BIST 10.648
DOLAR 32,71
EURO 35,23
ALTIN 2.444,74
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan restin perde arkasını anlattı

Başbakan Erdoğan, Mehmet Ali Birand'a çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kıbrıs konusunda 'bye bye' dediklerini hatırlatan Erdoğan zirveyi ayrıntılarıyla anlattı.

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık'taki AB Zirvesi'ni değerlendirirken, ''Heyecanı başarı ile yönetebilirseniz, bir şeyler elde edebilirsiniz. Ama heyecanı yönetemezseniz, bu heyecan sizi esir alır. Paniklemeyeceksiniz. Paniklediğiniz anda, orada almanız gereken neticeleri almak mümkün değil'' dedi. Başbakan Erdoğan, CNN Türk'te yayınlanan ''Manşet'' programında, Mehmet Ali Birand'ın sorularını yanıtladı. Birand'ın, ''Brüksel'de yaşananlara ilişkin çok şeyler konuşulduğunu, ancak ne olduğunu anlatabilecek tek kişi olduğunu'' ifade ederek, ''Brüksel, çok heyecanlı geçti galiba. Siz pek heyecanlanmadınız, biz heyecanlandık herhalde'' demesi üzerine Erdoğan, ''Siz daha fazla heyecanlanmış olabilirsiniz. Siz olayı anında yaşamadınız. Otelde beklenti halindeydiniz'' dedi. Erdoğan, ''Metni aldığınız zaman, şaşırttı mı sizi?'' sorusu üzerine, oradaki süreçte, sadece kendisinde değil, bütün arkadaşlarında farklı heyecan olduğunu söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bu heyecan, işin geçmişinden geliyor. Nedir o? Kopenhag siyasi kriterleri...Bunu yaptınız, bunu yaptığınız takdirde bu iş bitmiştir diye düşüyorsunuz. Ama geldik gördük ki farklı bir şey var. Farklı bir şey olduğunu görünce, heyecan hakim olmaya başlıyor. Burada heyecanı yenebilme süreci başlıyor. Heyecanı başarı ile yönetebilirseniz, bir şeyler elde edebilirsiniz. Ama heyecanı yönetemezseniz, bu heyecan sizi esir alır. Ne yapacaksınız? Paniklemeyeceksiniz. Paniklediğiniz anda, orada almanız gereken neticeleri almak mümkün değil. Kaldı ki gerek Dışişleri Bakanımız, gerek Devlet Bakanımız olsun, gerek danışman arkadaşlarım, gerek bürokrat arkadaşlarımız, gayet olgunlukla bu süreci geçirdiler.'' ''KİLİTLENDİĞİMİZ BAŞLIKLAR VAR'' Birand'ın perşembe akşamı,'' beklemedikleri bir metnin önlerine geldiğini'' ifade etmesi üzerine Erdoğan, metindeki farklılıkları görünce, bunların değişmesi için yüklendiklerini söyledi. Erdoğan, ''Bizim bazı kilitlendiğimiz başlıklar var. Bu başlıklar sebebiyle ısrarla bunun hallini istiyoruz'' diye konuştu. Erdoğan, ''Sürpriz oldu mu size?'' sorusu üzerine, tam üyelik ve müzakere süreci ile ilgili sürpriz olmadığı söyledi. ''Orada rahattık. Orada bir şey karşımıza çıkmadı'' diyen Erdoğan, bazı ilave cümlelerin siyasiler tarafından sağa sola çekildiğini, ancak bunların çok önemli şeyler olmadığını kaydetti. Erdoğan, müzakerelerinin ucunun açık olmasının bazılarınca ''yanlış yorumlandığını'' ifade etti. Erdoğan, 19. paragrafa ilişkin bir soruyu yanıtlarken de bu paragrafın 25 ülkenin tamamını ilgilendirdiğini, 15 ülkenin bu konuyla ilgili her şeyi hallettiğini, 10 ülkenin de birbiri ile gümrük birliği ilişkileri çerçevesinde çalışmaları olduğunu belirtti. ''HEYECANI YÖNETECEKSİN'' Birand'ın, ''Perşembe akşamı, Balkenende ile görüştünüz, otele geldiniz, Dışişleri Bakanı ve diplomatların suratı asık. Siz 'hayırlı olsun' dediniz girdiniz içeri'' demesi üzerine Erdoğan, ''Heyecanı yöneteceksin, paniklemeyeceksin. Orada ben size o izlenimi versem, ilk haberleri geçerdiniz. Bu haberleri geçmemeniz lazım'' dedi. Erdoğan, ''Odanıza çıktığınızda perşembe akşamı, bu böyle giderse, ben yapmam dediniz mi?'' sorusunu, ''Sayın Balkenende'ye, katı ve kesin görüşleri söyledik. Bu, şu şekilde olursa, bizim kabul etmemiz mümkün değil. Bizim şu ilave paragrafımızı da ilave ederseniz, miks ederseniz, olur dedik'' diyerek yanıtladı. Başbakan Erdoğan, 19. paragrafla ilgili imza olayını da şöyle anlattı: ''Ben imza atacaksam muhatabım AB Dönem Başkanı Hollanda Başbakanı Balkenende'dir ve Sayın Barraso'dur. Dışişleri Bakanım atacaksa, sizin de Dışişleri Bakanız atacaktır. Hayır bunlar olmaz diyorsanız, kusura bakmayın. Bizim büyükelçimizin imza yetkisi vardır. Bunu kabul etmediler. Devlet Bakanı Nikolay atacak dediler, bizim devlet bakanımız attı. Bu şekilde imzalar atıldı.'' Birand, ''Perşembe gecesi, bu böyle olursa, ben görüşmeye gitmem dediniz mi?'' sorusu üzerine, ''Arkadaşlarımla konuştum. Bu şekilde olacak olursa, ben yokum bu işte. Bu iş burada biter dedim'' diye konuştu. ''BYE BYE DEDİK'' Başbakan Erdoğan, perşembe akşamı Balkanende ile iki kez görüştüklerini, ancak sonuç alamadıklarını kaydetti. Erdoğan, ''Cuma günü sabahı yine ciddi değişiklik yok. 'Kusura bakmayın bu iş böyle yürümez. Biz arkadaşlarla görüşelim, siz de kimlerle görüşecekseniz, görüşün' dedik. Biz arkadaşlarımızla görüşmelerimizi yaparken, Hollanda Dışişleri Bakanı geldi, vardıkları neticeleri anlattı. Baktık ki ciddi bir değişiklik yok. Biz, o zaman 'bye bye' dedik.'' Erdoğan, daha sonra, Türk heyetine ayrılan çalışma odasına çıktıklarını, bir müddet sonra İngiltere Başbakanı Tony Blair'in görüşme istediğine ilişkin haber geldiğini belirterek, Blair'in gelmesinin ardından, Almanya Başbakanı Schroder'in geldiğini, daha sonra Hollanda Dışişleri Bakanı ve İtalya Başbakanı Berlusconi'nin geldiğini kaydetti. Erdoğan, Türkiye'nin önerisini anlattıklarını, yaklaşık 45 dakika süren bu görüşmede, bu önerinin 19. paragrafa konulmasını istediklerini belirtti. Türkiye'nin ev ödevini yerine getirdiğini, bu yapılmışken kendilerine sunulan metinlerin çok ağır geldiğini bildiren Erdoğan, görüşmelerin bitmesine ilişkin basın açıklamasını hazırlamaları konusunda danışmanlarına talimat verdiğini, saat 14.00'de basın açıklamasını yapıp, yola çıkmayı düşündüklerini anlattı. Erdoğan, şunları kaydetti: ''Geldiler ve 19. paragrafla ilgili görüşmeler yapıldı. Ve bizi tekrar davet ettiler. Beraberce bir araya geldik, Dışişleri Bakanımız'la birlikte, oturduk konuştuk. Dedik ki 'bu metin eğer böyle olursa biz varız, bu metin böyle olmazsa kusura bakmayın.' Delegasyanlarla ilgili gerekli yumuşatılma zaten istediğimiz gibi oldu. Daha iyisi olamaz mıydı? İyinin iyisi tabi ki var, ama iyinin düşmanı iyidir. Yani biz burada bir uzlaşma arayışı içindeyiz.'' Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ın dün kendisini aradığını ve gerçekleştirdikleri 5'li toplantıda, metne son şeklini verdiklerini söylediğini bildirdi. MUZAFFER KOMUTAN EDASI İÇİNDE DEĞİLİZ'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB'nin Türkiye'ye tarih vermesinin ardından, ''biz galip geldik, onlar mağlup oldu gibi bir muzaffer komutan edası içinde olmadıklarını'' söyledi. CNN Türk'de, Mehmet Ali Brand'ın sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, görüşmeler kesildikten sonra İngiltere Başbakanı Tony Blair ve diğer liderlerin, Türk heyetinin bulunduğu çalışma ofisine gelmesinden memnun olup olmadığının sorulması üzerine, ''19. paragrafla ilgili imzalar atılma noktasına geldiğinde o zaman tabi ruhen rahatladım. Arkadaşlarımın da rahatlaması, benim rahatlamama sebep oldu. Çünkü işin başından itibaren müzakere trafiğini yaşattık aramızda, bu olunca insan daha huzurlu oluyor'' dedi. ''Bu tutum bir yerde size sürpriz oldu'' denilmesi üzerine Erdoğan, ''Bu şekilde beklemediğimiz bir paragrafı görmek istemezdik. Maalesef o karşımıza getirildi. Biz de onu kendi paragrafımızla nüksederek çıkmasını sağladık. Bu halloldu böylece'' diye konuştu. Birand'ın, ''Tadına varabildiniz mi? Kıbrıs yüzünden damağınız da mı kaldı?'' sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi: ''Bu uzun soluklu bir yolculuktur, başından beri söylüyorum. Bu uzun soluklu yolculukta önemli bir virajı atladık. Bu önemli virajda daha çok çalışacağız, yapmamız gereken çok şey var. Bunları da tabi ekibimizle tecrübeyle dinamizmi bir araya getirmek suretiyle aşmamız gerekecek. Eğer, 'bu iş bitti artık, şunu, bunu yapmayalım' dersek olmaz. Bundan sonraki süreçte özellikle AB ile veya Avrupa ülkeleriyle Türkiye arasında, birbirimize bakışın şekli değişecek. Bu çok önemli.'' ''BENİ ÜZEN...'' ''Konu bazı yazarlar tarafından ve Meclis'te didik didik edildi. Meclis'teki bütçe görüşmeleri, AB görüşmelerine döndü. Meclis sizi rahatsız etti mi?'' sorusuna karşılık Erdoğan, ''Beni üzen; ben beklerdim ki birlikte AB ile ilgili müşterek birçok kanunu çıkardık, bundan sonra da yapmamız gereken birçok şey var'' dedi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile Brüksel'e gitmeden önce görüştüklerini, bilgiler verdiklerini söyleyen Erdoğan, bunun ötesinde ayrıca Meclis'te Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün açıklamalarda bulunduğunu, gerekli bilgileri verdiğini anımsattı. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu defa bakıyoruz ki görüşmelere giren, yürüten biziz. Fakat görüşmelerde konuşmadığımız, bilmediğimiz şeyleri biz şimdi, gerek Baykal, gerekse diğer arkadaşlarından duyuyoruz. Biz eleştirilere kapalı değiliz. Ama bunlar çarpıtılırsa çirkindir, bunu ayıplıyoruz. Hiç yanımızda olmayan, gelişmeleri bilmeyenlerin kalkıp da böyle burada bir şeyler uydurmaları çok çirkin.'' ''BEN MUHALEFETTE OLSAYDIM...'' Bir başka soru üzerine Erdoğan, ''Muhalefette olsaydım, bu tür bir muhalefet anlayışıyla yaklaşmazdım. Tam aksine şöyle düşünürdüm; bugüne kadar bu işi beraber getirdik, ona sahiplenirdim. Bundan sonra da bu işi beraber götüreceğiz. Çünkü bu bizim ulusal, milli meselemiz. Buna karşı çıkmak kazandırmaz, sahiplenmek kazandırır'' diye konuştu. Baykal'ı, Brüksel'e beraber gitmeye davet ettiğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bana böyle bir teklif gelse ben giderdim. Baykal gelemedi. Milletvekili arkadaşlarıyla beraber gittik. Ama isterdim ki kendisi olmalıydı. Çok daha isabetli olabilirdi. İnanıyorum ki o zaman yapacağı açıklamalar çok daha farklı olacaktı. Şimdi sadece kendisine yapılan servislerle konuşuluyor, veya açıklanan metin üzerinden bazı yorumlar, değerlendirmeler yapılıyor.'' AB liderlerinin, 19. paragrafın bir ''tanıma'' olmadığını dünya medyası önünde söylediklerini belirten Erdoğan, ''Ama onlar ısrarla hala 'tanımadır' diyorlar. Kaldı ki eninde sonunda bu yine Türkiye'nin vereceği bir kararla alakalı konudur. Mesela, Güney Kıbrıs'taki medya ciddi manada rahatsız. Onların rahatsızlığı bizim mutluluğumuzdur diye söylemiyorum. Burada, biz galip geldik, onlar mağlup oldu, böyle bir muzaffer komutan edası içerisinde değiliz'' dedi. ''Niye öyle karşılandınız o zaman?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Halkımızın böyle bir bayram sevinci olabilir, halkın böyle bir talebini geri mi çevireceğiz. 41 yılın bir beklentisi vardı'' diye konuştu. DURUM DEĞERLENDİRMESİ YILBAŞINDAN SONRA Bir başka soruya karşılık, bundan sonra müzakerecinin kim olacağı konusunda saptama yapmadıklarını dile getiren Erdoğan, ''Profili çizmeden kendisini ilan ederiz'' dedi. ''Müzakere heyeti belli mi? Bir Avrupa Bakanlığı kurulacak mı?'' sorusuna karşılık Erdoğan, bu konularla ilgili yılbaşından sonra durumları değerlendireceklerini, gerek hükümette, gerek partinin yetkili kurullarında bu çalışmaları yapacaklarını anlattı. Erdoğan, ''Çünkü bu dönemi sadece parti tabanında, sadece devlet bürokrasisiyle, sadece siyasilerle yürütemezsiniz. Bu dönem içerisinde sivil toplum örgütleri, iş adamlarımız, akademisyenlerimiz olacak, bütün bunlarla beraber bir ekip ortaya çıkarmamız lazım. Bu ekibin, özellikle devletlerarası hukuk noktasında ağırlıklı hukukçuların olduğu bir ekip olması lazım'' diye konuştu. Erdoğan, ''82 bin sayfalık AB müktesebatı çevrildi mi?'' sorusu üzerine, bu konuda Dışişleri'nin sıkıntısı olmadığını kaydederek, ''82 bin sayfa olur mu, gerekli olan neyse o. Bir anda bunun tercümesine gerek yok. Önünüze geldikçe bunların tercümesi, vesairesi yapılır'' dedi. ''KOPENHAG KRİTERLERİ DIŞINA ÇIKMAYACAĞIZ'' ''Müzakereler kaç yıl sürer?'' sorusu üzerine Erdoğan, Kopenhag Siyasi Kriterleri'ne yönelik yapılması gereken yasal değişikliğin kalmadığını belirterek, şunları söyledi: ''Şu anda zirve bildirisinde de daha önce olmayan bir şey oldu. Daha öncekilerde Kopenhag Siyasi Kriterleri yazılı kayıtta yoktu. Bunda yazılı kayda girdi. Yani Kopenhag Siyasi Kriterleri'nin dışına çıkılamayacağı yazılı kayda girdi. Bu avantajdır. Yani biz bundan sonraki çalışmaları tamamiyle bu kriterler içinde yapacağız. Bunun dışına çıkmayacağız.'' Müzakerelerin ne zaman tamamlanacağının karşılıklı performansla ilgili olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Biz şu anda bütün gayretimizle çalışacağız, en kısa zamanda bu işi bitirme gayreti içinde olacağız'' dedi. Seçimlerin hemen ardından Genel Başkan olarak Avrupa ülkelerini gezmeye başladığını, 14 ülke hükümet ve devlet başkanlarını ziyaret ettiğini anlatan Erdoğan, o zaman bazı çevrelerin neden gittiğini, hangi sıfatla gittiğini sorduklarını hatırlattı. Erdoğan, ''Gördüğünüz gibi o hız iki senede işi buraya getirdi. Aynı performansı inşallah göstereceğiz. Ülkemize yakışan neyse, AB ile uzlaşma içinde bunu karşılıklı mutabakatla tamamlama içinde olacağız'' diye konuştu. Bir başka soruya karşılık da Erdoğan, hedeflerinin tam üyelik olduğunu belirterek, ''Bunun kararını biz vermeyeceğiz, 25 ülke verecek. Biz bu ülkelerin vereceği kararın zeminini oluşturacağız'' dedi. ''REFERANDUMLARDAN KORKMUYORUM'' Fransa ve Avusturya'da, Türkiye'nin üyeliğine ilişkin yapılacağı söylenen referandumların kendisini korkutup korkutmadığı sorusu üzerine Erdoğan, o zamana kadar çok şeyin değişeceğini, öncelikle Avrupa ile karşılıklı uyumun oluşturulması gerektiğini bildirdi. Bu ülkelerde Türk vatandaşlarının yaşadığını, bu vatandaşların o ülkelere entegrasyonunun iyi konumlara getirilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, bugüne kadar bu tür çalışmaların yapılmadığını söyledi. Türk vatandaşlarının entegrasyonu konusunda çalışma yapacaklarını söyleyen Erdoğan, ''Türk vatandaşların her biri adeta bu işin elçisi konumuna getirilmelidir'' dedi. ''Referandumlar sizi korkutmuyor mu?'' sorusunun tekrarlanması üzerine Erdoğan, ''Hayır'' dedi. Erdoğan, bu referandumların daha önce de yapıldığını belirterek, şunları kaydetti: ''O zamanki yönetim bunun gereğini duyuyorsa bu yapılacak. Şu anda Fransa da bir kamuoyu araştırması yapıldı. Bu araştırma Türkiye'nin tam üyeliğine 'evet' diyor musunuz sorusuna verilen cevap yüzde 30'dur, daha sonra Türkiye ile müzakerelere başlanmasına 'evet' diyor musunuz yüzde 54, daha sonra Türkiye müzakereleri başarıyla tamamlarsa tam üyeliğine 'evet' diyor musunuz yüzde 64.'' ''KIBRIS'TA İKİNCİ BİR SÜREÇ BAŞLIYOR'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs'ta ikinci bir süreç başladığını belirterek, ''Bu süreç, ya iki ayrı devlet olacaktır, veya Annan Planı'nda ifade edildiği gibi Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'' dedi. Erdoğan, CNN Türk'te yayınlanan ''Manşet'' programına katılarak, Mehmet Ali Birand'ın sorularını yanıtladı. ''Sizce Fransa Cumhurbaşkanı Jaques Chirac büyük devlet adamı mı, Türk düşmanı mı?'' sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi: ''Tarihine baktığımızda Chirac, başarılı bir siyasi ve merdivenleri teker teker çıkarak şu andaki konumuna gelmiş. Geçmişine baktığımız zaman Fransa'da belediye başkanlıklarına, belediye meclis üyeliklerine varıncaya kadar buralarda bulunmuş, buralardan gelmiş bir siyasi. Şu anda da mevcut siyasiler arasında böyle bir konumu var. Perşembe akşamı yaptığı konuşma aslında çok cesur konuşmaydı... Chirac öyle bir hale geldi ki Fransız halkıyla etle tırnak olmuş.'' Chirac'ın konuşmasıyla Türkiye'ye destek verip vermediği sorusu üzerine Erdoğan, ''Mesajlar bunu taşıyordu zaten'' dedi. Türkiye'ye en çok hangi ülkelerin destek verdiğine ilişkin soruyu Erdoğan, buna yanıt vermesinin doğru olmayacağını belirterek, cevaplandırdı. Erdoğan, 25 ülkenin hepsinin destek verdiğini belirterek, ''Onlardan bir tanesi hayır deseydi, giremezdik'' diye konuştu. KIBRIS Başbakan Erdoğan, ''3 Ekim'e kadar 'Ben protokolü genişleteceğim, Gümrük Birliği'ni Kıbrıs'ı da içine alacak şekilde genişleteceğim' diyorsunuz, ortada bir 'müzakere edeceğim' lafı var. Biz kimle müzakere edeceğiz?'' sorusunu, ''Genişletmek diye birşey yok. Burada, zaten Türkiye'nin Avrupa Komisyonu ile bu konuyu görüşmesi var'' diye yanıtladı. ''Rumlarla görüşmeyecek misiniz?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Hayır. AB Komisyonu ile görüşme var'' dedi. AB Komisyonu ile bu konuda ne görüşüleceği sorusunu Erdoğan, şöyle cevaplandırdı: ''19. paragraf diyoruz ya, bu paragrafın gereği olarak Ankara Anlaşması'nın gerekleri görüşülecek. Bu anlaşmanın gereği üzerinde Türkiye'ye düşen edim nedir, bu görüşülecek. Burada birçok maddeler var. Bunları enine boyuna konuşacak, burada karşılıklı olarak Komisyon ile bir mutabakata varacağız. Bu esnada Güney Kıbrıs ile Komisyon bazı şeyleri muhakkak görüşecektir.'' ''Gümrük Birliği, Güney Kıbrıs'a geçtiği gibi KKTC'ye de geçecek mi?'' sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti: ''Kuzey Kıbrıs'ın Gümrük Birliği'yle ilgili durumu Güney'e göre farklı, bir defa ne Gümrük Birliği'nin üyesi ne AB üyesi. Bu tabi bir süreç alacak. 24 Nisan'da, referandumdan, her iki tarafta da 'evet' çıkmış olsaydı, bu süreç tamamen bitmiş olacaktı, olmadı. Şimdi ise bir ikinci süreç başlıyor orada. Yani Güney'in ve Kuzey'in, yeniden yapılacak bir barış süreci için atacakları adımdır.'' ''Siz, yeni bir çözüm süreci mi başlatıyorsunuz?'' sorusuna Erdoğan, ''Başlayabilir. Bu süreç, ya iki ayrı devlet olacaktır veyahut da Annan Planı'nda ifade edildiği gibi, Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti olacaktır'' yanıtını verdi. ''ANNAN PLANI ŞU ANDA ORTADA DEĞİL'' ''Annan Planı ortada mı hala?'' sorusunu Erdoğan, ''Annan Planı şu anda ortada değil. Annan Planı'na zaten Güney'in muhalefeti var. Annan Planı'na, Kuzey Kıbrıs veya Güney Kıbrıs veya bizler; Yunanistan, Türkiye, İngiltere, 'bitti' demiyoruz. Annan Planı'nın içinde zaten bu teyit edilmiş. Annan Planı'nın içinde, 'eğer 24 Nisan'da plan her iki tarafça da (evet) ile oylanmazsa, gündemden düşeceği' var. Dolayısıyla düşmüştür'' diye yanıtladı. ''Plan geri gelebilir mi? Biz gelmesini istiyor muyuz?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Yeniden barış sürecinin başlatılabilmesini için böyle bir şeyin olmasında fayda mülahaza ederiz'' dedi. Birleşmiş Milletler'i devreye sokmak istiyor musunuz?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''İsteriz. Bu konuda zaten görev Birleşmiş Milletler'in'' diye konuştu. Erdoğan, ''Siz, Annan'a bir istekte bulundunuz mu?'' sorusuna, ''Soyunma odasında olanların hepsi konuşulmaz. Şimdi siz mutfağa girmeye çalışıyorsunuz'' karşılığını verdi. ''Kıbrıs'ın çözümünde geç kalındı mı?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Geç veya erken, ben şunu biliyorum. Gönül arzu ederdi ki bunlar bu günlere kalmamış olsaydı'' dedi. Başbakan Erdoğan, ''Dezavantaj mı oldu?'' sorusunu şöyle yanıtladı: ''Bunu söylemek de siyaseten yanlıştır. 'Oldu' da demiyorum, 'olmadı' da demiyorum. Bunların hepsi müzakerelerle karşılıklı olarak çözeceğimiz konular. Burada biz yine 'kazan kazan' anlayışını oturtmamız lazım. Bu anlayışa göre, bunu çözmemiz lazım. Türkiye olarak veya Kuzey Kıbrıs olarak 'büyük avantalar aldık, veya güney Kıbrıs veya Yunanistan bunu başardı', bu havaya girmememiz lazım. Adil, kalıcı bir çözümü müşterek bulmak lazım. Yoksa bu Ada barış adası olmaktan çıkacak, yazık olacak.'' ''Ne zaman düğmeye basılacak'' sorusu üzerine Erdoğan, ''2005'in içinde. Şu anda Kıbrıs'ta seçimler var, arkasından Güney Kıbrıs'ta seçimler yapılacak. O seçimlerin durumu da önemli. Biz illa seçimlerin bitmesini beklemeyiz. Fakat biz herşeyden önce AB Komisyonu ile 2005 yılının başından itibaren görüşmeleri başlatacağız'' dedi. Erdoğan, ''Müzakereler başlamadan önce bunun çözümünü mü istiyorsunuz?'' sorusunu, ''Tabi, bir yol haritası olacak. O yol haritasına göre bunu sürdüreceğiz'' diye yanıtladı. Başbakan Erdoğan, ''Brüksel'e giderken, Galatasaray-Fenerbahçe maçının sonucu sizi etkiledi mi, moralinizi bozdu mu?'' sorusuna ise ''O işin pişkinliği içerisindeyim. Futbol 3 neticelidir; galibiyet, mağlubiyet, beraberlik. Türkiye'nin Başbakanı olduğum için bütün futbol takımı seyircilerine ve sevdalılarına aynı mesafedeyim'' karşılığını verdi.