BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Erdoğan Zaman yazarına çok sert çıktı

Soma faciası için Gülen'in bedduasının tuttuğunu demeye getiren Zaman yazarı Ali Ünal, Başbakan Erdoğan'ın hedefindeydi.

Abone ol

Başbakan Erdoğan, Soma'daki maden faciasını, cemaate zulmetmekle suçladığı AK Parti'ye oy vermeye bağlayan Zaman yazarı Ünal'ı ahlaksızlıkla suçladı.

Ünal'a "yazıklar olsun" diyen Erdoğan, Gülen'in bedduasını hatırlatarak "Çünkü Pensilvanya'daki örgüt liderini bir elebaşı gibi değil haşa bir mehdi, mesih gibi görüyor. 'Ocaklarına ateş düşsün' dedi ya, zavallı, şükrediyor." diye tepki gösterdi.

Madende 120 Suriyeli işçinin öldüğü ve üzerinin betonla kapatıldığı iddialarına Erdoğan, "Asıl sizin vicdanınıza beton dökülmüş." diye tepki gösterdi.

Erdoğan, BBC Türkçe'nin madenci karısı diye tanıttığı ancak olmadığı anlaşılan ve AK Parti'ye ağır ithamlarda bulunan iki kadının açıklamalarını gündeme getirdi.

1 DAKİKALIK SAYGI DURUŞU

Erdoğan, partisinin TBMM Grubu'ndaki konuşmasına başlamadan önce, salonda bulunanları bir dakikalık saygı duruşuna ve Fatiha okumaya davet etti. Soma'daki 301 şehidin ve tüm şehitlerin ruhlarının şad olmasını temenni eden Erdoğan, ölenlerin ailelerine sabır, yaralılara şifa diledi.

Konuşmasının tamamını Soma maden faciasına ayırdı. Geride kalanlara her türlü yardımın yapılacağı mesajını veren Erdoğan, sorumluların kim olursa olsun hesabını soracaklarının altını çizdi. 

TANER YILDIZ'A TEŞEKKÜR

Erdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız'a, ilk andan itibaren  bütün ekipleri koordine etmesi, orada yatıp, kalkması, 301 kişiyi maden ocağından  çıkarma işlemini bitirdiği ana kadar orada kalarak ortaya koyduğu gayreti nedeniyle teşekkür etti.

Olayın başından beri Soma'da bulunan Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez'e de teşekkür etti.

Erdoğan,  ayrıca Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Sağlık Bakanlığı, doktor ve hemşirelere teşekkürlerini iletti.

İşte konuşmadan öne çıkan satır başları:

Soma'dan gelen acı haberle sarsıldık. Enerji bakanımızla o an beraberdik  ve kendisine Soma'ya gitmesi için talimat verdik. AFAD ve Kızılay ekibi oraya ulaştı. Arama kurtarma çalışmalarını Ankara'dan an be an takip ettik. Taner Yıldız beye ortaya koyduğu gayreti sebebiyle kendisine çok çok teşekkür ediyor ve Allah nazı olsun diyorum.

Toplamda, 2 bin 743 personel, 258 kara aracı ve 9 hava aracı Soma'da hem arama kurtarma çalışmalarına, hem yaralıların tedavisine hem de defin çalışmalarına, yakınların rehabilitasyonuna, çeşitli ihtiyaçlarının karşılanmasına hizmet etti

YASAL ŞEHİT SAYILACAKLAR

Madende hayatını kaybeden işçilerimizin yasal olarak şehit sayılması için çalışmaların yapılması talimatını verdim. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı başta olmak üzere, bu çalışmayı yapacak. Bakanlar Kurulu'nda da bu konuyu yarın değerlendirerek, bunun altyapısını hazırlayarak, adımlarımızı bu konuda atacağız.

AİLELERLE TEK TEK GÖRÜŞEREK TALEPLERİ BİZZAT KENDİLERİNDEN DİNLENECEK

İhtiyaçların tespit noktasında bir çalışmayı Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Aile ve Sosyal Politikalar, Sağlık bakanlıkları, dörtlü ekiple, gerekirse tüm ailelerle tek tek görüşerek, taleplerini bizzat kendilerinden dinleyerek, böyle bir adım atalım diye düşünüyoruz. Gereken düzenlemeleri buna göre yapacağız. Anne, babaların, kardeşlerin, çocukların, şehit yakınlarımızın yararlandığı imkanlardan yararlanması için ne gerekirse bunu yapıyoruz, yapacağız.

AFAD'IN AÇTIĞI YARDIM KAMPANYASI

Başbakanlıkça Soma için bazı suistimallerin önünü kesmek, bunları engellemek için AFAD'ın açtığı yardım kampanyası başlattık. Bir çok dernekler bu arada devreye girdi. Dernekler, belediyeler, vesaire olmasın istiyoruz, hepsi AFAD, -ki bu iş için kurulmuş bir kuruluştur- bununla yürütelim istedik. Sadece Soma'ya ait olmak üzere AFAD yürütecektir. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, AFAD'ı koordine etmek suretiyle, zaten şu anda hesap açıldı, bu süreç devam edecektir. Bütün yardımları tek elde topluyor, ondan sonra AFAD'ın ihtiyaç sahiplerine bunun ulaştırılması noktasında da koordine ediyoruz.

Soma faciasının acısını yüreğinde hisseden, Soma'daki kardeşlerimize maddi, manevi destek sağlayan, özellikle duaları, Fatiha, Yasin'leriyle her an Soma'daki kardeşlerimizin yanında olan aziz milletime teşekkür ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Meclis Başkanı, Sayın Genelkurmay Başkanımıza, Soma'yı ziyaret eden, çalışmaları yerinde inceleyen, Somalıların acısını paylaşan tüm devlet erkanına teşekkür ediyorum. Meselenin duyulmasından itibaren bu elim faciaya siyasi istismar vasıtası olarak bakmayıp, sağduyulu, sorumlu şekilde, milletin acısını paylaşan siyasi partilerimize, temsilcilerine çok çok teşekkür ediyorum.  Sorumlu yayıncılık yapan, Soma'daki acıyı bir haber nesnesinden çok, milletin ortak acısı olarak gören, bu hissiyatla yansıtan medya kuruluşlarına, gazeteci arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.  Milli Takım, spor kulüpleri, futbolcular, vakıf, dernek, sivil toplum kuruluşlarımıza şükranlarımızı sunuyorum.

TELEFONLA ARAYAN LİDERLERE TEŞEKKÜR

Beni telefonla arayan dost ve kardeş ülkelerin liderlerine teşekkür ediyorum. Pakistan başbakanı bizzat aradılar, Katar emiri sağolsun bizzat aradılar. Madden ne düşüyorsa ısrarla bize söylediler. Rusya Federasyonu Başkanı Sayın Putin aradı, acımızı paylaştı. Her türlü desteğe hazır olduklarını söylediler. Bosna Hersek cumhurbaşkanı aradı. Onlar da sel felaketiyle karşı karşıya. Ölenlere Allah'tan rahmet diliyoruz.

İSRAİL VE NORVEÇ'E TEŞEKKÜR

Ankara'daki milli gün felaketini iptal eden İsrail ve Norveç'e teşekkür ediyorum. Yavru vatan Kıbrıs'ta milli yas ilan etti ve bayraklar yarıya indirildi.

KİMSE ÖRTEMEZ

Şu anda madende hiç işçi kalmadı. Şimdi artık bazı şeyleri konuşmaya başladık. Sizlerin de şunu çok iyi bilmesini istiyorum. Soma’ya kazanın ertesi günü yaptığım ziyarette de söyledim. Bu acı hadiseyi kimse örtemez. Sorumluluğu olan kimse saklanamaz.

HESABINI SORACAĞIZ

İdari ve adli bütün soruşturmalar yapılacak. Sorumlular her kimse bizim yetkimizde ise biz, yargının alanında ise yargıya teslim etmek suretiyle bunun hesabını soracağız. Bu can alıcı sorunun üzerine çok daha kararlı bir şekilde gidilecek. Gereken adımları atmak konusunda çok daha kararlı olacağız. Özel sektörün ve sendikaların da hassasiyetlerini artıracaklarına gönülden inanıyorum.

ACILARI PAYLAŞIYORUZ

Ne yaparsak yapalım 301 can geri gelmeyecek. Hiç bir söz temenni kanayan yürekleri teselli edemeyecek. Ama ben inanıyorum ki kahır ekseriyeti bu ateşi yüreğinde hissetti. O evlerde oluşan boşluğu anlayamaz.

ORTAK YAS TUTTUĞUMUZ İÇİN MİLLETİZ

Bunu yaşıyoruz. Bunu yaşamayanlar da olabilir. O bizim de o kadar derdimiz değil. Ama biz inancımızdan gelen o metanet duygusuyla onu yaşıyoruz. Büyük acılar yaşamış, büyük facialar yaşamış bir millet olarak belki de yeryüzündeki her milletten çok dayanışmayı, paylaşmayı, acıları ortaklaştırmayı biliyor, bunu yaşıyor ve yaşatıyoruz. Cenaze evinde ocakların tütmeyeceğini düşünüyor,  evlerimizde yaptığımız yemekleri yas evlerine taşıyoruz. Bizim kültürümüzde bu var. Komşunun yaşadığı acıyı hissediyor, onunla aynı yası tutuyoruz. ortaya çıkacak ihtiyaçları düşünüyor, komşunun ihtiyaçlarını karşılamak için seferber oluyoruz. O yetimleri kendi evladımız gibi görüyor, kendi evladımızdan ayrı tutmuyor,  babalarının okşayamadığı başlarını biz okşuyoruz. İşte bizi millet yapan da budur.

KURDUN KAPTIĞI KOYUN BENİM MESULİYETİM ALTINDADIR

Acıları ortak olanlar, aynı anda yas tutanlar millettir. Bu ülkenin Başbakanı olarak, Dicle'nin kenarında kurdun kaptığı koyun, benim mesuliyetim altındadır. Bu ülkenin bakanları milletvekilleri, aynı mesuliyet sizlerin de üzerindedir.

12 YILDIR YAŞATMANIN MÜCADELESİNİ VERDİK

İnsan bazen gözyaşlarını içine akıtır. Zamansız her ölüm için içimize akıttık. Üzülülenlerin hüznü benim de hüznümdür. Bu ülkede en ucuz şey can iken biz canlaır yaatmanın mücadelesini verdik. biz yaşatmanın mücadelesini verenlerden olduk. Faili meçhulleri durdurup canları yaşatmasının mücadelesini verdik.

GÖZYAŞLARIMIZI İÇİMİZE AKITTIK

Zamansız her ölüm için gözyaşlarımızı içimize akıttık. Sel baskınlarında sofralarına çamur dolanlar için gözyaşlarımızı içimize akıttık. Yavrularını, ciğerparelerini, canlarından birer parçayı ebediyetle uğurlayan anneleri, babaları gördüğümüzde gözyaşlarımızı hep içimize akıttık. Bingöl'de, Kütahya'da, Van'da çatıları üzerlerine çöken o masum insanlar gözlerimizin önüne geldikçe gözyaşlarımızı içimize akıttık. Bingöl'de yavrularını korumak için canlı bombanın üzerine atılıp ölen bacımızı, Siirt'te kurşunlanan kızlarımızı, İstanbul'da yakılan Serap'ımızı hatırladıkça gözyaşlarımızı içimize akıttık. Burak Can'ımızı evinin önünde öldürüldüğü anı unutamadık, onun da hüznünü yaşadık. Gök ekin gibi zamansız aramızdan ayrılıp giden her kim varsa onlar için yutkunduk, hüzünlendik, yasımızı, kederimizi içimize akıttık.

AYNI İKLİMİN KARDEŞLERİYİZ

Soma'da o kömür madeninde emeğiyle çalışan, alınteri dökerek kazançların en helali peşinde koşan, maalesef yaşanan kazayla hayatlarını yitiren her bir şehit benim öz be öz kardeşimdir. Biz aynı davanın neferleriyiz, biz aynı hissiyatın, aynı dünyanın, aynı iklimin kardeşleriyiz. Biz onların kömür karalarını onur bildiğimiz için birbirimize kardeş olduk. Biz birbirimizin alın terinden tiksinmediğimiz, emeğin ne olduğunu,  emekçi olmanın, işçi olmanın ne olduğunu bildiğimiz için birbirimizi anladık.

KÖMÜR KARASI BENİM İÇİN İFTİHAR KAYNAĞIDIR

Bize nasıl 'makarnacı, göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı' dedilerse, bizimle birlikte onlara da ne yazık ki aynısını söylediler. Bize nasıl 'iyi beslenmemiş, okumayan, cahil kitle' dedilerse, işte aynen onlara da bunu söylediler. Biz aynı damarın, aynı mahsun anne babaların evlatlarıyız. Her bir kardeşimizin yüzündeki kömür karası, benim de milletimin de iftihar kaynağıdır. O şehitler nasıl ki annelerinin, babalarının  evlatlarıysa, şimdi artık benim evlatlarımdır, sizin evlatlarınızdır, 77 milyonun evladıdır. Onların geride kalan emanetleri, şundan emin olunuz ki bizim kutsal emanetlerimizdir. O şehitlerimizin annelerine, babalarına  buradan sesleniyorum; siz evlatlarınızı yitirdiniz, bilin ki bizler de evlatlarımızı yitirdik, canlarımızdan canları yitirdik.

BİZİM DE OCAĞIMIZA KOR DÜŞTÜ

Sizlerin nasıl yüreği yandıysa, bilin ki aynı derecede bizim de yüreğimiz yandı ve yanıyor. Sizin nasıl ocağınıza ateş düştüyse, bizim de ocağımıza kor düştü, bizim de  yüreğimiz kavruluyor. Şunu da bilin ki bu acıyı birlikte taşıyacağız, bu yası birlikte tutacağız. Bu ateş belki sönmeyecek ama sıkıntıları çözmek için yapılabilecek ne varsa, bunu birlikte yapacağız. Hakka kavuşan o yavruları geri getiremesek de sizin yürek yarınızı sarmak için birlik olacak, o acıyı hafifletmek için her an yanınızda olacağız. Biz onlara şehit dedik sevgili kardeşlerim. Biz onları şehit mertebesine yakıştırdık. Ülkesi, vatanı, toprağı için sofrasındaki ekmeği, çocuğunun rızkı için alınteri döken o kardeşlerimizi biz şehitlik makamında görüyoruz."

EVLATLARIMIZI YİTİRDİK

Siz evlatlarınızı yitirdiniz biliniz ki bizler de evlatlarımızı yitirdik. Sizin ocağınıza ateş düştüyse bizim de ocağımıza kor düştü. Sıkıntıları çözmek için ne yapılacaksa birlikte yapacağız. Biz onlara şehit dedik. Yarabbi sen de onları şehitlerin katına kabul et diye yalvarıyoruz. Cennetinle mükafaatlandır diye dua ediyoruz.

AŞAĞILARIN EN AŞAĞISI

Milletinden bir ferdin ölümünü sinsice pusuda beklemek, esfeli safilin diye tarif edilen yani aşağıların en aşağısı bir mertebe olsa gerek. Ne acıdır ki biz süreçte bunu da yaşadık, bunu da yaşıyoruz.

SİNSİCE PUSUDA BEKLEYENLER

Cenazeleri madenden çıkaramadan sinsice pusuda bekleyenler pusularından çıktılar ve kendilerine yakışanı yaptılar. İlk andan itibaren kin kusmaya başladılar. Vefat karşısında benim insanım susar, nefretini bir kenara bırakır. Duasını yasinini okur. Somalı olmayan hatta kömür görmemiş madencinin kömür karası elini tutmamış o sinsilerin fırsatçılığını hiçbir zaman anlamadık.

ASIL SİZİN VİCDANINIZA BETON DÖKÜLMÜŞ

İnsan olan insanım deyen böyle bir istismarın sinsiliğin içine girmez. Daha ilk andan itibaren medyada, özellikle sosyal medyada akla hayale gelmeyecek yalanlar yayılmaya başlandı. Neymiş? 'İçeride o kadar değil şu kadar işçi varmış, kazanın sebebi şuymuş, madenin sahibi buymuş, madenin ortağı bilmem kimmiş, yardım ekipleri Soma'ya sokulmamış, AK Parti'liler avukatlara saldırmış, madende 15 yaşında çocuk çalıştırılmış, Suriyeli çocuklar çalıştırılmış, içeride 120 Suriyeli işçi öldü, üzerlerine beton döküldü' diye yazanlar, konuşanlar bile çıktı. Asıl sizin vicdanınıza beton dökülmüş."

YOK MADEN SAHİBİ AK PARTİLİYMİŞ

.Bu kadar ucuzluk olur mu? Bu kadar haysiyetsizlik olur mu? Neyin peşindesiniz? Neyin fırsatçılığı içindesiniz? 301 kardeşimiz vefat etmiş, 301 şehidimiz var. Onları içeriden çıkarmaya çalışırken, yasımızı tutarken, bunlar çıkıyor, buradan siyasi, ideolojik rant devşirmenin gayreti içine giriyor.

Her türlü yalan, iftira var. Her türlü alçakça, haince, insafsızca davranış var. Yok 'madenin sahibi AK Partili'ymiş, benim bir yakınımmış...' AK Parti'li olduğu için biz o madeni ona vermişiz. O malum medya kuruluşları, o malum siyasetçiler, malum odaklar, 301 şehit üzerinden fırsat devşirmek için avuçlarını ovuşturdular.

KUMSALLARDA DOLAŞIYORLAR

Hani Gezi olaylarında, 'bir kaç ölüm olsa çok güzel olur' diyenler vardı ya; madenden daha fazla şehidin çıkması için ahlaksızca temennide bulundular. 'Soma'nın yerini haritada gösterin' deseniz, inanın gösteremezler. 'Hayatında bir kere kömür ocağına indin mi?' diye sorsan, mümkün değil. Bunlar çünkü kumsallarda dolaşıyor. Ne işi var onun kömür ocağında. Bunların yapısı bu. 'Maden nedir,' kömür nedir?' deseniz, inanın cevabını veremezler. Bunlar o madencileri, onların ailelerini değil evlerine değil kapılarına semtlerine dahi yaklaştırmazlar. Ama orada kendileri için bir siyasi rant görüyorlar. Orada istismar edecek cenazeler, orada cansız bedenler üzerinden sömürülecek fırsat görüyorlar."

 

ÖNCE SEN PATRONUNUN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKTÜNÜ SÖYLE

Değil evlerine semtlerine bile yaklaştırmazlar. Orada cansız bedenler üzerinden fırsat görüyorlar. Çıkmış bir insan müsveddesi madencilerin mitinglere baretlere katılmasına gerekçe gösterek müstehaktır diyor. Neymiş zeybek oynarken kendisi diz çökermiş, önce sen patronunun önünde diz çöktüğünü söyle paranın önünde şöhretin basitliğin önünde diz çöktüğünü söyle. Sürüngen sürüngendir ayağa kalkamaz ki diz çöksün. Bir başkası çıkmış, aynı patronun dalkavuklarından. Bir başkası çıkmış, yine aynı patronun dalkavuklarından, o da diyor ki 'ne şehit ne gazi bunlar Niyazi...' Bu da bu kadar alçak.

BEDDUA TUTTUĞU İÇİN ŞÜKREDİYOR

Bir başka ahlaksız çıkmış, bunun bir musibet olduğunu, o madencilerin ve bu milletin bunu hakettiğini söyleyecek kadar şerefini, insanlığını, haysiyetini ayaklar altına alıyor. Niye? Çünkü Pensilvanya'daki örgüt liderini bir elebaşı gibi değil haşa bir mehdi, mesih gibi görüyor. 'Ocaklarına ateş düşsün' dedi ya, zavallı, şükrediyor. Liderinin o bedduasının tuttuğunu, o bedduanın da Soma'da masum madencileri bulduğuna inanıyor. Yazıklar olsun, bırakın milleti, bu toprakları, bu dine yaptığınız ahlaksızca saldırıdan dolayı yazıklar olsun.

BBC'NİN MADENCİ KARISI HABERİ

Bir başkası, uluslararası bir televizyonun Türkiye'deki muhabiri gidiyor, iki tane figüran buluyor ve madenci yakınıymış gibi onlara rol yaptırıyor. Bunu da bütün dünyaya servis ediyor. Bir başka zavallı, 'AK Parti'ye oy verenler evlat acısı yaşasın' diye tweet atıyor. İçerideki bu fırsatçılar, dışarıda uluslararası basına da yalan iftira ne varsa servis edip kendi ülkesine, düşmanın yapamayacağını yapmaya yelteniyor. Biz bu fırsatçılığa pabuç bırakmayız, biz bu ahlaksızlığa 'eyvallah' demeyiz. Bizim medeniyetimizde, bizim kültürümüzde buna nebbaşlık denir. Mezar soygunculuğu denir.

BAKANA 'MADENDE SURİYELİ VAR MI YOK MU BAKALIM' DİYOR

Bu kirli ellerin, kirli zihniyetin şehitlerimizin aziz hatırasına dokunmasına müsaade etmeyiz. Bir grup geldi oraya, Taner Bakanımla görüşmeye. Şu anda bunlar bu parlamentoda. Neymiş, ocakta Suriyeliler varmış, işte 'bize müsaade edin ocağa girelim, içeride gerçekten Suriyeli var mı yok mu bunu yerinde tespit edelim...' Adama bak. Türkiye Cumhuriyeti'nin Enerji Bakanı, 'burada Suriyeli yok' diyor. Kendi Enerji Bakanı'nın söylediğine inanmıyor, neymiş, kendisi ocağa girecekmiş, orada Suriyeli arayıp bulacakmış. Ya sen orada ölürsen, senin halin ne olacak? Bir de afedersin, senin sorumluluğunu mu üstleneceğiz? Bakanımız da 'hayır' dedi.

Böyle bir şey olabilir mi? Bu nasıl bir anlayış? Bunlar siyaseti bu kadar basite indirgediler. Millet yasını tutuyor, 77 milyon acı içinde kıvranıyor, burada siyasi ideolojik rant devşirmeye çalışıyor. Biz, 77 milyon bu acıyı paylaşacağız. Biz milletçe yasımızı tutacağız. Milletçe vakar içinde dualarımızı edeceğiz, şehitlerimiz üzerinden rant devşirmenin değil, geride bıraktıkları yaralı yüreklerin tedavisi için uğraşacağız