BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  DÜNYA

Erdoğan: Suriye’de hakimiyet muhaliflerde

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de Esed rejiminin hakimiyeti kaybettiğini belirterek, "Şu anda hakimiyet muhalif güçlerde" diye konu...

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de Esed rejiminin hakimiyeti kaybettiğini belirterek, "Şu anda hakimiyet muhalif güçlerde" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, SETA Vakfı’nın düzenlediği konferansta yaptığı konuşmanın ardından basın toplantısı düzenledi.
Erdoğan, "Suriye’de aslında rejim hakim değil. Şu anda hakimiyet muhalif güçlerdedir. Esad’ın elinde kullanmış olduğu füzeleri var, uçaklarla bombardıman yapıyor, tanklarla, toplarla halkının üzerine gidiyor. Ve artık ölü sayısı 100 bine doğru gidiyor. Ama muhaliflerin kara hakimiyetindeki durumu farklı. Şu ana kadar 283 füze attılar, bu NATO kayıtlarında mevcut" dedi.

’Rejim sarin gazı kullanıyor’’
Erdoğan, "Ayrıca sarin denilen bir kimyasal silahı da kullanıyorlar, bu da var. Bütün bunların yanında, bunlara rağmen fedai can eden bir Suriye halkı var. Biz tabi Suriye’de rejimin karşısında, Suriye halkının yanındayız. Onlarla bu mücadeleyi sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.

’’Rusya ve Çin sürece dahil edilirse çözüm hızlanır’’
Erdoğan konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Ve bu mücadelede destek veren ülkeler var. Bu destek bundan sonraki süreçte daha da fazlasıyla artacaktır. Dün akşam yaptığımız görüşmelerde de, bu işin bir yerde, olumlu yaklaşımlarını Sayın Başkan’dan da aldım. Askeri noktadaki müdahale ayrı bir konu. Ama burada 2. Cenevre süreci diye ifade edebileceğimiz süreç var ki, bu sürece Rusya’yı ve Çin’i dahi edebilme sürecidir. Temennim odur ki, Rusya ve Çin bu sürece dahil edilebilirse, daimi üyelerin bütünü de burayla ilgili alınabilecek bir kararı çok daha rahat alacaklardır. Ve bu süreci çok daha hızlandıracaktır. Çünkü bu süreçte aslında hepsi de Esed’siz bir geçiş sürecinden bahsediyorlar."
"Sayın Putin’in bana mesela şu ifadesi var, İstanbul’daki basın toplantısında bizzat söyledi, ’Ben Esed’in avukatı değilim. Suriye’nin avukatı da değilim, olanlardan memnun da değilim’ dedi. E şimdi ben o zaman Sayın Putin’den daha başka şeyler bekliyorum. Eğer değilsek, o müvekkili bırakmak lazım. Atılması gereken adım neyse bu adımın atılması gerekir."
"Bunları bu seyahatten sonra süratle programımızı, takvimimizi yapacağız. Başta Rusya olmak üzere, bölgeyi süratle dolaşmak suretiyle ne gibi adımlar atabiliriz, bunların inşallah planlamasını yapıp adımları atacağız. Suudi Arabistan, Katar, Körfez ülkelerinin tamamı, bunlarla görüşmek suretiyle bu sürece çok daha etkin bir şekilde devam etmemizin gerektiğine inanıyorum. Ben sayın Başkan ile yaptığımız ile görüşmeleri de olumlu bir havada geçtiğini sizlere rahatlıkla ifade edebilirim."

"Allah’ın adaleti kesindir"
Erdoğan, Sınır Tanımayan Din Adamları örgütünden gelen bir soru üzerine, "Allah’ın adaleti kesindir. Orada tereddüt söz konusu değildir. O er geç tecelli eder, nerede, nasıl, ne zaman, o bizim tasarrufumuzda olan birşey değil. Ama muhakkak tecelli eder. Kaldı ki hepsi de bu dünyada tecelli etmeyebilir, bizim inancımızdan hareketle söylüyorum, Hristiyanlıkta nasıldır, Musevilikte nasıldır onu bilemem ama şunu bilirim: İslam’da Allah’ın iki önemli ismi şerifi vardır ki bunlardan bir tanesi Rahman, bir tanesi Rahim’dir. Rahman, tüm insanlığadır. Allah tüm insanlığa merhamet eden, yani kendisine inanana da, inanmayana da hepsine merhamet eder. Çünkü en büyük merhamet sahibi O’dur. Rahim ise, ebedi aleme, ölüm ötesine aittir. Ölüm ötesinde ise kendisine inanan, kendi emirlerini yerine getiren, nehiylerin kaçanlara olan, oradaki tecellisidir. Şimdi biz bu dünyada Rahman ismi şerifi ile O’nun merhametine yaslanmışız, ama ebedi alemde de Rahim ismi şerifinden kimler nasibini alacak onu da burada belirlemek mümkün değil" cevabını verdi.
Erdoğan, "Ancak din adamlarına düşen bir şey var. Din adamları önce kendileri bir araya gelmelidir, kendileri toplanmalıdır. İslam dünyasının temsilcileri, Hristiyan dünyasının temsilcileri, Musevilerin temsilcileri bir araya gelmelidir. Ve tüm insanlığa ortak mesajlarını vermelidir" şeklinde konuştu.

"Ben savaşa karşıyım"
Başbakan ayrıca, "Ben savaşa karşıyım. Savaşı, duyarlılığı olan hiçbir insan tabi ki kabullenemez, kabul edemez. Ama öyle bir an vardır ki, o işte, son kelimenin, cümlenin demiyorum, kelimenin yapılacağı andır ki, orada savaş ve adalet eş anlamlıdır. İşte onun karar anı çok önemlidir. Din adamları eğer bu işi müşterek olarak yürütürse, sınır aşan din adamları burada ortaya çıkarlarsa, inanıyorum ki orada farklı bir netice oluşabilir. Siyasiler bana göre onlardan sonradır. Onlar yeter ki bu zemini hazırlasınlar" dedi.
(İHA)