Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü grup toplantısında verdiği mesajlar nasıl okunmalı?
Abone olOktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Başbakan Erdoğan'ın dünkü grup toplantısında yaptığı konuşma "durmak yok yola devam" sloganının cümlelere dökülmüş haliydi. Uzun bir aradan sonra "Önce insan sonra devlet" diyen Erdoğan, adeta titreyip kendisine döndü.
Son zamanlarda "devlete yanaştığı" ve "halka sırt çevirdiği" yönündeki eleştirileri dikkate almış bir görüntü çizdi. Bir önceki grup toplantısıyla kıyaslanamayacak kadar farklı bir portre sundu herkese... Uludere sonrası Ahmet Altan'ın "milletin yiğidiydin, devletin oyuncağı oldun" diye suçladığı Erdoğan, bilinen ancak bir süredir telaffuz etmediği görüşlerini yeniden gündemine aldı.
DESTEĞE İHTİYACI VAR
Böylesi kritik bir dönemde hata yapma lüksü olmadığını iyi biliyor. Yeni anayasa cumhurbaşkanlığı seçimleri, kürt sorunu gibi konular masasında dururken. Mayınlı bir yolda yürürken liberal kesimlerin desteğini kaybetmek istemiyor Erdoğan. Dünkü sözleri bu anlamda "değişim rüzgarlarına direnmenin fayda getirmeyeceğini gördü" diye okunabilir. Ya da AK Parti'nin yelkenlerini şişiren etkenlerden birinin de "yeni elbise" isteyenlerin bu "özgürlük" talepleri olduğunu farketti. Son konuşmayı muhafazakar ve liberal kalemlerin övmesi, bu açıdan değerlendirilmeli.
EKONOMİK BÜYÜMENİN TEMELİNDE İNSAN VAR
Ekonomide başarının altında yatan esan neden siyasi iktidarın performansı yatar. İktisadi açıdan ilerleme, demokrasi, hak ve özgürlükler ile paralel gittiği bir gerçek. "Büyüme" sadece salt ekonomi rakamlarıyla açıklanamayacak kadar önemli. İşte bu durumu Erdoğan ve ekibinin bilmemesine imkan yok.
ALTAN VE BARANSU'YA MESAJLAR
Yine dünkü grup toplantısına dönersek, Erdoğan, sanki Altan'ın "Değer miydi gidip devletin zehrini içmeye?" sorusuna üstü kapalı cevap verir gibiydi:
"Bizim davamız, hareketimiz, bütün hayatımız zorba, ceberut, yasakçı statükoya karşı mücadeleyle geçti. AK Parti'nin temel misyonu; milletin iradesi önünde değişimi ve demokratikleşmeyi gerçekleştirmektir. AK Parti olarak bizim varlık sebebimiz budur. "
Yine Baransu'nun geçtiğimiz hafta kendisinden özür dilemesine jest yaptı Erdoğan. Baransu'nun “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu, Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu!” şeklindeki uyarısına mesaj veriyordu dünkü konuşmasında:
"Diyor ya Mehmet Akif; Kenarı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu, gelir de adli ilahi sorar Ömer'den onu... İşte biz bu sözü, hassasiyeti ve uyarıyı hayatımızın hiçbir anında aklımızdan, kalbimizden çıkarmadık. Attığımız her adımda hem adli ilahiyi hem milletin takdirini asla gözardı etmedik.''
YARGIYA BAŞBUĞ DESTEĞİ
Başbakan'ın tutum değişikliği Başbuğ olayında kendini gösterdi. "Arzumuz, tutuksuz yargılanması" diyen Erdoğan, bir gün sonra çok daha farklı bir manzara çizdi. Dün ise "Çeteler, mafya, darbeciler, diktacılar, andıçcılar eski Türkiye manzarasıdır" diyordu. Erdoğan, "mesai arkadaşım" dediği Başbuğ'a yöneltilen suçlamalara dikkat çekti: "Ortada bir kısım iddialar, ciddi suçlamalar bulunuyor. Bunların tüm boyutlarıyla aydınlatılmasını beklemek hepimizin hakkıdır."
BDP'YE KATLANACAK
BDP'nin kapatılacağı yönünde medyada yer alan haberlere de açıklık getirdi. Daha doğrusu kapatılma ihtimalini yazan ve iktidara sert çıkan yazılara cevap niteliğindeydi. "Damdan düşenin halini damdan düşer anlar" misali söylentilere noktayı koydu.
Erdoğan, 28 Aralık'ta Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın "Partiler değil şahıslar cezalandırılmalı" sözünü aynen tekrarladı. Her ne kadar BDP'yi yerden yere vursa da Erdoğan, kapatılmasının daha büyük zararlara yol açacağını düşünüyor. Böylesi bir girişimin "mağdur" duruma düşecek BDP'ye ve PKK'ya "hayat öpücüğü" olacağını görmüş durumda.