BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  DÜNYA

Erdoğan gençlere seslendi: Başınız bir tek secde ve rükuda eğilecek

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ’Büyük Doğu Düşüncesi ve Necip Fazıl Kısakürek’in Eserlerinde İdeal Türk Gençliğinin Nitelikleri’ konulu maka...

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ’Büyük Doğu Düşüncesi ve Necip Fazıl Kısakürek’in Eserlerinde İdeal Türk Gençliğinin Nitelikleri’ konulu makale yarışmasının ödül törenine katıldı.
Törende Kısakürek’in Zindandan Mehmede Mektup şiirini okuyan Erdoğan, "Necip Fazıl Kısakürek, bize özellikle de her devrin genç nesillerine eserlerinden çok daha değerli eser bıraktı. Duruşu, tavrı edası, özgüveni, davasına olan sadakati, kalemine mürekkep yerine ciğerinden kan çekerek ortaya koyduğu çilesi kendi başına en büyük eserdi" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde (TOBB) düzenlenen ’Büyük Doğu Düşüncesi ve Necip Fazıl Kısakürek’in Eserlerinde İdeal Türk Gençliğinin Nitelikleri’ konulu makale yarışmasının ödül törenine katıldı. Törene, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da katıldı. Konuşmasına yarışmada birinci olan Mirza Şamil’e teşekkürlerini sunarak başlayan Erdoğan, Mirza Şamil’in Necip Fazıl Kısakürek’i çok iyi anladığını düşündüğünü ifade etti. Erdoğan, "İnanıyorum mirza Şamil’ler olduğu müddetçe bizim geleceğimizi kimse karartamayacaktır. Dereceye giren veya girmeyen eline kalemi alıp hissiyatını kağıda döken tüm kardeşlerimize de elinize, yüreğinize sağlık diyor, hayat boyunca kendilerine başarılar diliyorum. Mirza yavrumuzun babasına annesine özellikle şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Bu güzel, anlamlı buluşma vesilesiyle üstad Necip Fazıl Kısakürek’i de yad ediyorum. Açıkçası, eserlerini okuduğum, kendisini tanımak ve kendisiyle izinde yürüme fırsatını yakaladığım Fazıl’ı tarif etmek bizler için çetin bir mesele" şeklinde konuştu.
Necip Fazıl’ı sadece eserleri ve hayatıyla tahlil edebilmenin mümkün olmadığını anlatan Erdoğan, "Muhaliflerinin dahi okuduğu hakkında söz söylediği tarihimizdeki müstesna şahıslardan birisidir. Sanatçıydı, kimi zaman sanık kimi zaman mahkumdu, kimi zaman sevginin kimi zaman öfkenin merkezindeydi" dedi.
Necip Fazıl Kısakürek’in hiç sarılmayan bir çizgisi ve istikametinin olduğunu söyleyen Erdoğan, bütün hayatını yazı yazarak geçirdiğini ve geride çok sayıda eser bıraktığını anlattı. Kısakürek’in bütün hayatını adeta ders ve konferans vermekle geçirdiğini kaydeden Erdoğan, "Necip Fazıl Kısakürek, bize özellikle de her devrin genç nesillerine eserlerinden çok daha değerli eser bıraktı. Duruşu, tavrı edası, özgüveni, davasına olan sadakati, kalemine mürekkep yerine ciğerinden kan çekerek ortaya koyduğu çilesi kendi başına en büyük eserdi. Herkesin susturulduğu ortamda, Necip Fazıl cesaretle konuşuyordu. Herkesin kalemini sattı bir ortamda Necip Fazıl kalemini titretmiyordu" diye konuştu.
Necip Fazıl en zor zamanlarda Anadolu’ya, Trakya’ya tüm doğuya ’Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk’ diye haykırdığını anlatan Erdoğan, bir millete tarihi unutturulmak istenirken, Necip Fazıl Kısakürek’in millete tarihini hatırlattığına dikkati çekti.
Necip Fazıl Kısakürek’in kaleme aldığı Sakarya Türküsü’nden bir bölüm okuyan Erdoğan, "Necip Fazıl’ın bize bıraktığı en büyük eser özgüvendir. Bu ülkenin sahibi millettir, bu milletin ta kendisi ’sizsiniz’. Şu’cular, bu’cular değil, kalemini kiralayanlar, satanlar değil, emirle manşet dizen uşaklar değil, bu ülkenin sahibi 76 milyonun tamamıdır. Burada çok tipik bir zihniyete özellikle değinmek istiyorum. Bu vatanın kız çocukları üniversitelerde başörtüsüyle mücadele verirken çarpık bir zihniyetin temsilcisi ’gitsinler Suudi Arabistan’da okusun’ dedi. Birkaç gün önce bir yazar çıkmış Çamlıca’ya yapılması düşünülen cami için yazı yazmış, bize git çölde yaşa diyor’ Çöl, sadece kurak bir toprak değildir, çöl vicdanı olmayan bir ruhtur. Çöl, terazisi şaşmış zihindir. Her gün yağmur yağsa, her tarafı şelale olsa, yemyeşil de olsa gaiplerden inen o mübarek nurla aydınlanmayan her kalp çöldür. Bize çölü gösterenler kendi kalplerine, ruhlarına baksınlar. Çölü işte orada göreceklerdir. Biz, hiçbir yere gitmiyoruz. Burası bizim yurdumuz toprağımız, bizim 76 milyon bir, beraber olarak hep birlikte Türkiye olarak yaşadığımız topraklardır. Bizim anavatanımızdan geleceğimiz hiçbir yer yok" dedi.
Türkiye’nin sesi çok çıkanın, vuranın, kıranın, millete kibirle tepeden bakanların değil, milletin egemen olduğu bir ülke olduğunu belirten Erdoğan, "Önce Allah sonra millet iradesinin dışında bize egemenlik taslayan hiçbir güç yoktur, olmayacaktır" ifadelerini kullandı.
Her inancın ayyıldızlı bayrak altında milletin teminatı altında özgürce varlık imkanı bulacağını anlatan Erdoğan, her değerin bu topraklar üzerinde kendisini ifade etme imkanı bulacağını ve birilerinin gelip, vatandaşları kamplara bölünmesine göz yummayacaklarını ifade etti.
Gençlere seslenen Erdoğan, "Unutmayın sevgili gençler, Işık, Doğu’dan yükselir. Sizler, büyük bir ecdadın mirasçılarısınız. Sizin başınız asla öne eğik olmayacak, bizim rüku ve secdeden başka alnımız asla eğik olmadı ve yere değmedi. Siz korkmayacaksınız, çekinmeyeceksiniz, tereddüt etmeyeceksiniz. İnançlarınızdan dolayı, değerlerinizden dolayı utanmayacak sıkılmayacak geride durmayacaksınız. Birileri barbarca yakıp yıkıyor diye pısıp geri adım atmayacaksınız. Şiddet, silah, molotof, taş... Bunlar şu karşımda gördüğüm gençliğin tarzı asla değildir ve olmayacaktır. Siz, her biriniz birer Necip Fazıl olacaksınız, fikriniz, birikiminiz, tavrınız, edanızla, hak uğuruna dava uğruna sabrınız ve sebatınızla birer Necip Fazıl olacaksınız. İşte o zaman üstat Necip Fazıl’ın da vasiyetini yerine getirmiş olacaksınız" diye konuştu.
Erdoğan, "Bir genç kızımız önümü kesti. ’Başbakanım benim sizden bir istirhamım var ’dedi. Ne olur konuşmanızın sonunda bir şiir okuyun ’dedi. Necip Fazıl’ın şiiri. Çok ısrarlıydı. Biz de tabii kızımızın nezaket dolu istirhamını geri çeviremeyiz. Onu yerine getirelim istedik. Üstadın o zaman Zindandan Mehmet’e Mektubu oku şiirini okuyayım" şeklinde konuştu.