Erdoğan kimi üzdü, Arınç kimleri sevindirdi?
Tahmin edeceğiniz gibi meseleyi Erdoğan'ın eleştirilerine ve Bülent Arınç'ın bu eleştirilere yönelik cevabına getireceğim.
Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı döneminde zaman zaman
iktidarla ters düşmüş ve bunu da çekinmeden dillendirmişti.
Örnek mi?
Mesela, twitter'in kapatılması kararında fikrini açık açık
söylemiş, bununla da yetinmeyip, yasağı delerek ilk twiti
atmıştı.
Bir başka örnek...
Mesela, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, mahkemeyi eleştiren
Erdoğan'ın tavrını "Çiğlik" olarak
değerlendirirken Abdullah Gül bu kez tavrını Başkan Kılıç'tan yana
kullanmış, "Anayasa Mahkemesi'ndekilerin çoğunu ben atadım
ve hepsine güveniyorum" demişti.
Bir örnek daha...
Erdoğan Sisi'ye "Diktatör, katil" derken, Abdullah
Gül seçimle Cumhurbaşkanı olan Sisi'yi kutlamış ve Erdoğan'ı ters
köşeye yatırmıştı.
Tüm bu olan bitenlere rağmen Erdoğan Cumhurbaşkanlığı makamına olan
saygısından dolayı Gül'ü uluorta eleştirmekten kaçınmıştı.
Gül'ün 7 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde Erdoğan sadece bir kez
konuştu ama o da eleştiri sayılmayacak nitelikteydi.
O dönemde Gül'ün Ankara Valisi'ni arayarak Gezicilerin önüne konan
barikatı kaldırması talimatı verdiği dedikodusu Erdoğan'a sorulunca
şu cevabı vermişti:
"Ben Cumhurbaşkanımızın böyle bir talimat vereceğine de
inanmıyorum. Çünkü bu ülkeyi çift başlı bir yönetimle bugüne kadar
getirmedik. Bundan sonra da çift başlı bir yönetimle bu ülke bir
yere varmaz."
Tüm bunları neden yazıyorum...
Tahmin edeceğiniz gibi meseleyi Erdoğan'ın eleştirilerine ve Bülent
Arınç'ın bu eleştirilere yönelik cevabına getireceğim.
Erdoğan Çözüm Süreci'yle ilgili kendisine bilgi verilmediğinden
yakınarak, "Ben de medyadan okuyorum. Ancak olaya olumlu
bakmıyorum" diyor.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç iki gün arayla iki açıklama
yapıyor. İlk açıklamada, "Sayın Cumhurbaşkanımızın bu
konuşmaları eleştirilere yol açabilir. Kendi düşüncelerinin ekran
önünde bir eleştiri olarak getirilmesini onun yıpranabileceği
düşüncesiyle bunu uygun görmediğimi belirtmek isterim"
diyor.
İkinci açıklaması daha sert. Özetle şöyle diyor: "Seçime
girerken güçlü bir görüntü, güçlü bir hükümet, güçlü bir karar
mekanizmasının olmasını halkımız arzu eder ve bilir. Esasen buna
gölge düşürmeye de kimsenin hakkı yoktur. Muhalefetin ekmeğine yağ
sürecek hiçbir davranışta hiçbirimiz bulunmamalıyız. Ben bunları
söyledim genelde herkes tarafından da çok olumlu karşılandı. Sayın
Cumhurbaşkanımızın ikazlarına, irşadlarına, önerilerine,
tekliflerine, yeri geldiği zaman da eleştirilerine şüphesiz
ihtiyacımız var. Ancak eleştirileri mekanizmasının gazetecilere
karşı, ekran önünde, itham edercesine veya hükümeti güçsüz
göstermek şeklinde bir kısım insanlar tarafından anlaşılabilecek
şekilde yanlış anlaşılmalara yol açmaması lazım."
Peki Arınç haklı mı?
Üzülerek söylemeliyim ki yaşanan tartışmada ben Erdoğan'ı haklı
bulan taraftayım. Nedenini şöyle anlatayım.
Erdoğan gazetecilere Arınç açıklama yapmadan önce şunları söylüyor:
"Bakın. Hükümetle Cumhurbaşkanı her an her konuyu görüşüyor
diye bir şey yok. Yani olaya böyle abartılı yaklaşım doğru değil.
Orada kendi tasarruflarını kullanmışlar. ‘Hayırlı olsun’ demek
düşer bana. Ama ben de, bu durumdan rahatsız olduğumu söyleme
hakkına sahibim. Bunu söyledim."
Buna hakkı var mı, var!
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, başkomutanı kim olursa olsun, hükümetin
icraatları konusunda söz söyleme veya eleştiride bulunma hakkına
sahiptir. Bu hakkını kullanan ve eleştiri yapan pek çok
cumhurbaşkanı oldu.
Geçmişte Abdullah Gül de bunu yaptı, Ahmet Necdet Sezer de...
Sezer'den önce görev yapan Demirel eleştirmekle yetinmedi, bizzat
kışladaki askerlerle kolkola girip Erbakan'ı postmodern darbeyle
indirdi. Erdoğan'ın onlardan daha fazla konuştuğunu iddia
edebilirsiniz.
Ama şu gerçeği unutmamamız lazım.
Türkiye'de daha önceki iktidarlar, "Kürt Sorunu"
demeye korkarken Erdoğan, her türlü darbe tehdidini göz önüne
alarak bunu söyleyen ilk isim oldu.
Başbakanlığı döneminde "Vatan haini" damgası yemek
pahasına, "Ülkeyi PKK'ya satıyor" bahanesiyle
küfür ve hakaretler yeme pahasına, bu süreci desteklemekten bir
adım geri atmadı.
Unutmamak gerekir ki bu ülkede çözüm sürecine destek var ise, bu
desteğin en önemli nedeni bizzat Erdoğan'dır. Yarın bir yol kazası
yaşandığında eğer herkesin, "Bu sorunu sen başımıza
sardın" diyerek suçlayacağı tek isim Erdoğan olacaksa,
apılan yanlışları en önce onun dillendirmesinden daha doğal ne
olabilir.
Bugün bile MHP'sinden CHP'sine, HDP'sinden medyasına varıncaya
kadar herkesin Çözüm Süreci'nde birinci muhatap kabul edip hakaret
edercesine saldırdığı Erdoğan'ın konuşmasının nesi yanlış?
Sayın Arınç, "Bu tartışmalar medya önünde olmasın.
Cumhurbaşkanı yıpranıyor ve AK Parti'ye zarar veriyor"
diyor ama bunları medya önünde yapıyor. Yani eleştirdiği şeyi
yaparak doğru yaptığına inanıyor.
Bu açıklamanın olumlu ve olumsuz taraflarını görebilmemiz için şu
soruyu sormamız gerekiyor: "Cumhurbaşkanı Erdoğan
konuşmasıyla kimleri üzdü? Bülent Arınç konuşarak kimleri
sevindirdi?"
Bülent Arınç aynı zamanda AK Parti'de "hükümet
sözcüsü" görevini yürüten biri. İpleri koparan sözlerinden
sonra AK Parti içinden olumlu ya da olumsuz bir açıklama yapılmadı.
Bugüne kadar, "Bizimle Cumhurbaşkanı'nın arasını
bozamazlar" diyen Başbakan Ahmet Davutoğlu henüz tek söz
söylemedi. O'nun susması AK Parti tabanını üzerken,
"Hükümet Erdoğan'a rest çekti. AK Parti
parçalanıyor" yorumları yapan kaos yamyamları bayram
ediyor.
Paralelcisinden ulusalcısına, medya cambazından darbe sevicilere
varıncaya kadar neredeyse şer güçlerin hepsi bir anda AK Partili
oldu! Tamamı koro halinde "Büyüksün Bülent Arınç"
diyor, başka bir şey demiyor.
Sayın Arınç "Sözlerim herkesçe olumlu karşılandı"
diyor ama, görünen o ki bu sözlerden memnun olan sadece paralel
yapı ve karşı medya. AK Parti tabanında yapılan yorumlar Bülent
Arınç adına üzüntü verici.
"Gezicilerin ayaklanmasına, 'Mesajı aldık gençler'
diyerek hak veren Bülent Arınç, bu davanın lideri Erdoğan'a
medya önünde ayar vermeye çalışıyor" diyen de var.
"Siyasi hayatı bitmek üzereyken şov yapıyor. Bülent Arınç
benden sonrası tufan diyen biridir" yorumu yapan da...
Hemen hepsi, "Erdoğan yoksa, AK Parti de yok! AK Parti bize
Erdoğan'ın emanetidir" diyor. Onlara göre son sözü bu
hareketin kurucusu Erdoğan söyler.
Umarım Başbakan Ahmet Davutoğlu kimlerin sevindiğini, kimlerin
üzüldüğünü görür ve ona göre bir açıklama yapar.