BIST 9.865
DOLAR 35,08
EURO 36,62
ALTIN 2.955,60
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan Senin yüreğin parçalanmıyor mu?”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları karşısında sessiz kalan İslam ülkelerine, "Neredesin sen ey İslam d...

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları karşısında sessiz kalan İslam ülkelerine, "Neredesin sen ey İslam dünyası senin canın yanmıyor mu? Senin yüreğin parçalanmıyor mu?” diye seslendi. Erdoğan, “Filistin’de insanlık ölüyor, insanlık onuru ölüyor, özellikle Müslümanların izzeti şerefi ölüyor” dedi.
Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen “Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal, Sağduyu İnisiyatifi” toplantısına Başbakan Erdoğan’ın yanı sıra İçişleri Bakanı Efkan Ala, Diyanet İşleri Başkanı Kadir Topbaş, çok sayıda İslam alimi katıldı. Toplantıda konuşan Başbakan Erdoğan, İslam ülkelerinde yaşananlar nedeniyle özeleştiride bulundu. “Müslümanlar kardeştir, kardeşler arasında sulhu sağlamak için de bugüne kadar yaptığımız gibi, bugün de samimiyetle çırpınıyoruz” diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Kuran’ın emri ortadayken, Hz. Nebi’nin tavsiyeleri bu kadar açıkken, İslam coğrafyasının bugün yaşadıklarını izah etmek gerçekten akıl ve vicdanla mümkün değildir. Mevcut manzarayı anlamakta ve anlamlandırmakta zorluk çekiyoruz. Bir adam üzerine kilolarca bombayı bağlıyor, gidiyor bir cami veya mescitte ibadet edenler, ya da türbede dua edenlerin içinde patlatıyor. Bu acımasızca katliamı işleyen kendisini Müslüman olarak tarif ediyor ve bu fiili işlerken tekbir getiriyor. Cami, türbe ve mescitte şehit olanların Müslüman olduklarından şüphemiz yok.
Örgütler kuruluyor ve bu örgütler kendilerine bir takım İslami etiketler takıyorlar. Müslüman olduklarını iddia ediyorlar, cihat yaptıklarını savunuyorlar. Zaten cihat mefhumunun, fetih, cidal kavramının net açıklığa kavuşması lazım. Bu örgütler gidiyor Müslüman kardeşlerine saldırıyor, katlediyorlar. Ortadoğu’nun her karışında şu anda kan akıyor. Ne kadar acıdır ki akan kan Müslüman kanıdır, daha da acıdır ki kan akıtan Filistin’deki hariç yine Müslüman’dır. Şahit olduğumuz, yaşadığımız manzaranın hiçbir şekilde telifi yoktur.”

“İSLAM BİLGİNLERİN KENDİ ÖZELEŞTİRİSİNİ YAPMASI LAZIM”
İslam bilgilerinin özeleştiride bulunması gerektiğini kaydeden Erdoğan, “Ulama’dan birisiyle bir görüşmem oldu. İslam dünyasında belli bir ağırlığı var. İsim vermeyeceğim. Ama bu toplantıyı ben bir özeleştiri toplantısı olarak görmek istiyorum. İslam bilginleri burada kendi özeleştirinizi, özeleştirimizi yapmamız lazım. Bizim nerede yanlışımız var. 200 bin insanın öldüğü bir yerde bunu öldürenleri samimi ama ölenleri ise maalesef bunu hak ettiler diye tanımlamanın bir İslam bilginine yakıştığını kabul etmemiz mümkün değil ve burada tespit şu; öldürenin İsrail karşıtı olduğunu söylemek bizi haklı kılmaz. Öldürülenlerin İsrail’e bakış açısı acaba öldürenden farklı mı? Suriye’yi söylüyorum. Asla değil. Şu anda 200 bin insan bombalar yağdırılmak suretiyle öldürülüyor. Şu anda ülkemde 1 milyon 150 bin Suriyeli mülteci var. Son zamanlarda bazı sıkıntılar yaşanıyor. Çünkü olay artık farklı zemine doğru kayıyor. Aynı şekilde Lübnan, Ürdün bunun sıkıntısını yaşıyor” dedi.
Erdoğan, yeryüzündeki tüm Müslümanların, alim ve kanaat önderlerinin samimi bir kalple “Bize ne oldu, bize ne oluyor?” diye sormalarının vaktinin geldiğini ifade ederek, Gazze’de yaşananlara değindi. 10 gündür İsrail’in Gazze’ye bomba yağdırdığını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Şu an itibariyle belki 500 tonu bulmuştur yağdırdıkları bomba. Şu ana kadar 220’den fazla Gazzeli masum hayatını kaybetti. Bunun içinde kadınlar ve çocuklar var. 2 bin kadar masum bombalardan yaralandı. 1948’den beri her gün, her ay özellikle de mübarek Ramazan aylarında biz bu sistematik soykırım girişimine şahit oluyoruz. Dünya, ölenler Filistinli olduğu için hiç sesini çıkarmıyor. BM’nin sesini duyuyor musunuz? Göstermelik bir şeyler yapılıyor. Ama herhangi bir icrai bir şey yok. BM niye kuruldu, dünya barışı için. Peki böyle bir şey yapabiliyor mu: dünya barışına katkısı var mı. Ne işle yarıyor BM. Sadece onların gizli amacı neyse ona hizmet ediyor. BM Güvenlik Konseyi kuruluşu itibariyle bir defa bu dünyada barışa hizmet edebilecek yapıda değil. Çünkü orada dünya Müslümanlarının bir tane temsilcisi yok. Yapının içinde bir kişi o 5’in içinde kalkıp da ‘hayır’ dediği zaman oradan siz bir karar çıkaramazsınız. İşte Suriye meselesinde BM Güvenlik Konseyi’nden karar çıkamaz. Rusya, Çin ‘hayır’ dedi bitti. Sadece burada iki tane üç tane ülkenin gayretleri var.”

“NEREDESİN SEN EY İSLAM DÜNYASI SENİN CANIN YANMIYOR MU?”
Dünya susarken, batı susarken maalesef İslam dünyasının da bu yaşananlar karşısında sustuğunu ve seyrettiğini ifade eden Erdoğan, “Bir hafta önce Cidde’de İslam İşbirliği Teşkilatı’nın toplantısı vardı. Bu toplantıda üst düzey diyebileceğimiz üç ülke vardı. Ben başbakan yardımcım Emrullah İşleri gönderdim. Katar dışişleri bakanını gönderdi, bir de Filistin bakan düzeyinde temsil edildi, diğerlerinin tamamı temsilci gönderdi. Bu böyle önemli bir konuyu Filistin meselesinin görüşüldüğü toplantıya ne kadar değer verildiğini gösteriyor. Neredesin sen ey İslam dünyası senin canın yanmıyor mu? Senin yüreğin parçalanmıyor mu? Ondan sonra diyoruz ki batı niye susuyor. Sen batıyı bırak kendi içinde, ailenin mensupları bu işe sahiplenmezse diğeri buna sahiplenir mi? Filistin’de yaşanan bir mezhep çatışması olmadığı için oradaki can alıcı mesele maalesef İslam dünyasının da ilgisini çekmiyor. Filistin’de bizim çocuklarımız ölüyor. Filistin’de bizim öz be öz kardeşlerimiz şehit ediliyor. Filistin’de insanlık ölüyor, insanlık onuru ölüyor, özellikle Müslümanların izzeti şerefi ölüyor. Bizim için önemli olan rabbimizin rızasını kazanmaktır, kulların rızasını kazanmak değil” dedi.
Başbakan Erdoğan, şu anda Filistin olayından memnun olan İslam ülkeleri olduğuna inandığını ifade ederek, “Çünkü memnun olmasalar bu işe onlar da müdahil olur. Biz Filistin’in 1948’ten beri yaşadığı çile için kıvranırken, ardından Afganistan çıktı, Lübnan eklendi, Irak, Suriye, Mısır, Somali, Myanmar eklendi. Filistin meselesinde İslam dünyası dik dursaydı belki bir Afganistan olmayacaktı. Afganistan’da sağduyu hakim olsaydı belki de bugün İslam coğrafyası her yanından kanıyor olmayacaktı. 1948’te Filistin’de yaşanan drama sırtını dönen İslam coğrafyası şu anda artık herkesin kapısına kadar gelmiş tehlikeyle uğraşmak zorunda kalıyor. Filistin’e karşı duyarsızlık artık hepimizi boğma noktasına gelmiş bir tehlikeye dönüşüyor. Kendisini emniyette hisseden birçok ülke şu anda çok büyük badirelerle boğuşuyor” diye konuştu.

“BİZ MEZHEPÇİLİK YAPAMAYIZ, SÜNNİCİLİK YAPAMAYIZ”
İslam tarihi boyunca benzeri dönemleri zaman zaman yaşandığını belirten Erdoğan, “Her bir mezhep mensubuna şunu sormak isterim; acaba bizim her hareketimizi gören Allah içinde bulunduğumuz duruma ilişkin bize nasıl nazar ediyor. Hz. Peygamber bugün aramızda olsaydı acaba ne derdi? Ehlibeyt, aramızda olsaydı acaba bize ne söylerdi? Her bir Müslüman’ın durup düşünüp bu soruları kendisine sorması gerekiyor. Onlara ‘ama önce onlar başlattı’ mı diyeceğiz, ‘ama onlar Sünni, Şii’ mi diyeceğiz, en önemlisi de bizim kutup yıldızlarımız olan Hz. Ali’ye, Hz. Hasan’a, Hz. Hüseyin’e şu işler acısı manzarayı nasıl izah edeceğiz. Hz. Peygamberin biricik torunu Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin arkasında bir kan deryası bırakmak için şehit olmadı. Hz. Hüseyin hak için canını ortaya koymuştu ve halk için şehit oldu. Hz. Hüseyin’in şahadetinden ayrımcılık çıkarmak, onun aziz hatırasına çok büyük bir hürmetsizliktir. Hz. Ömer’in adını duyunca isyan edenlere sesleniyorum özeleştiri yapacağız. Benim büyük kayınbiraderimin adı Hüseyin, bir ufağının Hasan, daha ufağının Ali’dir, benim bir torunum adı Ali Tahir’dir. Bizim böyle bir derdimiz yok. Siz niçin Ömer adını duyduğunuzda rahatsız oluyorsunuz? Hepsi bizim. Onun için biz mezhepçilik yapamayız, Sünnicilik yapamayız. Biz sadece Müslüman olduğumuzu haykırmak zorundayız. Yezid’in safında durmak, yeni yezidler olmaya çalışmak Kuran ve sünnetin ruhuyla asla bağdaşmaz. Aynı şekilde Hüseyin’in safında durup, yezitçe hareket etmek de Kuran ve Ehlibeyt’in ruhuyla asla bağdaşmaz” ifadelerini kullandı.

“ESED’E SIRF MEZHEBİNDEN DOLAYI MUHABBET GÖSTERENLER HZ. HÜSEYİN’İN YÜZÜNE BAKAMAZLAR”
“Allah’ın ipini bırakıp, mezhep taassubu içinde kardeş kanı akıtmanın bu aziz dinle uzaktan yakından ilgisi olamaz” diyen Erdoğan, mezhebine bakarak, zalimin zulmüne rıza göstermenin bu dinde yeri olmayan bir tavır olduğunu söyledi. Erdoğan, “Mezhebine bakarak terör örgütlerinin zulmüne rıza göstermek bu dinde asla olmayan bir tavırdır. 200 binin üzerinde masum Müslüman’ın katili olan zalim Esed’e sırf mezhebinden dolayı muhabbet gösterenler Hz. Hüseyin’in yüzüne bakamazlar” dedi.
Erdoğan, Müslümanların medeniyet miraslarına, türbelerine kast edenlerin Hz. Peygamber’in izinden gidiyor olamayacaklarını belirterek, “Türbeye girip üzerindeki bombayı patlatmak suretiyle Müslümanların şahadetine neden olan kişi veya kişiler hiçbir dinin mensubu olamaz. Elinde ve yüzünde kardeşinin kanı olan ehlibeytin de ehlisünnetin de safında yer alamaz. İslam coğrafyası kan ağlıyor. Bunu bize bizim dışımızdakilerden çok bizim içimizdekiler yaşatıyor. Bu coğrafyadaki yoksulluk başkalarının değil, bu coğrafyadaki insanların eseridir. Bu coğrafyadaki geri kalmışlık başkalarının değil bu coğrafyanın sahiplerinin eseridir” şeklinde konuştu.
“Akan kan ve gözyaşı başkalarının bize yaptığı zulüm değil, bizim birbirimize yaptığımız haksızlığının neticesidir” diyen Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu manzaraya daha fazla rıza gösteremeyiz. Kardeşin kardeşi katletmesi karşısında eli, dili kalbi bağlı şekilde seyirci olamayız. Tarihi husumetleri bir tarafa bırakmanın zamanı gelmiştir. Petrolün, altının iktidarın hırsızına kapılıp kardeş kanı akıtanlara dur demenin vakti gelmiş, hatta geçmiştir. Ganimet paylaşmanın derdine düşüp yeniden ve yeniden yenilenlerden olamayız. Biz Kerbela’dan ders çıkarması gereken kardeşleriz. İktidar kavgası içinde kardeşin kardeşi katletmesine rıza gösteremeyiz.”

“TÜRKİYE BÜTÜN BU KAVGALARIN DIŞINDADIR”
Türkiye’nin bütün bu kavga, çekişme ve tartışmaların dışında olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bu tarafsızlık değildir, tam tersine bu hakkın, Kuran’ın, mazlumun tarafını tutmaktır. Bir taraf olan bertaraf olur” dedi. Erdoğan, “Suriye’de katledilen masumların mezhebiyle ilgilenmiyoruz, onların hepsini Müslüman kardeşimiz olarak görüyoruz. Bu kardeş kanının derhal durdurulmasını istiyor, bunun için çalışıyoruz. Bütün anlaşmazlıkların, bütün çatışmaların sadece ve sadece Müslüman kardeşlerimize zarar verdiğini görüyor, bundan büyük üzüntü duyuyoruz” diye konuştu.
Yaşanan acıları dindirecek, bu kanlı manzarayı değiştirerek olanların hiç kuşkusuz İslam alimleri olduğunu da belirten Erdoğan, “Özeleştiri dedim, sizler İslam bilginleri olarak bir defa tüm siyasilere hakkı haykırması gerekenlersiniz. Siyasiler karşısında ben bir İslam bilgininin el pençe durmasını asla kabullenemem. Hak neyse, doğru neyse siz bunu söylemeye mecbursunuz. Gördüklerim karşısında bunu söylemek zorundayım. Suriye’de zalim Esed yanına İslam bilgini adı altında aldığı zatlarla dünyaya mesaj veriyor. Demek ki o İslam bilginleri, o öldürülen kardeşleri için maalesef hakkı görememişler. Gözleri var ama görememişler, dilleri var ama hakkı konuşmamışlar, kulakları var hakkı duymamışlar. Çünkü onların kalbi mühürlü. İstediği kadar adı alim olsun, alim hakkın yanında olur. Tarihimizde bunun çok çirkin örnekleri var. Dolara mahkum olan kişiler alim olmaz. Al üç beş dolar al sana ne diyorlarsa onu yap. Alim ilmini satmaz. Siz yüreğinizi ortaya koyduğunuzda inanıyorum ki halklar da, devletler de arkanızdan gelecektir. Bir Akşemsettin olmasaydı, bir Fatih olmazdı. Siz samimiyetle gayret ettiğinizde inanın ki nifak değil, fitne değil, kazanan kardeşlik olacaktır” dedi.
İslam coğrafyasında taraflar arasında çözüme kavuşturulmayacak hiçbir mesele olmadığını dile getiren Erdoğan, “Bildiklerimizi tekrar gözden geçirmek zorundayız. Hakkın yanında durmak, gerçek anlamda samimi anlamda Allah’ın ipine sarılmak zorundayız” ifadelerini kullandı. Erdoğan, “Ölen çocuk Sünni ya da Şii olmaktan öte bizim öz be öz çocuğumuzdur. Ağlayan kadın Sünni veya Şii olmaktan bizim öz be öz kardeşimizdir. Kanayan coğrafya bizim vatanımızdır, bizim toprağımızdır. Umutsuz değiliz ve olmayacağız. Akan kan ve gözyaşının durabileceğine yürekten inanıyoruz. Yeter ki isteyelim, yeter ki arzulayalım. Allah hepimizin yardımcısı olsun” şeklinde konuştu.
(İHA)