Başbakan Recep Erdoğan'ın hedefinde İmralı'ya gitmeden önce ılımlı, döndükten sonra ise çok sert konuşan Ahmet Türk vardı.
Abone olİNTERNETHABER.COM- Başbakan, Mardin'de bir polisin şehit edilmesinin ardından Emniyet güçlerinin dağda çatışmaya girdiğini açıkladı.
Başbakan Erdoğan, İmralı'ya gönderdikleri Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk'ü samimiyetsizlikle suçladı.
AHMET TÜRK'TEN ERDOĞAN'A JET YANIT Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarına Ahmet Türk'ten anında karşılık geldi. "Sadece Kürtlerden hassasiyet beklemek gerçekten doğru değil; herkesin o hassasiyeti göstermesi lazım" diyen Türk'ün açıklamalarını okumak için TIKLAYIN |
Kandil'e düzenlenen hava harekatı için "Bu başbakan bomba yağdırıyor" diyen Türk'e Erdoğan, dersen, "Biz Kürt kardeşlerimize gönlümüzü açtık, onlara bomba yağdırmadık. Biz teröristlere bomba yağdırdık" diye cevap verdi.
Yeni sürecin sağduyu ve cesur olmayı gerektirdiğini belirten Erdoğan, BDP'lilere "Siz aklınızı icraya mı verdiniz? İradenizi kiraya mı verdiniz? 'Yok şuradan talimat gelecek, yok buradan talimat gelecek, o talimatı beklememiz lazım.' Sen nesin o zaman? Şu parlamentonun altında o zaman ne işin var?" diyerek tepki gösterdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup toplantısında milletvekillerine hitap etti.
FAKIBABA AK PARTİ'YE KATILDI
Şanlıurfa Belediye Başkanı Eşfref Fakıbaba, AK Parti'ye katıldı. Partini rozetini Erdoğan'ın taktığı Fakıbaba, yaptığı konuşmada "Sizin hoşgörünüz bana bu fırsatı verdi, Urfa'da müthiş bir bayram var. Size ne katar teşekkür etsem azdır. Size minnettarım. Geliş amacım AK Parti'nin şanlı üyeliğini almaktır" diye konuştu.
BEYAZ EKMEĞE SON
Halkı israftan kaçımaya çağırdığı konuşmasında Erdoğan, önemli bir kararı açıkladı: şunları söyledi:
"Ekmeğe biz nimet diyenlerdeniz. Sakın ha ekmeği bıçakla kesmeyin diyen bir geleneğin sahibiyiz. Artık biz beyaz undan ekmek dönemini de kapatıyoruz. Artık buğdayın orjinalinden üretilen un ne ise bundan ekemğimizi üretelim. Gıda ve vitamin orada. onları çıkartıp beyaz ekmeğe yöneldik. Batı bunu anladı biz de bu açığı en kısa sürede kapatacağız."
VEKİLLERE SURİYE'LİLERE YAPTIĞI KONUŞMANIN VİDEOSUNU İZLETTİ
Gaziantep'de hafta sonunda yaptığı açılışlara değinen Erdoğan, 1 milyon 200 milyon TL'lik yatırım yapıldığına dikkat çekti. Erdoğan, Esad zülmunden kaçan Suriyeli mültecilere yaptığı konuşmanın videosunu kürsüden vekillere izletti. Salondan "Türkiye seninle gurur duyuyor" tezahüratları duyuldu.
NEDEN DİYARBAKIR DEĞİL DE GAZİANTEP?
Gaziantep'te altıncı ve yedinci sanayi bölgeleri kurmaya hazırlandığına işaret eden Erdoğan, diğer illere bu kentin başarısını örnek almaya çağırdı. Konukoğlu ailesinin sağlık alanında bir üniversite kuracağını müjdeleyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
TEK SEBEP TERÖR
"Neden Diyarbakır yapamadı da Antep yaptı, neden Van yapmadı? Bazı iller umutla büyürken, bazıları yerinde sayıyor, kabuğunu bir türlü kıramıyor. Yolsa yol, köprüyse köprü, hastaneyse hastane. Yıllardır yapılan ihmalleri telafi etmek için geri kalmış illere pozitif ayrımcılık yapıyoruz. İşte terörün bu bağlamda artık sorgulanması gerekiyor. Tek sebep terör. en önemli sebep şehirdeki kardeşliktir, barıştır."
1980'LER VE 90'LAR PKK'YA BAHANE OLDU
1980'ler ve 1990'larda terörle mücadele adı altında adeta terör örgütünün eline "fırsat, bahane ve hatta imkan verildiğini" söyleyen Erdoğan, "Bir köye, mezraya, bir eve arama yapmak için giren güvenlik güçleri o kadar dikkatsiz davrandı ki adeta terör örgütüne istismar imkanı tanıdı. Yapılan işkenceler insanlık dışı muameleler terörün ürediği bataklığı daha da derinleştirdi." diye ekledi. AK Parti'nin göreve geldiği 2002 yılının bu anlamda önemli bir milat olduğunu söyleyen Erdoğan, Olağanüstü Hal'i kaldırdıklarını hatırlattı: "Kürt kardeşlerimiz bize şunu söylediler; 'kaldırın hali başka şey istemiyoruz.' Kaldırdık ama yine maalesef yine herhangi bir şey yok."
2002 MİLAT OLDU
AK Parti'nin OHAL'i kaldırdığını ve işkenceye sıfır tolerans gösterildiğini belirten Erdoğan, statükoculara tepkiliydi:
"AK Parti'nin hükümet görevini devraldığı 2002 döneminde belli baskı ve acılar için değil bu ülkede on yıllardır yaşanan acıların ortadan kaldırılması için de milat olmuştur. Cumhuriyetimizi büyütmek için 10 yıldır gece gündüz demeden gayret gösteriyoruz. Biz Cumhuriyet döneminde belli dönemlerde yapılan hatalarla da yüzleşmek için samimi bir gayret içindeyiz. Cumhuriyet döneminde ahıra çevrilen camiler belli bir kesimin değil bütün bu milletin camisiydi. Susturulan ezan bütün ümmetin ezanıydı. Sağda solda bir çok kitap yasaklandı toplatıldı. Her dilde plaklar yasaklandı. Nazım Hikmet de Necip Fazıl da devletin hışmına uğradı, ötelendi, horlandı. Statikocular devlet karşısında öz evlat görüldü halka üvey evlat muamelesi yapıldı. AK Parti iktidarı 2002'den itibaren bu gidişe dur demiştir. Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan hatalarla da cesur şekilde yüzleşen bir iktidar olduk. Biz, insan devlet için vardır demiyoruz, devlet insan için vardır diyoruz. Dini mezhebi, ırkı, ideolojisi ne olursa olsun bizim için insan insandır. Devlet insan için vardır diyoruz. Dini, dili ne olursa olsun bizim için insan insandır. Bizim için herkes 1. sınıf vatandaştır. AK Parti ile birlikte statüko sona ermiştir. Aynı şekilde asimilasyon ve inkar politikaları son bulmuştur. Acılar üzerine gelecek inşa edilmez. Nefretten yola çıkılarak kardeşlik hukuku kurulamaz."
SİLAHI ARADAN ÇEKELİM
"Acıların değil umudun şekillendirdiği istikbale yürümek istiyoruz" diyen Erdoğan, herkese çağrıda bulundu:
"Acılar üzerine gelecek inşa edilmez. Biz istikbalimizi acılar üzerine değil, umutlar üzerine inşa edeceğiz. Diyarbakır'lı kardeşim, Çankırı'lı kardeşim yüreğindeki yarayı gel beraber tedavi edelim. Silahı aradan çekelim, sıkılı yumrukları aradan çekelim.
HAKARET DİZ BOYU
Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmaya işaret ederek, şöyle konuştu:
''Yine bu sabah yavru muhalefet verip veriştiriyor. Hakaret, aman yarabbi diz boyu... Kim buna kılavuzluk yapıyor, bilemiyorum ama dedim ya cevap vermeyeceğim. Cevap vermeyeceğim için üzerinde durmayacağım. Onların dilinden hukuk anlar, onları hukuka havale edeceğiz. Çünkü bu ülkede ne Anamuhalefet, ne yavrular, muhalefet olarak ürettikleri bir şey yok. Bunların dili maalesef sövmeyle eşdeğer. Bizi, ne yazık ki yanlış kılavuz seçtikleri için o yanlış kılavuzlarının onlara öğrettiği yolda değerlendirmeye gidiyorlar. Onun için de cevap yok, onların cevabı hukukta. Biz 75 milyon tek yürek halinde, ortak geleceğimizi, ortak umutlar çerçevesinde birlikte inşa ediyoruz.
IRKÇILIK ASABİYET, ASABİYET DE ŞEYTANDANDIR
Kuran-ı Kerim'de bütün ayrıntılarıyla izah edilen son derece ibretlik bir vakadır, Allah meleklere 'Adem'e secde edin' dediğinde bütün melekler secde ettiler ama şeytan secde etmedi. Çünkü o çok kibirliydi ve kibirlendi. Şeytan, 'Ben Adem'den hayırlıyım, beni ateşten yarattın onu ise çamurdan yarattın' dedi. İşte ırkçılık budur ve böyle başlamıştır, böyle... Irkçılık asabiyet, asabiyet ise şeytandır. Irkını, kavmini, kafatasını övmek, onunla böbürlenmek diğerlerini, diğer yaratılanları aşağılamak şeytandandır. Biz başka yerden kaynak aramayacağız. Benim Kürt kardeşimin de Türk kardeşimin de kaynağı aynı kaynaktır. Onun için biz Yaratılanı Yaratandan ötürü seviyoruz. Şeytan ve şeytanın izinden gidenler kaybedecek, inşallah tek bir millet olarak, kardeş olarak kazanan biz oluruz.
AKLINIZI KİRAYA MI VERDİNİZ?
Bugün çıkıp da 'şu ırkın, şu etnik kökenin temsilcisi biziz' diyenler, Türkiye'yi 2002 öncesine götürmek, Cumhuriyet döneminde zaman zaman yaşanan yanlışları tekrar tekrar yaşatmak özlemi içinde olanlardır. Vesayet sistemi AK Parti ile birlikte çökerken, bazı siyasi partilerin baskıyla, sindirmeyle, yasaklamayla, tehditle yeni bir vesayet üretme çabasına girişmesi beyhude bir çabadır. CHP'nin tek parti zulmünü iliklerine kadar yaşamış bu millet, doğuda, güneydoğuda yeni bir CHP zihniyetinin oluşmasına da müsaade etmeyecektir. Biz BDP'ye bu yeni süreçte sağduyulu olması, soğukkanlı olması ve cesur davranması yönünde tavsiyelerimizi ilettik ve iletiyoruz. Siyaset, baskılara karşı cesur bir duruş sergilemekle başarıya ulaşır. Siz aklınızı icraya mı verdiniz? İradenizi kiraya mı verdiniz? Madem siyaset yapacaksınız, bunu onurunuzla yapın. Kendi iradenizi ortaya koyun. 'Yok şuradan talimat gelecek, yok buradan talimat gelecek, o talimatı beklememiz lazım.' Sen nesin o zaman? Sen nesin? Şu parlamentonun altında o zaman ne işin var? Siyaset zor zamanda zor kararları almakla çözümün bir aracı olabilir. Kendi fanatik kitlesini mutlu etmek, tatmin etmek için sorumsuzca açıklama yapan siyaset, gün gelir gerçekle yüzleşir ve mahkum olur.
Biz BDP'nin daha en başından itibaren öldürmenin değil, yaşatmanın yanında durmasını bekledik. Terörü, teröristi, teröristin öldürme hakkını savunmasını değil, yaşama ve yaşatmak hakkını savunmasını bekledik. Bakıyorsunuz, bu yeni süreçte de devam eden çözüm sürecinde de kendi fanatik kitlesine şirin görünmek kaygısıyla teröristin öldürme hakkını savunuyor. O terörist Mardin'de polisi alçakça şehit ederken, güvenlik güçlerinin operasyonlarını eleştirmek, samimi bir duruş değildir.
MUSAB'IN GÖZYAŞLARINI NE YAPACAĞIZ?
Şu anda işte o polisimizi şehit edenlerle, o dağlarda polisimiz çatışma halinde. Ne yapacağız, çatışmayacak mıyız? Onların izlerini sürmeyecek miyiz? O polisimizin kanını yerde mi bırakacağız? o şehitler, o 1,5 yaşındaki Musab'ın gözyaşlarını biz ne yapacağız? sonuna kadar onun izini sürmeye, onlara gereken cevabı vermeye mecburuz, bu bizim sorumluluğumuzdur. Elinde silah dağlarda bizim askerimize namertçe pusu kuranların hakkını savunmak, onlara yönelik operasyonu eleştirmek çözümü isteyen bir tavır değildir.
SAMİMİ İSENİZ BIRAKIRSINIZ SİLAHLARI
Çözümden yanayız derken de kusura bakmayın, terör estirenler, bu çözüm sürecini baltalamak isteyenler bizden anında cevabını alırlar. Samimiyseniz, dürüstseniz bırakırsınız silahları, bu ülkede yaşamak istemiyorsanız, gitmek istediğiniz ülkeye de gidersiniz. Bu konuda da gerekli güvenceyi verdim, açıkladım. Daha önce sınırlarda yaşanmış olanları yaşatmamak için elimizden geleni de AK Parti olarak yaparız. Ama bu milletin huzurunu, refahını kimsenin gölgelemeye hakkı yoktur."
PARİS'TEKİ İNFAZLAR
Başbakan Erdoğan, Paris'te suikast olur olmaz devleti, hükümeti itham etmenin de aynı şekilde ilkeli bir duruş ve ilkeli bir siyaset olmadığını söyledi. Paris'teki olayın aydınlanmasına, faillerin tespitine ilişkin umudun çoğaldığına inandığını belirten Erdoğan, olay aydınlatıldığında, daha ilk andan itibaren Hükümeti ve devleti itham edenlerin mahcup olacağını, özür dileyeceğini ve gerçekle yüzleşmek noktasında yeni samimiyet testine maruz kalacaklarını kaydetti.
SAMİMİYETİ ARIYORUZ
Sorumluluk mevkiindeyiz. Samimi olanlarla bu işler konuşulur, samimi olmayanlarla neyi konuşacağız? Bize samimi görünenler geliyor, konuşuyoruz, 'peki, buyurun' diyoruz kendilerini adaya gönderiyoruz. Açık açık söylüyorum. Sen adadan döndükten sonra zehir zemberek açıklama yaparsan olmaz. Seni oraya gönderen bir Başbakan'a, 'Kürt kardeşlerime bu Başbakan bomba yağdırıyor' dersen olmaz. Biz Kürt kardeşlerimize gönlümüzü açtık onlara bomba yağdırmadık, biz teröristlere bomba yağdırdık. Bugün de yarın da teröristlerle bu mücadelemiz aynen devam edecektir, orada taviz yok. Kararlılığımız orada aynen devam edecek."
3. HAVALİMANI, KANAL İSTANBUL
Erdoğan, İstanbul'a yapılacak yatırımları ve projeleri de şöyle açıkladı:
"Karadeniz kıyılarında yapılacak havalimanı ile ilgili ihalenin ilanını Perşembe günü yayınlıyoruz. Kapasitesi alan itibariyle 150 milyona kadar çıkabilecek. Temenni ederim ki güçlü bir konsorsiyum alarak bu havaalanımızı gerçekleştirerek 3-4 yıla bitirmeyi hedefliyoruz. Hemen akabinde Kanalistanbul projemizi de başlatacağız. Avrupa ve Anadolu yakalarında 1 milyonluk şehirlerimizi kurmaya başlayacağız. Önemli bir adımımızda geçmişte Yassı ve Yaslı Ada olarak anılan adaları da özgürlük ve demokrasi adasına çeviriyoruz bunun da çalışmaları devam ediyor. "