BIST 9.922
DOLAR 35,13
EURO 36,62
ALTIN 2.971,93
HABER /  POLİTİKA

Erdoğan gördüğü işkenceyi anlattı!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumartesi Anneleri'yle yaptığı görüşmeden çok ilginç bir ayrıntı çıktı.

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumartesi günü kayıp yakınlarıyla yaptığı görüşmesinin yakınları sürerken, görüşmenin ardından ortaya çıkan bir ayrıntı Erdoğan'ın hayatındaki bir gerçeği gün yüzüne çıkardı. 

Cumartesi annelerine 1979'da Metris Cezaev'inde gözaltına alındığını anlatan Erdoğan'ın gözaltında işkence gördüğü de ortaya çıktı.

Başbakan Erdoğan'ın Cumartesi Anneleri'yle yaptığı görüşme Türkiye'nin gündemini sarmayı sürdürüyor.

Kayıp annelerinin öykülerini dinleyen Erdoğan, görüşmede kendi öykülerini de anlattı. 2004'te oğlunu kaybeden ve kendisinden bir daha haber alamayan Tolga Ceylan'ın annesi Kadriye Ceylan, Başbakan'ın o sözlerini Vatan'a açıkladı.

BUZLU SU DOLU KOVADA BEKLEDİ

İşte Başbakan'ın yaşadıkları...

"Daha sonra kendisinin 1979 yılında, öldürülen iki arkadaşının cenazesine katıldığı için gözaltına alındığını ve bir gece Metris'te kaldığını söyleyip orada gördüğü işkenceyi anlattı. Başbakanın ayaklarını, dizlerine kadar buzlu su olan bir kovada saatlerce tutmuşlar. Hücreleri de çok soğukmuş. Çıkarıldıktan sonra onlar eroin bağımlılarının odasına alıyorlarmış ve onların odası çok sıcakmış. Herkesi çok dikkatle dinledi notlar aldı. Benim adresimi, telefonumu aldılar. Devlet hükümet isterse bütün kayıpları bulur. Çünkü arşivlerde mutlaka kaybedilenlerin bilgileri var. Biz onlardan somut adımlar bekliyoruz. Bütün kimsesiz mezarlar açılsın, hepsinin DNA testi yapılabilir."

KAYIP MEKTUP

Başbakan Recep Tayyip Erdoğıan'ın dün 2004'te yaşanan bir faili meçhulden yeni haberi olduğu söylemesi üzerine gözler o gencin yakınlarına çevrildi.

İstanbul Teknik Üniversitesi Matematik bölümü öğrencisi Tolga Ceylan, 7 Ağustos 2004 tarihinde İğneada'ya tatile gitti. İki gün sonra kısık bir sesle annesini aradı ve bir telefon numarası vermeye çalıştı ancak telefon kapandı. Bu, annesi Kadriye Ceylan'ın oğlundan aldığı son haber oldur. Hemen İğneada'ya gidiyor, Jandarma Komutanlığı'na ve Demirkapı Cumhuriyet Savcılığı'na başvurdu. Jandarma, önce Tolga Ceylan'ın bölgeden ayrıldığı yönünde bilgi verdi, birkaç gün sonra da iki poşet içinde ıslak çamaşırları teslim edildi. Civar köylerden ve görgü tanıklarının ifadelerinden, oğlunun Jandarma tarafından gözaltına alındığı bilgisini edinen anne Kadriye Ceylan, o tarihten beri çalmadık kapı bırakmadı. Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri, Dışişleri, Savunma ve Adalet bakanlıklarına gitti, sonuç alamadı. Son olarak 2007 yılında nüfus kayıt örneğini istediğinde 'Oğlun Sofya'da yaşıyor' cevabını aldı. Hemen durumu teyit etmek için Dışişleri Bakanlığı'na soruyor ama onlar da, "Sofya'da olduğu bilgisine rastlanmadı" cevabını verdi. Başbakan'a mektup yazıyor, cevap gelmedi. Tüm yolları tıkanan acılı anne, son çareyi AİHM'e gitmekte buldu.

DİLİNİ KOPARIRIZ

Ve çaresiz anne Kadriye Ceylan, tam 7 yıl sonra derdini geçen cumartesi Başbakan Erdoğan'a aktarma fırsatını bulabildi. Kayıp ve faili meçhul annelerini, yani 'Cumartesi annelerini' Dolmabahçe'deki ofisinde kabul eden Başbakan, dün bu görüşmeyi anlatırken, "Bizim dönemimiz içerisinde biz faili meçhul yaşamadık. Ama maalesef dün orada bir faili meçhulü yaşadığımıza müşahede oldum. 2004'te Tolga adlı bir gencimizin durumunu annesinden dinledim" dedi.

Tolga'nın annesi, 7 yıldır yaşadıklarını ve Başbakan'la yaptığı görüşmeyi VATAN'a anlattı:

"Başbakan'a 20 Ağustos 2004'te dilekçe gönderdim. Ama ona ulaşmamış. Oğlumu duyduğunda gözlerindeki şaşkınlığı gördüm. Ulaşmamasına da şaşırdım. O dönem dilekçe gönderdiğim Adalet Bakanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığı konuyla ilgilendiklerine yönelik cevap mektubu gönderdi. Ama oğlumun kaybolduğu bölgeden sorumlu jandarma alay komutanlığı beni hep oyaladı. Oğlum kaybolduktan sonra İğneada'ya gittim. Askerler oğluma ait ıslak elbiseleri verdiler, bu elbiselerin denizden çıktığını söylediler. Elbiseleri tattım ama tuz tadı gelmedi. Tişörtü niye kuru diye sorduğumda 'Bunu da denizden aldık ama kan örneği bulmak için kuruttuk' dediler. Fakat tişört oğlumun teni kokuyordu, kat izleri duruyordu. Dönemin Kırklareli Jandarma Alay Komutanı Albay Mehmet M'nin beni tehdit etti. Jandarmayı suçladığım için bana 'Senin dilini koparırım' diye bağırdı. Bunları Başbakanımıza anlattığımda kendisi 'Kaybedenler hep bu yöntemi kullanıyor' dedi."