Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Netanyahu’nun attığı tweet’lere verdiği yanıtlarla, sinir uçlarına dokunduğunu söyledi.
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Netanyahu’nun attığı tweet’lere verdiği yanıtlarla, sinir uçlarına dokunduğunu söyledi. Erdoğan, “Hamas’ı terör örgütü olarak görmedim, görmüyorum. İsrail işgalcidir, Hamas topraklarını kurtarma gayreti içindeki direniş hareketlerinden biridir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İngiltere ziyaretinde kendisine eşlik eden gazetecilerle Londra’dan ayrılmadan önce yaptığı sohbette, Türkiye’nin Gazze’de son yaşananlara karşı attığı adımları şöyle özetledi:
Erdoğan'dan Netanyahu'ya çok sert yanıt
“FİLİSTİN’de yaşanan utanç tablosu karşısında sessiz kalamazdık. Nitekim bir dizi adım attık. Üç gün yas ilan ettik. TBMM özel gündemle toplandı. İslam İşbirliği Teşkilatı’nı (İİT) olağanüstü toplantıya çağırdık. Cuma günü bu olağanüstü toplantımızı yapacağız. Aynı gün içinde Yenikapı’da da inşallah dev bir buluşmayı gerçekleştireceğiz. İsrail Büyükelçisi’ni ülkesine gönderdik. Bu arada bizim büyükelçimizi istişarelerde bulunmak üzere çağırdık. Washington Büyükelçimizi de istişarelerde bulunmak üzere çağırdık. Diplomatik adımları atmaya devam edeceğiz. New York’ta Birleşmiş Milletler nezdindeki Daimi Temsilcimiz süreci takip ediyor. Biliyorsunuz Kuveyt şu anda geçici üye olarak Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde. Onların da attığı bazı adımlar var. BM Güvenlik Konseyi’nde Amerika’nın vetosuna karşı 14 ülke bu konuyla ilgili olarak yine onların karşısına dikildi. Bir çalışma daha yapılıyor. Şu anda Arap Ligi toplantısı yapıldıktan sonra bu konuda yeni bir adım atmanın gayreti içinde olacağız. Bu hadise geçen sefer olduğu gibi BM Genel Kurulu’na da gidebilir. Orada uygun bir zemin de var. Malum geçen seferki oylamada 128’e 8 gibi bir tablo ortaya çıkmıştı.
KUDÜS KIRMIZI ÇİZGİMİZ
(Gazze’de 60’ı aşkın şehit, 2 bin 500 yaralı olduğuna işaret ederek) Yaralıların tedavisi konusunda ne İsrail ön açıyor ne de Mısır. İstanbul’da bizim cuma günü yapacağımız mitingi müteakiben Diyarbakır’da da partimiz bir miting yapacak. Ramazan ayında Filistinliler için bir yardım kampanyası düzenliyoruz. Yaralıların tahliyesine yönelik çalışmaları devam ettiriyoruz. Kızılay Gazze’ye 100 bin dolar değerinde ilaç ve tıbbi malzeme desteğinde bulundu. Ayrıca bir dizi telefon görüşmesini başlattım. Başbakanımız Binali Bey başbakanlarla, Dışişleri Bakanımız Mevlüt Bey de muhataplarıyla benzer görüşmeler yapıyorlar. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın cuma günü İstanbul’da gerçekleştireceğimiz olağanüstü toplantısına katılımın mümkün olduğunca üst düzeyde olmasını arzuluyoruz. ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması ve Nekbe’nin 70. yılı münasebetiyle yaşanan hadiseler aslında bir utanç tablosu. Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Bundan taviz vermemiz mümkün değil. Filistin yalnız değildir.”
SİNİR UÇLARINA DOKUNDU
Öteden beri zulme maruz kalan Filistinliler şimdi de Gazze’de gösteri yaptıkları için kıyıma uğradı. Bütün bunlar, İsrail’in ne yaptığının artık herkes tarafından bilindiği bir aşamayı beraberinde getirebilir mi? İsrail’in dünya kamuoyunda giderek daha kötü duruma düştüğünü söyleyebilir misiniz? Türkiye’nin yeni adımları olacak mı?
Ne gibi adımlar atılabileceği elbette değerlendirilecektir. Netanyahu’nun attığı tweet’e verdiğim cevap sinir uçlarına dokunmuş olmalı. Filistinlilerin direnişine destek çıkmamız bunları rahatsız ediyor. Ben bu çerçevede Hamas’ı bir terör örgütü olarak görmedim, görmüyorum. Hamas, Filistinlilerin işgal altındaki topraklarını kurtarmanın gayreti içindeki direniş hareketlerinden biridir. İsrail orada işgalci durumundadır.
Londra’da son olarak antisiyonist hahamlarla da görüştüm. Bunlar İsrail’in Siyonist olduğunu söylüyorlar. Biz bunu söylediğimizde bazıları çıldırıyor. Görüştüğümüz hahamlar, bize karşı olmadıklarını söylüyorlar. “Siz Yahudiler ile Siyonistler arasındaki ayrımı iyi yapan bir lidersiniz” diyorlar. Kendilerine haksızlığa karşı çıkma konusunda seslerini yükseltmelerini söyledim.
ARAP LİGİ TAVIR SERGİLEMİYOR
Filistin’deki son gelişmeler, İsrail’in BM Güvenlik Konseyi kararlarını kabul etmediğini, sürekli olarak ihlal ettiğini bir kez daha gösterdi. Bu kanaatin birçok devlet tarafından paylaşılmasının, BM üyesi ülke olma statüsünü İsrail’in kaybetmesine yol açabileceği iddialarına ne diyorsunuz?
O denli iddialı konuşmamak lazım. Önemli olan İsrail’in yaptığı adaletsizlikler ve haksızlıklar karşısında ortak tavır sergilemektir. Ama bu hususta uluslararası camianın, hatta Arap Ligi’nin, İslam dünyasının arzulanan düzeyde bir ortak tavır sergilediğini söylemek zor. Yapılan yanlışlıklar karşısında açıkça sesini yükselten nadir ülkelerden biriyiz. İran ve Rusya’nın yaptıkları açıklamalar da önemli. İİT’nin İstanbul’daki zirvesine üye ülkelerin hangi seviyede katılacaklarını görmemiz, bu açıdan da önem taşıyor. O gün Yenikapı’da muhteşem bir miting de yapmak istiyoruz. AK Parti olarak, pazar günü Diyarbakır’da yapacağımız mitingi, Ramazan boyunca Türkiye genelinde sürdürebiliriz. Bunları ‘Cumhur İttifakı’ olarak yapmamız da gündeme gelebilir.
RUSYA İLE DEVAM S-400'DEN TAVİZ YOK
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alımı, Brunson davası, İran’a ambargo konusu, Hakan Atilla davası, Türkiye’ye yaptırımlardan söz edilmesi derken, ABD ile en son İran konusundaki tutum farkı ve Kudüs krizi de eklendi. ABD ile müttefiklik ilişkisinin çok ciddi olarak zedelendiği değerlendirmesi yapılıyor. Amerika’dan temel beklentileriniz nedir?
Biz üzerimize düşeni yapıyoruz. Biz tabii ki hakkın yanındayız. Hak olan neyse onu savunuyoruz. ABD’nin İran’la yapılan nükleer anlaşmadan tek taraflı geri çekilme kararını doğru bulmamamızın da sebebi budur. ABD o anlaşmayı tek başına imzalamadı. İşin içinde İngiltere var, Almanya var, Fransa var. Dolayısıyla, ABD’nin, İran konusunda “Ben yaptım oldu” mantığıyla hareket etmesi; temmuz-ağustosta ambargoya başlayacağından söz etmesi doğru olmamıştır. Kaldı ki İran’a geçmişte o denli yaptırım uyguladılar da ne oldu? Fransa Peugeot’yu verdi, Almanya Mercedes’i verdi. Çin zaten “Ne istersen veririm” diyor. O nedenle nükleer konusunda biz öteden beri diplomasi ve müzakere yolunun daha isabetli olacağını savunmuşuzdur. NATO müttefiki bir ülke olarak, Yunanistan nasıl S-300 almış ise bizim de ihtiyacımız doğrultusunda Rusya’dan S-400 almamızda bir sorun yok. Kaldı ki Türkiye-Rusya arasında zaten Üst Düzey İşbirliği Konseyi var. Bizim Rusya’dan aldığımız petrolümüzü, doğalgazımızı kesemeyiz. Rusya’dan ülkemize 5 milyon turist geliyor. NATO’da müttefik olduğumuz ABD’den, an geliyor parayla dahi silah alamıyoruz. Senato’dan onay çıkmadı diyerek, silah vermeyebiliyorlar. Dolayısıyla S-400’den taviz söz konusu değil. Kaldı ki Rusya bize çok avantajlı bir kredi imkânı da sunmuştur. Savunma sanayii ihtiyaçlarını en uygun şartlarda farklı yerlerden karşılamak Türkiye’nin de en tabii hakkıdır. ABD’den bizim temel beklentimiz, ilişkilerimizin, müttefiklik, stratejik ortaklık ruhuna her açıdan uygun olmasıdır.
KRALİÇE 92 YAŞINDA DEHŞET HAFIZA VAR
Kraliçe 2. Elizabeth ile yaptığınız görüşmeye dair izleniminizi alabilir miyiz?
Kraliçe 92 yaşında olmakla birlikte dehşet derecede bir hafızası var. Hafızası o yaşa göre son derece iyi. Abdullah Bey’in Cumhurbaşkanı, benim Başbakan olduğum dönemde, biliyorsunuz Türkiye’yi ziyaret etmişti. O ziyaretini, o vesileyle yaptığımız görüşmeyi tüm ayrıntılarıyla hatırlıyor. Ayrıca yaptığım bu ziyaretteki temaslarım hakkında da tafsilatlı biçimde bilgi sahibi olduğunu gördüm. Konulara çok iyi hâkim olduğunu, her şeyi dingin biçimde anlattığını müşahade ettim.
GÜÇLÜ CUMHURBAŞKANI İÇİN PARLAMENTO GÜCÜ GEREKİYOR
“Erdoğan’a oy verelim, AK Parti’ye vermeyelim” tutumunu işleyenler var. Bu, MHP ile ittifakta sıkıntı yaratır mı?
O dediğiniz yaklaşımı bazı mahfiller işlemeye çalışsalar da başarılı olamazlar. Bizler ‘Cumhur İttifakı’ olarak yola çıktık. Bu işin bozulmasına fırsat vermeyiz. Kimse aramıza nifak sokamaz. “Cumhurbaşkanlığı’nda Erdoğan’a oy verin, aşağıda kime verirseniz verin” şeklinde bir mantık olamaz. İnanıyorum ki AK Parti tabanı kendi partisine, MHP tabanı da kendi partisine oy verecektir. Ayrışmaya gitmemizin anlamı yok. Söz konusu dahi değil. Teşkilatımıza, “Tabanda partinize sahip çıkacaksınız” diyoruz. İttifak konusunda kararlılığımız son derece net. Sayın Bahçeli’ninki de net. ‘Cumhur İttifakı’ olarak seçeceğimiz cumhurbaşkanının güçlü olabilmesi için, parlamentoda da güçlü olmak gerektiğini biliyoruz. “Bunun için gerekli desteği vermeniz lazım” diyoruz. Arkadaşlarımız da bunu işliyorlar. Ayrımcılığa fırsat vermek istemiyoruz. Biz BBP’yi de partimizden aday gösterme suretiyle ‘Cumhur İttifakı’ bünyesine dahil ettik. BBP adayları bu seçimlere bizim partimizden girecekler.