BIST 9.884
DOLAR 35,07
EURO 36,63
ALTIN 2.934,93
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan 'Paradan bahset paradan'

AFAD'ın hazırladığı konteynerlerin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli mültecilere kayıtsız kalan dünya liderlerine seslendi

Abone ol

Cumhurbaşkanı Erdoğan AFAD'ın acil durumlar için hazırladığı 22 lojiktik konteynırının açlılışında konuştu, Suriyeli mülteciler için 4.5 milyar dolar harcandığını belirten Erdoğan, batılı ülke liderlerinin yapılan çalışmardan övgüyle bahsettiğini belirterek, "Paradan bahset, paradan, hiç paradan bahsetmiyorsun, 'bizden de bu kadar destek olsun' demiyorsun" dedi

Türkiye'nin daha önce 45 milyon dolar yardım yapabilen bir ülke iken şimdi 4.5 milyar dolar yardım yapan bir ülkeye dönüştüğünü belirterek, "Veren el alan elden üstündür dedik, hiçbir zaman kaybetmedik" dedi.

BİZ BU İŞİ GÖZ BOYAMAK İÇİN YAPMIYORUZ

AFAD'ın afet ve kriz durumunlarında hazırlıklı olmayı temin edecek yerler olduğunu belirten, Erdoğan, çadır battaniye, yatak, mutfak seti içinde yer alan konteynerlerin 24 saat hazır bekletileceğini söyledi. Bunların bilişim teknolojisiyle de takip edildiğini belirten Erdoğan, bu konteynırların gerektiğinde dünyanın her tarafına gönderilecek şekilde üretildiğini belirtti.

Depo deyince, farelerin cirit attığı, kokudan girilmeyen yerler olmadığını belirten Erdoğan, bunların içlerindeki nemin dahi sürekli kontrol altında tutulduğu, transferlerin uydu üzerinden izlenebilen konteynırlar olduğunu belirterek, "Biz bu işi göz boyasın diye yapmıyoruz, ülkemizin ve milletimizin boşa harcanacak tek kuruşu yoktur. Amacımız afet anında en çabuk ve en etkili şekilde insanımızın yardımına koşabilmektir" dedi.

Vakıf çatısı altında yardımlaşma geleneğinin sürdüğünü belirten Erdoğan, AFAD'ı da bu çerçevede değerlendirdiğini belirtti.

Doktorun verdiği ilacı bulamayan bir ülkeden, istenilen eczaneden ilaç alacak bir ülkeye dönüştüğümüzü anlatan Erdoğan, yoksulun ihtiyacını gidermenin devletin görevi olduğunu söyledi. "Biz istiyoruz ki 78 milyon vatandaşımızın her biri refah bakımından, insan hakları b akımından en iyi hizmetleri alsın" diyen Erdoğan, "Benim vatandaşımın Avrupa'daki Amerika'daki insanlardan neyi eksik. Artık bu konuda çok ciddi mesafeler katedildi. Geri dönüş başladı. Türkiye'den gidenler Türkiye'ye dönüyor" dedi.

Geçtiğimiz 12 yılda Türkiye'yi 3 kat büyüttüklerini belirten Erdoğan, "Daha çok çalışacağız, daha çok mücadele edeceğiz" diye konuştu.

SURİYELİLERE SESLENDİ

Toplantıya katılan Suriyelilere de seslenen Erdoğan "Ülkemize hoşgeldiniz" dedi. Misafirlerin evlatlarına kendisinin ve eşinin adının verildiğini söyleyen Erdoğan, "Kendilerine rabbimden uzun ve hayırlı bir ömür temenni ediyorum" dedi.

"Çocuk masumdur" diyen Erdoğan, "Çocuğun masumiyetine uzanan herkes alçaktır, canidir. Suriye'de Filistin'oe Mısır'da, Irak'ta içlerinde çocukların da olduğu masumları katleden herkesi lanetliyorum. Bizim için hayatlarını kurtarmak için Türkiye'ye gelen herkes öz kardeşimizle aynı mesabededir. Esasen bu coğrafya tarihte güvenli bir yapı olmuştur. İspanya'dan sürülen Yahudilerin istikameti burası olmuştur"

"PARADAN BAHSET PARADAN"

Türkiye'nin Suriyeliler için yaptığı çalışmaları gören dünya liderlerinin, bu çalışmalar karşısında hayretlerini gizlemeyediğini anlatan Erdoğan, "Biraraya geldiğimizde bizi pohpohluyorlar, 'Paradan bahset, paradan, hiç paradan bahsetmiyorsun, bizden de bu kadar destek olsun' demiyorsun. Bu ifadelere bizim karnımız tok. Zaten size güvenerek de bu adımları atmadık" dedi.

ONLARIN YÜZÜNE NASIL BAKARIZ

Biz öyle bir medeniyetin varisleriyiz ki, bizim medeniyetimizde bu var. Taa buradan Hind yarımadasına kadar uzanan eller yatıyor. Onların torunları olarak biz de taa Açe'ye kadar uzandık, gittik, Açe'yi imar ettik. Bu müslümandır, bu budisttir demedik, onlara konutlar yaptık. İnsani vicdani, vicdani, islami görevimiz buydu da onun için. Hele hele Suriye'de Irak'ta kardeş kardeşe bugünler için lazım değil mi. Biz bu sıkıntılı günlerde onlara kucak açmazsak, yarın onların yüzüne nasıl bakarız. Eğer bu şekilde davranmazsak, inancımızın, tarihimizin, kültürümüzün emanetine ihanet etmiş olmaz mıyız? Siz bakmayın başbakan olduklarında Suriyelileri ülkelerine göndereceklerini söyleyenler, onlar ensarı bilmezler, onlar milletimizin gönlünün kapısının ne kadar açık olduğunu bilmezler. Onlar bilmedikleri için bu ülkede asla başbakan olamazlar ve asla kimseyi ülkelerine geri gönderemezler.

KİMSESİZLERİN KİMSESİ OLMAK BİR ŞEREFTİR

2013'de yaşanan bir hadiseyi anlatmak istiyorum, Şam'da yaşarken anneleri ve babaları hayatlarını bombalı saldırıda kaybeden üç kardeşin hikayesi. Bu aynı zamanda onbinlerce çocuğun yaşadıklarını anlatıyor. Yaşları 13, 10, 8 bu kardeşler, anne babalarını kaybediyorlar, kaybedince gözyaşları içinde Türkiye'ye doğru yola çıkıyorlar. Yanlarında kimse yok, tek başlarına. Şam'dan bindikleri bir araç bunları sınırımızdaki yakın bir bölgeye kadır getiriyorlar. Yaya olarak el ele tutuşan bu kardeşler 10 saatlik bir yürüyüşün ardından ayakları kan revan içinde perişan bir halde Türkiye sınırından içeri giriyorlar. Bizim oradaki görevlilerimiz sahip çıkıp getirip Hatay'a yerleştiriyorlar. Evet kimsesizlerin kimsesi olmak işte budur ve bizim için şereftir.

ÜÇ SAAT SONRA SES ÇIKTI

Biz bu mirası atalarımızdan aldık, şanla şerefle evlatlarımıza devredeceğiz. Sadece sınırımdan gelenleri bağrımıza basmakla kalmıyoruz. Bu üç evlatlarımızla birlikte tüm mazlumların sesini dünyaya duyurmak için tüm gücümüzü kullanıyoruz. İşte Amerika'da iki kardeş bir enişte, aynı evin içinde İslam karşıtları tarafından şehit edildi. Ses çıkmadı. Ses çıkmayınca, biz de sessiz kalamazdık, biz de Meksika'dan seslendik, dedik ki "Ne zaman sesiniz çıkacak, bunlar sizin ülkenin vatandaşı değil mi, bunlar tetörist mi, babaları doktor, anneleri doktor, kendileri de diş hekimliği ve mimarlık okuyan üç genç, bunlara sahip çıkmayacak mısınız, failini arayıp bulmayacaksınız" üç saat sonra ses çıktı.

ÖZGECAN'IN AİLESİNDEN SİYAH BAŞÖRTÜ

Bizim ülkemizde de Özgecan'ımızla alakalı, hamdolsun, olayın hemen ardından jandarmamız, polisimiz hep beraber faili anında buldular. Yetiyor mu, yetmiyor. Şimdi biz de diyoruz ki, yargı burada üzerine düşen görevi yapacak bunun fail ve faillerine gereken cezayı en üst düzeyde vermek durumundadır.

Çünki bu milletin vicdanının böyle bir olaydan sonra rahatlaması söz konusu değil, ama hiç olmazsa bunlar da layıkını buldu derler. Ben gerek annenin gerek babanın bu olaylar karşısında takındıkları tavrı, gerçekten milletim adına şahsım ailem adına hakikaten çok çok duyguyla izlerken, bir diğer taraftan hayranlıkla izledim. Çünkü her annenin her babanın böyle bir tavrın takınması mümkün değil. Verdikleri mesajlar tüm insanlık çok duyarlı mesajlardı. Temenni ederim ki terör estirenler de bundan ders alır. Sokaklara çıkıp bunu istismar edenler, savunmasız insanları öldürmenin ne denli bir cinayet olduğunu anlasınlar.  Bugün gönderdikleri o siyah başörtüsünü de aldım.

GELİN DÜNYAYI BU AYIPTAN KURTARALIM

Dünya 5'ten büyüktür derken, Uluslararası sistemin duyarsızlığına işaret etmek istiyoruz. Ortadoğu kimsenin hesaplaşma yeri değil, kuzey afrika kimsenin hesaplaşma yeri olarak kullanılamaz. Burada yaşayan insanların kendi sosyolojisi hesaba katılmadan yapılan hiçbir proje tutmaz. Batılı ölen insan da bir can, burada ölen insan da birer can, Paris'te ölen 12 kişi için dünyayı ayağa kaldıranların Suriye'de 350 bin kişi için sesini çıkarmaması ne insanidir, ne vicdanidir.
Etnik ve mezhep esaslı ayrışma etrafında yakılan bu ateş, eninde sonunda herkese değecektir. Sırça köşkler bu yüke dayanamaz. Biz diyoruz ki, gelin dünyayı bu ayıptan kurtaralım. Ayrışma değil, müşterek bir zemin geliştirelim, ortak bir dil geliştirelim Biz bu doğrultuda gelişmeye devam edeceğiz. Ülkemizde misafir ettiğimiz kardeşlerimiz için bunu yapacağız. Kendi evlatlarımız içni bunu yapacağız. Topyekün insanlığın aydınlık geleceği için bunu yapacağız. Buradaki evlatlarımız ve anne babalarını kaybedip ülkemize sığınan yavrularımız başta olmak üzere tüm çocuklarımızın masumiyetinin hürmetine dualar elbet kabul görecektir.