Erdoğan, "Türkiye, batıya yüzünü, komşu ülkelere arkasını döndü" eleştirilerine şu cevabı verdi.
Abone olErdoğan, Cidde Ekonomik Forumu`nun ``Türkiye: Oluşan Ekonomik Güç`` konulu oturumunda yaptığı konuşmanın ardından, foruma katılanların sorularını yanıtladı. Başbakan Erdoğan, ``Türkiye, batı ülkelerine yüzünü dönmesine rağmen özellikle Ortadoğu`da Lübnan ve Suriye gibi ülkelere yüzünü dönmüyor. Bu ülkeler ile ilişkilere ne zaman önem vereceksiniz? Avrupa ile Ortadoğu arasında bir merkez olmayı istiyorsunuz. Ne yapmalısınız ki Türkiye bu ülkelere giden bir yol olsun?`` sorusu üzerine, şunları söyledi: ``Özellikle, 3 Kasım 2002`de göreve gelen hükümetimizi, sevgili kardeşimizin yakından takip etmediğini anlıyorum. Zira şu andaki hükümetin en başarılı olduğu konu, özellikle komşu ülkelerle olan münasebetlerini geliştirmedeki başarısıdır. Bu hükümet özellikle gerek Ortadoğu`da arzu edilmeyen Irak savaşı öncesi ve sonrası başlatmış olduğu münasebetlerle gerekse şu anda devam ettirmekte olduğu münasebetlerle komşu ülkeler Suriye, İran, Irak ile münasebetleri geliştirme konusunda, biraz daha arka plana uzandığınızda Afganistan ile ilişkilerimizi geliştirme gayreti içerisindeyiz. Bunun hassasiyetini taşıyoruz. En son Birleşik Arap Emirlikleri`ne kadar ulaştım, oralarda gerekli görüşmelerde bulunduk ve aynı sıkıntıları oralarda dile getirdik. Biz münasebetlerin artmasından yanayız.`` Suudi Arabistan ziyaretine gelirken beraberinde kendisine 200`e yakın işadamının eşlik ettiğini belirten Erdoğan, komşularla ilişkilerin üst düzeyde devam etmesinin yanı sıra işadamları, sivil toplum örgütleri, ihracatçıların birbirleriyle olan ilişkilerini geliştirmek suretiyle aradaki bağların kuvvetlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Erdoğan, ``Artık dünyada siyaset ekonomiye yön vermiyor. Ekonomi siyasete yön veriyor. Öyleyse bu ekonomik münasebetleri çok daha fazlasıyla geliştirmemiz gerekiyor. Kaldı ki Ortadoğu`da, aramızdaki bağı çok daha farklı bir konuma oturtmamız lazım. Bu münasebetlerde ciddi bir üst değer bulmamız gerekiyor. Alt değerlerde tıkanır kalırsak bunu geliştiremiyoruz. Ama o üst değeri bulup ortak paydayı buna oturtursak ben inanıyorum ki; Ortadoğu bölgesi bu beklenen sıçramayı süratle yapacaktır`` dedi. EKONOMİDE KADINLARIN ROLÜ Başbakan Erdoğan, Türkiye`de yaşanan ekonomik gelişmelerde kadınların rolünün olup olmadığı ve bu konuda kadınların ne kadar başarılı olduklarına ilişkin soruyu yanıtlarken de, 1989 yılında Türk siyasetinde mensubu olduğu siyasi partide kadınların çok ciddi katkısının olmadığını ifade ederek, ilk aday olduğu belediye seçimlerinde bu katkıyı maksimize eden bir adım attıklarını söyledi. AK Parti`yi kurduğu zaman kadınların kurucular arasında önemli bir yer almasını sağladığını dile getiren Erdoğan, şimdi de partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu`nda yüzde 20 oranında kadın üye bulunduğunu söyledi. Erdoğan, kadınların bu oranının daha da artırılması gerektiğini, özellikle Türkiye`nin dünyadaki konumu itibariyle bunu önemsediklerini ifade etti. Ekonomide israfın en önemli kontrol noktasındaki yöneticisinin kadınlar olduğunu belirten Erdoğan, kadınların bu noktaya ağırlıklarını koymaları durumunda kaynak israflarının ortadan kaldırılacağını ve ekonomideki kaynak israfının ailelerden başlamak üzere milletlerin en önemli sıkıntılarını gidermede örnek olacağını kaydetti. AB VE BÖLGE ÜLKELERİ İslam Kalkınma Bankası Başkanı Ahmet Muhammed Ali de Başbakan Erdoğan`a soru yöneltenler arasındaydı. Başbakan Erdoğan, ``Türkiye ile bölge ülkeleri arasında ilişkilerin gelişeceği`` şeklindeki sözlerini anımsatarak ``Türkiye, AB üyeliği için çaba harcıyor. Biz bunu destekliyoruz. Türkiye, AB üyesi bir ülke olarak aynı zamanda bölge ülkeleri arasındaki dengeyi nasıl sağlayacak?`` diye soran Ahmet Muhammed Ali`ye şu yanıtı verdi: ``Müşterek yatırımlar yapmak suretiyle gerek AB üyesi ülkelere gerekse Dünya Ticareti Örgütü dolayısıyla o ülkelere ürettiklerimizi ihraç etme imkanımız mevcuttur. Yatırımlar konusunda değerlendirmeler iyi yapılırsa, hangi sektörel birimlerde bu yatırımları yapacağımız planlanırsa, inanıyorum ki çok verimli neticeler de alınacaktır. Bunun şu anda adımlarını atan kuruluşlarımız vardır. Bunların aşılmaması söz konusu değildir. Önce burada güvenin tesis edilmesi şarttır. Ortadoğu`da şunu görüyorum; birbirimize olan güvenimizi kaybetmişiz. Önce bu güveni yeniden kazanmamız gerekiyor. Buna mecburuz. Birbirimize olan güveni kazanmadan istikrarı sağlamak mümkün değil. Güveni ve istikrarı sağlayacağız, ondan sonra da bunun neticesini alacağız. Bizim bölgemiz sürekli bir pazar olarak görülmemelidir, aynı zamanda üreten ve dünya piyasalarında kendine pazar arayan ülkeler durumuna gelmelidir. Bunun için birbirimize inanmamız gerekiyor. Bu konuda oturup AB`dir, farklı birliklerdir, uluslararası kuruluşlardır bunların hepsinin çıkışı bulunur. Diğerleri de aynı şekilde bu çalışmaları yaptılar ve çıkış yollarını buldular. Her şeyden önce bütün bunların başında insan unsuru vardır. Yaratılmışların en şereflisi olan insan... Dolayısıyla insanın aşamayacağı hiçbir engel yoktur. Omuz omuza vereceğiz, birbirimize güveneceğiz ve sıkıntıları hep birlikte aşacağız. Türkiye bu noktada buna hazır ve böyle bir hükümete sahiptir.``