Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1940’larda en büyük suçun Kuran-ı Kerim okumak ve okutmak olduğunu belirterek, "Toplu iğne ile kuyu kazar gi...
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1940’larda en büyük suçun Kuran-ı Kerim okumak ve okutmak olduğunu belirterek, "Toplu iğne ile kuyu kazar gibi bugünler inşa edildi" dedi.
Erdoğan, İlim Yayma Vakfı’nın 40. yılı dolayısıyla düzenlenen programa katıldı. İlim Yayma Vakfı’nın 40. Yılı Üsküdar Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde düzenlenen programla kutlandı.
Burada katılımcılara hitap eden Erdoğan, İlim Yayma Vakfı’nın zor şartlar altında kurulduğuna dikkat çekerek, “Bu süreci yaşamayan, bu 40 yılı yaşamayan 70’lerin, 80’lerin, 90’ların zorluklarını hissetmeyen ortaya çıkan eserin ehemmiyetini çok fazla idrak etmeyebilir” dedi.
İlim Yayma için bir araya gelenlerin hedefinin ne para pul ne mal mülk olduğunun altını çizen Erdoğan, "Onlar insan yetiştiriyorlardı. Bu 98 güzel insan hadisi şeriflerden yola çıkarak insan yetiştirme yeri tesis ettiler. En zor işlerden biri için kolları sıvadılar. Meseleleri para kazanmak değildi, hedefleri mal mülk edinmek, rütbe, makam şöhret gibi dünyevi payelerin peşinde de değiller. Onlar insanın yaratılmışların en şereflisi olduğuna inanıyor ve dolayısıyla insan yetiştirmenin en şerefli en hayırlı iş olduğunu biliyorlardı” diye konuştu.
“İLAHİ MESAJ 22 YILDA GELDİ”
Erdoğan, öğrencilik yıllarında yaşadığı sorunlara dikkat çekerek sözlerine başladı. Erdoğan, “Hakikaten çok çok çileler çekerek bu günlere geldik. Şimdi ben özellikle imam hatip okuluna girmeden önce, İlim Yayma Vakfı’nın Vefa’daki o ahşap binasında imam hatibin hazırlık kursuna gittiğim günleri hatırlıyorum. Ondan sonra da geldik Fatih Çarşamba’daki imam hatibe başladık. Hem yurt hem okul oradaydı, orası İstanbul’un tek imam hatip okuluydu. Şimdi bir çok yerde var. Baktılar bu gelişme iyi değil hemen önünü tıkamaya çalıştılar, dediler ki biz bu işi çözeriz hemen adım attılar. Ama onların hesaplarının üstünde Rabbimin de bir hesabı vardı ve bu hesap tecelli etti. Ve olan oldu, hamdolsun sabırlıydık ama birileri sabredemedi. Fakat biz sabırlı olmaya mecburduk. Çünkü biz şunu biliyorduk; ilahi mesaj bir anda gelebilirdi ama ilahi mesaj bir anda gelmedi, ilahi mesaj 22 yılda geldi. Kudret sahibi bir anda da gelebilirdi ama insanın buna hazırlanması gerekiyordu. Bizim de buralardan mesajı alıp bu işin sosyolojik değerlendirmesini çok iyi yapmamız gerekiyordu. Bu analizlerin çok uzağında olanlar hiçbir şeyin farkında değildi. Evlat olarak bunları yaşadık, evlatları olan baba olarak da bunları yaşadım. Dediler ki sen imam hatiplisin giremezsin dediler. Sabır sabır sabır işte bir 28 Şubat, o günden beri çok ciddi bir ara oldu, bunun bedeli ülkeye çok ağır oldu, bir nesil adeta katledildi, bu nesli katledenler bu yükün altından kalkamayacaklar. Şimdi bazıları nedense rahatı görünce farklı bir duruma düştüler, temenni ederiz ki biz bunu da anlarız. 4+4+4 döneminde yavrularımız artık istediği okula giriyor. Şimdi hasetler ortaya çıktı, küçücük çocuklar imam hatibe gidiyor diyorlar. Bırak anne baba ne istiyorsa o olsun. Sen mi doğurdun o çocuğu. Anne babası düşünsün bırak onlar karar versin. Hamdolsun aklı selim sahibi insanlar kararını verdi yargı da görevini yaptı 4+4+4 ile hayat normale döndü".
“1 MİLYON 250 BİN CİVARINDA KREDİLİ VE BURSLU ÖĞRENCİMİZ VAR”
Çok yoğun bir çalışma içine girdiklerini ve birlik beraberliğe ihtiyaç olduğunu kaydeden Erdoğan, "Üniversiteye giderdim harç, harç derlerdi kaldırdık, bursları artırdık. Geldiğimizden bu yana 1’e 10 artmış durumda. Kim müracat ederse ama burs ama kredi mutlaka ediyor. 1 milyon 250 bin civarında kredili ve burslu öğrencimiz var. Sosyal devlet anlayışı ile bunları yapmaya devam edeceğiz. Yurt konusunda çok çalışıyoruz. İmam Hatipte okurken kitap bulamazdık, hocanın anlattığını yetiştirmek de zor. Hatta abilerimiz bile bize para ile satmazdı notlarını. Biz bu çileleri çektiğimiz için yavrularımız çekmesin istiyoruz. Yavrularımız okullar başlarken sıralarının üzerinde kuşe kağıt kitaplarını buluyor. Biz bu millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik. Yeni bir süreç ile tüm okullarımızda tablet bilgisayara geçiyoruz toplamda 3 yılımızı alacak. Kitap taşıma derdinden de kurtulacaklar tablet içinde tüm kitaplar olacak. Öz yurdunda garipsin öz vatanında parya dediler kızımı kapalı şekilde okulda okutamadım. Ne yaptılar, hangi suçu işlediler de bunu reva gördünüz. Siz uzaya uydu gönderdiniz de ona mı takıldı başörtü. Artık yasak yok öğrenciler kapalı gidiyor geliyor, hastanelerde hemşirelerimiz, doktorlarımız başörtülü kavga gürültü var mı yok. Bir gün hastanede yatıyorum, belediye başkanıyım o zaman. İki kızı yanıma getirdi doktor, bana ölü gözlerle bakıyorlar geçmiş olsun başkanım dediler gittiler. Kızların sıkıntısı üniversiteye giremedikleri için ruhsal problem yaşıyorlarmış. Bunlar mahkeme kapılarına gidemediler, gitseler bile ön yargı ile geri çevrildiler. Ama biz bu zulme hamdolsun son verdik. Kat sayı nedeniyle Anadolu ve Trakya çocuklarının üniversite okumalarının önüne geçiyorlardı. Bu kısıtlamalara da son verdik. Yeni yeni bazı kutsallar üretiliyor, bu kutsalları üretenlere diyorum ki, bunları bi kenara koyun da seçmeli Din kültürü dersi var seçmeli Kur’an dersi var. Bunları görmemiz mümkün müydü. Ben şimdi onlara diyorum ki; bize hoca yetiştirin hoca. Hoca bulamıyoruz doğuya göndermeye" dedi.
“1940’LARDA EN BÜYÜK SUÇ KURAN-I KERİM OKUMAK VE OKUTMAKTI”
Bugün yaşananların 40 yıllık sabrın neticesi olduğunun altını çizen Erdoğan, "Şunu unutmayın arkadaşlar, 1940’larda en büyük suç Kuran-ı Kerim okumak ve okutmaktı. Çanakkale savaşında ezan sesini duyup ta Müslüman saflarına geçenler Tanrı uludur, Tanrı uludur sesini duysalar geçerler miydi. Allah-u Ekber Allah-u Ekber sesini duyup ta doğru tarafın neresi olduğunu anladılar. Toplu iğne ile kuyu kazar gibi bugünler inşa edildi. Gençler, aramızdaki büyüklerimiz bilir. Gece yarısı 40 - 50 kişilik koğuşta yatıyoruz. Yusuf Türel amcamız gelmiş üstü açıkların üzerini kapatırdı. Bu ne sevda bu ne aşktır. Bununla bir neslin yetişmesine onlar tohumlar attılar. Bu meşaleyi geleceğe taşımalarını gençlerimizden bekliyoruz. İlim yayma vakfı gibi nice kurum gençlik için çok çetin bir mücadele verdiler. Güç peşinde koşmadılar iktidar peşinde koşmadılar. Menzile kilitlenip yolu ve yolun önemini unutanlardan olmadılar. Gayret bizden Tevfik Allah’tan. Biz yola çıkarken bu sözü söyleriz. Sen bismillah deyip yola çıkacaksın, her zorluğa göğüs gereceksin, menzile ulaşma sarhoşluğuna kapılıp yoldan sapmayacaksın. Niyet hayır, akıbet hayır. Sizin niyetiniz hayırsa inanın akıbet de hayır olacaktır. Kemmiyet değil önemli olan keyfiyettir. Sayının çokluğu değil, nitelik önemlidir. Bir kişi yetiştirirsiniz öyle bir yetişir ki gün gelir tarihin akışını değiştirir. Çanakkale savaşında ezan sesini duyup ta Müslüman saflarına geçenler Tanrı uludur, Tanrı uludur sesini duysalar geçerler miydi. Allah-u Ekber Allah-u Ekber sesini duyup ta doğru tarafın neresi olduğunu anladılar. Toplu iğne ile kuyu kazar gibi bugünler inşa edildi. Gençler, aramızdaki büyüklerimiz bilir. Eskiler sizi biz okuttuk siz artık bizim neferimizsin demediler. İnsana bir meta gözüyle bakmadılar. İlim bir gönül işidir, ilim tahsili de bir gönül işidir. İlme talip olan nerede olursa olsun onu bulur kavuşur. İlim tahsili bir gönül işi olmaktan çıkıp paraya döndüğü zaman süte su karışır. 76 milyon arasında hiçbir ayrım gütmüyoruz. İyilik yap denize at inanın halktan bilir Halik’ta bilir. İşte ilim yayma vakfını kuran 98 insanın bugün ismi bile bilinmez belki, ama makamların en yükseğine ulaştılar. İnanın gerisi Laf-ı güzaftır. Biz bu iz üzerinden yürümeye demeye devam edeceğiz. Niyet hayır akıbet hayır demeye devam edeceğiz. Tıpkı abilerimiz gibi, tıpkı aziz şehitlerimiz gibi karşılığını Allah’tan bekleyerek yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Rabbim bizi tıpkı büyüklerimiz gibi sadece Allah rızası, Hak için halk için çalışanlardan eylesin. İlim yayma Vakfının 40. yılının hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum" şeklinde konuştu.
Programın sonlarına doğru Nevzat Yalçıntaş ve Korkut Özal’ın da aralarında bulunduğu İlim Yayma Vakfı’nın hayatta kalan kurucularına plaket takdim edildi. İlim yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Yücel Çelikbilek’te Başbakan Erdoğan’a üzerinde bir ayet yazılı olan tablo hediye etti