Başbakan Erdoğan dış politikade ne yapıyor? Devlet terörü yapmakla suçladığı İsrail ile kırmızı telefon hat kararı yazar Gürbüz Çapan'ın sert eleştirilerine hedef oldu.
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın Amerika ve İsrail ziyaretleri eleştiri konusu. Cumhuriyet yazarı Gürbüz Çapan, Erdoğan'ın dış politikada nafile uğraşlar peşinde koştuğunu savunarak, başbakanı kendine has üslubu ile hicvetti.
Yazı: Gürbüz Çapan
Kaynak:
-Umutsuz Başbakanımız, umutsuz umutsuz dolaşıyor. Aranıyor. Umut arıyor olsa gerek. Denize düştü İsrail'e tutunmaya çalışıyor. Hey Corc versene borç yerine hey Corc 20 dakika randevu. Boydan bir resim. Aman n'olur boyalı olsun. Boyalı basınımız haber bulamıyor. N'olur gülümse...
Co'larla resim bizi oldum olası mutlu eder. İlkini dedemiz Yüce Hakan Abdülhamit Han, Alman Kayzeri 'yle çektirmişti. Sonrakilerini saymayacağım. Sonra babamız Özal kırmızı telefonla konuşurdu. Beyaz telefon olmaz. İlla kırmızı olacak. Zira kırmızı telefon indirimli oluyor!
Bizimki Co'ya küskün, onun yerine Telaviv'den, küçük biraderle A. Şaron 'la kırmızı telefonla konuşuyor. Ondan hem para hem demokrasi dersi alıyor. O da arada bir Co'yla resim çektirme randevusu ayarlıyor.
Kültürler arası diyalog
Erdoğan, Şaron, Bush aynı zamanda kültürleri de temsil ediyorlar. Her ne kadar çağımız artık kültürler savaşına evrilse de. Bu üç lider savaşı önleyecekler.
Erdoğan kipa takıp ağlama duvarına gitti. Yakında Bush ile Şaron da ehram giyip hacı olacaklar. Birbirimizi daha iyi anlayacağız. Biz onlara insanlığı, hoşgörüyü öğreteceğiz. Onlar da bize demokrasiyi!..
Demokrasi hemencecik ve kolay öğretilmiyor! Şarongiller 56 yıldır uğraşıyorlar. Araplara demokrasi öğretemiyorlar. Sonra Büyük Abi dayanamadı, kendisi bizatihi Irak'tan başladı, sırada Suriye (gerçi onlar hemen eller yukarı oldular), İran var. Bizi de unutmazlar inşallah!
Randevu
Küçük Abi Şaron randevu ayarladı. Gidecek bizim Başbakanımız randevuya. Ve diyalog başlayacak yeniden, temiz ve beyaz bir sayfa açacak!
''Selamün aleyküm ya hacı Bush! Nasılsınız? Yenge, çocuklar cümleniz iyidir inşallah?''
Hacı George: ''Allah razı olsun sizlerden, bizler cümleten iyiyiz. Yenge, kızlar iyidir inşallah, Bilalciğim nasıl? Somun taşıyor mu eve?''
Erdoğan: ''Yes, yes hep düz somun taşıyor, biz düz somun severiz.''
Tam sohbetin iyi yerinde Erdoğan ayağa kalkar; ''George Abi borç istemiyorum'' der. Abi şaşırır, göz bebekleri büyür, küçük dilini yutacak olur... Sonra bir tas zemzem suyu içer, sakinleşir...
''Hayrola piyango mu çıktı? Loto'dan büyük ikramiye mi kazandın?''
Bizimki, ''Hayır, hayır.. şey, affedersin bir projem var da... Hani nasıl anlatsam. Biz Latin Amerika değiliz, biz essahtan küççük Amerikayız ya''.
''Eee'' ...
''Bizim borçları da hani sizdeki faiz oranları üzerinden yapsak diyorum... Bu hesaplamayı yaptım, aldığımız paranın iki katını ödemişiz ve hâlâ iki katı borç duruyor... Hesap-kitap yaptım, borcumuz borç Allah için! İki katı ödediğimiz halde borç yerinde duruyor... Yeni bir hesap yapsak diyorum, yani borcumuz kalmamış desem? Hani BOP vaziyeti, dinlerarası diyalog, ABD canımız, feda olsun kanımız... Dün dünde kaldı, yarına dair konuşsak cancağızım...''
Hacı Corc celallenir: Ne diyon lan, sen kendini ne sanıyon?
Sen Chavez misin, Lula mısın yoksa Arjantinli Mesa mısın?
Sonra ne olduğu anlaşılmaz, bir dakika sonra korumalar Erdoğan'ı Beyaz Saray'ın önünden arabaya bindirirler.
Birlikte gülerekten fotoğraf da suya düşer.
Bizimki şaşkın, Erbakan gözleriyle sağa sola, yukarı aşağı bakarak arabaya yüklenir...
Bizim boyalı basın manşet atar: ''Erdoğan yine sert çıktı!''
Bazı muzır neşriyat ne dolanıyor orda burda, el kapılarında ne işi var gibi şeyler yazarlar...
El cevap, ''Sportmen Başbakanımız güreş öğreniyor, peşrev çekiyor, etekten dalma yapacak.. ah.. bir eteğini bulsa'' ...
Ha gayret Başbakanım ha gayret, Allah yardımcın olsun...