rejim tehlikesi Türkiye'de rahat kullanılan bir cümle... Rejim tehlikesi o kadar kolay mı?'' sorusu üzerine, şu yanıtı verdi: ''Bu tür bir yaklaşım çok çirkin. Bir rejim var, bir de sistem var. Türkiye'de rejim ve sistem karıştırılıyor. Kendi saltanatlarının yıkılmasından endişe edenler, şu anda bunu üstlenmiş olan CHP'dir. Sanki rejimi koruma görevi CHP'ye verilmiştir. Yok böyle bir şey. Türkiye'deki siyasi partilerin hepsinin de rejimimiz hakkında hassasiyetleri vardır, ama sistem noktasında eleştirisini yapar o farklı bir olaydır. Boşluk vardır yapar, statükoyu eleştirir yapar, ama Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi hassasiyetlerini korumada kimse taviz vermez, onlar da bu hassasiyeti görür. Nedense Türkiye'deki bizim parlamento içi muhalefette böyle bir sıkıntı var. Bu devamlı hep yapılıyor. Bundan devamlı nemalanmak isteniyor. Ama bunu yaptıkça görüyorsunuz geri tepiyor.''