Başbakan Erdoğan ezberleri bozan 2005'teki tarihi Diyarbakır konuşması sonrası Abdullah Öcalan KCK anayasasını hazırladı.
Abone olOktay SAĞLAM
İNTERNETHABER.COM-
BDP'liler "özgürlük" ve "barış" kelimesini dilinden düşürmüyor. Ancak içeriği bu gündendem düşürülmeyen bu talep kadar önemli. Sorunun bam teli de burada yatıyor.
"KCK tarzı özgürlük" mü, 1960'lı ve 1970'lı yıllarda ortaya çıkan sol eğilimli, şiddeti dışlayan "federasyon" modeli mi? Yoksa "Anayasal vatandaşlık, ana dille eğitim hakkı ve yerel yönetimleri güçlendirmekle mi" "bataklık" kurutulmalı?
PKK'YA 'YETER ARTIK' DİYEN İRADE ŞU AN YOK
Ancak şu anda Kürt hareketine yön verenin şiddeti tüm argümanlarıyla kullanmaktan çekinmeyen terör örgütü PKK olduğu kuşkusuzdur. Bölgede Edi Bese "yeter artık" diyecek irade mevcut değil. Çıkan sesler de çok cılız ve hemen bastırılıyor. Son saldırılar ile örgüt "Öcalan'sız dimdik ayaktayız" mesajını veriyor.
"ATEŞTEN GÖMLEK" HERKESİ YAKIYOR
Her şartta sorunun olduğu bir gerçek. Batı'dan bakan bazı çevreler sorunu PKK'dan ibaret görüyor. Oysa sorun çok daha eski ve karmaşık. AK Parti de bu sorunu kucağında buldu ve giydikleri "ateşten gömlek"; maalesef sadece onları değil herkesi yakıyor tüm acımasızlığıyla. Çok uzun yılların sorununu "çözüme" kavuşturmak hiç de kolay olmayacak.
TARİHİ ÇIKIŞA KARŞI HAMLE
Halının altına süpürülen sorunları ortaya çıkaran AK Parti, Kürt sorununda sert kayaya çarptı. "Kürt sorunu herkesten önce benim sorunumdur" diyordu Başbakan Erdoğan, 2005'te Ağustos ayında yaptığı konuşmasında. Devlet adına Kürtlerden özür dilen Erdoğan'ın sözleri açılımın işaret fişeğiydi. PKK'nın açılıma karşı reaksiyonu o dönemde başladı.
ERDOĞAN'IN KONUŞMASI ÖCALAN'I VE PKK'YI HAREKETE GEÇİRDİ
İşte bu çıkış Öcalan'ı harekete geçirdi. Yine aynı yılda İmralı, Koma Ciwaken Kürdistan (Kürdistan Topluluklar Birliği) anayasasını ilan etti. Bu sözleşme 25 Mayıs 2007'de Konra-gel tarafından onaylanarak "yürürlüğe" konuldu. 2005 yılında tarihi konuşmasıyla, KCK yapılanmasının temelinin aynı tarihte atılması tesadüfle açıklanamaz. 2006 ve 2007'nin başları bu "sözleşmenin" altyapısını doldurmakla geçti. PKK'nın ses getiren eylemleri de 2007 yazından sonra gelmesi dikkat çekici.
GÜNEYDOĞU'DA "TAPU" KAVGASI
Kısacası PKK "tapu elimde" diyor ve 30 yılı aşkın "büyük bedeller" ödediği topraklara, "kaçak gecekondu" inşa ettirmek istemiyor. On binlerce militanını kaybetmiş bir örgütün meydanı terketmesi o kadar kolay değil elbette. Temsil ettiğini düşündüğü Kürtleri, zorla ya da gönüllü olarak KCK anayasası ile kendi şemsiyesi altında topladılar.
KARŞI ÇIKANLAR "HAİN"
İşte sorunun esas merkezi de burada. Şiddeti olağan kabul eden örgütün, ete kemiğe büründüğü KCK da Kürt sorununun karşılığı olmuyor. PKK gibi düşünmeyen Kürt aydınları "hain" ve "işbirlikçi" ilan ediliyor. Yetkileri tek elde toplayan totaliter yapılanmayı esas alan sistemde, farklı düşünenlere yer yok.
"YENİ BİR BOYUNDURUK MU İSTEYECEĞİZ?"
Bu yapıdan dert yananlar arasında 1960'lı ve 70'li yıllarda Kürt hareketi içinde yer alan ve devrimci geçmişiyle bilinen İhsan Aksoy da yer alıyor. Dün akşam CNN Türk'te söyledikleri çok çarpıcıydı:
"Özgürlük için mücadele ederken yeni bir boyunduruk mu isteyeceğiz? Bu kabulü mümkün olan bir konu mudur yani. O zaman ben bu yaşa niye geldim? Ne gereği bu var bu eziyeti çekmeye."
"ÖZGÜRCE" YAŞARLAR MI?
Dün BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş "Kürtler, Kürdistan'da özgürce yaşar" diyordu. İmralı'ya kayıtsız şartsız biat eden anlayış bu tartışmanın neresinde? Bu "özgürlüğün" tarifini, KCK sözleşmesinde yer alan bazı maddeleri hatırlatarak ele almakta fayda var. İşte o metinde yer alan bazı maddeler:
Madde 5 Sistemin yurttaşlığı: Özgür Yurttaşlık
Kürdistan’da doğup yaşayan veya KCK sistemine bağlı olan herkes yurttaştır. KCK yurttaşı sisteme siyasal ve toplumsal bağla bağlı olan ve kültürel kimliği ile katılan, özgür iradeli, yurtsever, demokrat, katılımcı bireydir. Bu Sözleşmede belirlenen hak ve özgürlüklere sahiptir ve bu Sözleşmenin belirlediği yükümlülükleri yerine getirir.
Madde 6
Yurttaş Olma ve Yurttaşlıktan Çıkarılma
a-KCK yurttaşları başka yurttaşlıklar da edinebilirler.
b-Diğer uyruklardan olup da KCK yurttaşı olmak isteyen kişi, bulunduğu alanın en üst yürütme organına kendini tanıtan belgelerle başvurur. Söz konusu organın kararı ve alan meclisinin onayı ile yurttaşlık gerçekleşir.
c-KCK ilke ve amaçlarına karşı ihanet suçu işleyen kişi, Yüksek Adalet Divanının kararı ve Kongra Gel’in onayı ile yurttaşlıktan çıkarılır.
d- KCK yurttaşlığından çıkma talebi ise alan meclisi tarafından karara bağlanıp Kongra Gel’in onayı ile gerçekleşir.
e-Yurttaşlıktan çıkma ve çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu sonuna kadar açık tutulur.
Madde 10
ı- Özgür ve demokratik toplum ahlakına uyma görevi vardır.
i-Her KCK yurttaşı mükellefiyeti gereği vergilerini ödemekle yükümlüdür.
j- Yurtdışında yaşayan ve çalışan KCK yurttaşlarının ülkeye dönme, ülkedeki temel özgürlük hak ve görevlere katılma sorumluluğu vardır.
k- Her KCK yurttaşı toplumsal yaşama örgütlü katılır.
Madde 24
Komün
Söz konusu köy ya da sokaktaki halkın örgütlü duruşudur. Çeşitli çalışma ve iş sahalarında iş ve rol komünleri de örgütlendirilir. Doğrudan demokrasinin uygulanma biçimidir. Halk yaşamının ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel, sağlık, eğitsel, öz savunma alanlarına ilişkin temel kararların tüm halkın doğrudan katılımı ile alınmasını ifade eder. Köy veya sokak komünleri, halk yaşamının ihtiyaç duyduğu her an toplanarak gerekli kararları alır. Komün toplantılarını, seçilmiş başkan ve yardımcılarından oluşan başkanlık divanı düzenler. Komün işleyişi demokratik esaslar temelinde ve doğrudan demokrasi yöntemiyle gerçekleşir. Kararlarını, aleni ve komünün kurulduğu yerleşimdeki on altı yaşından büyük herkesin katılımı ile alır.
Komün pratik görevlerinin yürütülmesini koordine edecek bir yönetim seçer ve faaliyetlerini denetler. Yerel yöneticiler bu yürütme kurulunda yer alırlar.
Madde 31
Meşru Savunma Yükümlülüğü
a- Herkes çerçevesi evrensel hukuk ile belirlenmiş meşru savunma bilincini edinmekle yükümlüdür.
b- Herkes meşru savunma için hazırlıklı olmakla ve meşru savunma çalışmalarını desteklemekle yükümlüdür.
c- Herkes meşru savunmayı gerektirecek değişik haller oluştuğunda koşulların gerektirdiği direniş mücadelesine girmekle yükümlüdür.