BIST 9.636
DOLAR 34,64
EURO 36,37
ALTIN 2.928,96
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan protokolü imzalayacak.

Kıbrıs Rum Kesimi'nin tanınması anlamına gelen Ek Protokol imzalanacak. Erdoğan bu sözü İngiltere'den verdi. Ancak deklarasyonun içeriği konusunda renk vermedi.

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Ek Protokol'ü imzalayacağız" dedi. Terörün buradaki amacının, Batı ile İslam'ı karşı karşıya getirmek olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Kimsenin dünyadaki Müslümanlar'a zarar vermeye hakkı yok. Dinler arası savaş yaklaşımını yanlış buluyorum" şeklinde konuştu. İngiltere Başbakanı Tony Blair ise, "Ankara Protokolü'nün imzalanmasının, Kıbrıs'ın tanınması anlamına gelmediğini Başbakan'a ilettim" dedi. Tony Blair, İngiltere'deki terör saldırılarından dolayı başsağlığı dileyen Başbakan Erdoğan'a teşekkürlerini ileterek, kendisinin de Türkiye'deki saldırıları kınadığını belirtti. Blair, "Her ikimiz de teröre aşinayız. Terörün doğasını biliyoruz. Ortak tehdidin aşılması konusunda mutabık kaldık. Teröristlerin bizi ayırmasına izin vermeyeceğiz. Bu konuda dayanışma içindeyiz" dedi. Gündemdeki diğer bir konunun da Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği olduğunu kaydeden Blair, "Umudumuz, tam üyelik müzakerelerinin başarılı bir şekilde 3 Ekim'de başlaması. Ankara Protokolü'nün imzalanmasının, Kıbrıs'ın tanınması anlamına gelmediğini Başbakan'a ilettim. Bu, Haziran ayındaki Avrupa Konseyi Bildirgesi'nde açıklığa kavuştu. Avrupa'da birçok belirsizlik var, bunu biliyoruz" şeklinde konuştu. Tüm dünyadaki terör saldırıları konusunda görüş bildiren Başbakan Erdoğan ise, 10 binlerce insanını teröre kurban vermiş bir ülkenin başbakanı olarak konuştuğunu ve İngiltere'nin, son olaylarda süreci başarıyla yürüttüğünü belirtti. Terörün buradaki amacının Batı ile İslam'ı karşı karşıya getirmek olduğunun altını çizen Erdoğan, İngiltere Başbakanı'nın bu yöndeki görüşlerinin önemli olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Toplantıda bu konuyu sürekli gündeme getirdik. Biz oyunu bozmak istiyoruz. Medeniyetler arası ittifakı yıkmak isteyenler var. 20 Kasım'dan sonra İngiltere ve Türkiye arasında istihbarat konusunda başarılı çalışmalar yapıldı ve halen de yapılmaya devam ediliyor. Bu çalışmaları uluslararası düzeye taşımamız gerekiyor. Hala bizleri anlamakta zorlananlar var. Hiçbir günahı olmayan insanların terörü kurban edilmesine imkan vermeyelim. Terör konusunu çözelim. Terörün dini, vatanı, ırkı yoktur. Terör kelimesinin önüne İslam'ı koymanın yanlış olduğunu vurgulamak istiyorum. İslam'ın terörü kabul etmesi mümkün değildir" açıklamasında bulundu. TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ SÜRECİ Görüşmede, Türkiye'nin AB sürecinin, terörün ardından ele aldıkları bir diğer ağırlıklı konu olduğunu kaydeden Erdoğan, "Değerli dostum Tony'nin 17 Aralık günü ve akşamı bize verdiği desteğe teşekkür ediyorum. Masadan ayrıldığımızda odamızı ilk açan Tony olmuştur ve 'Ne oldu Tayyip?' diye sormuştur. Yeni bir süreç orada başladı. Tanıma konusunda 17 Aralık'ta ne dediysek, şu anda da onu diyoruz. Dönem başkanı İngiltere ile dayanışma içindeyiz. 3 Ekim öncesi bir an önce bunun onaylanıp müzakerelere başlanması, 17 Aralık'ın gereğidir. Türkiye olarak buna hazırız. İngiltere'nin dönem başkanlığında, Türkiye bu süreçte farklı bir performans gösterecektir. Şu anda Dışişleri Bakanımız ve Başmüzakerecimiz, İngiltere Dışişleri Bakanı ile görüşmelerini sürdürüyor" dedi. Tony Blair ile ortak basın toplantısının ardından, basın mensuplarının dünyada terör, AB süreci, Ek Protokol'ün imzalanması ve İngiltere'nin yaklaşımları konusundaki sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, "AB süreciyle, özellikle de 3 Ekim müzakere süreci, bunun yanında Müzakere Çerçeve Belgesi ve ağırlıklı olarak Uyum Protokolü'ne yönelik olarak hassasiyetlerimiz üzerinde bir görüş alışverişinde bulunduk. Terör konusuna gelince, özellikle 1978'den bu yana teröre on binlerce insanını kurban vermiş bir ülke Başbakanı olarak, bugüne kadar çektiğimiz sıkıntıları anlattık, hatta 20 Kasım'da İstanbul'da yaşanan olayın ardından ortak süreçte aldığımız önlemleri ve beraber yürüttüğümüz çalışmaları uluslararası boyutlara nasıl yayarız, bundan sonra neler yapmalıyız, onları konuştuk. İngiltere'deki terör sürecinde hiçbir tahrike zemin oluşturmayacak ve fırsat vermeyecek yaklaşım içinde olduklarını, beraber bu konuda birçok şey yapılması gerektiğini, hatta bir konferans girişimleri olduğunu da kendileri söyledi" dedi. "VAKTİ GELDİĞİNDE BİZİM DEKLARASYONUMUZ AÇIKLANACAKTIR" Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin AB süreciyle ilgili olarak, "Uyum Protokolü'yle ilgili bir sıkıntımızın olmadığını, Müzakere Çerçevesi Belgesi'nin 3 Ekim'in hemen arkasına konulmasının yanlış olduğunu ilettik. Süreçle birlikte, Başbakan'la kriterler çerçevesinde daha sık irtibat kurmayı görüştük. Zaten ilgili kurum ve kuruluşların çalışmaları devam edecek. Şu anda Dışişleri Bakanımız ve Başmüzakerecimizin görüşmeleri sürdürüyor. Biz ek bildirimizi, yapıcı bir ek bildiri olarak düşünüyoruz. Nasıl bu zamana kadar karu Erdoğan, "Toplantıda bu konuyu tarafı kışkırtacak bir yaklaşım içinde bulunmadıysak, bundan sonra da böyle bir yaklaşımda bulunmayacağız. Güney Kıbrıs'ı tanıma konusundaki tutumumuz değişmedi, değişmez. 17 Aralık'ta söylenenlerin arkasında durmak istiyoruz. 5 ülke başbakanına mektup göndererek, 'tanıma' ile ilgili hassasiyetimizi hatırlattık. Sadece daimi temsilcimizin bu protokolü imzalamasıyla bu iş bitmeyecek. Bu onay TBMM'den geçecek. Onay sürecindeki yapıcı yaklaşımı bu konseyden de bekliyoruz. Rumlar'ın, her türlü konuyu bugüne kadar nasıl istismar ettilerse, bundan sonra da istismara açık olduklarını görüyoruz. İşi hep yokuşa sürme gayretleri var. Türkiye'nin olumlu yaklaşımına karşı tavırlarını doğru bulmuyoruz. Biz bunun iyileştirilmesini istiyoruz, bekliyoruz. Müzakere Çerçeve Belgesi'ni destekleyenler olduğunu gibi, desteklemeyenler de var. Yunanistan'ın burada Ege sorununu gündeme getirmesi yanlış olur. Zaten görüşmeler yıllardır devam ediyor. Aynı şekilde Güney Kıbrıs'ın tanıması ve limanlar konusunun gündeme getirilmesinin de bu konularla ilgisi yok. Ağırlaştırma girişimlerinin de kesinlikle bir tarafa konulması gerekir ki, süreci kolaylaştırsın. Yapıcı yaklaşımımız yapıcı olarak karşılık bulsun istiyoruz" şeklinde konuştu. Deklarasyonun içeriği konusunda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, Müzakere Belgesi'nin açık olarak ortada olduğunu, deklarasyon konusunda bir açıklama yapmayacağını ve bunun bundan sonraki süreci ciddi manada sulandıracağını belirterek, vakti geldiğinde deklarasyonun açıklanacağını kaydetti. Erdoğan, deklarasyonun gerek bugüne kadar olan süreci içeren konulara, gerekse bundan sonra olacak bazı sorulara cevap vereceğini açıkladı. Başbakan, deklarasyonu bahane ederek gürültü koparma yönündeki görüşlülere ilgili olarak da, "O ihtimal var" dedi. 3 Ekim'e kadar İngiltere tarafından izolasyonun kaldırılması konusunda bir beklentileri olup olmadığının sorulması üzerine Erdoğan, durumu Blair'e tekrar hatırlattıklarını söyledi. "Görüşmeniz sırasında İngiltere ve Blair'den Türkiye'nin üyeliği konusunda eski hararetli desteği buldunuz mu?" şeklindeki bir soruya da Başbakan Erdoğan, "Doğrusu sizlerin tespiti yerinde. Ben aynı heyecanı ve duyarlılığı kendilerinde gördüm. '17 Aralık sürecinde nasıl Türkiye'yi desteklediysek, bundan sonra da destekleyeceğiz' dediler. Dönem Başkanlığı'nda bu süreci hızlandırmaya yönelik olumlu yaklaşımı gördük" yanıtını verdi. Erdoğan ayrıca, Tony Blair'in deklarasyonla ilgili olarak tasarladığı taslak metinde hemfikir olduğunu söyleyerek, "Hemen hemen aynı" dedi. 11 EYLÜL SALDIRILARININ ARDINDAN Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör ve Türkiye'nin AB sürecine ilişkin Avrupa ülkelerinin tutumu konusundaki sorular karşısında sözlerini şöyle tamamladı: "Terörist ve misil konusu, bazı devletlerin AB üyeliğine karşı olması gibi konuları konuşacağımız bir zaman dilimi değildi. Burada önemle vurgulayacağım konu, İngiltere'nin dönem başkanlığında 3 Ekim'de müzakerelere başlamamız durumunda, 3 konuyu aşmak. İngiltere'deki Türkler'in ve Müslümanlar'ın saldırılar konusundaki tedirginliklerini de kısmen konuştuk. Her olayın ardından böyle bir dönem olur. Aklı selimin hakim olması lazım. Erdoğan, "Toplantıda bu konuyŞu andaki durumu tartışmaktan öte, arzu edilen duruma yaklaşmak durumundayız. Aşırılıklardan kaçınılmalı, orta yolu tutturmalıyız. Kimsenin dünyadaki Müslümanlar'a zarar vermeye hakkı yok. Terör eylemlerine bulaşanların dünyadaki Müslümanlar'a zarar verdiklerini düşünüyorum. Kimsenin buna hakkı yok. Hiçbir aklı selim sahibi Müslüman bunu yapmaz. İslam barış dinidir. Bir kişinin ölümünü insanlığın ölümü olarak gören bir dinin mensubuyuz. Bizim dinimizde intiharın da yeri yoktur. Sizinle savaşan biri değil, herhangi bir yerde duran insanı öldürmeye kimsenin hakkı yok. Bunlar bizim dinimizde olmayan şeylerdir. Yerleşik Müslümanlar'ı bunlar rahatsız etmiştir. Bu, Müslüman'a karşı bakışı değiştiren bir konudur. Annan'ın öncülüğünde bir dizi toplantılar yapılacak. İspanya Başbakanı görevlendirildi. İlk zirve İspanya'da olacak ve 18 ülkenin katılımı söz konusu. Son toplantının da İstanbul'da yapılması planlanıyor. İngiltere'nin ise ayrı bir konferansı söz konusu. 11 Eylül saldırısının Türkiye'nin AB'ye girişini hızlandırması lazım. Dinler arası savaş yaklaşımını yanlış buluyorum. Mısır'da da bir terör olayı oldu. Orası Müslüman bir ülke. Bunları iyi düşünmek lazım. Bunlar teröristin başarı hanesine yazılacak bir tarz. Ben bunu doğru bulmuyorum. Türkiye'nin AB'ye katılması, medeniyetler arası ittifakın AB'de gerçekleşmesidir. 1.5 milyarlık İslam dünyasıyla AB'nin ittifakını sağlayacaktır. Bunun ardındın teröre yönelik zemin kaymaya başlayacak. Bununla bitmez tabii. Terörün yoksulluk gibi sebeplerinin ortadan kaldırılması lazım. Terör bir adi suç değil. Terörün dini, milleti, vatanı, ırkı yoktur. Nerede, ne zaman, kimi vuracağı belli olmayan bir fenomen. Kimse 'benim teröristim' iyi havasına girmemeli."