NATO Zirvesi bitti, şimdi akıllara takılan soruların cevabı aranıyor. Erdoğan'ın smokini bu sorulardan sadece biri. İşte Erdoğan'ın smokin açıklaması.
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin model olmak gibi bir hırsı ve gayretinin olmadığını söyledi. Erdoğan, TRT'de yayınlanan ''Büyüteç'' programına katılarak, soruları yanıtladı. ABD Başkanı George Bush'un, Başbakanlık makamını Topkapı Sarayı'na taşıma düşüncesine katılıp katılmadığının sorulması üzerine Erdoğan, ''O çok büyük haksızlık olur, o emanete karşı haksızlık olur'' dedi. Topkapı Sarayı'nda dün akşam gerçekleştirilen konserin çok farklı bir anlamı bulunduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''Yıllarca Belediye Başkanlığı'nı yapmış olduğum bir kente, bir gün olacak da, dünyanın tüm liderlerini, devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını toplayacak ve burada bir araya geleceğiz... Bu benim aklıma pek gelmiyordu. Böyle bir imkanın doğmuş olması ve gelenlerin çok farklı duygularla ayrılmış olması, bu duygularını açıkça ifade etmeleri bizleri mutlu etti. Buna vesile olan ecdadımızı rahmetle anıyorum. Çünkü onlar yaşadıkları o asırda gerçekten medeniyetin ne olduğunu gayet güzel eserleriyle ortaya koymuşlar. Topkapı Sarayı'nda aslında ihtişam yok, orada tevazu var. İstanbul, coğrafi olarak köprü ile nasıl ki bir araya gelmişse, aynı zamanda kültürde, medeniyette de bunu gerçekleştirmiş olan bir kent. Bunu da bizzat yaşadılar. Biz de AB'ye bu anlayışı taşımak istiyoruz.'' ''Bush ile Ankara'daki görüşmenizde Türkiye'nin özellikle PKK konusundaki hassasiyetler vurgulandı. Bu konuda nasıl bir karşılık aldınız?'' sorusu üzerine Erdoğan, Bush ile daha önce de bir kaç kez bir araya geldiklerini, aralarında bir hukuk oluştuğunu belirtti. Erdoğan, ''Bu hukuku da Sayın Bush gerçekten görmemezlikten gelmiyor. Kendileri Türkiye'ye gelmeden, sizi bizzat resmi konutta ziyaret edeceğiz dediler. Bundan dolayı kendilerine teşekkür ediyorum. Bu benim için de anlamlıydı. Bu milletimize de verilmiş bir değerdir'' diye konuştu. ''SİZİN PKK'NIZ, BİZİM EL KAİDE'MİZ VAR'' Erdoğan, Bush ile Türkiye-ABD ilişkilerinin yanı sıra özellikle Irak, Afganistan, Kıbrıs konusunu da görüştüklerini belirterek, görüşmede PKK konusunda gündeme geldiğini söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Hatta, 'Sizin PKK'nız, bizim El Kaide'miz var' dediler. Ben de dedim ki, 'Bizim PKK artı El Kaidemiz var, siz de sadece El Kaide var' dedim. Terör, tüm insanlığın şu anda baş belası konumundadır. Terör, kimi, nasıl, nerede, niçin, ne zaman vuracağı bilinmeyin bir fenomendir. Buna karşı ortak mücadele oluşturmak durumundayız. Bunun dini, ırkı, milleti, vatanı yok. Nasıl, nereden, niçin gelirse gelsin bize göre terör terördür ve lanetlenmelidir. Karşısında da elimizden gelen bütün tedbirleri almak suretiyle halkı terörden korumalıyız. Teröre bulaşanlara da böyle bir insanlık suçundan, çirkinlikten çekinmelerinin, kaçınmalarının insani bir görev olduğunu, semavi dinlerin hiçbirinin insan ölümüne müsaade etmeyeceğini anlatmalıyız. Biz de İslam'ın mensubuyuz, bizim dinimizde de böyle bir şeye fırsat, cevaz verilmez. İnsanca yaşamak, insanı yaradandan ötürü sevmek dinimizin görevidir. Bir insanı öldürmek Allah'ın evini yıkmak gibidir, bir insanlığı öldürmek gibidir. Böyle bir yaklaşım tarzı olan bir dinin kalkıp da insan ölümüne müsaade etmesi mümkün değildir.'' Erdoğan, Kıbrıs konusunda Türkiye'nin haklı görüldüğünü ve özelikle referandum sürecinde takınılan tavrın takdir edildiğini ifade ederek, ''Atılması gereken adımları atacağız diyorlar'' dedi. NATO Zirvesi'nin, Türkiye için çok ciddi bir prestij zirvesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, zirve nedeniyle 3-4 gün halkın belli kurallara uymasını istediklerini söyledi. Erdoğan, ''Ben Başbakan olarak bundan zarar gören vatandaştan özür dilemek durumundayım. Bu benim için insani bir görevdir. Ben bunu herhangi bir eziklik içinde yerine getirmedim, görev bilinciyle yerine getirdim'' diye konuştu. ''BUNLARI DEMOKRASİ ADINA YAPAMAZSINIZ'' Başbakan Erdoğan, NATO zirvesini protesto için yapılan gösterilerde polisin tavrının sorulması üzerine, şunları söyledi: ''Tüm sivil toplum örgütleri demokratik haklarını kullanabilirler. Fakat, 'Ben nereyi istersem orada gösteri yaparım' derseniz, buna müasade etmeyiz. Çünkü, eğer siz bir başkasının özgürlük alanına tecavüz ederseniz, yaşama müdahale etmiş olursunuz. Devletin görevi toplumun içerisinde huzuru sağlamaktır. Burada da polis gerekli koruyucu önlemleri alacaktır. Dün olan eylemlerde 9 vatandaşın aracı tahrip edilmiş. Bu normal mi? Değil. Bu ne adına yapılıyor? Bunu demokrasi, özgürlükler adına yapamazsınız. Özgürlüklerde birilerini taciz etmek yoktur. Bunlar yapılırken polis de kalkıp sizi izleyemez ki. Polis de caydırıcı bütün önlemleri, karşı tarafa en az sıkıntı verebilecek noktada bunları kullanmak durumundadır. Polisin yaptığı budur. Dünyada gelişmiş ülkeler de, demokrasinin en ideal uygulandığı ülkeler de bizim polisimizin şu anda gösterdiğinden çok daha farklısını göstermez.'' ''TÜRKİYE BAŞARMIŞTIR'' Bir soru üzerine Erdoğan, Türkiye'nin model olmak gibi bir hırsı, gayreti olmadığını söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Böyle bir hırsla ortaya çıkarsanız, bu, model gösterilen ülkeler tarafından üzüntüyle karşılanabilir. Türkiye bir şey başarmıştır: Demokrasi kültürü ile İslam kültürünü bir arada buluşturabilmiştir. Bunu başarması Türkiye açısından çok önemlidir. Üzerinde durulan konu burasıdır. Bu noktada Türkiye üzerine düşeni yapmaya hazırdır. Eğer son zamanlarda Türkiye'nin komşularıyla olan münasebetlerinde hissedilir gelişme olduysa bundan olmuştur. Biz, düşman kazanmaya değil, dost kazanmaya gayret eden bir ülke durumundayız. Attığımız adımları bu istikamette atıyoruz. Bunu da geliştirmekte kararlıyız.'' AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı George Bush'un Türkiye'nin AB sürecine ilişkin açıklamalarının, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac tarafından eleştirilmesinin hatırlatılması üzerine, ''Burada Sayın Bush bir ülkenin adını vererek şöyle yapsın, böyle yapsın ifadesini kullanmadı. Sadece kendi düşüncesini ileri sürdü. AB'de oy hakkı yok, düşüncesini söylemekte de özgürdür. Chirac alınganlık gösterdi. Bana göre alınganlığa gerek yok'' diye konuştu. AB üyeliği sürecinde uyum ve uygulama olmak üzere iki önemli başlık bulunduğunu belirten Erdoğan, uyumla ilgili olanları hemen hemen bitirdiklerini, uygulama ile ilgili olarak da sıkı bir takip içinde olduklarını kaydetti. Erdoğan, şunları söyledi: ''Uygulama tamamıyla biter mi? Bitmez. Bir zihniyet değişikliği gerçekleştireceğiz. Şu anda tam üye olan ülkeler Kopenhag kriterlerini tam olarak bitirmiş değiller. Biz şu anda müzakere sürecini alıyoruz, tam üye olmuyoruz. Bu müzakere sürecini alıp da müzakerelere başladıktan sonra tam üyelik ciddi bir zaman alacaktır. Ne zaman ki bizler tam üyelikle ilgili olarak tüm ortakların olurunu alırız, o zaman zaten tam üye olacağız. Ama o ana kadar bizler uygulamalara devam edeceğiz. Bütün bunlar büyük ölçüde yerine geldiğinde, AB, 'tamam Türkiye'nin de artık girmesi gerekir' dediğinde tam üye olur. Türkiye o ana kadar bütün hızı ve heyecanıyla uyumdaki maddeleri tek tek uygulama alanına koyacaktır.'' AB üyeliği sürecinde Güney Kıbrıs'ın sorun çıkarıp çıkarmayacağı konusunda bir soruyu yanıtlayan Erdoğan, ''Bunu Türkiye de, KKTC de aştı. Bundan önce önümüze getiriliyordu, bundan sonra getirilemez. Çünkü, Türkiye Annan Planı'na 'evet' dedi'' diye konuştu. ''SMOKİN GİYMEM DİYE BİRŞEY SÖZ KONUSU DEĞİL'' Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Dolmabahçe Sarayı'nda verdiği resepsiyona neden smokinsiz gittiği sorusunu ise Erdoğan şöyle yanıtladı: ''Bize genelde bu tür davetlere smokin veya siyah elbise, bazen koyu elbise şeklinde davetler gelir. Onda da bu şekilde gelmişti. Smokin giymem diye bir şey söz konusu değil, yeri geldiğinde onu da giyerim, mesele değil. Bir şeyi yakıştırabiliyorsanız kendinize mesele kalmıyor. Gittiğim hiç bir ülkede de böyle bir sıkıntıyı yaşamış değilim. İlla bunda direnmek mi gerekiyor? Hayır. Artık bu şekilciliği de gündemimizden düşürmek gerekiyor'' Erdoğan, Avrupa Futbol Şampiyonası'nda favorisinin hangi ülke olduğunun sorulması üzerine ''Performansa bakıldığında Çek Cumhuriyeti dinamik. Görelim ne olacak' dedi.