Erdoğan, memur sendikalarının umudunu şu sözlerle yıktı " Biz birilerinin değil milletin emanetçisiyiz"
Abone olİnegöl'de Mobilya ve Dekorasyon Fuarı'nın (MODEF 2003) açılışını yapan Başbakan Erdoğan, ekonomik sıkıntıları aşarak Türkiye'yi üreten ve zengin bir ülke yapmak için uzun bir yolculuğa çıktıklarını ifade etti. Bu yolculukta kısa zamanda alınan mesafelerin göz kamaştırdığını belirten Erdoğan, "Ekonomik programımızı dikkat ve kararlılıkla sürdürdükçe bu olumlu gelişmeler artarak devam edecek. Yakın zamanda istikrarlı yönetim anlayışının meyvelerini toplayacağız. Ülkemiz yabancı ekonomi çevrelerini de şaşırtan bir büyüme hızını yakaladı. Bu yılın sonunda bir önceki yıla göre ortalama yüzde 5 büyüme hızına ulaşacağız. 3 Kasım'da yüzde 72 olan bileşik faiz yüzde 36'lara indi. Bu faizler halkın cebinden çıkıyordu. Buna fırsat hazırlayan hükümetler, 3 Kasım'da sizler tarafından sandığa bir daha dönmemek üzere gömüldü. Şimdi farklı bir döneme girdik. Son olarak dünyadaki büyüme oranlarını aldığımızda Çin 8.2 ile birinci sırada iken, 7.4 ile Türkiye ikinci sırada bulunuyor. Bu ne derece bir sıçrama içerisinde olduğumuzun ifadesidir" dedi. Mali disiplini elden bırakmayacaklarını da belirten Erdoğan, "Ekonomik programı ciddiyetle yürüteceğiz. Popülist politika yapmayacağız. Anlık çıkarcı politikalar yaparsak bu ivmeyi devam ettiremeyiz. Biraz sıkıntı çekeceğiz. Bunu sizlere 3 Kasım öncesi Bursa'daki muhteşem mitingde henüz başbakan değilken söylemiştim. 'Bizden bir yıl bir şey beklemeyeceksiniz. Ama 3 yıl sonra ceplerinizde bir şeylerin olmaya başladığını göreceksiniz' demiştim. Bu sözlerin sahibi olarak hep birlikte bu sıkıntılara katlanacağız. Bütün bu durumlara rağmen, sosyal güvencede elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz. Daha rahat imkanlara halkımızı kavuşturmak bizim görevimizdir. Bunları yakalayacağız. Ay geçmiyordu ki elektriğe zam gelmesin. Doğru mu? Şimdi elektriğe zam yok. Akaryakıtta zam değil, aksine sürekli indirim yaptık. Ama daha önce sürekli zam, zam vardı. Bunları da biz halkımızın takdirle karşılamasını bekliyoruz. Bu konudaki gayretimiz devam edecek. LPG'de sürekli sübvansiyon uygulamamız devam ediyor. Vatandaşımız pahalı tüp kullanmasın istiyoruz. Geçen yıl ödediğimiz sübvansiyon 26 milyon dolardır. Gaye, fakir, fukarayı, garip, gurebayı biraz daha rahatlatalım. Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerde, SSK hastanelerinde hizmet alımını başlattık. Halkımız burada da bir rahatlama dönemini yakalasın. Memurlara özel hastanelerin kapısını açtık. Acil sıkıntı halinde müdahaleler yapılabilsin. Bunlar bir destek değil mi, bunların bir bedeli yok mu? Şu anda ilaçta ve gıdada yüzde 18 olan KDV yüzde 8'e indirildi. Bunun farkında mısınız? Ne gazetelerde yer alıyor, ne televizyonda gösteriliyor. Halkımızın aleyhine olabilecek en ufak bir şeyde kıyametler koparılıyor" diye konuştu. "BİZ MİLLETİN EMANETÇİSİYİZ" Memurun üzerinden istismar politikaları geliştirenler olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Biz 2002 kayıpları için defaten 160 milyon vermeyi ve bunun yanında 2003 yılında yüzde 13 zam teklif ettik. Buna yanaşmayıp açlık grevlerini sürdüreceklerini söylediler. Taleplerinin yüzde 19 olduğunda ısrar ediyorlar. Bu bütçe bu oranı kaldırmaz. Kabul etmezseniz Bakanlar Kurulu'na gelir. Benim ülkemde resmi işsiz 5 milyon, resmi olmayanla bu rakam 10 milyonu aşıyor. Rivayete göre 15 milyon diyen de var. Hep birlikte ülkeyi ayağa kaldırmamız gerekirken, işsizlere iş imkanı hazırlamanın telaşında olurken, biz burada bir dayatmanın içine girip mali programı bozarsak, daha ileride vereceğimiz yüksek zamları veremeyebiliriz. Kaldı ki, biz kimin parasını kime veriyoruz? Biz sizin emanetçiniz durumundayız. Biz milletin emanetçisiyiz. Birilerinin emanetçisi değiliz. Sizin verdiğiniz yetkiyi, emaneti hakkı ile koruyamazsak, aldığımız noktadan gerilere gideriz. Biz geriye değil, daha ileriye gitmeyi arzuluyoruz. İşte şu anda karşınızda bir eser var. Bu kültürparkın maliyeti ne kadar? 10 trilyon lira. Har vurup harman savuran bir belediye olsaydı böyle bir esere kavuşamazdık. Bütün bunlar, kamu kaynaklarını israf etmeyen yönetimler tarafından yapılabilir. Şu anda devlet kendi kurumlarına araba almıyor. Benim koruma araçlarım yürüyecek durumda değil. Mevcutlarla idare ediyorum. Ben alırsam, diğerlerine de müsaade etmem gerekir. Bir kısıtlamaya gidiyorsam, kendimden başlamam lazım. Huzurunuzda milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. 3 Kasım'dan bugüne zam almadılar. En son memur zammı ile en düşük zammı aldılar. En yüksek maaşı alan memur en düşük zammı aldı. Biz düşük alanlara yüksek zam verdik. Niye? Makası kapatalım diye. Milletvekilleri lojmanlara girmediler. Bunun milletvekillerine yükü, kirası, yakacağı ile asgari 1 milyar liradır. Sadece bu duyarlılığımız sebebiyle girmediler" diye konuştu. Derdin de mutluluğun da hep beraber paylaşılacağını belirten Erdoğan, "İnşallah atacağımız adımlar hızla devam ediyor. Türkiye en üst düzeyde gelişme trendini yakalayacak. Yıllardır beli bükülemeyen enflasyon canavarının belini büktük. 17 yıl aradan sonra ilk defa eksi enflasyonu yakalamış bir Türkiye var. Yıllık enflasyon hedefimiz yüzde 20. Bunu yakalamanın gayreti içerisindeyiz. Bu sizler için sürpriz olmasın. Bu yılın ilk yarısında ihracat rakamları yüzde 34 artış yakaladı. Hedef daha ileriye gidebilmek. 40 milyar dolar ihracat, 60 milyar dolar ithalat ile 100 milyar dolara ulaşacaktır. Turizmdeki gelişmeleri Irak'a rağmen yakalayacağız. İstihdam da artış yaşandığını memnuniyetle izliyoruz" dedi. "HORTUMCULAR ARTIK CİRİT ATAMAYACAK" İhracatla ilgili ne engel varsa hepsini kaldıracaklarını, Türkiye'nin dışa açılacağını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu iş icraat ister. Duble yol ilk ifademizdir. Yol bağımsızlıktır, medeniyettir. Yol özgürlüktür, bu böyle bilinsin. Bol bol baraj açıyoruz. Yoğun bir şekilde açmaya devam ediyoruz. Su da özgürlüktür, bağımsızlıktır. Su yatağında akar demişler. Asla yatağını değiştiremezsiniz. Değiştirin, o eninde sonunda bir gün yatağına girer. Bunlarla bitiyor mu? Hayır. Üçüncü bir adım var. Adalet ülkemizde tesis edilecek. Hortumcular cirit atmayacak bu ülkede. Atılması gereken adımları attık, atıyoruz. Anayasal kurumlarımızın yasama, yürütme, yargı, hepsi de üzerine düşen görevi yerine getirdiği sürece, bilesiniz ki ülkemizde bu hortumculara yaşama hakkı olmaz. Onun için yasama olarak görevler yerine getiriliyor. Bu konuda asla taviz vermeyen bir yasama var, yürütme var. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak, sadece benim veya bir başkasının değil, hepimizin ortak görevidir. Sizin de görevinizdir. Hep beraber bu işi dayanışma içinde yapmaya mecburuz. Bu ülkede hırsızlar, yankesiciler, hortumcular rağbet görüp alkışlanıyorsa bunun arkası kesilmez. Onlara haddini bildirme görevini yerine getiriyorsak o zaman cirit atamazlar. Bu konudaki yürüyüşümüz yeri sağlam basan bir yürüyüştür."