Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Putin'e gönerdiği mektup yankı uyandırdı. Peki Türkiye mektubu neden gönderdi?
Abone olOktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Putin'e gönderilen mektuba, terör örgütü PKK'nın uzantısı YPG'nin Suriye'deki ilerleyişini görmeden bakmak doğru olmayabilir.
Ankara, Rusya ile gerilen ilişkilerinde yeni bir sayfa için harekete geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan Rusya günü nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e tebrik mektubu gönderdi.
Erdoğan, mesajında, “Önümüzdeki dönemde Türkiye ve Rusya arasındaki münasebetlerin hak ettiği seviyeye yükselmesini temenni ederim” ifadelerine yer verdi.
Sınırı ihlal ettiği için düşürülen Rus uçağının ardından Ankara'nın en üst düzeydeki resmi teması, "Rusya'ya zeytin dalı" olarak kabul ediliyor. Mektup her iki kamuoyunda tartışma konusu oldu.
"ÇARK" MI "PRAGMATİKLİK" Mİ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümete "çark etti", "U dönüşü" "yine teslim olduk" türünden suçlamalar geliyor. Buna karşın Erdoğan'ın "pragmatik" ve "reelpolitiğe adapte olabilen siyaset" izlediği görüşü yorumları yapılıyor.
Benzer görüntü Erdoğan'ın iç siyasetinde görmek mümkün aslında. "Sert söylemler" sonrası farklı sinyallerin geldiğini gördük bu süreçte.
"Türkiye ve dünyanın içinde bulunduğu şartlar" ile Erdoğan'ın "pragratizmiyle" biraraya gelince, mektubun gönderilmesi şaşırtıcı değil.
Mektubu en basit haliyle özetlemek istenirse, Türkiye nefes almak istiyor. Sürdürülebilir olmayan mevcut durumdan çıkış hali bir anlamda. Etrafı ateşle çevrili coğrafyanın ortasında yangının sıçramaması ya da en az hasarla atlatmak olarak okumak mümkün.
DIŞ POLİTİKAYA "İNCE AYAR"
Başbakan Binali Yıldırım'ın göreve geldiği ilk günlerde yaptığı "Dostlarımızın sayısını olabildiğince çoğaltacağız, düşmanlarımızı azaltacağız" ifadesi, işaret fişeğiydi aslında. Kısacası Davutoğlu dönemindeki "ilke ve kurallar bütünü" anlayışı terkediliyor.
Dolayısıyla Rusya'ya gönderilen çifte mektup, dış politikaya verilen "ince ayarın" bir sonucu. Irak'ın kuzeyinde cirit atan PKK'nın, YPG eliyle Suriye'ye de demir atmasıyla birlikte Ankara, "kuşatılmışlığı" yarma arayışında.
PYD'NİN RAKKA BİLDİRİSİ
Münbiç'i kuşatan, IŞİD'in kalbi Rakka'ya ilerleyen PYD, yayınladığı son bildiride Rakka'yı Kürt coğrafyasında gösterdi ve Türkmen ve Arapların bölgeden çıkarılması gerektiğini ilan etti.
PKK TEHDİDİ HÜKÜMETİ ESAD'A MI YANAŞTIRACAK?
Nitekim mektup sonrası Reuters'in analiz haberinde Erdoğan'ın, Esad karşıtı söylemlerini yumuşatabileceği yazıldı. Ajansa konuşan ismi verilmeyen AK Parti'li bir yetkili de, "Esad hâlâ bir katil. Kendi halkına işkence yapıyor. Bu konudaki görüşümüz değişmez. Fakat, o Kürt özerkliğini desteklemiyor. Birbirimizden hoşlanmıyor olabiliriz, fakat bu konuda aynı siyaseti izliyoruz" ifadelerini kullandı.
Esad'ın özerkliğe karşı olduğu tezini kabul edersek, Şam'ın sırtını dayadığı Rusya'nın da farklı düşünmesi beklenemez. Bu nedenle Türkiye'nin Suriye'de yeni düşmanlar edinmesi istenecek en son şey olsa gerek.
RUSYA YÜKLENİNCE...
Peki uçak krizinden sonra Suriye'de neler oldu? Uçak krizinin ardından Rusya, tüm askeri gücüyle Suriye'ye sahaya indi. Suriye politikasına Ankara'dan zaten farklı bakan Rusya, uçak olayından sonra bakışını çok sertleştirdi.
Karadan ve havadan Türkmen bölgesi Bayırbucak, kuşatmaya alındı. Ne ÖSO ne de diğer ılımlı muhalefetin alternatif olamadığı ortamda, Rusya ve ABD ortaklığıyla Esad'ın dışındaki bütün muhalefet neredeyse düşman ilan edildi. Muhalifler Azez-Mare hattına sıkıştı.
"Şam'da Cuma namazı" hayalleri yerini bambaşka bir tabloya bıraktı. Rövanş için yanıp tutuşan Moskova'ya fırsat vermeme adına Türk savaş uçakları sınıra fazla yaklaşmadı.
PKK'DA RUS FÜZESİ
Dahası PKK'nın Suriye kolu PYD, Moskova'da büro açtı. 13 Mayıs'ta Çukurca'da TSK helikopterinin Rus yapımı füzeyle düşürüldüğü iddiası krizi derinleştirdi.
Helikopter saldırısının ardından terör örgütü PKK’ya yakın sitelerinde yayımlanan video görüntülerinde saldırının Rus yapımı bir MANPAD füzesiyle gerçekleştirildiği görülüyordu.
Görüldüğü üzere yaklaşık 5 yıldır 3 milyona yakın mülteciyi barından "Suriye yorgunu" hükümet için Putin'e mektup, gelinen nokta itibariyle kaçınılmazdı.