BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Erdoğan okuduğu mektup vekilleri ağlattı

Başbakan Erdoğan Şırnak'ta şehit düşen Serhat Gencer'in ailesine yazdığı mektubu okudu. O anlarda vekiller gözyaşlarına boğuldu.

Abone ol

Başbakan Erdoğan'ın gündeminde Uludere olayı ve terör saldırılarıyla şehit düşen askerler ve siviller vardı. Partisinin grup toplantısında şehit askerin mektubunu okurken duygusal anlar yaşandı. Başta Arınç olmak üzere kadın vekillerin gözyaşları ekranlara yansıdı.

Kayseri'deki bombalı saldırıyı hatırlatan Erdoğan, güvenlik güçlerinin içinde olduğu psikolojiyi anlattı:

"Kendinizi bir anlığına Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesine ilerleyen aracı takip eden polis ve jandarmanın yerine koyun. Önünüzde bir araç gidiyor, jandarma kontrolünde durmamış, hatta bir askerimizi yaralamış, Kayseri’ye ankara’ya doğru giden bir aracı takip ediyorsunuz.

YA ARAÇ HIRSIZIYSA

Orada nasıl bir gerilimin yaşandığını hissedebiliyor musunuz? Güvenlik güçleri o aracı orada imha edebilir, uçaklar vurabilir. Ama ya içinde sigara kaçakçısı varsa, ya mazot kaçakçısıysa. Ya kaçan kişi sadece arabanın ruhsatı yanında olmadığı için kaçıyorsa, ya o aracın için babasından gizlice aracı alan haylaz bir çocuk varsa, ya araç hırsızıysa?

Bu güvenlik görevlisinin gözünün önüne kendi çocukları geliyor, başkalarının çocukları görüyor. Amirinin, komutanının söylediği “yüzde yüz emin olun” talimatı, ömür boyu hapisle yargılanacağı mahkeme geliyor.

HATA YAPMALARI İÇİN ORTAM HAZIRLANIYOR

Öyle bir psikolojik baskı oluşuluyor ki adeta hata yapmaları için ortam hazırlanıyor. “Çoban sandık teröristi vurmadık” diyen komutanla haftalarca uğraşıldı.

Vurgun yiyen karakoldaki gaziler yerden yere vuruluyor. Aktütün’de 25 yavrumuz şehit oldu, Taşdelen’de 27 şehidimiz oldu. Kolunu bacağını kaybeden Mehmetçik, arkadaşının üzüntüsünü atlatamadan medyanın eleştiri oklarıyla hesaba çekiliyor.
u.20120529140328.jpg
Bir tarafta öldürmeyi amaç edinen, bir tarafta yaşatmayı amaç edinen iki taraf var.

Kumrular sokak’ta, bir telefon bayiinde, daha işe başladığı gün yanında patlayan bombayla parçalanan Mustafa Bingöl geliyor. 60 yaşındaki Dürdanne eyhan geliyor. Ailesine destek olmak için daha 18 yaşındaki Orhan Güzel aklına geliyor. Terör örgütünün hunharca katlettiği canlar insanlar geliyor.

HANGİMİZİN AKLINDA?

Bakın sizlerden bir kez daha ricada bulunuyorum. Haftaiçi mesai saatinin bitiminde, Anafartalar Çarşısı,’nın önüne gidin, orada otobüs duraklarında bekleyen vatandaşlarımıza bakın, yorgun bitkin işçi kızlar göreceksiniz. Çocuklarıyla birlikte gecekondusuna gitmek için bekleyen aileler göreceksiniz. İşte bu alçaklar bu otobüs durakalrında canlı bomba eylemi yaptılar. Hangimizin aklında? Unuttuk değil mi?

DAMATLIK ALMAYA GELMİŞTİ

26 yaşındaki Muzaffer Savaş, düğünü için damatlık almaya gelmişti.

Biz 30 yıldır terörle mücadele ediyoruz. ama o bölgeyi bilmeyenlerin terör örgütünün nasıl kalleşçe vurup kaçtığını görmeyenlerin terörle mücadeleyi anlamalarında imkan yoktur. Çok vahim hatalar yapıldı.

Bingöl Karlıova’da dur ihtarına uymayan bir vatandaş canlı bomba sanılarak vuruldu. Kekik toplayan yaşlı amcalarımız vuruldu. Aydın’da, Antalya’da benzer olaylar yaşandı. Polisler, kasten adam öldürmek suçundan yargılanıyorlar.

DÜĞÜNÜ OLACAKTI AMA ÖLDÜRÜLDÜ

Bir de kasıtlı olarak yanışlıklar oldu. 1980’lerde, 1990’larda sert hukuksuz müdahalelerle vahim sonuçlar ortaya çıktı. Ama şuanda biz bir şey söylüyoruz.

 Biz onu iki ay sonra askere şehit olması için gönderecektik, bizim gönlümüzde kardeşim şehitti demişti. Ferhat Kanat, o olaydan bir ay önce sözlenmişti. Düğünü olacaktı, ama öldürüldü. 22 yaşındaki Tuğba aynı şekilde can verdi.

Kastamonu’da bizim konvoyumuzda şehidi hatırlayın. Karaoğlum nerede diyen anneyi hatırlayın. Yavrum, kuşum öldü mü, şimdi bana kim kanat gerecek diyen anneyi hatırlayın. Evine asılan Türk bayrağını görünce eyvah diyen anneyi, onları seyreden yavruyu hatırlayın.

Birileri diyor ki, Uludere’ye siz Türk bayrağı mı götürdünüz de tabutlara Türk bayrağı sarılmadı. Lafa bak yahu. Orada bir kaymakamlık var. Ama siz bu yavrulara Türk bayrağının layık olduğunu düşünseydiniz, terör örgütünün bayrağını o tabuta sardırmazdınız.

Size şu olayı, şu mektubu aktarmak istiyorum. Serhat Gencer, Astsubay Çavuş. Şırnak’ta görev yapıyor. Bir akşam arkadaşına bir mektup uzatıyor. Ben diyor dedemi çok severdim. Bugün rüyamda gördüm. Beni yanına çağırıyor. Eğer ben şehit olursam bu mektubu aileme gönderin demiş.

ŞEHİDİN MEKTUBUNU OKUDU

Şehit Serhat Gencer, aynı gece bir askerine de şunu söylüyuor. Bugün Miraç Kandili, sen sivilken imamdın, hadi beraber namaz kılıp Yasin okuyalım diyor. Serhat o gece şehit düşüyor. Yazdığı mektup;

“Bu mektup ancak ben öldükten sonra elinize geçecektir. Beni asla unutmayın. Hep kalbinizin bir köşesinde saklayın. Şunu unutmayın, Allah’ın verdiği canı Allah’tan başkası alamaz. Yalnız size söylemek istediğim bir şey var. Ben burcu’yu çok seviyorum. Bu sevgimi de mezara götürüyorum. Ben burada öldümse Allah yolunda, vatan namus millet yolunda öldüm. Gülün, asla ağlamayın. Eğer ağlarsanız ben yatığ yerde rahat edemem, dedeme de hepinizin selamını söylerim. Yazacak başka bir şey de bulamıyorum. Oğlunuz Serhat.”