BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Erdoğan ve Trump görüşmesinde daha ne olmalıydı?

Ayın 13’ünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump Washington’da buluştular. Beyaz Saray’daki görüşmeye bazı ABD’li senatörler de katıldı. Bunların önemli özelliği son günlerde Türkiye karşıtı açıklamalarda en fazla öne çıkan isimler olmalarıydı.

Konu başlıkları titizlikle tespit edilmiş ve ABD ile Türkiye arasında ilişkileri kopma noktasına getiren tüm hususlar üzerine ciddi çalışmalar gerçekleştirilmişti.  

Görüldü ki, çok başarılı bir görüşme süreci yaşandı. Hazırlık yapılan konularda büyük bir başarı ile Türkiye’nin duruşu, görüşü, yaklaşımları, beklentileri ifade edildi. ABD ile iyi ilişkilerin devam ettirilmesinin temel tercih olduğu fakat bunun iki eşit ve egemen devlet arasındaki ilişkiler biçiminde ancak kabul edileceği vurgusu yapıldı. Ülkeler arası ilişkilere gölge düşüren hususların üzerinden geçildi ve bir noktaya ulaşıldı.

Bütün buraya kadar güzel.

Mamafih, elde edilen başarılara rağmen ana muhalefet partimiz, sanki ABD ile ilişkilerin bu kadar iyileşmesine karşı gibi bir tutum ve davranış sergiliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a görüşmeye gitmemesi çağrısı yapmışlardı. Gerekçeleri, görüşmenin kötü geçeceği ve milletimizin incineceği ihtimali idi. Görüşme tersine milletin hissiyatına en uygun atmosferde cereyan etti. Milletimiz mutlu oldu. Diplomasi dışı, malum ve meş’um mektubun iadesi başta olmak üzere, Türkiye’nin her söylediği konu muhataplarınca anlaşıldı. Öyle ki, asılsız Ermeni iddialarının en hararetli savunucusu haline gelen Senatör Lindsey Graham konunun Senato’ya gelmesini bloke eden isim oldu. PKK uzantısı YPG’nin Kürtlerin temsilcisi görülmesi/gösterilmesi çabalarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çıkışı tuz buz etti, dağıttı, Ferhat Abdi Şahin adlı teröristin kendisini “General Şahin Cilo, General Mazlum Kobani” gibi isimlerle takdimine karşı hazırlanan video ABD Başkanı dahil tüm haziruna 

izletilerek kendisine “Ebubekir Bağdadi” dedirten DAİŞ lideri teröristten hiçbir farkı olmadığı anlatıldı. Biri Bağdadi diye Arapların liderliğine, diğeri Kobani diye Kürtlerin liderliğine hak kazanmaya uğraşan iki eli kanlı, vahşi terörist… Bunların dışında F 35 konusu, S 400 Hava savunma sistemi konusu, Halkbank konusu, FETÖ konusu gibi pek çok Türkiye ABD arasında ihtilaflar bulunan başlıklarda gelişmeler ve uzlaşma alanları yakalanmışken ana muhalefetin sanki hiçbir şey olmamış, elde edilmemiş gibi bir yaklaşım içinde olması hakkaniyetli değil.

Her zaman şunu savunuyoruz, Türkiye’nin problemleri etkin bir diplomasi ile neticeye ulaşabilir. Etkin bir diplomasi için iç politik hesapların bir kenara bırakılması ve tüm ulusu ilgilendiren hususlarda ağız birliği içinde olunması lazım.

Dış politik konularda siyasi partilerin birbirlerinden farklı farklı önermelerinin, görüşlerinin olması ulusal çıkarlarımızın da çok farklı olduğu anlamına gelmez. Türkiye’ye yönelik irili ufaklı tüm hasmane tutumların bedelini içerde hep birlikte milletçe ödemek durumunda kalacağız. Hal böyle olunca, tartışmaların dışarı taşınmaması, içerde ve uygun zeminlerde akıllıca yapılması faydalıdır. Kendi zemininin dışına çıkan, ekseni kayan tartışmalardan Türkiye zararlı çıkar. İktidarlar değişir ama milletin yararları, çıkarları değişmez. İktidar için ulusal çıkarları feda edemeyiz.

Dolayısıyla Türkiye’nin diğer ülkelerle ilişkilerini ele alırken iç politik beklentilerden çok hep birlikte yaşadığımız bu ülkenin bu gününe ve yarınına odaklanmamız gerekmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Sayın cumhurbaşkanı’nın ABD’ye hareketinden önce fevkalade önemli bir açıklama yaparak görüşmelerin seyri ne olursa olsun Hükümetin yanında olacağını beyan etmiştir. Bu kuşkusuz ki Türkiye’nin elini kuvvetlendiren ve moralleri yükselten bir açıklama olmuştur.

Ülkeler arasındaki çatışmalar da, uzlaşmalar da normaldir. Biz binlerce yıllık bir devlet geleneğinden bu günlere ulaşan bir millet olduğumuz gerçeğini hep hatırımızda tuttuğumuz sürece her çatışmayı da başarı ile yönetir ve başarıya ulaşırız.

Sözün özü, Erdoğan-Trump görüşmesi Türkiye açısından başarılı olarak değerlendirilecek bir temas olmuştur. Önümüzdeki günlerde heyetlerarası görüşmelerle liderlerin açtığı bu olumlu yolda yine iki ülke yararlarına sonuçlara ulaşılması muhtemeldir.