Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi.
Abone olİNTERNETHABER.COM- Başbakan Erdoğan uzun bir süredir hiç bu kadar sert konuşmamıştı. Çok ağır laflarla muhalefete çattı. Uludere faciası sonrası hükümete yönelik suçlamalar Erdoğan'ı adeta çileden çıkarttı. "Bu ülke bölünmüştür" diyen Demirtaş'tan tutun, muhalefete ve medyaya varıncaya kadar önüne gelen herkese verdi veriştirdi Başbakan..
Önce Demirtaş'ı hedef tahtasına oturttu Erdoğan: "Siz silahlı efendileriniz ipinizi gevşetmediği sürece tuvalete bile gidemezsiniz. Neyi bölüyorsun? Kimi bölüyorsun?"
Ana muhalefet partisi de eleştirilerden nasibini aldı. Uludere olayını 1943 yılında 33 köylüyü kurşuna dizdiren Mustafa Muğlalı'ya benzeten CHP'yi, PKK'nın diliyle konuşmakla itham etti.
Uludere olayının takipçisi olacaklarını duyuran Erdoğan, tabutlara PKK bayrağı örtenleri şeytanın izinden gitmekle suçladı.
2011'İN EKONOMİ VERİLERİNİ ANLATTI
Erdoğan grup toplantısında konuşmasına 2011 yılının değermendirmesini yaparak başladı:
"12 Haziran'da Türkiye sandık yoluyla seçimi yaptı. AK Parti oyları yüzde 50 oyla hükümet görevini devraldı. Bizden önce seçim yılları maalesef kayıp yıllar olmuştur. İstikrarı zedelemeden maliye politikalarını bozmadan seçimleri yaptık. Avrupa'da hükümetler popülist kaygılarla tedbir almakta zorlanıyor.
Üç dönemlik milli gelir 589 milyar dolar olarak gerçekleşti. Küresel kriz öncesi rakamlarını yakaladık ve hatta 1 trilyon dolar sınırına çok yaklaştık. İşsizlik Eylül ayında yüzde 8.8 gibi rekor düzeye geriledi. İhracat 136 milyar dolara yükseldi. Tüm dünyada sosyal harcamalarda kısıntıya gidilerken, biz 2012 bütçesiyle tam tersine tüm bu harcamaları artırdık. Reel sektörü destekleme devam ediyoruz. Tarımı çiftçimizi esnafımızı gözetiyor onlara aktardığımız kaynakları yükseltiyoruz. Biz maaşları dondurmaya aklımızın ucunden geçirmiyor tam tersine vatandaşı enflasyona ezdirmemeye çalışıyoruz. 9 yılda asgari ücretli enflasyona ezdirmedik.
Asgari ücrette 2012 için biz bütçede yüzde 3+3’lük bir artış ön görmüştük. Buna rağmen şartları zorladık ve asgari ücrete yüzde 5,9+6 oranında artış yaptık. Yani toplamda 2012 yılının tamamında asgari ücreti yüzde 12,4 oranında artırdık ve ilk 6 ay için 701 lira olarak belirledik. 2002 yılında görevi devraldığımızda asgari ücret 184 liraydı. Bugün 701 lira."
TAHRİKÇİLER LANETLE ANILACAK
Ortadoğu ve Afrika'da yaşananlar da Erdoğan'ın gündemindeydi. Irak'ta mezhep çatışması endişesini dile getiren Başbakan taraflara sağduyu çağrısı yaptı:
"Tunus Mısır ve libya'da değişimin az bir sancıyla gerçekleşmiş olması yöneticileri halkın taleplenin kulak vermesi için Türkiye olarak Suriye'ye gereken uyarıları yaptık. Halk idaresinin egemen olması için desteğimiz devam edecek. Hele 910 km sınırımız olan Suriye ile sessiz kalmamız mümkün değil. ABD askerlerinin çekilmesiyle Irak'ta gerilim görünür hale geldi. Kerbela faciasının yaşandığı bu topraklarda yeni çatışmaların ortaya çıkması sadece Türkiye'nin değil tüm İslam dünyasının kaygısıdır.
Mezhep çatışmasının tahrikçileri yüzyıllarca lanetle anılacak. Onun için Iraklı kardeşlerimizi sağduyuya davet ediyorum. Nasıl ki Saddam döneminde onların yanında olduysak bugün de kardeş kanı akmaması için samimi uyarılarımızı yapıyoruz. İslam dünyasının gözü kulağı Irak'tadır. Çatışmanın içine çekilmek istenen tüm kesimleri ilahi kitabın mesajlarına samimiyetle kulak vermeye davet ediyorum. "
VAN'A 2 MİLYAR LİRA
Ocak ayı sonuna kadar Van'da çadırların ortadan tamamen kalkmış olacağını belirten Erdoğan, çalışmaları muhalafete dokundurarak anlattı:
"Van depreminde 644 vatandaşımızı kaybettik. Mliletimize yakınlarına başsağlığı diliyorum. 33 bin 500 kişi kamu tesisinde kalıyor. Konteyner kentlere yerleştirme çalışmaları devam ediyor. 3984 kalıcı konutun temeli şu anda atıldı, 11 bin konutun ihale çalışmaları devam ediyor. Ocak ayı sonuna kadar çadır kent kalmayacak. Hükümet Van'a karşı duyarsız deniliyor. Diyojen gibi sokakta elinde birilerini arıyorum. Burada Vanlı kardeşlerimize müjdeyi vermek istiyorum. 2011 bütçesinden kalan 2 milyar lirayı Van için depremzede kardeşlerimiz için seferber ettik."
ULUDERE'NİN TAKİPÇİSİYİZ
"Bu acı hadise de en küçük detayına kadar adli ve idari inceleme yapılıyor, yapılacaktır" diyen Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ile yapılan görüşmeden ayrıntılar aktardı:
"Genelkurmay Başkanlığımız idari ve adli incelemeyi başlattığını açıklamıştır. Ben de dün bu konuyla ilgili olarak bir araya geldiğim genelkurmay başkanımla bu konuyu değerlendirdik. Konunun takipçisi olduklarını tekrar duydum, dinledim. Bu yapılan çalışmalar, gösterdikleri hassasiyet nedeniyle, hepsine bu konulardaki hassasiyetleri için teşekkür ediyorum. Medyaya rağmen teşekkür ediyorum. Çünkü bazı gerçekleri görüyoruz, biliyoruz."
BU MİLLETE BU ACILARI YAŞATTINIZ
Erdoğan olayı "devlet halkını bombalıyor" diye sunanlara tepkiliydi. Devletle milletin arasını parçalamaya yönelik adımlar olarak gören Erdoğan, eleştiri oklarını CHP'ye çevirdi:
"Şunu çok açık ve net söylemek durumundayım. Özellikle bu ülkede 780 bin kilometrekarelik vatan toprağını ilmik ilmik işleyen biz olduk. Buna devam edeceğiz. Ana muhalefet şöyle der böyle der. Bu da bizi bir ilgilendirmiyor. Sürekli bir tekerleme var ağızlarında. Ak Parti iktidarı cumhuriyet tarihini eleştiriyor diye. Biz bir dönemin takvimini ortaya koyuyoruz. Diyoruz ki Cumhuriyet döneminde, bu iktidarda yapılanlar yapılmamıştır diyoruz. Bu tespiti yapmak yanlış mı?
Eğer sizler tek parti iktidarlarınız döneminde ne yaptığınızı ortaya koyacaksınız. Zaten çok partili iktidar dönemine de kenarından köşesinden yamandınız. Tek partili iktidar döneminde kimlik kartlarını gösterdik, mühürle nasıl ekmek gaz yağı dağıtıldığını anlattık. Un şekerin nasıl mühürle dağıtıldığını dinledik. Bu millete bu acıları yaşattınız. Bunlar CHP’nin iktidar dönemleriydi."
Erdoğan konuşmasına 35 cenaze üzerinden etnik ayrımcılık güdenlere çok ağır sözlerle yüklenerek devam etti:
İNSANLIKTAN NASİBİNİ ALMAYANLAR
"Kim ki 35 kürt öldürüldü diye meseleyi etnik zemine taşıyorsa milli manevi değeri insani değerleri ayaklar altına almış ve çiğnemiş demektir. 35 insan hayatını kaybetmiş 35 can yitirilmiştir diye bakıyoruz. Cenazeleri etnik kökenleri ile tasnifi edenler insanlıktan nasibini alamayanlardır."
ERDOGAN'IN DEMİRTAŞ'A NELER SÖYLEDİ? CENAZELERİ İSTİSMAR ETMEKLE SUÇLADIĞI BDP'LİLERE NELER DEDİ? TARAF MUHABİRİ BARANSU'YA KASIMPAŞA CEVABI NE OLDU? CHP'Yİ KIZDIRAN SÖZLERİ NEYDİ? AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
ÖLEN GENCİN ABLASI AK PARTİ'DE
Ölenlerden birinin ablasının AK Parti kadın kollarında çalıştığını anlatan Erdoğan'ın hedefinde istismarcılıkla suçladığı BDP vardı:
ŞEYTANIN İZİNDE YÜRÜYENLER
"Hale bakın. Cenazeleri bile etnik kökenleriyle tasnif edenler, insanlıktan nasibini alamayanlardır. Siyasi zihniyeti nedir bilemem, ancak mesela orada ölenlerden birinin ablası da benim şu an kadın kollarında çalışan bir bayan, başkanlık yapan bir bayan. Bu da var. Bizden bunun istismarını duydunuz mu? Bunlar vicdanlarını yitirmişler. Irkçılık ve faşizm, iblisin yani şeytanın açtığı bir yoldur. Cenazeleri bile Türk-Kürt diye ayıranlar işte iblisin yolunda, şeytanın izinde yürüyenlerdir."
İNSAFSIZLAR VİCDANSIZLAR
Uludere için düzenlenen basın toplantısı öncesi kahkahalar atan BDP'li siyasetçiler de Erdoğan'ın gündemindeydi:
"İstanbul’da yaptıkları basın toplantısının görüntülerini izlediniz değil mi? Kendi milletvekilleri. Güya acı içindeler. Ama kameralar önünde kahkahalar atmaya çekinmeyecek kadar insafsızlar vicdansızlar.
KORUCULARA NASIL BAKTIKLARINI ÇOK İYİ BİLİRİZ
Bunların koruculara nasıl baktıklarını çok iyi biliyoruz. O korucu kardeşlerimizi nasıl hedef yaptıklarını biz çok iyi biliyoruz. O cenazelerin tabutların üzerine parti bayraklarını asmak iki yüzlülük fırsatçılık değil de nedir?
Cenaze terörist başının resmini taşıyanlar neye hizmet etmek istiyorlar? Sonra birileri çıkıyor, bazı densizler çıkıyor, bu olay yüzünden bu ülke bölünmüştür diyor. Yahu sen kimsin? Kimi temsil ediyorsun?
DEMİRTAŞ'A "TUVALETE BİLE GİDEMEZ" SUÇLAMASI
Terör olmasa bu acılar yaşanmayacağına göre, terörü yöntem olarak seçenlere bir şey diyebildiniz mi? Teröriste tek bir laf söyleyemeyip, ülkesini korumak için mücadele eden güvenlik güçlerini suçlamak
"Bu ülke bölünmüştür" diyor sen kimsin kimin adına konuşuyorsun. Silahlı efendileriniz ipliğinizi gevşetmese tuvalete bile gidemezsiniz. Neyi bölüyorsunuz kimi bölüyorsunuz. Sizin nifak tohumlarımız asla kök salamaz. Bu millet, bu ülke habis bir ur karşısında teslim olmayacak kadar güçlüdür, sağlamdır, en önemlisi de bir ananın çocukları gibi, bir elin parmakları gibi birbirinin kardeşidir; bunu böyle bilin.
NİFAK TOHUMLARINIZ KÖK SALAMAZ
Sizin nifak tohumlarınız bu topraklarda asla kök salamaz. Apo'ya 'peygamber' diyenlerin, Kürtlerin dinini Zerdüştlük sananların, her türlü kutsalı her türlü manevi değeri çiğneyenlerin, gençlerin kanıyla beslenen vampirlerin bu topraklarda hiçbir şekilde muhatabı yoktur.
Bugün vesayetçi zihniyetin şekillendirdiği bir devlet yok. Bugün milletin iradesiyle şekillenen adil, şefkatli ve özgürlükçü bir hükümet var."
Taziye ziyaretine giden Uludere Kaymakamı Naif Yavuz'a yönelik saldırıyla ilgili konuşan Erdoğan, saldırganlara çok ağır sözlerle yüklendi:
KAYMAKAMIN SALDIRIYA UĞRAMASI
"Misafir şereftir namustur. Bu topraklarda kapısını çalanı buyur etmekten ekmeğini paylaşmaktan gurur duyar. Taziyeye gelmiş acıyı paylaşmaya gelmiş. Kendisi de o coğrafyanın insanı olan kaymakamı linç etmek benim kürt könenli kadeşimin değil insan diye geçinen müsveddelerin işi.
Cenazeleri dahi istismar edecek kadar mı aklınızı vicdanınızı yitirdiniz? Ayrıştırmak, kutuplaştırmak, tahrik etmek, demokrasiye inanmayan zihnin ürünü olabilir. Toplumu tahrik etmeye değer mi?"
Erdoğan'ın hedefinde istihbaratın MİT'ten geldiğini yazan Taraf muhabiri Baransu ve tahrikçilik yapmakla suçladığı bir kısım medya vardı:
BARANSU'YA "KENDİNİ KONTROL ETSİN" CEVABI
"Fırsatçı siyasetçiler kadar, bazı medya kuruluşları, bazı yazarlarda bu acı hadiseyi istismar etme içine girdiler. Dertleri acıyı paylaşmak değil, dertleri suyu bulandırmak. Ve ilk saatlerde kendi ürettikleri komplo teorilerine kendileri de inandılar.
Devlet halkını bombaladılar diyorlar, katliam diyorlar, güya kuzu postu altında toplumu terbiye etmenin, çok bilmiş edasıyla millete istikamet çizmenin gayreti içerisindeler. Kuzu postu altında, çok bilmiş edası içinde millete istikamet çizmeye çalışıyor.
Benim derdim kimseyi korkutmak değil. Ama şunu unutmayın, ben Kasımpaşalı Tayyip olmaktan şeref duyarım. Ve Kasımpaşa'dan çıkan, oranın bir evladı olarak tüm halkımın da bizi bu makama getirmesinden dolayı, bir hizmetkar olarak milletime hizmet etmekten onur duyarım. Eğer bu ülkede yüzde 50 bize oyunu verdiyse onu da sen düşün.
Herhalde bu yüzde 50'den daha akıllı değilsin. Kendinizi bir çek edin, kendinizi bir kontrolden geçirin. 'acaba biz nerede yanlış yapıyoruz da yüzde 50 bu insanlara oy veriyor, gözden geçirin. Bu ancak dürüstlükle olur. Bu ancak bu milletin hizmetinde olmakla olur. Biz bunu yaptık, bunu yapacağız.
Kusura bakmasınlar beyler, bizim istikametimizi her zaman millet çizdi, bundan sonra da millet çizer. Bunların taşeron fikirlerini alacak, vicdan kisvesi altındaki kitlelerine boyun eğecek değiliz. Biz devlet-millet kaynaşmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bunlar ise terör örgütünün 'düşman devlet' algısını güçlendirmeye çanak tutuyorlar. Biz milletimizi şefkatle kucaklamanın, birlik ve bütünlüğü korumanın derdindeyiz, bunlar kin ve nefret tohumlarının yeşermesine hizmet ediyor. Biz her alanda sivilleşme, demokratikleşme hakim olsun diye mücadele ediyoruz, bunlar kurumlar birbirine düşsün diye fitne çıkartıyorlar
CHP PKK'NIN DİLİYLE KONUŞUYOR
Olayla ilgili CHP'den gelen açıklamaların şuursuzluk örneği olduğunu savunan Erdoğan, ana muhalefeti PKK'nın diliyle konuşmakla suçladı:
"Bu hadiseyi 33 kurşuna benzetmek sorumsuzluktur fırsatçılıktır. Biz BDP’nin olayı nifak girişimine çevirmesini anlıyoruz, zira işleri bu. Bazı medya kuruluşlarının yanlış bilgilendirmesini de anlıyoruz. Onların da işi bu. Ama CHP’nin PKK’nın diliyle, BDP’nin diliyle konuşmasına açıkçası anlam vermekte zorlanıyoruz.
Seçim meydanlarında gördüğümüz siyasi ittifakı şimdi de taziye çadırında görüyoruz. CHP’nin BDP’nin değirmenine su taşıması çok acıdır. Mustafa Muğlalı olayı CHP’nin eseridir. Van’ın Özalp ilçesinden bir kışladan Mustafa Muğlalı ismini indiren de Ak Parti iktidarı olmuştur. Bir kez daha ifade ediyorum."
MOLOTOF SİLAH SAYILACAK
Uludere'deki vatandaşları yalnız bırakmayacaklarının altını çizen Erdoğan, olayı bahane ederek cam çerçeve indirenlere sert sözlerle çattı:
BUNLAR MÜSVEDDE BİLE DEĞİL
"İstanbul’da Tarlabaşı Caddesi’nde bir otobüsün içindeki vatandaşımızın ne günahı var? O insanları ölüm tehdidiyle başbaşa hakkına nasıl sahip olabilirsiniz. İşte onun için şimdi biz molotof kokteylini de bir silah olarak yasalaştıracak bir yasayı inşallah getiriyoruz. Bu teklifi çıkaracağız. Masum bir olay değil. Bu da bir silah. Serap kızımızı böyle kaybettik. Yanan otobüslerde kaybettik. Cam çerçeve her şey iniyor. Otobüs duraklarının ne günahı var? Bunlar hepimizin. Bunlar insanlıktan nasibini almamış. Müsvedde bile değil. Çünkü müsvedde bir işe yarıyor."
MEYDANI TERÖRİSLERE BIRAKMAYACAĞIZ
Erdoğan terörle mücadelenin süreceğini vurgularken, konuyla ilgili kararlılık mesajları verdi:
"Terörle mücadele kararlı şekilde sürecek. Dağlarda sınır içinde sınır ötesinde mağaralarda, teröristler etkisiz hale getirilecek. Bunu yaparken sivillerin mağdur olmaması için hassasiyet göstereceğiz. Ama meydanı, ne teröre, ne teröristlere asla bırakmayacak, onların tahriklerine asla boyun eğmeyeceğiz."