Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Devlet Övünç Madalyası ve Beratı Tevcihi töreninde konuşurken sahneye bir gazinin küçük çocuğu fırlayınca salondaki hüzün dağıldı.
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlenen "Devlet Övünç Madalyası ve Beratı Tevcihi" töreninde yaptığı konuşmada, madalya takdimi sırasında sahneye çıkan bir gazinin küçük çocuğunun hareketleri gözyaşları dökülen hüzünlü törendeki atmosferi dağıttı.
Erdoğan, "gazi ve şehit yakınlarının Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni şereflendirdiğini" ifade etti.
Madalya takdimi sırasında sahneye çıkan bir gazinin küçük çocuğu, gözyaşları dökülen hüzünlü törene katılanları gülümsetti.
İşte Erdoğan'ın o konuşmasından çarpıcı satırlar:
"Bizim kültürümüzde savaşa gidenin, mücadeleye gidenin ardından güzel bir söz kullanılır. Denilir ki, 'iki güzelden biri'. Yani, bu insanlar için, şehitlikten veya gazilikten biri temenni edilir. Sizler, 'iki güzelden biri'ne kavuşmanın şerefine, izzetine, ikramına nail olmuş nadide insanlarsınız. Sadece dünya hayatına ait zevkleri seçenlerle ebedi mutluluğu, yani şehitliği, gaziliği seçenler arasındaki mücadelenin kazananı, esasen en baştan bellidir. Buradaki kazanç, dünyadaki geçici başarıyı kimin elde ettiğiyle ilgili değildir; bu ebedi saadete nail olmakla ilgilidir. Bunun için şehitler, kıyamette şefaat ayrıcalığına sahip kılınmış zümreler arasında yer alır.
Gazilerimiz, 'Allah bize yeter. O ne güzel vekildir' emri ilahisine uygun olarak verdikleri mücadeleyle bu şerefli unvana sahip olmuşlardır. Peygamberimiz, 'Allah rızası için sınırda bir gece nöbet beklemek, dünyadan ve dünyadakilerden hayırlıdır' buyuruyor. 'Allah yolunda ayağı tozlanan kimseye cehennem ateşi dokunmuyorsa', bu uğurda yaralanan, kanını döken, uzuvlarını kaybedenlerin ecrini artık siz hesap edin. Allah sizlerin nezdinde tüm gazilerimizden, şehitlerimizden razı olsun."
"ŞEHİTLERİMİZİN GAZİLERİMİZİN YÜZÜ SUYU HÜRMETİNE..."
"Bu ülke, bu millet, şehitlerimizin ve gazilerimizin yüzü suyu hürmetine ayaktadır" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sultan Alparslan'dan başlayarak, Osman Gazi'lere, Fatih'lere, Yavuz'lara, Gazi Mustafa Kemal'lere kadar uzanan büyük mücadele zincirinin halkasında yer alan her bir gazi ve şehidin bu toprakları vatan yapan ilahi beratın birer mühürleri olduğunu söyledi.
"ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİNİN 100. YILDÖNÜMÜ"
"24 Nisan'da da Çanakkale Kara Savaşlarının yıldönümünü idrak edeceğiz. 23 Nisan'da Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunun, yani Kurtuluş Savaşı'nı yöneten milli iradenin tescilinin 95'inci yıldönümünü kutlayacağız. 1985'ten itibaren Türkiye'nin 30 yılına ve 40 bin cana mal olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu'muzdaki hadiseler, burada olduğu gibi, tüm canlılığıyla hafızalarımızda. Süleyman Şah Türbesini, hem oradaki manevi mirasımızı korumak, hem de orada nöbet tutan askerlerimizin can güvenliğini sağlamak için sınırımıza yakın bir bölgeye naklettik. Sınırlarımızda vatanı koruyan, şehirlerde terörle mücadele eden her kahraman askerimiz, her kahraman polisimiz, bizim bu vatan topraklarındaki ebedi varlığımızın birer sembolüdür, birer garantisidir.
Bu ülkenin 78 milyon vatandaşının her biri, erkeğiyle, kadınıyla, hatta çocuğuyla, yaşlısıyla, gerektiğinde şehit olmayı şeref olarak gördüğü içindir ki, bu topraklar hala bizim vatanımızdır. Aksi takdirde, bizi burada bir gün barındırmazlar. Sanmayın ki, Hakk'la batıl arasında bin 400 yıl önce başlayan mücadele bitti. Sanmayın ki, bin yıl önce bu topraklara gözlerini diken, burada üzerinde yaşayan bizleri ebediyen bu toprakların altına gömmeyi düşünenler bu amaçlarından vazgeçti. Sanmayın ki, yüz yıl önce Çanakkale'ye, hemen ardından Anadolu'nun dört bir köşesine, dönemin en güçlü ordularıyla, silahlarıyla, teknolojisiyle dayananlar yaptıklarından nedamet getirdi. Asla? Bu kadim mücadele sürüyor, sürecek. Bize düşen, bu bilinçle, 'iki güzelden biri'ne daima hazır olarak çalışmak, tedbirlerimizi almaktır. Türkiye'yi Endülüs yapmak isteyenler, Türkiye'yi Orta ve Doğu Afrika'ya çevirmek isteyenler, Türkiye'yi Doğu Avrupa ve Balkanların akıbetine uğratmak isteyenler bu niyetlerinden asla vazgeçmiş değiller."
"HER MÜSLÜMAN TÜRK'TÜR"
"Türk, sadece bizim ülkemizde etnik anlam taşır. Batılılar gözünde geçmişten bu yana her Müslüman, Türk'tür, öyle tanımlanır. Bu asla bir üstünlük ifadesi değildir; sadece tarihi hakikatlerle çerçevelenmiş bir tespittir. Bu durum aynı zamanda, tarihin milletimize yüklediği sorumluluğun da ifadesidir"
"Herkes zulmete, boyunduruğa razı olabilir; biz olamayız. Herkes ölümden, canını feda etmekten imtina edebilir; biz edemeyiz. Onun içindir ki, bizim şehidimiz, gazimiz çoktur. Bizim şehitliğimiz de çoktur. Ülke içinde 349, ülke dışında da 34 ayrı devletin sınırları içinde 78 şehitliğimiz var. Böyle bir şeref kaç millete nasip oluyor, soruyorum sizlere? Hamdolsun, şehitlerimizin dökülen tek bir damla kanı dahi boşa gitmemiştir. Gazilerimizin verdiği mücadelenin tek bir anı dahi boşa gitmemiştir"
"Vatan savunmasının sınırlarımızdaki tel örgülerde değil, sınırlarımızın ötesindeki gönüllerde başladığı bilinciyle, tüm dost ve kardeş toplumlarla yakınlaşma çabasına bunun için girdik. Eğer biz güçlü olmazsak, o kardeşlerimize de yardım edemeyiz. Onlar Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşında, bizim zor zamanlarımızda yanımızdaydı. Biz de bugün onların zor zamanlarında yanlarında olacağız ki, yarın 'kardeşim' diyerek boyunlarına sarılmaya yüzümüz olsun.
ASELSAN
Şehitlerimizin, gazilerimizin bıraktığı bu kutlu mirasa biz sahip çıktık, çıkmaya devam edeceğiz. Şehitlerimizin, gazilerimizin emanetine saygı göstermek, öyle sözle, kuru hamasetle olmuyor. Bunun için çalışmak gerekiyor, üretmek gerekiyor, Türkiye'yi ileriye götürmek gerekiyor. Bakınız, buradan Gölbaşı'na gidecek, ASELSAN'ın Radar ve Elektronik Harp Merkezi'nin açılışını yapacağız. Burası, savunma sanayimiz bakımından önemli bir tesistir. Türkiye'nin savunma sanayi alanında geçtiğimiz 12 yılda kat ettiği mesafe dahi, başlı başına bir başarı destanıdır. Biz, kendi savaş gemilerimizi, uçaklarımızı, helikopterlerimizi, füzelerimizi, tanklarımızı, silahlarımızı üreterek şehitlerimize, gazilerimize layık olmanın çabası içindeyiz. Al bayrağı şerefle, gururla göklerde dalgalandırmak, üzerinde bu bayrağın bulunduğu pasaportun itibarını yükseltmekle olur. Bu milletin onurunu korumak, onun refah seviyesini yükseltmekle olur. Biz, başkaları gibi hamasetle, lafla, sözle, bağırarak, çağırarak değil, işte bu şekilde Türkiye'mize hizmet ediyoruz. Türkiye'ye, mugalatayla değil, 2023 hedeflerine ulaşarak sahip çıkmayı sürdüreceğiz."
Erdoğan'ın Devlet Övünç Madalyası ve Beratı tevcih ettiği şehit yakını ve gaziler alfabetik sırayla şöyle:
"Gazi Jandarma Uzman Çavuş Ahmet Özkaya, Gazi İstihkam Astsubay Başçavuş Ali Ayar, Gazi Piyade Çavuş Emrah Karaduman, Gazi Polis Memuru Emrah Kozan, Gazi Polis Memuru Erdem Orhan, Gazi Bakım Astsubay Başçavuş Fahri Bozkurt, Gazi Polis Memuru Fatih Kale, Gazi Polis Memuru Haluk Demirtaş, Gazi Jandarma Uzman Çavuş İsa Bulut, Gazi Polis Memuru Kadir Yanık, Şehit Piyade Uzman Çavuş Mahmut Kavak adına kızı Hülya Kavak, Gazi Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Tunç, Gazi Jandarma Üsteğmen Musa Kılıçaslan, Gazi Piyade Er Mustafa Aybayın, Gazi Polis Memuru Mustafa Gök, Gazi Jandarma Uzman Çavuş Muttalip Akıncı, Polis Memuru Nevzat Murat, Gazi Tankçı Uzman Çavuş Ömer İfrazlı, Gazi Emniyet Amiri Önder Çelik, Gazi Piyade Yüzbaşı Özgür Belen, Şehit İstihkam Uzman Çavuş Sercan Öztürk adına babası Ertan Öztürk, Gazi Jandarma Astsubay Kıdemli Üstçavuş Serdar Şahinoğlu, Gazi Polis Memuru Veli Murad Taşlı, Gazi Jandarma Astsubay Başçavuş Veli Güven, Gazi Jandarma Komando Er Yavuz Papağan, Jandarma Astsubay Kıdemli Çavuş Yusuf Akkuş, Gazi Jandarma Astsubay Çavuş Yusuf Taşkın."
Erdoğan'ın, madalya tevcihleri sırasında, gaziler ve şehit yakınları arasında samimi diyaloglar da yaşandı. Yarasından dolayı konuşma güçlüğü çeken, Gazi Polis Memuru Nevzat Murat'ın madalyasını alırken, tedavisinde görev alan GATA personeline teşekkür etmesi ve "Bizim yaralanmamız hiç. Çünkü canımızı verebilecek, yaşayabilecek bir vatan için uğraşıyoruz" sözleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı duygulandırdı.
Gazi Jandarma Astsubay Başçavuş Veli Güven'in, madalyasını almak için sahneye çıktığı sırada çocuğunun sahnede koşturması ve Türk Bayrağına sarılması salonda gülümsemelere ve alkışa neden oldu.
Madalyasını almak için sahneye tekerlekli sandalye ile çıkan Gazi Jandarma Komando Er Yavuz Papağan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, Muş'ta yapılacak nikah törenine davet etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sahneye çocuklarıyla çıkan gazilerin bazılarına 3 çocuk tavsiyesini hatırlattı.
Madalya alan gazi ve şehit yakınlarının aileleriyle hatıra fotoğrafı da çektiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, tevcih töreninin ardından madalya sahipleri onuruna resepsiyon verdi.
44 ilde eş zamanlı madalya tevcih töreni
Devlet Övünç Madalyası tevcih töreni, 2010'dan bu yana ilk defa gerçekleştirilirken, tören 44 ilde eş zamanlı olarak yapıldı. İllerde valiliklerin organizasyonuyla madalyalar sahiplerine verildi. Adana, Afyonkarahisar, Ağrı, Amasya, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kırklareli, Kocaeli, Kırşehir, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Nevşehir, Niğde, Sakarya, Samsun, Tokat, Trabzon, Uşak, Aksaray, Karaman, Bartın, Batman, Yalova, Karabük ve Osmaniye illerinde düzenlenen törenler kapsamında toplam 212 gazi ve şehit yakınına madalyaları verildi.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki törene Başbakan Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Başbakan yardımcıları Bülent Arınç, Yalçın Akdoğan, AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, kuvvet komutanları ve şehit yakını ve gaziler katıldı.