BIST 9.691
DOLAR 35,22
EURO 36,72
ALTIN 2.963,83
HABER /  POLİTİKA

Erdoğan Suriye için gerekeni yapacak

Başbakan Erdoğan, Pekin'den Şam'a sert mesajlar yolladı. Erdoğan, Esad'ın askerlerinin Türkiye sınırında kan dökmesine ateş püskürdü.

Abone ol

Çin temaslarını sürdüren Başbakan Erdoğan Pekin'de basın toplantısı düzenledi. Suriye askerlerinin sınır ihlallerini gündemine alan Erdoğan'ın hedefinde Esad vardı:

"Bu sınır ihlaline yönelik olarak da bizler de son değerlendirmeleri yapacağız, gerek şahsım gerek Dışişleri Bakanımız yoğun bir şekilde çevre ülkelerle diplomasimiz de devam ediyor. Ondan sonra da atılması gereken adımları tabii ki atacağız."

Bir gazetecinin ''Suriye konusunda Türkiye sanki bir yerlere zorlanıyor gibi kaygı var. Böyle bir kaygı taşıyor musunuz en son sınır ihlali ile birlikte?'' sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

BİZ BU KAPILARI KAPAYAMAYIZ

"Türkiye olarak da bizim bu noktada velev ki birincisi, velev ki ikincisi olsa dahi bizim ne yapmamız gerekir bu çok önemli. Yani bir sınır ihlalinin olması halinde Türkiye ne yapmalıdır? Başka ülkeler uluslararası siyasette, uluslararası hukukta ne yaptıysalar tabii ki Türkiye'de sonunda onu yapacaktır. Bu bize uluslararası hukukun da tanıdığı bir haktır. Ama bakın biz şu ana kadar yaklaşık 25 bin insanı geçici bir sığınmacı olarak kabul ettik, ediyoruz. Bu rakam nereye kadar gider? 100 bin mi olur, daha fazla mı olur? Biz bu kapıları kapayamayız. Çeşitli uluslararası televizyon kanallarında bu insanların nasıl kaçtığını görüyorsunuz. Herhalde bu insanlar keyfinden kaçmıyor. Burada keyfilik yok, bunlar ölümden kaçıyorlar. Siz bu insanlara kapılarınızı kapayamazsınız. Kapadığınız zaman o insanları gayri insani olarak adeta tost edersiniz. Böyle bir şey de olmaz.''

ATILMASI GEREKEN ADIMLARI ATACAĞIZ

Suriye'den kaçanların kabul edildiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bu kaçan insanları bile arkadan vuruyorlar. Burada çocuk, kadın böyle bir şeye de bakmıyorlar, acımasızca vuruyorlar. İşte sayın Annan'a söz verdi, söz verdiğinden bu yana yine her gün 60, 70, 80, 100 kişi öldürülmeye devam ediyor. Böyle bir durum var. Bir de tabii çok açık, net bir sınır ihlali artık oluşmuştur, bu da ortadadır. Bu sınır ihlaline yönelik olarak da bizler de son değerlendirmeleri yapacağız, gerek şahsım gerek Dışişleri Bakanımız yoğun bir şekilde çevre ülkelerle diplomasimiz de devam ediyor ondan sonra da atılması gereken adımları tabii ki atacağız.''

"BU İNSANLARIN FERYADINI DUYMAMAZLIKTAN GELEMEYİZ"

Bir gazetecinin uluslararası hukukun tanıdığı bütün hakların kullanacağını söylediğini belirterek, ''Bu tampon bölgenin hayata geçirilmesi anlamına mı geliyor?'' demesi üzerine Başbakan Erdoğan, bu konuda şudur, budur diye kesin bir şey söyleyemeyeceğini belirtti. Erdoğan, şunları kaydetti:

''Masaya yatıracağız. En isabetli olanı neyse, şüphesiz ki en uygun olanı neyse oradan farklı olanına gitme gibi bir adımımız olacaktır. Farklıdan kastım da düşünmek istemediğimizdir. Oraya gitmektir. Ama bizi buna zorlarsa Suriye rejimi zorlar. Zorlamaması için de atılması gereken adımı orası atması gerekir. Biz şimdi Rusya'ya gerekeni söylüyoruz, diyoruz ki; 'Böyle böyle...Şartları görüyorsunuz. Şu anda 25 bin insan benim ülkeme sığındı. Bunların bize şu andaki maliyeti 150 milyon doları buldu, şu ana kadar. Attığımız adımları da durdurmuyoruz. Düşünüyoruz ki bu iş 100 bine doğru giderse. Onlar geldikten sonra ben orada konteyner kent kurayım olmaz. Gelmeden tedbirleri alacaksınız oradaki bütün ön hazırlıkları yapacaksınız ki bunlar geldiği zaman başlarını koyabilecekleri bir yer olsun. Kampların içinde bile 'Türkiye bizi niye kurtarmıyorsunuz' diye bir feryat edenler de var. Çünkü Türkiye'ye öyle bakanlar var. Bir kurtarıcı gözüyle bakıyorlar. Bu insanların feryadını biz duymamazlıktan gelemeyiz. Bizim ne medeniyetimizde bu var, ne kültürümüzde bu var. Sahiplenmek durumundayız.''

BUNLARDAN TERÖRİST OLUR MU?

Bazılarının buradaki insanları terörist olarak nitelendirdiğini, böyle bir yaklaşımda olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Bu insanları gidip gördüğünüz zaman bunun saf, samimi Suriye halkı olduğunu görüyorsun zaten. Çocuk, kadın bunlar. Hala orada oyuncakları ile oynayanlar var. Bunlardan terörist olur mu? Bunlara terörist nazarıyla bakacak kadar siyasette maalesef belli bir mahrumiyeti yaşayanlar var. Onlara diyoruz ki, 'Gidin oraları gezin, dolaşın'' diye konuştu.

Kendisinin de orayı göreceğini belirten Erdoğan, ''Gördükten sonra oradaki vatandaşın, halkın bütün arzularını, taleplerini tekrar kendilerinden bizzat dinlemeyi.. Benim ertelenmiş bir ziyaretimdi bunu da yerinde yapacağız'' dedi.

SURİYE ESKİ DESTEĞİ BULAMAZ

Rusya ile görüşüldüğünü hatırlatan Erdoğan, ''Başta farklı yaklaşırken sonradan 'O zaman birlikte çalışalım...' Ama bu yaklaşım Sayın Putin'in de yaklaşımıdır Sayın Medvedev'in de yaklaşımıdır. 'Beraber çalışalım' bunu söylüyorlar'' diye konuştu.

''Fakat BM Güvenlik Konseyi'nde artık eski desteği Suriye'nin bulacağı kanaatinde değilim'' diyen Başbakan Erdoğan, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı ile de görüşeceğini, onların konuyla ilgili görüşlerinin farklı bir noktaya gelmiş olması yönündeki temennisini de bildirdi. Rusya ile görüşmelerinin de olacağını dile getiren Erdoğan, ''Benim inancım şudur ki: Hak yerini bulacaktır. Çünkü burada çok büyük bir zulmün olduğu açık net ortada. Zulümle sonuna kadar abad olunmaz bir yerde hak yerini bulacak'' dedi.

"NİYE ŞEYTANIN AVUKATLIĞINA SOYUNUYORSUN?"

Bir gazetecinin, ''Diplomatik baskı sonuç vermezse, Esed yönetimi de kalırsa sıcak bir müdahale ihtimali görüyor musunuz?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Niye şeytanın avukatlığına soyunuyorsun?'' dedi.

Olabilecek tarafların söylenmesini olaylara tersten yaklaşılması gerektiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Bu konuyla ilgili BM'nin böyle bir kararı almasının neticeleri geçmişte görülmüştür. Dolayısıyla oradan bakarak değerlendirirsek daha isabetli olur'' diye konuştu.

Yaşananların ardından uluslararası kamuoyunda BM-Arap Birliği özel temsilcisi Kofi Annan'ın yaklaşımına bittiği yönünde görüşlerin olduğu belirtilerek değerlendirmesinin sorulması üzerine Erdoğan, Annan'ın yaklaşım tarzına yönelik başından itibaren 'inşallah' dediklerini ancak bunun tutmadığını söyledi. Tutmayacağını gördüklerini de belirten Erdoğan, ''Sayın Annan'a bunu söylediğimiz halde, Annan çok umutluydu. Tutmadığı da ortaya çıktı. Bundan sonraki sürece yönelik bugün yine pek bir şey olacağına ihtimal vermiyorum. Bir yerden çekse öbür yere tankını, topunu götüren bir zihniyet, bir anlayış bu'' dedi.

DOĞRU NEYSE SÖYLEMEK ZORUNDAYIZ

Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin ''İran, 5 1 nükleer müzakerelerin İstanbul'da yapılması konusunda mutabık kalındığını açıkladı. Bu konuda daha önce bir söyleminiz olmuştu bunu nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusuna şu yanıtı verdi:

''Bu zat çıkıp bunu konuştuğu anda Dışişleri Bakanımız, İran Dışişleri Bakanı ile konuştuğunda 'O kişisel düşüncesidir İran'ın düşüncesi değildir' diye bir yaklaşımda bulundular. Bizim belki İstanbul'daki değerlendirmemiz üzerine bunu yapmış olabilirler veya o açıklamamız onları çok rahatsız etmiş olabilir. Biraz da bu bizim kendi kişisel karakterimizin de gereğidir. Çünkü doğru neyse bu doğruyu söylemek zorundayız. Orada da söylediğimiz bizim budur. İstanbul'da böyle bir toplantının yapılması aslında kendilerine birçok şeyi kazandırabilirdi. Ama kalkıp da o zatın böyle bir açıklamayı yapmış olması veya başkalarının böyle açıklamalar yapmış olması sonunda bir yanlışın doğrultularak teslimi durumuna geldi.

İstanbul'da kalkıp bu toplantıyı yaparsak bu İstanbul'a bir itibar kazandırmaz, sadece tarihe bir kayıt düşülür yani İstanbul anlaşması veya İstanbul sözleşmesi diye, budur olay. Ama herhalde bunun farkında değildi o zat böyle bir açıklama yaptı. Bu yola çıkarken onlardan böyle bir arzu, böyle bir talep geldiği için, daha açık söyleyeyim dini lider İstanbul'da bunun olmasını istediğini bize teyit etti. Karşı taraf zaten Ahmet Bey'e onlar da bunu teyit etmişlerdi. Bunu teyit ettikleri için de mesele bitmiştir diye biz olaya baktık. Ondan sonra böyle bir durum olunca bu bizim ilkeli olma anlayışımıza ters geliyor bunu da tabii söylemek durumundayız. Olayın aslı budur.''