BIST 9.949
DOLAR 35,15
EURO 36,70
ALTIN 2.978,42
HABER /  GÜNCEL

'Erdoğan kimsenin kuklası olamaz'

Düzenleme Acil Eylem Planı'nda da var diyen Ilıcak, ardında milyonlar olan bir lider kimsenin kuklası olamaz diyor.

Abone ol

Tayyip Erdoğan, kendisine oy verenlerin çizgisinde hareket edince, kıyameti koparıyorlar. Oysa, katsayı engelinin kaldırılacağı hususu Acil Eylem Planı'nda var. 28 Şubat'ta yanlış şeyler yapıldı; haksızlık ebediyen sürecek mi? Tayyip Erdoğan neden suyu bulandırıyor diye ona çatanlar, kendisinin yeni "muhibleri(!)" Bu çevre, Avrupa Birliği ve Kıbrıs'ta çözüm yolunda attığı adımlardan dolayı "Tayyipçi" oldular. Eskiden 28 Şubatçıydılar, kızların başörtülü üniversiteye girmemesini, İmam Hatiplerin orta kısmının kapatılmasını ve katsayı uygulamasıyla önlerinin kesilmesini alkışlarla karşılıyorlardı. Muhabbetlerinin sürmesi için, Erdoğan'ın kendi düşüncesi veyahut tabanının arzusu istikametinden değil, onların çizdiği yolda yürümesi gerekiyor. "Başörtüsü" dedin... cızzz... İmam Hatip mağduriyetinden bahsettin... gene cızzz... "Ne güzel de doğru yolda ilerliyordun. İpleri germeye ne lüzum var!" 1973'ten beri Ardında milyonlar olan koskoca bir siyasi lider, sizlerin kuklası mı ki, sahnelediğiniz oyunu aynen oynayacak. İmam Hatip meselesindeki katsayı engelinin kaldırılacağı Acil Eylem Planı'nda yer alıyor. Sadece Acil Eylem Planı'nda değil, daha önce bir yazımızda belirttiğimiz gibi, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Devlet Bahçeli'nin imzalarını taşıyan 8'inci 5 yıllık planda da "üniversitelere giriş sınavında, normal liselerle, meslek ve teknik liseler arasındaki farklı değerlendirmeler kaldırılacak" deniliyordu. İmam Hatip, bir meslek lisesi mi? 1973 yılından önce, İmam Hatip mezunları, 6 dersten denklik vererek üniversitelere girebiliyordu. 12 Mart 1971 askerî darbesinden sonra, partiler üstü konumda bulunan Naim Talû'nun başbakanlığı sırasında, Milli Eğitim Temel Kanunu, İmam Hatip mezunlarının durumunu diğer liselerle eşitledi. Zaten İmam Hatip Okulları'nın adı İmam Hatip Lisesi olarak değiştirildi. Uygulamaya 1976 yılında geçildi ve o tarihten itibaren, İmam Hatip Lisesi mezunları denklik sınavına gerek kalmadan, istedikleri dalda üniversiteye devam imkânını elde ettiler. 1998'de katsayı darbesi Bu durum, 1998'e kadar sürdü. O tarihte, Milli Eğitim Temel Kanunu değil ama, yönetmelik değiştirildi ve "İmam Hatip Liseleri hem mesleğe, hem de ALANINDA YÜKSEK ÖĞRETİME hazırlayan okullardır" demek suretiyle, İmam Hatip Lisesi - İlâhiyat Fakültesi irtibatı kuruldu. 1998'den itibaren, bir İmam Hatip Lisesi mezunu, sadece İlâhiyat Fakültesi'ne gitmek isterse okul başarı puanı 0.80 katsayısı ile çarpılacaktı. Bunun haricindeki dallarda katsayı 0.30'a düşüyordu. * * * Şimdi düz liselileri kışkırtıp, "Onların bir mesleği var, bizim halimiz nice olacak. Meslek liseliler üniversiteye girince bizim önümüz kesilecek" diye konuşturuyorlar. Zaten 1976'dan 1998'e kadar böyle bir uygulama mevcuttu; herkesin kazandığı puana göre, doğrudan üniversiteye girme hakkı vardı. Sonra bu itiraz neyin nesi? Herhangi bir İmam Hatip Lisesi'nde veya meslek lisesinde okuyan genç, üniversiteye girecek başarıyı yakalayabilmişse, neden aldığı puan düşük katsayı ile çarpılarak üniversitede okuması engellensin? Anlaşılıyor... bu kişiler, ülkemizin "zencileri"... "sakıncalı piyadeler"... Aman haaa, ya kaymakam olursa? Ya müsteşarlık makamına gelirse? Ya valiliğe atanırsa? Ya Emniyet Müdürlüğü'nü ele geçirirse? İmam Hatipli terörist mi? Korkuyor musunuz? İmam Hatipli bir başbakanımız var, onun başarılarını övüyorsunuz. Gene de İmam Hatipli'den korkuyorsunuz. Başörtülülerden de korkuyorsunuz. Peki, sizin korkularınız geçene kadar, bu insanların hayatı zindan mı olacak? Ne başörtüsü, ne de İmam Hatiplerin üniversiteye girmesi bir rejim krizi yaratır. Usame Bin Ladin, İmam Hatipli mi? Veyahut terör örgütü elemanları arasında kaç tane İmam Hatip mezunu yakalanmış? 28 Şubat'la birlikte, hem İmam Hatiplerin katsayı ile önü kesildi, hem de 8 yıllık kesintisiz eğitim sebebiyle orta okulları kapatıldı. Böylece, kesintisiz eğitim yasası çıkmadan önce bu okulların orta kısmında 282 bin, liselerinde 179 bin olmak üzere, toplam 461 bin öğrenci bulunuyordu. Aynı tarihte genel liselerde (orta kısım + lise) 9 milyon öğrenci mevcuttu. İmam Hatip öğrencisinin genel lise öğrencisine oranı % 5 civarındaydı. Sadece % 3 Orta bölümler kapatıldı, lisedeki talebe sayısı da 179 binden 67 bine düştü. Bugünkü durumla ilgili bazı rakamlar vermek isterim: Orta öğretim çağında 3 milyon 749 bin genç var. Okullaşma oranı % 66; yani bu gençlerin sadece 2 milyon 472 bini orta öğretime devam ediyor. Orta öğretime devam eden gençlerden 1 milyon 588 bini (% 64'ü) genel orta öğretimde, 884 bini (% 36'sı) meslekî orta öğretimde okuyor. Meslek okullarına devam eden 884 bin talebinin içinde İmam Hatipli öğrenci sayısı 67 bin. (İmam Hatiplilerin diğer meslek liselilere oran % 8.) Genel orta öğretime oran ise % 3. (2 milyon 472 binin içinde 67 bin) Orta öğretimini sürdüren her 100 öğrenciden 3 İmam Hatip'e gidiyor. 97'si genel liseye veya diğer meslek liselerine gidiyor. Dinini öğrensin diye Meslek liselerine daha ziyade fakir ailelerin çocukları gidiyor. Bir mesleğe sahip olsunlar, bir baltaya sap olsunlar ve eve üç kuruş para getirsinler düşüncesi hâkim. Elbette, eğitim hayatında büyük başarı gösterirlerse, üniversiteye girişleri de engellenmesin isteniyor. Çünkü Türkiye'de halâ üniversite insana bir statü kazandırıyor. Ayrıca, meslek lisesinden çıkanların ara eleman olarak iyi bir iş buldukları da söylenemez. İmam Hatip'in durumu ise farklı. Buralara çok iddialı çocuklar girebiliyor. Aileleri, onları nihai aşamada üniversiteye göndermeyi amaçlıyor. Ama aynı zamanda bu "çocuğum dinini de iyi öğrensin" arzusunu taşıyor. Genç, eğer üniversite okuyacak kadar donanımlıysa ve sınavı kazandıysa, İslâmî bilgilerle de donatılmış olması niçin bir handikap teşkil etsin? Dünyanın hiçbir yerinde, meselâ örnek verilen Almanya'da, meslek okulunun önü kesilmiyor. Eğer, meslek okulu genç, fark imtihanlarını verebilirse, diğerleriyle eşit düzeyde varlık gösterebilirse, kimse önüne çıkmıyor. Nitekim Türkiye'de de 1998'e kadar katsayı ayırımcılığı mevcut değildi. Eğer, siz de bir zamanlar Genelkurmay Başkanı'nın söylediği gibi, "28 Şubat bin yıl sürecek" diyorsanız, o başka. Çünkü o zaman, demokrasiye saygı duymayanların safında yerinizi almış oluyorsunuz.