Başbakan Erdoğan Aksaray mitingindeydi. Gündeme ilişkin konulara ve hükümete yönelik suçlamalara cevap verdi.
Abone olBaşbakan Erdoğan, Doğan grubuna ve özellikle CHP'ye yüklendi. Erdoğan medyayı gücünü kullanarak menfaat temin etmekle suçladı. Muhalefetin de AK Parti karşıtlığı için kriz duasına çıktığını savundu.
Erdoğan, partisinin Aksaray Hükümet Meydanı'ndaki mitinginde yaptığı konuşmada, millete yüksekten, tepeden bakmadıklarını, Ankara'yı mekan, mesken tutup, Anadolu'nun, Trakya'nın, Aksaray'ın yollarını unutanlardan olmadıklarını ifade ederek, AK Parti'nin fildişi kulelerde, milletten tamamen yalıtılmış sırça köşklerde değil, halkının, milletinin dizinin dibinde, gönül tahtında oturduğunu, kalbinde yer aldığını söyledi.
Halkın içinde halkla beraber olduklarını, hizipçilik, ayrımcılık yapmadıklarını, imtiyaz değil adalet ürettiklerini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bu ülkenin herhangi bir şehrinde bir tek dikili ağacı olmayanlar, milletle yüz yüze gelmekten kaçınıyor. Çünkü onların millete bakacak yüzü yok. Onların milletle yüzleşmeye takati yok, mecali yok. Ankara'da koltuklarına kurulurlar, Türkiye'yi sadece televizyon ekranlarından, sadece yandaş gazetelerin sayfalarından izlerler. Onlar halkımızla Babıali'nin diliyle, İkitelli'deki yandaş medyalarının diliyle konuşurlar. Bizim farkımız burada.
Biz siyaseti gazete sayfalarından, televizyon ekranlarından, Babıali'den, İkitelli'den yapmayız. Biz siyaseti milletimizle birlikte, milletin içinden yaparız. Bunun için bizi arayan Kocaeli'de, Kastamonu'da, Sivas'ta, Sinop'ta, Amasya'da, Merzifon'da, Samsun'da, Aksaray'da bulur. Biz, milletimizle medya üzerinden değil, burada, meydanlarda iletişim kuruyoruz. Biz milletimizle, milletimizin diliyle iletişim kuruyoruz.''
''HALA HALKIN İÇİNE İNEBİLMİŞ DEĞİLLER''
Erdoğan, ''AK Parti'yi arayanların rantiyelerde değil, şantiyelerde bulacağını'' ifade ederek, işlerinin hizmet, güçlerinin millet olduğunu, onun dışında parola tanımadıklarını dile getirdi. Yerel seçime 37 gün kaldığını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Beyefendiler hala halkın içine inebilmiş değiller. Çünkü bunlar muhalefet etmeyi de artık taşeron medyaya verdiler. Kapalı salonlardan çıkamadılar, yandaş meydanın çırpınışlarını görüyorsunuz değil mi? Haftalardır, aylardır partimize attıkları çamur, iftira kalmadı. Bu iftira sağanağını görünce merak ettik, 'Yandaş medya niçin hükümeti bu denli baskı altına almaya çalışıyor, sindirmeye çalışıyor' diye? Bu saldırganlıklarının altında ne yatıyor, neyi engellemeye çalışıyorlar diye?
MENFAAT DEVŞİRMEYE ALIŞMIŞLAR
Alışmışlar medya gücünü kullanarak başka şeylerin kavgasını vermeye, basın üzerinden menfaat devşirmeye. Durum şimdi daha iyi anlaşılıyor, meğer bir dertleri varmış da onu engellemeye çalışıyorlar. Devletin bir kurumu, yasal bir işlem yapıyor, hemen hükümete yüklenmeye başlıyorlar. Bu sizin ilk kez düştüğünüz bir durum mu? Başınıza ne gelse hükümetten biliyorsunuz, AK Parti'den biliyorsunuz. Hükümete iftara atmak yerine hukuka uygun davranmayı öğrenseniz daha doğru olmaz mı? Bunlar iftira atma konusunda ne yazık ki uzmanlaşmışlar.
Vatandaşlarla ilgili yalan yanlış haber yapmada, hükümetle ilgili, devletin saygın kurumları hakkında, TSK, polisimiz hakkında yalan yanlış haberler yapmada gayet başarılı. Şu veya bu demiyorum, ayırt etmiyorum, kim yazıyorsa hepsi için söylüyorum. Böyle bir basın özgürlüğü olmaz, böyle bir basın ahlakı olmaz. Basın özgürlüğünden dem vurup, patronunun sesi olan, menfaatlerini kollamayı özgürlük mücadelesi sananların durumu da ibret vericidir. Basın özgürlüğünden dem vurarak, yalan yanlışı, iftirayı, çamur atmayı normal gösteremezsiniz. Medya gücünü kullanarak, haksızlığa, hukuksuzluğa, menfaat devşirmeye kalkışamazsınız. Bizim iktidarımızda bu olamaz.''
''MİLLET HAKLIYI SAVUNAN AVUKATIN YANINDA YER ALIYOR''
Erdoğan, ana muhalefet lideri Deniz Baykal'ın da ''Bu olay bir rejim sorunudur'' dediğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Allah, Allah... Biliyorsunuz Sayın Baykal'ın mesleği avukatlık. 'Ben Ergenekon'un avukatıyım' dedi. Mesleği bu, hakikaten başarılı bir avukat. Ama millet haklıyı, mazlumu savunan avukatların yanında yer alıyor, bunların yanında değil. Yandaş medyanın yandaş partisinin durumu içler acısı. Seçime 37 gün kalmış, hala tek bir proje yok, tek bir plan yok, sadece iftira kampanyası var, işi gücü iftira. Şimdi çıkmış bakıyorsunuz, kendi içlerinde birbirlerine girdiler, daha da çok gireceksiniz.''
Bugün medyada AK Parti'yle ilgili yine bir başlık atıldığını anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Diyor ki 'AK Partili şuranın belediye başkanı ile ilçe başkanı şunu şunu yapmış'. Biz bundan 6-7 kadar önce bu olumsuz duyumları aldığımızda daha hakkında dava açılmamış olduğu halde partimizden ihraç ettik, ilçe başkanını da belediye başkanını da bunun yanında bazılarını da. buna benzer bugüne kadar 20'yi aşkın belediye başkanı ve meclis üyesini partimizden ihraç ettik. Ama beyefendiler, acaba şu ana kadar kaç kişiyi ihraç ettiniz? Biz bu noktada elimize, masamıza belge geldiği anda partimizden ilişiğini keseriz. Beraber yürümeyiz. Yine bunların gazetelerinin sağında solunda birçok şey yazılır, çizilir. Kendimiz inceleriz. Onların yazması bizim için geçerli değildir. Araştırırız, bakarız, doğruysa o zaman onun da gereğini yaparız. Onun da gereğini birçok kez yapmışızdır. Bunu da kendileri çok iyi bilir.''
KRİZ DUASI
Erdoğan, muhalefetin ne yapacağını söylemediğini, Aksaray için ne yapacaklarını merak ettiğini anlatarak, şunları söyledi:
''Bütün yaptıkları AK Parti'yi karalamak, hakaret etmek. Görüyorsunuz küresel finans krizinin ipine sımsıkı sarılmış durumdalar, altı yıldır kriz lafını ağızlarına sakız ettiler, 'bir kriz çıksa da şu AK Parti'yi bir eleştirsek, yerden yere vursak, bir yıpratsak' diye... Yeni bir dua şekli söyleyeyim size, 'kriz duasına' çıkmışlar. Yeter ki AK Parti kaybetsin. Türkiye'de ne olursa olsun, bunların siyaset anlayışı işte bu. Biz bu siyasete asla prim vermeyiz. Bu millet bu siyasete prim vermez. Biz diyoruz ki Türkiye kazansın, bu millet kazansın ama biz kaybedelim. Bizim farkımız bu.''
AK Parti göreve geldiğinde yüzde 63 olan devlet borçlanma faiz oranının şimdi yüzde 14 olduğunu ifade eden Erdoğan, Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin arttığını, GSYİH'ya oranla kamu net borç stokunun ve enflasyonun düştüğünü, ihracatın arttığını anlattı. Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bu iktidar yan gelip yatmadı. Bütün bu çalışmalarımız aynı kararlılıkla devam ediyor. Sıkıntı yok mu? Var tabii, yok diyemem. Her tarafı güllük, gülistanlık göstermiyorum. İşsizlikte sıkıntımız var, bunu kabul ediyorum. Göreve geldiğimizde bu sıkıntı yüzde 10.9 civarındaydı, şimdi maalesef bu gelişmelerle biraz daha artış göstermiş vaziyette. Ama bu sadece Türkiye'de değil ki? Dünya devi Amerikasında da var, Almanya'da, İngiltere'de, Japonya'da, her yerde var. Buna yönelik kanunlar çıkardık. İşverene diyoruz ki 'Bak çıkarma, biz sana burada prim ödeyelim' Prim ödeme suretiyle 6 ay dayan'. Bazılarına süreyi daha da uzatma durumumuz olacak. Diyoruz ki 'yeter ki işveren olarak sen şu işçini çıkarma'. Bununla ilgili yasayı da Meclis'ten geçirdik. Derdimiz, gayretimiz bu.''