BIST 9.420
DOLAR 34,41
EURO 36,32
ALTIN 2.842,70
HABER /  POLİTİKA

Erdoğan İran karşıtlarını fena vurdu

İran'ın nükleer konusundaki tavrı ve Türkiye'nin arabulucuğu ABD'yi tatmin etmedi. Erdoğan'ın cevabı ise çok açık!

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünya barışının hiçbir zaman nükleer silahları yaymak suretiyle inşa edilemeyeceğini belirtti. Erdoğan, İran'ın nükleer çalışmalarıyla ilgili tartışma yaratan ülkelere seslenerek, "Hadi bu konuda konuşanlar kendi ülkelerinden nükleer silahları kaldırsınlar ve insanlığın barışı için müjdeyi versinler. Mesele bu. Bunu yapabiliyor muyuz?" diye sordu.

Erdoğan, Rio De Janerio'da yapılan Medeniyetler İttifakı Üçüncü Formu'nda yaptığı konuşmada İran'ın nükleer programına ilişkin yaptıkları çalışmalara değinerek, şunları söyledi:

"İşte değerli dostum Başkan Sayın Lula ile birlikte Tahran'a biz bunun için gittik. Ben komşu olarak oradaydım. Sayın Lula, 14 saatlik mesafeden oraya uçarak geldi. Acaba niye biz Tahran'da buluştuk? Orada buluşmamızın tek sebebi vardı, o da dünya barışı içindi. Zira dünya barışını hiçbir zaman nükleer silahları yaymak suretiyle inşa edemeyiz. Tahran'da veya İran'da bir nükleer silahın olmasına yönelik konuşanlara baktığımızda veya olmamasını isteyenlere baktığımızda hepsinde silah var, nükleer silahlar var.

İKİYÜZLÜ OLMAYIN MESAJI

Ama Brezilya Anayasası'na koymuş 'Hayır' diyor. Biz ise zaten böyle bir derdimiz, böyle bir sıkıntımız yok. Bölgemizde de nükleer silahı istemiyoruz. Böyle bir şey istemiyoruz. Hadi bu konuda konuşanlar kendi ülkelerinden nükleer silahları kaldırsınlar ve insanlığın barışı için müjdeyi versinler. Mesele bu. Bunu yapabiliyor muyuz? Eğer bunu yaparsanız gerçekçi olduğunuza inanırız. Bizde bir söz var, 'Bal bal demekle, ağız tatlanmaz' Balı yerseniz ağız tatlanır. Mesele budur. Yani yaşamadığınızı lütfen söylemeyiniz. Yaşadıklarınızı söyleyiniz ki tesiri olsun."

Adil bir şekilde temsil edilen bir dünya hedefini dile getiren Başbakan Erdoğan, "Kimsenin horlanmadığı, dışlanmadığı, aşağılanmadığı bir siyasal düzen kurmak istiyoruz dünyamızda" dedi.

Başbakan Erdoğan, "Siyahıyla beyazıyla, zenginiyle fakiriyle, Müslümanıyla Hristiyanıyla, Doğulusuyla, Batılısıyla herkesin ama herkesin masada bir yerinin olması gerektiğine inandıklarını" vurgulayarak, "Bunun için İran'daki buluşmayı bir diplomatik zafer olarak tespit ettik ve bu şekilde değerlendiriyoruz" diye konuştu.

"İSLAMOFOBİYA O KADAR YANLIŞTIR"

Erdoğan, Medeniyetler İttifakı Üçüncü Forumu'nda yaptığı konuşmada şunları kaydetti: "Tarihi ön yargılardan ya da bugünkü birkaç kötü örnekten yola çıkarak, bütün bir kitleyi, bütün bir inanç grubunu, bir dinin ve medeniyetin bütün mensuplarını yargılamak, yaftalamak, son derece yanlıştır ve tehlikelidir. Kendi değer yargılarını, kendi yaşam tarzını başkalarına dayatmak ne kadar yanlışsa, başkalarının hassasiyetlerini görmezden gelmek de aynı derecede yanlıştır. Ben her zaman söylüyorum: İslami terör olmaz. İslam ile terör kelimeleri, yan yana gelemeyecek kadar birbirine zıttır, birbirine karşıttır. Çok açık söylüyorum: New York, Madrid, Londra, İstanbul gibi şehirlere yönelik insanlık dışı saldırılar, bu şehirlere olduğu kadar, İslam'a da, Müslümanlara da, bu dinin özüne ve bu dinin mensuplarına da saldırıdır. Körü körüne bir Batı düşmanlığı ne kadar yanlışsa, anti semitizm ne kadar yanlışsa, İslamı terörizmle yan yana anmak da İslamofobiya da o kadar yanlıştır."

Başbakan Erdoğan, adalet duygusunu, eşitlik duygusunu, özgürlük ve vicdan duygusunu uluslararası ilişkilerin dışında tutanların, mukadder bir yıkımın da temellerini atacaklarına işaret ederek, şunları söyledi: "Birilerinin refah ve güvenlik içinde olması, başkalarının fakirlik, açlık ve yokluk içinde yaşadığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Adalet, evrensel bir ilkedir ve ancak küresel düzeyde ve tutarlı bir biçimde uygulandığı zaman bir anlam ifade eder.

Bu yüzden bizim için İstanbul'un güvenliği, huzur ve refahı, New York'un, Bağdat'ın, Londra'nın, Mumbai'nin, Rio'nun güvenliğinden, huzurundan ve refahından ayrı düşünülemez. Bizim Gazze için, üç dinin kutsal şehri Kudüs için ortaya koyduğumuz tavır, her şeyin ötesinde adaleti, hakkaniyeti, vicdanı öne çıkaran bir tavırdır. Biz, Afganistan'da, Irak'ta çatışmalarda ölen çocuklara gözyaşı döktüğümüz gibi, Şili'de, Haiti'de depremde hayatını kaybeden çocuklar için de aynı şekilde gözyaşı döküyoruz.

İkiz kulelerde, Londra ve Madrid metrolarında, İstanbul'da hayatını kaybedenler nasıl vicdanımızı kanattıysa, kanatıyorsa, aynı şekilde Gazze'de hayatını kaybedenler de vicdanımızı sızlatıyor. Bu yüzden biz Gazze'deki çocukların sesine kulak veriyoruz. O sese kulak vermeyen bir dünyada küresel barış ve adaletin inşa edilemeyeceğini söylüyoruz."