BIST 9.464
DOLAR 34,43
EURO 36,44
ALTIN 2.842,63
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan: Terörün dini yoktur

Başbakan Erdoğan, bu ayki "ulusa sesleniş" konuşmasının büyük bir bölümünü teröre ayırdı. Erdoğan terör hareketlerini dine dayandıranlara seslendi.

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiçbir terör hareketinin herhangi bir semavi dine, herhangi bir inanç grubuna izafe edilemeyeceğini belirterek, "Hele kendi adını barıştan, esenlikten alan muazzez İslam dini asla böyle bir izafete konu edilemez" dedi. Başbakan Erdoğan, bu ayki "ulusa sesleniş" konuşmasının büyük bir bölümünü teröre ayırdı. Erdoğan, ulusa sesleniş konuşmasında İstanbul'da yaşanan terör eylemlerini değerlendirerek önemli mesajlar verdi. Konuşmasında yepyeni projelerden, gerçekleştirdikleri hamlelerden, ekonomideki olumlu gelişmelerden bahsetmek niyetinde olduğunu hatırlatan Erdoğan, geçen hafta meydana gelen ve tüm Türk halkını derinden yaralayan menfur terör olaylarının hem Türkiye'nin, hem de bütün dünyanın gündemini değiştirdiğine işaret etti. "Ramazan Bayramı arefesinde, böyle bir vahşet silsilesini yaşamak ve terörün karanlık yüzünü bu kadar yakınımızda görmek istemezdik. Bu insanlık dışı olaylarda ülkesine gönülden bağlı pek çok vatandaşımızı kaybettik. Onlara bir kez daha Allah'tan rahmet, yakınlara başsağlığı ve yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Ülkemizde misafir olarak bulunan ve bu menfur olaylarda hayatını kaybeden yabancı misyon temsilcileri için de taziyelerimi sunuyor, üzüntülerimi bildiriyorum" diyen Erdoğan, bu acı kayıpların sadece 70 milyon insanı değil, sağduyu sahibi bütün milletlerin yüreklerinde de derin yaralar açtığını vurguladı. Erdoğan, bu olaylarda bombaların sadece yoldan geçmekte olan masum insanları değil, insanlığın iki bin yıllık tarihsel birikimini de vurduğunu söyledi. Erdoğan, "İlerleme fikrinin bir ideal olarak genel kabul gördüğü bir dünyada, bu fikrin teknolojik bir tezahürü olan iletişim araçlarının böyle vahşi görüntüleri evlerimize taşımak durumunda kalmalarını içimiz yanarak izledik" diye konuştu. "BU SAVAŞ İYİLİKLE KÖTÜLÜK, ADALETLE ZULÜM, DOĞRULUKLA YANLIŞLIK ARASINDA YAPILAN SAVAŞTIR" Bu olayların, topyekün insanlık olarak daha düşünülmesi gereken çok şey, çözülmesi gereken pek çok mesele bulunduğunu ortaya koyduğunu anlatan Erdoğan, uzayın derinliklerine uzanan uzay araçlarını yapanların da, hayatı kana boğan tahrip gücü yüksek bombaları üretenlerin de aynı teknolojik imkanlardan yararlandıklarına işaret etti. Erdoğan, şöyle konuştu: "Eğer ilerleme fikrinin temeline adalet duygusunu, insani değerleri ve fikri olgunlaşmayı yerleştiremezsek, insanlık olarak daha çok acı çekeriz. Terörün nasıl global bir bela haline geldiğini ve ancak insanlığın ortak kararıyla dizginlenebileceğini görmek için daha ne kadar kurban vermemiz gerekiyor? Bu savaş adalet ve zulüm, iyilik ve kötülük, doğruluk ve yanlışlık arasında yapılan bir savaştır. Bu savaşta, aklı selim sahibi herkesten, adaletin, iyiliğin ve doğruluğun yanında yer almasını beklemek hakkımızdır. Zaman zaman terörü lanetlerken bu kelimenin önüne neden başka bir takım sıfatlar getirmediğimizi soranlar, bu tavrımızı sorgulayanlar oluyor. Neden terör diyorsunuz da, mesela 'İslami terör demiyorsunuz?' diyenler oluyor. Öncelikle söylemeliyim ki millet olarak bu kuşkucu yaklaşımları hakkettiğimizi asla düşünmüyorum. Ortada böyle bir imayı gerektirecek bir tek neden yokken ve bizler bütün enerjimizle bu menfur olayların faillerini adalete teslim etmek için çaba sarf ederken, bize bu tavrı gösterenleri demokratik olgunluklarını gözden geçirmeye davet ediyorum. Bu sorgulama haklı bir sorgulama değildir. Bu beklenti nazik ve demokratik bir beklenti değildir. Bizim için terörün tek bir tarifi vardır ve o tarife uyan her hareketi, her eylemi, her düşünceyi, her niyeti aynı oranda lanetliyoruz. Terörün farklı tarifleri karşısında bocalayan, niteliğini kaybeden, sözünü eğip büken dünya politikacılarına da bu ödünsüz tavrımızı benimsemelerini tavsiye ediyoruz." "SAF VE TEMİZ İSLAM DİNİ HİÇBİR TERÖR VE TEDHİŞ EYLEMİNE SIFAT YAPILAMAZ" Esas olarak terör kelimesini lanetlerken, terör kavramlarının temsil ettiği insanlık dışı vahşeti ve akıl almaz kirliliği en net biçimiyle gözler önüne sermek gayretinde olduklarını açıklayan Başbakan Erdoğan, bu kavramı tartışmaya açacak başkaca tariflere yönelmenin iki kabul edilemez sakınca doğuracağını düşündüklerini belirtti. Erdoğan şunları kaydetti: "Bunlardan ilki terör kelimesinin önüne koyacağımız her bir kelimenin örselenmesini, yaralanması ve zarar görmesi tehlikesidir. Dünyanın her köşesinden insanların inandıkları, kutsal bildikleri değerler vardır. Bu değerleri her söz konusu edişimizde, dünyada incitebileceğimiz masum çoğunluklar bulunduğu gerçeğini aklımızdan ve vicdanımızdan çıkarmamalıyız. Modern dünyada her inanç ve fikir grubunda ortaya çıkabilecek marjinal sapmaları teşhis ve teşhir ederken, bu sapmalarla hiç ilgisi olmayan geniş inanç ve fikir bütünlüklerini rencide etmekten özenle kaçınmalıyız. Terör ve şiddet eğilimleri, başta bütün semavi dinler olmak üzere bütün inanç ve fikir bütünlüklerinden kopuk, sapık hareketlerdir. Hiçbir terör hareketi, herhangi bir semavi dine, herhangi bir inanç grubuna izafe edilemez. Hele kendi adını barıştan, esenlikten alan muazzez İslam dini asla böyle bir izafete konu edilemez. Bunlar asla birlikte düşünülmeyecek kavramlardır. 'Bir insanı öldürmek, Allah'ın binasını yıkmak gibidir' diyen saf ve temiz İslam dini, hiçbir terör ve tedhiş eylemine sıfat yapılamaz. Şunu da hemen ilave edeyim. Bu hassasiyeti kendi inancımız olan İslam için ne kadar büyük bir dikkatle taşıyorsak, başka insanların kutsal değerleri karşısında da aynı dikkatle ve özenle taşımak zorundayız." Erdoğan, tarihi kirleten, masumiyeti zedeleyen, adaleti örseleyen her şiddet hareketini, sözde aidiyet ve sözde temsil iddialarına asla bakmaksızın tel'in ve mahkum ettiklerini söyledi. Terörü bu bütünlüklü tarifi içerisinde mahkum etmek yerine, başka sıfatlarla birlikte anmanın yol açacağı bir başka sakıncanın daha bulunduğuna dikkat çeken Erdoğan, bugün kitlelerin, iletişim imkanlarının sağladığı çeşitlilik içerisinde zihinsel olarak art niyetli etkilenmelere çok daha açık hale geldiklerini bildirdi. Erdoğan, bu gelişme süreci içerisinde en uç fikirlerin, en akıl almaz tutumların bile kendi emellerine hizmet edecek kriminal tipler bulmakta güçlük çektiklerini belirtti. Bu nedenle terör hakkında söz söyleyen herkesin, artık global bir hitabet alanı içerisinde konuştuğunu bilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, terörü bir inancın, bir kültürün, bir kimliğinin çağrışımları ile anmanın, gerek o inancın yandaşları üzerinde gerekse karşıtları üzerinde hiç hesap edilemeyen reaksiyonları tetikleyebileceğini ifade etti. "MASUMİYETİ KİRLETEREK GELECEĞİMİZİ KARARTAMAZLAR" Bu topraklarda yükselen gönül medeniyetinin içinde, böyle vahşet tablolarına malzeme sağlayacak bir memba, böyle ölçüsüz kötülükler yeşertecek bir tohum olmadığını kaydeden Erdoğan, Anadolu'nun hiçbir köşesinde kanla, kinle, nefretle yoğrulmuş bir kültür mirası bırakılmadığını söyledi. Erdoğan şunları söyledi: "Mevlana'ların, Yunus'ların, Hacı Bektaş-ı Veli'lerin, Karacaoğlan'ların, İtri'lerin yetiştiği bu mübarek coğrafyada, insan onuruna yakışmayacak bu tür zihniyet ve akımlar asla kök salamaz. Çünkü bizim hamurumuz aşkla, muhabbetle, kardeşlikle, güzellikle yoğrulmuştur. Bu büyük birikimimizle, tarih boyunca nice badireleri el ele gönül gönüle vererek atlattık. Nicesini de aynı ruhla ve kararlılıkla atlatacağız. Bizi millet yapan bu kudret, sarsılmaz kardeşlik bağımızdır. Farklılıklarımıza rağmen hepimizi yüzyıllarca bir arada barış ve esenlik içinde tutan, bütün fitne ve düşmanlıklara karşı esirgeyen bu bağı bugüne kadar koparabilen olmadı, yine de olmayacaktır. Başımıza ne gelirse gelsin asla kaybetmediğimiz hakkaniyet duygumuz bundan sonra da yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir. Bu berrak ruh ve kaybolmaz hakkaniyet duygumuzla her zaman iyiyi kötüden ayırmayı, sabır ve fedakarlıkla değerlerimize sahip çıkmayı, tam düşeceğimiz sanıldığı anda yeniden ayağa kalkmayı başardık, başaracağız. İnsanlık onuruna kastederek, masumiyeti kirleterek, canımızı acıtarak bu ülkenin insanlarını yıldırabileceklerini, birlik ve beraberliğimizi bozabileceklerini, geleceğimizi karartabileceklerini zannedenler, yanlış bir hesap yaptıklarını er geç anlayacaklardır. Devlet ve millet olarak bu oyunlara gelmeyecek kadar zengin bir tarihi ve kültürel birikime sahibiz. Allah'a şükür, devlet olarak da millet olarak da bu oyunları tersine çevirecek güce de sahibiz. Milletimizin böylesi olaylar karşısında gösterdiği kararlı ve mütevekkil tavra, metanetli duruşa bakanlar, bu gerçeği bütün açıklığıyla görecekler. Bu bilinç ve olgunluk karşısında kötüler kötülükleriyle, zalimler zulümleriyle ve gafiller gafletleriyle baş başa kalacaklardır." Herkesin kafasında 'neden bu vahşi oyunlar Türkiye'nin yürümeyen işleri yürümeye, işlemeyen mekanizmalar işlemeye, kırılan ümitleri tazelemeye başladığı bir zamanda sahneleniyor?' şeklinde bir soru oluştuğuna işaret eden Erdoğan, bu sorunun cevabını uzakta aramaya gerek olmadığını, cevabın sorunun içinde gizli olduğunu söyledi. Erdoğan, "Bu oyunlar şimdi oynanıyor. Çünkü Türkiye, Allah'ın izniyle üzerindeki ölü toprağını silkelemiş ayağa kalkıyor. Çünkü Türkiye yeniden güçlenmeye başlıyor. Çünkü ekonomimiz kara bulutları dağıtarak tam yol ileri hamleler yapacak bir dinamizm kazanıyor. Çünkü toplumsal dokumuzun çatışma noktaları hızla köreltiliyor, çok yönlü bir uzlaşma kültürü toplumun bütün kesimlerince benimseniyor. Çünkü Türkiye yeniden heyecanı kuşanıyor, çocukların önüne umudu koyuyor" diye konuştu. Yakalanan bu gelişme çizgisinin, Türkiye'nin temsil ettiği değerlere ve yöneldiği hedeflerle zoru olanları rahatsız ettiğini belirten Erdoğan, karanlıktan medet umanların, Türk milletini yolundan döndürmeye, önünü kesmeye ve etki altına almaya çalıştıklarını kaydetti. Erdoğan, "Ancak biz bu kirli oyunlara asla gelmeyecek, hiçbir şart altında bu kör tuzaklara düşmeyeceğiz. Bizi etki altına alarak yolumuzdan saptırabileceklerini zannedenler, tarihte pek çok kez olduğu gibi yine derslerini alacaklardır. Ben devletimizin büyük gücüne ve milletimizin engin sağduyusunu sonuna kadar güveniyorum. Siz de güveniniz. Her zaman olduğu gibi yine elbirliğiyle yaralarımızı saracağız. Allah'ın izniyle birlik ve beraberlik içinde, endişeye kapılmadan, yılgınlığa düşmeden yolumuza devam edeceğiz. Ve Türkiye'nin pusulasında, bir milimlik bir sapma bile olmayacak. Türkiye muasır medeniyetler idealine doğru, daha doğru bir kararlılık ve şevkle yürümeye devam edecek. Uyanık olacağız. Dikkatli olacağız. Tedbirli olacağız ama asla azim ve cesaretimizi yitirmeyeceğiz" değerlendirmesinde bulundu. "KEPENKLERİMİZİ BUNDAN SONRA DAHA ERKEN, DAHA ŞEVKLİ BİR BESMELEYLE AÇACAĞIZ" 'Bundan sonra acaba hedeflerimizde bir sapma olacak mı?' diye soranlara 'Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak aynı disiplin içerisinde, aynı ciddiyetle yoluna devam edecektir' karşılığını verdiğini anlatan Erdoğan, artık herkesin, terörün temel amacının kitleler üzerinde korku ve endişe tohumları ekmek, kafaları bulandırmak, karar mekanizmalarını etki altına almak olduğunu bildiğini söyledi. Böylesi eylemler sonrasında panik ve endişeye kapılarak, normal hayat düzenimizi bozacak eğilimler içine girilmesinin, bu kara niyetli odakların ekmeğine yağ sürmüş olacağını ifade eden Erdoğan, terörist şebeke ve odakların elde etmeyi umdukları maksimum faydanın, kitlelerin psikolojik dengelerinin bozulması ve toplumsal aklı selimin ortadan kalkması olacağını kaydetti. Bu konuda herkesin dikkatli olmasını isteyen Erdoğan, onun için her zamankinden daha büyük bir şevkle, her sabah işlerinin başına koşacaklarını vurguladı. Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Kepenklerimizi bundan sonra daha erken, daha şevkli bir besmeleyle açacağız. İşte önümüz bayram. Hayatın devam ettiğini, teröre boyun eğmediğimizi, eğmeyeceğimizi göstermenin tam zamanı. En güzel elbiselerimizi giyip büyüklerimize, sevdiklerimize, komşularımıza koşacağız. Böyle yaparak şiddeti ve tahribatı ne olursa olsun, böyle elim olaylarla asla metanetimizi ve aklı selime olan bağlılığımızı kaybetmeyeceğimizi bütün dünyaya göstereceğiz. İnanınız ki, bizim yaşama hakkımıza sahip çıkan bu vakur duruşumuz karşısında parçalanıp gitmeyecek hiçbir kötü emel, hiçbir niyet yoktur. O halde ülkemize ve geleceğimize sahip çıkmaya devam edelim, zorbalar karşısında yılgınlığa düşen bütün dünya milletlerine örnek olalım. Bunun için kendimiz olmak ve büyük Türk milleti gibi davranmaya devam etmek dışında hiçbir şeye ihtiyacımız yoktur. Emin olunuz ki terörle yitirdiklerimiz de, onların acılı yakınları da bizden böyle kararlı ve vakur bir tavır beklerler. Bu noktada toplumu bilgilendirme hizmeti veren bütün kesimleri uyanık olmaları ve provokasyonlara gelmemeleri konusunda uyarmak istiyorum. Medya kuruluşlarımızdan bir kere daha rica ediyorum: Terörün toplumun üzerindeki psikolojik etkilerini artırma ihtimali olan haber ve görüntüleri tekrar tekrar yayınlamayınız. Gerek kitle psikolojisinin, gerekse çocuk psikolojisinin inceliklerini hesaba katmayan haberler, görüntüler ve yorumlar konusunda lütfen hepimiz daha dikkatli daha özenli olalım. Hepimiz aynı gemideyiz, bu ülke hepimizin. Nasıl birimizin burnu kanadığında hepimizin içi yanıyorsa, teröre zemin kazandıracak psikolojik faktörler konusunda da aynı hassasiyet içerisinde olmalıyız. Dezenformasyon yoluyla insanların kitleler halinde yanıltılması, yönlendirilmesi ve maniple edilmesi, doğrusu terör odaklarının çok işine gelir. Bu tehlike, bu gemideki herkesin ortak dikkati sayesinde bertaraf edilebilir. Bu sorumluluk duygusunun, bütün kesimlerce paylaşılacağından endişem yoktur." "TÜRK MİLLETİNİ DERİNDEN YARALAYAN BÜTÜN SUÇ ODAKLARI ADALET ÖNÜNDE HESAP VERECEKLER" Bu menfur olayların faillerinin bulunması ve karanlık noktaların aydınlatılması konusunda güvenlik güçlerinin bütün imkanlarını seferber ederek çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, bu olayların gerçekleştirilmeden önce haber alınması ve önlenmesi konusunda da çok yoğun çalışmalar sürdürüldüğünü bildirdi. Bu süreç içerisinde terörist niyetlerle hareket eden pek çok oluşum ve girişimin hazırlık safhasında yakalanarak etkisiz hale getirildiğini belirten Erdoğan, buna karşın bu çaptaki terör faaliyetlerinin tamamen önlenebilmesinin özellikle de uluslararası bağlantıları dikkate alındığında oldukça zor olduğuna dikkat çekti. Erdoğan, "Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki bütün imkanlarımızla suçluların, suç niyeti taşıyanların ve suça azmettirenlerin peşindeyiz" dedi. Uluslararası işbirliği konusunda da önemli çalışmalar yürüttüklerini anlatan Erdoğan, günü geldiğinde Türk milletini derinden yaralayan bütün bu suç odaklarının adalet önünde hesap vereceklerini vurguladı. Erdoğan, "Sizlerin huzurunda teröre asla boyun eğmeyeceğimizi, Türkiye'nin geleceğini bu kara niyetli odakların emellerine hizmet edecek biçimde çizmeyeceğimizi bir kere daha ifade etmek istiyorum. Bizim, milletimiz dışında hiç kimseye hesap vermeyeceğimizi ve bu kararımızda asla yılgınlığa düşmeyeceğimizi herkes bilmeli, hesabını ona göre yapmalıdır. Şartlar ne olursa olsun terörist niyetlere kulaklarımız tamamen tıkalıdır" diye konuştu. Olayların hemen ardından pek çok iç ve dış taziye ve destek mesajı aldıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, teröre karşı hassasiyetlerini bildiren bütün dostlara şükranlarını sunduğunu ifade etti. Terörist zihniyetlerin insanlığın maşeri vicdanında kesin bir şekilde mahkum olduklarını belirten Erdoğan, insanlığın böyle günlerde tezahür eden ortak sağduyusunun, bu kara ayıbı bir gün tamamen ortadan kaldıracağına kuvvetle inandığını vurguladı. Teröre karşı tavırlarını radikal biçimde ortaya koyamayan ve bu konuda ikircikli politikalar üretenlerin, bu şiddet dilinin dünya lügatlarındaki ömrünü uzattıklarını düşünmeleri gerektiğine işaret eden Erdoğan, bu vahşi zihniyetlerin dünyanın yakasından söküp atmak için dünyaya ve tek tek ülkelere barış kültürünü hakim kılmaları gerektiğini söyledi. Erdoğan şöyle devam etti: "İnanıyorum ki Türkiye'yi Türkiye yapan değerlerimizi ve zenginliklerimizi en yoğun biçimde yaşadığımız bu anlamlı günler bizi bir kere daha birbirimize kenetleyecektir. Türkiye üzerinde hesap yapanlar da, Türkiye üzerinden hesaplaşmaya yeltenenler de bu tabloyu iyi değerlendirmelidir. Özellikle çocuklarımıza ve gençlerimize bir baba, bir ağabey olarak iki cümle söylemek istiyorum. Yaşadığımız olaylar sizi yanıltmasın, dünyanın her yerinde terör olmuştur, olabilir. Biz bu olayların yol açtığı yaraları hızla sararız. Çünkü bizim tarihimiz, bizim kültürümüz barış ve esenlik üzerine kurulmuştur. Bizim kültürümüz ve değerlerimiz asla teröre izin vermez. Bu toprakların en iyi bilinen özelliği yüzlerce yıldan beri dünyanın en muhabbetli, en merhametli, en misafirperver, en güleryüzlü, en cömert ve en adil insanlarının yaşadığı bir ülke olmaktır. Bunu hiç aklınızdan çıkartmayın ve sizi çok daha güzel günlerin beklediğinden emin olun. Bu duygularla bayramın tadını çıkarın. Sevincinizle, mutluluğunuzla Türkiye'nin muhteşem geleceğini bütün dünyaya gösterin."

ter