BIST 9.238
DOLAR 34,47
EURO 36,41
ALTIN 2.908,34
HABER /  POLİTİKA

Erdoğan Sarkozyye böyle çattı!

Başbakan Erdoğan Euronews'e verdiği ilk röportajında Sarkozy'ye çattı: Akla gelmez şeyler ileri sürüyor...

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkçe yayına başlayan Euronews'e verdiği ilk röportajında, AB sürecine ve tam üyelik müzakerelerini nasıl gördüğüne ilişkin bir soruları yanıtladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Avrupa Birliği (AB), bir Hristiyan kulübü olmamalıdır. AB, mesela bir islamofobya kampanyasının içerisinde yer almamalıdır. Yer alan bir ülke varsa uyarılmadır, ikaz edilmelidir” dedi.

Erdoğan, şunları kaydetti:
“AB üyelerinin bir kısmı ne yazık ki dürüst davranmıyor. Sıkıntı burada. Bunun niçin söylüyorum? Avrupa Birliği müktesebatı içerisinde olmayan uygulamalarla Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar. Bu, çok yanlış bir şey. Şunu bilmemiz lazım, bizler liderler olarak gelip geçiciyiz, ama halklar kalıcıdır. Bir liderin farklı bir ülke için olumsuz yaklaşımı o ülke halkının o lider sebebiyle o ülkeye bakışını değiştirir.”

“Sarkozy'den mi bahsediyorsunuz?” sorusu üzerine de Erdoğan, “Sayın Sarkozy, akla gelmez veyahut aklın kabul etmeyeceği şeyler ileri sürüyor. Biz ne yaparlarsa yapsınlar, hangi engeli koyarlarsa koysunlar, çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Sabırla sürdüreceğiz. Ama tabii bunun da bir sonu var. Ta ki AB, bütün üyeler 'Biz Türkiye'yi almıyoruz' diyene kadar... Bunu demeleri lazım” karşılığını verdi.

“Bazı Avrupa ülkelerinin liderlerinin bu olumsuz tavırlarında dini ve kültürel farklılıkların rol oynadığını düşünüyor musunuz?” sorusuna karşılık Erdoğan, şunları söyledi:
“AB bir Hristiyan kulübü olmamalıdır. AB, mesela bir islamofobya kampanyasının içerisinde yer almamalıdır. Yer alan bir ülke varsa uyarılmadır, ikaz edilmelidir. Mesela Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olarak açık yüreklilikle antisemitizmi lanetlemiş ve onu bir insanlık suçu olarak görmüş bir liderim. Ama islamofobya konusunda da hassasım. Çünkü ben bir Müslümanım ve hiçbir zaman kalkıp da İslam karşıtlığına tahammül edemem. Bunun tabii bir Müslüman olarak da savunmasını sonuna kadar yaparım. Hiçbir zaman terörle İslam'ı yan yana getiremez. Kimsenin buna cüret etmesine ben bir Müslüman olarak, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak 'evet' diyemem.”

BÖYLE BİR TABLODA KİM DÜRÜST

Kıbrıs'taki görüşmelere ve Türkiye'nin bu konudaki AB'den beklentilerine ilişkin soru üzerine Başbakan Erdoğan, “AB, Kıbrıs konusuyla alakalı da şu ana kadar samimi davranmamıştır. Yüzde 65 Kuzey Kıbrıs'ta 'Evet' oyu çıktı Annan Planı'na. Güney'de ne oldu? Yüzde 75 'Hayır' çıktı. Böyle bir tabloda kim dürüst? Kuzey Kıbrıs” dedi.
“Kıbrıs'ın bu noktaya gelmesinde, şu andaki hale gelmesinde AB'nin çok büyük hatası var ve bu tarihi bir yanlıştır.
Tarihi bir hatadır. Neyle? Güney Kıbrıs'ı AB'ye almakla...” diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Burada bu konuyla ilgili olarak Sayın Gerhard Schröder'in çok ağır ithamları var. 'Burada Türkiye'ye, Kuzey Kıbrıs'a ahlaki olmayan yöntemlerle yaklaşılmıştır' diyor. Angela Merkel ise 'almakta hata yaptık' diyor. Bunları kendileri söylüyorlar, ama şimdi de kalkıp Güney Kıbrıs'a sahip çıkıyorlar.

Bir defa Güney Kıbrıs'ı 'Kıbrıs' diye ifade etmek, o da ayrıca bir siyasi yanlıştır. Zira kuzeyde şu anda güney ile barışık olmayan ayrı bir devlet var. Ve bu kuzeydeki devleti biz Türkiye olarak tanımışız. Bu devletin üzerinde bir spekülasyon kabul etmiyoruz. Başkaları kabul edebilir, bizim için önemli değil. AB üyesi ülkeler de bu tarihi yanlışıyla anılacaktır, bu, tarihin kayıtlarına da bu şekilde girecektir, girmiştir de” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, “Yakın zamanda tekrar birleşik bir Kıbrıs göreceğimizi düşünüyor musunuz?” sorusuna karşılık, şunları kaydetti:
“Güney Kıbrıs hep kaçamak oynuyor. Ve AB bu noktada Güney Kıbrıs'ı uyarmak durumundadır. Burada bilinmesi lazım ki, bu süreç ipotek altına alınmıştır.
Biz bu yıl içerisinde bu işi çözmenin gayreti içerisindeyiz. Bunu BM zemininde çözelim istiyoruz. Hatta gerekirse bu işi beşli de yapabiliriz. İki taraf ülke, diğer tarafta Türkiye, Yunanistan ve İngiltere birlikte bunu yapabiliriz. 3-5 gün önce Sayın Gordon Brown aradı. Onlar 'bu işi birlikte yapmaya nasıl bakarsınız?' dediler. Bizim açımızdan herhangi bir olumsuzluk söz konusu değil. Yani bir araya gelebiliriz, konuşabiliriz. Bütün mesele olaya adil yaklaşalım. Garantör ülkeler sıfatıyla eğer bu işi yapacaksak, bu garantiler nelerdir, bunları bilmemiz ve görmemiz lazım. Bizim bu yıl içerisinde temennimiz bu işin bitirilmesidir.”